Tasarıda değişen bir şey yok!
YÖK yasa tasarısı adlı köprünün altından çok sular aktı. AKP ve rektörler arasındaki tartışmalar, TÜSİADın meşhur çerçeve yasa önerisi, YÖK Başkanlığına atanan Erdoğan Teziç ile rektörler arasındaki polemik... Ve son olarak da YÖKün MEB ile girdiği tartışma.
YÖK yasa tasarısı tartışmalarına girmeden söylenebilecek şey şudur: Öğrencilerin başına 80 karşı-devrimi ile musallat edilmiş YÖK ile sermayenin üniversitelere elini atma çabalarında değişen bir şey yok.
Üniversitelerarası Kurul
ÜAKın hazırlamış olduğu YÖK yasa taslağına ilişkin Eğitim-Senin yayınladığı Ocak 04 tarihli bir yazıda şöyle denilmektedir: ÜAK sadece rektörlerden oluşmaktadır. Bu merkeziyetçi ve anti-demokratik bir oluşumun devam edeceğini göstermektedir. Ve yine ÜAK oluşumunun en önemli işlevlerinden biri, son günlerin moda deyimi performans ölçütlerinin belirlenmesi sorunudur. Yönetişim modelinin şirketler için geliştirdiği bu kavram, kamu reformu çalışmalarında da baş köşeye oturmaktadır. (...) Taslakta öne çıkan kavramlar; proje üretmek, yaşam kalitesini yükseltmek, özel kuruluşlarla ve sivil toplum örgütleri ile işbirliği yapmak, üniversiteye kaynak yaratmak, misyon düzenlemek gibi şirket kuruluş amacında yer alması mümkün olan, üniversiteyle bir arada düşünülemeyecek kavramlardır.
Bunların yanında, başta yardımcı doçentlik olmak üzere tüm alt kadroların sözleşmeli, yarı zamanlı çalışması ve istihdamın salt kârlılık hesabına göre düzenlenmesi söz konusu. Ayrıca performans ölçütlerinin yaratılması noktasında Kalite ve Gelişim Planlama Kurulu gibi yapay bir kurum devreye sokulmaya çalışılmaktadır. Bu sayede Kamu Yönetimi Reformu ile yapılmak istenen aynı kanallarla bu taslağa da yansımış, bu kez hedef öğretim elemanları olarak belirlenmiştir.
Taslağın 26. maddesi ise temel amacı tam olarak yansıtır niteliktedir: Üniversite AŞ nasıl yaşama geçirilebilirin yanıtını bu madde içindeki düzenlemeler ortaya koymaktadır: Bütçenin dağıtımının stratejik plana göre olması, özel sektör işbirliği sürecinde vergi muafiyetinin getirilmesi, teknoparkların teşvik edilmesi, yayın satışından taşınır ve taşınmaz mal gelirlerine, hizmet satışına aşırı vurguya, özel sektör gelirlerine kadar mali kaynakların yaratılma biçimi ifadeleri tüccar bir anlayışın yansımasıdır.
YÖK ve Erdoğan Teziç
Tasarıya ilişkin gelişmelerin bir diğer aktörü YÖK ve YÖK Başkanı Erdoğan Teziç. Bilindiği gibi Teziç göreve gelir gelmez sorunları diyalogla çözeceği imajını vermeye çalışmış ve YÖK yasa tasarısı üzerinde değişiklikler yapılıncaya kadar bunların basına sızdırılmamasını istemişti. Böylece kamuoyunun tepkisini çekmeden bu hassas konu hakkındaki düşüncelerini uygulama kaygısındaydı. ÜAKın takınılan tutumun kendilerini dışladığını iddia etmesiyle başlayan tartışmalar dikkatlerin buraya yoğunlaşmasına neden oldu. Sonrasında Teziçin hazırlanan taslak metnin rektörlerin görüşlerini büyük ölçüde taşıdığını söylemesiyle birlikte, ortam yumuşatılmaya çalışıldı. Kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıkların içyüzü ise hala gizleniyor.
Erdoğanın açıklamaları ve Milli Eğitim Bakanlığı
Erdoğan seçim çalışması sırasında YÖK yasa tasarısının muhatabının TBMM olduğunu, yerel seçimler sonrası tasarının hızla meclisten geçirileceğini söyledi. Gerçek muhatabın kendileri olduğunu, kontrolün kendilerine geçeceğini ima etmesiyle kime seslendiği tartışıldı ertesi günkü gazetelerde. Teziç bir açıklama yapma gereği hissederek, başbakanın YÖKe gözdağı vermeye çalıştığını düşünmediğini söyledi.
Bu arada taslak üzerinde Üniversitelerarası Yüksek Kurul ve bakanlıktan 6 kişilik bir ekip çalışmalarını sürdürüyor. Milli Eğitim Bakanlığı eski rektör, yazar, bilim adamı, eğitimci, öğrenci ve sendika temsilcilerinden oluşan 15 kişilik bir danışma kurulu oluşturdu. Kurul bakanlığa taslak üzerinde görüş bildirecek.
Hemen ardından, YÖK Başkanı Erdoğan Teziç Milli Eğitim Bakanlığı üniversitelerle uğraşacağına, danışma kurullarıyla zaman kaybedeceğine ortaöğretimin sorunlarını çözsün diyerek farklı bir tartışmanın başlamasına sebep oldu. Sonunda YÖK, yüksek öğretim yasa taslağı ile ilgili görüşmelerden çekilme kararını açıkladı. Teziç, Bu alternatif bir kurul ve buna katlanmak mümkün değil. Milli Eğitim Bakanlığı YÖKe güvenemiyor diyerek, iplerin elinden çıkmasından korktuğunu belirtmiş oldu. Teziç çekilme gerekçesi olarak başbakanın hakemliğinin artık güvenilir olmadığını söylüyor.
İşin aslı, ne kadar oyun oynanırsa oynansın yasa sermayenin yasasıdır ve sözde tarafların tam desteğini içermektedir. Bu küçük hesapların aşılması zor olmayacaktır.
Son sözü gençlik söyleyecek!
Yaşanan düzen içi tartışmalar ne olursa olsun, gençlik YÖK yasa tasarısının kendisi için yıkım tasarısı olduğunu biliyor. Bu tasarı eğitimin paralılaştırılması anlamına geliyor, bu yolla üniversite kapıları tümüyle işçi ve emekçi çocuklarına kapatılmak isteniyor. Gençlik 13 Martta Ankarada, devletin yasaklı meydanına, Kızılay Meydanına girme çabasıyla tavrını bir kez daha ortaya koydu. Bu tasarı kapalı kapılar ardında değil, öğrencilerin özgürleştireceği meydanlarda görüşülecektir. Gençlik bu yasa geri çekilinceye kadar mücadelesini sürdürecektir. Son sözü gençlik söyleyecektir.
|