Ekim Gencligi ARSIVKIZIL BAYRAK
 
Mart-Nisan 2004
Sayı: 70
 İçindekiler
  Ekim Gençliği'nden...
  Barbarlar geliyor!
  İstanbul'u emperyalistlere dar etmek için görev başına!
  Barbarlar geliyor!
  Gençlik geleceği için Kızılay'daydı!
  13 Mart'ın ardından...
  Beyazıt Meydanı'ndan haykırdık...
  1 Mayıs'ta alanlara!
  Irak işgalinin birinci yılında tüm dünyada kitlesel protesto gösterileri düzenlendi!
  Newroz kutlamaları...
  Gerici dersler kaldırılsın!
  Edirne'de Ekim Gençliği okurlarına polis terörü...
  Trakya Üniversite Öğrencileri Bağımsız İktisat Kongresi...
  Eğitimin özelleştirilmesine karşı mücadeleye!
  Tasarıda değişen bir şey yok!
  Lisansüstü eğitim sınavları...
  Zafer direnen Irak halkının olacak!
  Emperyalist bir saldırı ve savaş örgütü: NATO
  "Derin devlet"e ilişkin itiraflar
  ABD emperyalizmi/2
  Gençlik baskılara boyun eğmeyecek!
  Hewler'de Halepçe çığlığı
  Cejna Newroz piroz be!
  Ateş saçan yürekli yoldaş
  Paris Komünü: Toplumsal devrimin şafağı
  Orkestranın şefini 14 Mart 1883'te yitirmiştik... Senfoni sürüyor!
  İLGP kuruldu!
  Refhan Tümer Lisesi'nde olmak bir ayrıcalıktır!
  Savaşan halklar kazanacak!
  Germinal ve Emile Zola
  Ev kölelerinin kurtuluşu
  Sabahattin Ali: Halkçı-gerçekçiliğin ilk temsilcisi
  Kara civciv katilleri
  İÜ öğrencisi Önder Babat vuruldu!



 
 
Sabahattin Ali:
Halkçı-gerçekçiliğin ilk temsilcisi

25 Şubat 1907’de Gülmicine’ye bağlı Eğridere’de doğan edebiyatçı, İstanbul’da öğrenimini tamamladıktan sonra öğretmenlik yapmaya başladı. Daha sonra devletin yabancı dil öğretmenlerini Avrupa’da yetiştirmek için açtığı sınavı kazandı ve Almanya’ya gitti. Burada dünya edebiyatıyla tanıştı; özellikle Rus edebiyatı dikkatini çekti ve bu dönem dünya görüşünün şekillenmesinde büyük rol oynadı. Öğrenimini tamamladıktan sonra “Resimli Ay” dergisinde yazıları yayınlanmaya başlandı ve Nazım Hikmet ile tanıştı. Bu dönem birçok açıdan onun düşünsel açıdan gelişmesini sağladı.

1931’de öğrencilerin dolaplarında bulunan bildirilerden sorumlu tutuldu ve birkaç öğrencinin aleyhinde konuşmasıyla tutuklandı. Üç aylık hapishane deneyimi onu halkla ilk kez gerçek anlamda yüzyüze getirdi ve eserlerinde büyük oranda yer buldu.

1932’de okuduğu taşlamanın Atatürk’e hakaret olarak algılanması sonucu bir yıl hapse mahkum edildi:

“Hey anavatandan ayrılmayanlar
Bulanık dereler durulmuş mudur?
Dinmiş mi olukla akan o kanlar?
Büyük hedeflere varılmış mıdır?
Asarlar mı hala hakka tapanı?
Mebus yaparlar mı her şaklabanı?
Köylünün elinde var mı sabanı?
Sıska öküzleri dirilmiş midir?
Cümlesi beli der Enelhak dese,
Hala taparlar mı koca terese?
İsmet girmedi mi hala kodese?”

Daha sonraları yazdığı, turancıları konu alan “İçimizdeki Şeytan” adlı romanı yüzünden Nihal Atsız’la olaylı mahkeme süreci başladı. Bu olaylar sonucunda işsiz kaldı ve ikinci kez memuriyetini kaybetti. “Yeni Dünya” ve “Tan” gazetelerinde siyasi yazılar yazdı. Türkiye Sosyalist Partisi’nin yayın organı “Gerçek” gazetesinde yazdı. Daha sonra Rıfat Ilgaz, Aziz Nesin, Mim Uykusuz ile birlikte “Marko Paşa”yı çıkardı. Sıkıyönetimin bu gazeteyi kapatmasından sonra “Malum Paşa” ve “Merhum Paşa” dergilerini çıkardılar. Buralarda yayınlanan yazılarından ötürü hakkında davalar açıldı. “Zincirli Hürriyet” gazetesindeki “Asıl büyük tehlike bugünkü iktidarın devamıdır” yazısından sonra davaları kesinleşti ve bir yıla yakın hapis yattı. Çıktıktan sonra kamyonla yük taşımacılığı yapmaya başladı, aacı yurtdışına çıkabilmek için para biriktirmekti. Yurt dışına çıkmak için anlaştığı, kendisine kılavuzluk eden kişi tarafından Bulgaristan sınırında katledildi. fakat olayın failleri bulunup da cezalandırılmadı.

Sabahattin Ali köy, kasaba ve kent gerçeklerini ilk kez toplumcu gerçekçicilikle anlatmıştır. Ona göre edebiyatın amacı “insanda daha iyiye, daha güzele yönelmek arzusunu uyandırmak” olmalıdır. Öykülerinde ve romanlarında seçtiği sıradan kişilerin günlük sorunlarının ardındaki toplumsal olayları aydınlatmayı amaç edinmiş, bu sayede yaşadığı dönemi tüm gerçekliğiyle anlatmayı başarmıştır.

Eserleri:

Romanları; Kuyucaklı Yusuf (1937), İçimizdeki Şeytan (1940), Kürk Mantolu Madonna (1943)
Öyküleri; Kağnı (1936), Ses (1937), Yeni Dünya (1943), Sırça Köşk (1947)
Şiir kitabı; Dağlar ve rüzgar (1934)

J. Bafra

“... tenkitçi-gerçekçilikle toplumcu-gerçekçiliğin arasında ve toplumcu gerçekçiliğe yakın bir merhale olan inkilapçı, halkçı-gerçekçiliğin Türkiye’de ilk hikayeci ve romancısı Sabahattin’dir... Evet, Türkiye orta sınıflarının, köylüsünün, fukarasının hayatlarını bizde anlatan ilk yazar Sabahattin Ali değildir. Fakat bunu büyük bir ustalık ve inkilapçı, halkçı, gerçekçi bir görüşle yapan ilk hikayecimiz, romancımız odur...”

“Bana öyle geliyor ki, Türk hikayesinde Sabahattin Ali, sosyalist realizmin ilk habercisidir. Ve kendisinden sonra, edebiyatımızda sosyalist realizmin eserlerini yaratacak olanlar, ona çok borçlu olacaklardır.”

Nazım Hikmet