Ekim Gencligi ARSIVKIZIL BAYRAK
 
Mart-Nisan 2004
Sayı: 70
 İçindekiler
  Ekim Gençliği'nden...
  Barbarlar geliyor!
  İstanbul'u emperyalistlere dar etmek için görev başına!
  Barbarlar geliyor!
  Gençlik geleceği için Kızılay'daydı!
  13 Mart'ın ardından...
  Beyazıt Meydanı'ndan haykırdık...
  1 Mayıs'ta alanlara!
  Irak işgalinin birinci yılında tüm dünyada kitlesel protesto gösterileri düzenlendi!
  Newroz kutlamaları...
  Gerici dersler kaldırılsın!
  Edirne'de Ekim Gençliği okurlarına polis terörü...
  Trakya Üniversite Öğrencileri Bağımsız İktisat Kongresi...
  Eğitimin özelleştirilmesine karşı mücadeleye!
  Tasarıda değişen bir şey yok!
  Lisansüstü eğitim sınavları...
  Zafer direnen Irak halkının olacak!
  Emperyalist bir saldırı ve savaş örgütü: NATO
  "Derin devlet"e ilişkin itiraflar
  ABD emperyalizmi/2
  Gençlik baskılara boyun eğmeyecek!
  Hewler'de Halepçe çığlığı
  Cejna Newroz piroz be!
  Ateş saçan yürekli yoldaş
  Paris Komünü: Toplumsal devrimin şafağı
  Orkestranın şefini 14 Mart 1883'te yitirmiştik... Senfoni sürüyor!
  İLGP kuruldu!
  Refhan Tümer Lisesi'nde olmak bir ayrıcalıktır!
  Savaşan halklar kazanacak!
  Germinal ve Emile Zola
  Ev kölelerinin kurtuluşu
  Sabahattin Ali: Halkçı-gerçekçiliğin ilk temsilcisi
  Kara civciv katilleri
  İÜ öğrencisi Önder Babat vuruldu!



 
 
Marmara Üniversitesi öğrencileri gözaltında...

Gençlik baskılara boyun eğmeyecek!

Marmara Üniversitesi öğrencilerinin okulun dört bir yanına kameralar takılarak izlenmesi, bu kamera görüntüleri vesile edilerek okulun içerisine çevik kuvvet polislerinin girmesi ve son olarak da kamera sistemine karşı basın açıklaması yapan 20 üniversite öğrencisi hakkında idari soruşturma açılması, sistemin gençliği nasıl potansiyel bir tehlike olarak gördüğünü ve ezmeye çalıştığını bir kez daha göstermiştir. Sistemin saldırılarını yoğunlaştırdığı böylesi bir süreçte ileri gençlik kitlelerini baskı altına alma ve yıldırma operasyonu bugüne kadar birçok üniversitede olduğu gibi Marmara Üniversitesi’nde de boşa çıkartılacaktır. Gençliğin hak alma mücadelesi baskı ve terörle engellenemeyecektir.

Ekim Gençliği

2 Mart Salı günü Marmara Üniversitesi Haydarpaşa kampüsünde, okulun içinde cirit atan çevik kuvvet polislerinden yirmiye yakını okulun içinde koridorlarda asılı olan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ve Irak işgaline dair afişleri kameralarla çekip daha sonra yırttılar. Çevik kuvvet polisleri gün boyunca okulun koridorlarında, kantinlerde dolaşarak öğrencileri taciz etti. MÜ kampüslerine yerleştirilen kameralara karşı tepki gösteren öğrencilere tehditler savruldu. İçlerinden birisinin eyleme katılmamasına, diğer bir öğrencinin de mezun olmasına karşın, bu iki öğrenci de dahil 20 öğrenciye soruşturma açıldı

Üniversitelerde son dönemde öğrenci muhalefetine karşı estirilen soruşturma terörüne Marmara Üniversitesi’ndeki kameralarla öğrencileri fişleme de eklendi. İşte üniversitelerde öğrenci muhalefetini sindirmeye yönelik uygulamaların geldiği son nokta; kampüsün her yerini gözaltına almak. Yeni YÖK yasa tasarısı öncesi artan baskılar, öğrencileri bu tartışmalardan uzak tutmaya, iradelerini ve dirençlerini kırmaya, öğrencileri denetim altında tutmaya yöneliktir.

Modernleşiyoruz, demokratikleşiyoruz çığlıklarının atıldığı bir ortamda öğrencilerin kamerayla gözetlenmesinin hiçbir hukuksal ve insani dayanağı yoktur. Bu konuyla ilgili olarak görüştüğümüz ve kameraların kaldırılmasını talep ettiğimiz Marmara Üniversitesi Rektör Yardımcısı İrfan Güney, kameraların üniversitede son dönemlerde hırsızlık olaylarının artması sonucu takıldığını söylüyordu. Rektör yardımcısı, okulda araba ve bilgisayarların çalındığını iddia ediyordu. Oysa okulumuzun kantininde ve koridorlarında çalınabilecek ne araba, ne de bir bilgisayar vardır. Ama gel gör ki, iddia edilen otopark ve bilgisayar odaları kameralarla gözetlenmemektedir.

Konuya karşı duyarlı olan bazı hocalarımızdan edindiğimiz bilgiye göre, tuvaletlere konacak sabun için öğrencilerden para toplayan okul yönetiminin, kameralara ya da benzer ‘ihtiyaçlara’ 2 trilyonluk bir ödenek ayırabildiğini öğreniyoruz. İrfan Güney’e okulun iç mekanlarına neden kamera takıldığını sorduğumuzda, iç mekanlara takılan kameraların bilgisi dışında olduğunu söyledi ve görüşme esnasında orada olan özel güvenlik şefi Uğur Cin’in cevabı bizim için oldukça ilginçti. Görüşme esnasında Rektör Yardımcısı’ndan daha çok bizimle muhatap olan Cin, koridorların ve kantinlerin onlar için stratejik noktalar olduğunu söylüyordu. Buradan, o stratejik noktalara takılan kameraların hırsızlığı önlemek için değil, bizleri gözetim altında tutmak için oldğunu ve üniversitemizden sorumlu olan Rektör Yardımcısı’nın değil, özel güvenliğin ve sivil polislerin okulumuzu yönettiğini anlıyoruz.

Tuvaletlerde kullanacak sabun, Haydarpaşa’da arkadaşlarımız ders görmek için sıra bulamazken, yemeklerin kalitesi düşürülürken, eğitime komik miktarlarda bütçe ayrılırken sözde güvenlik için kullanılan binlerce dolarlık kamera sisteminin hangi ihtiyaçları karşıladığı ortaya çıkıyor.

Son zamanlarda okul içerisinde sivil polis ve özel güvenlik elemanları tarafından psikolojik olarak rahatsız edilip, okul içerisinde takibe alınarak tahrik ediliyoruz. En son Haydarpaşa kampüsünde 3-4 Mart tarihlerinde, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne yönelik afişler asan arkadaşlarımıza sivil polisler ve özel güvenlik birimleri tarafından, okuldan atacakları yönünde tehditler savrulmuştur. Bu da üniversitelerimizin kimler tarafından yönetildiğini açıkça gözler önüne seriyor. 4 Mart günü ise afiş asan arkadaşlarımıza çevik kuvvet okul koridorlarında müdahale ediyor.

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi 4. sınıf öğrencisi Önder Babat’ın, Beyoğlu’nun ortasında susturucu takılmış bir silahtan kafasına sıkılan tek kurşunla öldürülmüş olması ile, artık ne okul içinde, ne de dışında hiçbir güvenliğimizin kalmadığını, her an tecrit altında tutulduğumuzu, toplumun en duyarlı ve aydın kesimlerinden biri olan siz değerli yazarlarımızın bilgisine sunuyor, bu konuda biz Marmara Üniveristesi öğrencilerine desteğinizi esirgememenizi rica ediyoruz.

Marmara Üniversitesi Öğrencileri
(MÜ öğrencilerinin basın kuruluşlarına ve
köşe yazarlarına yolladığı açıklama...)