Eğitimin özelleştirilmesine karşı mücadeleye!
Mecliste pek çok maddesi kabul edilen Kamu Yönetimi Temel Kanunu ile sermaye, devletin yükümlülüğü olan kamusal hizmetleri tasfiye etmeye çalışıyor. Tasarıda söylendiği gibi piyasa şartlarında hizmet verilmesini sağlamak için bu hizmetler özelleştirilecek, parası olanın yararlanabildiği bir ayrıcalık haline getirilecek. Ayrıca bu yasayla kamu emekçilerine dayatılan esnek çalışma yasallaşacak. Devlet; asker, polis, hakim, savcı vb. dışındaki memurları sözleşmeli personel kapsamına alarak, hem ücretleri düşürmeyi, hem de iş güvencelerini ortadan kaldırmayı planlıyor. Bu yasa tasarısı sadece memurları etkilemiyor. Çünkü yasa toplumun tüm kesimlerine yöneltilmiş bir saldırıdır. Çünkü kamusal hizmetlerin özelleştirilmesi, eğitimin, sağlığın vb.nin artık parayla satın alınması anlamına geliyor.
Tasarının eğitime yansıması
Tasarının eğitimi etkileyen bölümleri 5 yıl süreyle ertelenmiş durumda. Ama bu erteleme eğitimin özelleştirilmeyeceği anlamına gelmiyor. Zaten yıllardır paralı eğitimin temelleri yavaş yavaş atılıyor. Okullarda çeşitli gerekçelerle (karne, spor, diploma vb.) baskı ve tehditle öğrencilerden milyonlarca lira toplanıyor. Son derece zor koşullarda yaşayan yoksul ailelerden bu paraları almak, eğitimi onlara satmak anlamına geliyor.
Tasarıda geçtiği gibi hizmetlerin piyasa şartlarında verilmesi bugün sınırlı olsa da, merkezi yerlerdeki okulların bahçelerinin paralı otopark yapılması, önceden öğrencilerin işlettiği ve dışarıdaki fiyatlara göre oldukça düşük olan okul kantinlerinin ihaleyle kiralanması, böylelikle malların dışarıya göre bir hayli yüksek fiyata satılması, okullarda parayla bilgisayar kurslarının verilmesi, değerli okul arazilerinin satışa çıkarılması eğitimin ticarileştirilmesinin göstergeleridir.
Diğer taraftan devlet okullarına bütçeden pay ayırmayarak, öğrencileri özel dershanelere teşvik ederek eğitimi kârlı bir yatırım alanı haline getiriyor. Eğitime kadro ayırmayarak, okullarda sözleşmeli personel çalıştırarak, norm kadro uygulamasıyla esnek çalışmayı yasa çıkmadan uygulamaya başlamış bulunuyor. Bu konuda daha birçok örnek verebiliriz.
Bu saldırılar, Kamu Yönetimi Temel Kanunuyla beraber daha da ağırlaşacak ve yasal zemine kavuşacak. Bu yasayla beraber hepimiz birer müşteri olacağız. Okullarımızın piyasa şartlarına göre eğitim vermesi eğitimin metalaşmasına yolaçacak, parası olanın satın aldığı bir ayrıcalık haline gelecek. Öğretmenlerimizin sözleşmeli personel olması, performansına göre ücretini alması, öğretmenler arasındaki rekabetin artması ve sadece para kazanmak ve işten atılmamak için çalışmaları anlamına gelecek. Daha çok çalışanın daha çok ücret alacağı bu yasayla, öğretmenler daha fazla ders alabilmek için yarışacaklar; bu durum, hem öğretmenler arasındaki birlikteliğin zayıflamasına hem de derslerde verimliliklerinin düşmesine yolaçacaktır.
Sermaye tarafından işçilere, emekçilere ve gençliğe yöneltilen bu saldırıları geri püskürtebilmenin tek yolu biraraya gelmekten ve saldırının kaynağını yoketmeye dönük bir perspektifle mücadeleyi yükseltmekten geçiyor.
Kamu Yönetimi Temel Kanun Tasarısı geri çekilsin!
Herkese eşit, parasız, bilimsel, anadilde eğitim!
|