Ekim Gencligi ARSIVKIZIL BAYRAK
 
Mart-Nisan 2004
Sayı: 70
 İçindekiler
  Ekim Gençliği'nden...
  Barbarlar geliyor!
  İstanbul'u emperyalistlere dar etmek için görev başına!
  Barbarlar geliyor!
  Gençlik geleceği için Kızılay'daydı!
  13 Mart'ın ardından...
  Beyazıt Meydanı'ndan haykırdık...
  1 Mayıs'ta alanlara!
  Irak işgalinin birinci yılında tüm dünyada kitlesel protesto gösterileri düzenlendi!
  Newroz kutlamaları...
  Gerici dersler kaldırılsın!
  Edirne'de Ekim Gençliği okurlarına polis terörü...
  Trakya Üniversite Öğrencileri Bağımsız İktisat Kongresi...
  Eğitimin özelleştirilmesine karşı mücadeleye!
  Tasarıda değişen bir şey yok!
  Lisansüstü eğitim sınavları...
  Zafer direnen Irak halkının olacak!
  Emperyalist bir saldırı ve savaş örgütü: NATO
  "Derin devlet"e ilişkin itiraflar
  ABD emperyalizmi/2
  Gençlik baskılara boyun eğmeyecek!
  Hewler'de Halepçe çığlığı
  Cejna Newroz piroz be!
  Ateş saçan yürekli yoldaş
  Paris Komünü: Toplumsal devrimin şafağı
  Orkestranın şefini 14 Mart 1883'te yitirmiştik... Senfoni sürüyor!
  İLGP kuruldu!
  Refhan Tümer Lisesi'nde olmak bir ayrıcalıktır!
  Savaşan halklar kazanacak!
  Germinal ve Emile Zola
  Ev kölelerinin kurtuluşu
  Sabahattin Ali: Halkçı-gerçekçiliğin ilk temsilcisi
  Kara civciv katilleri
  İÜ öğrencisi Önder Babat vuruldu!



 
 
Savaşan halklar kazanacak!

Yıl 1954... Uzak Asya’dan yükselen dumanlar Fransız emperyalistlerinin durumunu gösteriyor. Dien Bien Phu’nun düşmesiyle Fransız emperyalistleri de dumanlara karışıyor.

Bu büyük zafer ile Kuzey Vietnam’da halkın iktidarı kuruluyor. Şimdi direniş sesleri güneyden geliyor. Güney kurtuluş kuvvetlerinin 1965’de gerçekleştirdiği Binh Gia zaferi, Vietnam’ın geçilmez bir kale olduğunu, Fransızlar’ın yerine geçen “çok güçlü” Amerikan birliklerine gösteriyor. Ekim ‘65’e gelindiğinde, gönderilen Amerikan askerlerinin sayısı 180 bini, kukla yönetimin sayısı ile birlikte toplam 700 bini buluyor. Birkaç yıl içerisinde Amerikan askerlerinin sayısı 250 bine ulaşıyor. Tüm bu askeri güce rağmen Amerikan ve kukla birlikleri direnişçilerden ağır bir tokat yiyorlar; 40 bin Amerikan askeri ve 70 bin Güneyli kontra ölüyor. Gerillanın gücü, halk desteği o kadar üst boyuta ulaşıyor ki, askeri lojistik yerlere yapılan saldırılar daha da boyutlanıyor. 1967 sonlarında Amerikan birlilerinin sayısı 400 bine, böylece toplam Amerikan ve kukla birliklerinin sayısı bir milyona ulaşıyor. Aldıkları yenilgiler karşısında çeşitli stratejiler deniyorlar. Amerikan birliklerinin görevi bulup yoketmek; kukla birliklerinin görevi pasifikasyon saldırılarını geliştirmek oluyor. Bu strateji, 70 bin ABD askerinin de içinde bulunduğu 175 bin asker, 3 bin uçak ve teçhizatın yok edilmesiyle son buluyor.

Tüm bu saldırılara verilen yanıtlar, Vietnam halkının anti-emperyalist bilincini geliştirip savaşı daha da güçlendiriyor. ABD saplandığı Vietnam bataklığından kurtulmak için savaşı tüm yarım adaya yaymaya çalışıyor. Bu planlara karşı Kuzey ve Güney Vietnam omuz omuza zafere yürüyor. Vietnam zaferinin önderi olan Ho Shi Minh’in söylediği gibi: “Şimdiki durumda, Amerikan saldırısına karşı ulusal kurtuluş için savaşım yürütmek, her yurtsever Vietnamlı’nın en kutsal görevidir. Bütün halkımız ve askerlerimiz birleşmiştir. Hiçbir özveriden ve zorluktan yılmamaktadırlar ve nihai zafere dek çarpışmaya kararlıdırlar.” Duyulan sesler, Vietnam zaferinin yaklaştığının ilk ayak sesleridir. Vietnam halkının son derece ağır bedeller ödeyerek kazandığı zafer aynı zamanda Vietnam halkıyla dayanışmayı yükselten ezilen dünya halklarınındır. Hlkların gücü dünyanın dört bir yanında Amerikan emperyalizminin üzerine bomba olarak yağmıştır. Vietnam direnişi halkların emperyalizme karşı direnişinin bir sembolü haline gelmiştir.

Yıl 29 Nisan 1975. Vietnam’dan çocukların gülücükleri yükseliyor. 30 Nisan’da Saygon’un alınmasıyla zafer çığlıkları daha da büyüyor. Kanlı haydut ABD Vietnam’dan mağlup ayrılıyor.

T. Evrim



Kosova’da kışkırtılan milliyetçilik

17 Mart tarihinde Kosova’nın Mitrovitsa kentinde Arnavutlar ile Sırplar arasında çıkan çatışmalar BM polisi ve NATO askerlerinin müdahaleleri sonucunda şimdilik yatışmış görünüyor. Bu durgunluk gerginliğin bittiği anlamına gelmiyor, çünkü NATO müdahalesinin yapıldığı ‘99’dan bu yana irili ufaklı pek çok çatışma olmuş, pek çok kişi ölmüş ve yaralanmıştı. Ancak son çatışmalar son beş yıldır yaşananların en büyüğü. Bilanço 32 ölü ve bine yakın yaralı.

Bu son çatışmaların çıkış nedeni, Arnavutlar’ın üç çocuğun nehirde boğulmasından Sırplılar’ı sorumlu tutması idi. Ertesi gün bölgede yaşayan Sırplar, Sırplı bir gencin öldürülmesini protesto etmek için sokaklara döküldüler. Çatışmalar kısa sürede çevre bölgelere yayıldı ve geniş çaplı bir Arnavut-Sırp çatışmasına dönüştü.

Çatışmaların patlak verdiği Mitrovitsa kenti, ‘99 NATO müdahalesinden sonra Sırp ve Arnavut bölgelerine ayrılmıştı. Bu kasaba gibi Kosova’nın diğer bölgeleri de Sırp ve Arnavut yerleşim birimlerine bölünmüş durumda. Bölgede halen 20 bin NATO askeri ve BM barış gücü bulunuyor. ‘99’dan bu yana statüsü belirsiz olan Kosova’da Sırplar ile Arnavutların arası oldukça gergin. Müdahale sonrasında yaklaşık 200 bin Sırp, Kosova’dan Sırbistan’a göç etmişti.

Körüklenen milliyetçilik sonucunda her iki taraftan da çok sayıda kayıp verildi. Camiler, kiliseler, hastaneler ateşe verildi. Obiliç’te ve Sırplar’ın yaşadığı yerlerde çok sayıda ev Arnavutlar tarafından yakıldı. Diğer taraftan, Sırbistan ve Karadağ’da binlerce Sırp milliyetçisi, “Kosova Sırbistan’ındır!”, “Kosovalı Arnavutlar’a ölüm!” sloganlarıyla Belgrad’da ayakta kalan tek Osmanlı eseri Bayraklı Camii ile Niş merkezindeki camii yaktılar.

Bölgede sözde güvenliği sağlamak için bulunan BM barış gücü ve NATO askerleri günlerce çatışmaları seyrettiler. Evleri yakılan Sırplar “barış gücü”nden kendilerini savunmak için silah talep ettiler. Belli bölgelerde sokağa çıkma yasağı ilan edildi. NATO ve BM bölgeye takviye güç gönderdi. NATO Kosova Barış Gücü komutanı çatışmaların önlenmesi için güç kullanılmasını istedi. Tüm bunlara rağmen çatışmaların günlerce tırmanmasının önüne geçilemedi.

Sırp Savunma Bakanı yaptığı açıklamada, ‘99’dan beri Kosova’ya karışmama politikasını değiştirme haklarını saklı tuttuklarını söyledi. Putin de Ortodoks Sırplarla dayanışarak Kosova’daki saldırıların “etnik temizlik” boyutuna vardığını, Rusya’nın bunlara umursamaz kalamayacağını söyledi.

Sırp köyleri ise korku içinde. Yedi Sırp köyünün yakıldığı iddia ediliyor. Bölgedeki yüzlerce Sırp can güvenlikleri tehlikede olduğu için, NATO barış gücüne sığındı. Diğer taraftan olayların patlak vermesine neden olan üç çocuğun Sırplılar tarafından kovalanırken nehre düşüp boğulma haberi doğrulanmadı. Olaylar şimdilik yatışmış gibi görünse de Arnavutlar ile Sırplar arasındaki gerginlik sürüyor.

Faşizme karşı devrimci mücadele içinde birleşen ve kaynaşan Yugoslav halklarının yaşamı bugün emperyalizmin “böl ve yönet” kirli taktiğinin gereği kışkırtılan milliyetçilik zehiriyle bir cehenneme dönmüş durumda.

H. Ezgi