Ekim Gencligi ARSIVKIZIL BAYRAK
 
Mart-Nisan 2004
Sayı: 70
 İçindekiler
  Ekim Gençliği'nden...
  Barbarlar geliyor!
  İstanbul'u emperyalistlere dar etmek için görev başına!
  Barbarlar geliyor!
  Gençlik geleceği için Kızılay'daydı!
  13 Mart'ın ardından...
  Beyazıt Meydanı'ndan haykırdık...
  1 Mayıs'ta alanlara!
  Irak işgalinin birinci yılında tüm dünyada kitlesel protesto gösterileri düzenlendi!
  Newroz kutlamaları...
  Gerici dersler kaldırılsın!
  Edirne'de Ekim Gençliği okurlarına polis terörü...
  Trakya Üniversite Öğrencileri Bağımsız İktisat Kongresi...
  Eğitimin özelleştirilmesine karşı mücadeleye!
  Tasarıda değişen bir şey yok!
  Lisansüstü eğitim sınavları...
  Zafer direnen Irak halkının olacak!
  Emperyalist bir saldırı ve savaş örgütü: NATO
  "Derin devlet"e ilişkin itiraflar
  ABD emperyalizmi/2
  Gençlik baskılara boyun eğmeyecek!
  Hewler'de Halepçe çığlığı
  Cejna Newroz piroz be!
  Ateş saçan yürekli yoldaş
  Paris Komünü: Toplumsal devrimin şafağı
  Orkestranın şefini 14 Mart 1883'te yitirmiştik... Senfoni sürüyor!
  İLGP kuruldu!
  Refhan Tümer Lisesi'nde olmak bir ayrıcalıktır!
  Savaşan halklar kazanacak!
  Germinal ve Emile Zola
  Ev kölelerinin kurtuluşu
  Sabahattin Ali: Halkçı-gerçekçiliğin ilk temsilcisi
  Kara civciv katilleri
  İÜ öğrencisi Önder Babat vuruldu!



 
 
Hewler’de Halepçe çığlığı

Ortadoğu dünyanın en stratejik bölgelerinden biridir. Bunun uzun süredir böyle olmasının birçok faktörü olmakla birlikte, bunlardan en önemlisi, dünya enerji rezervlerinin %65’inin bu bölgede bulunması ve petrolün bugün hala kapitalist dünya ekonomisinin en önemli ihtiyaç maddesi olmasıdır.

Emperyalist-kapitalist dünya ekonomisi için bu denli yaşamsal olmasının yanı sıra, Ortadoğu devrimci kaynaşmalarıyla da dünyanın en hassas ve gerilimli bölgelerinden biridir. Dünya çapında etkileri olan Filistin sorunu ile bölgesel boyutlardaki Kürt sorunu, bu konuda yeterli bir fikir verebilir. Ortadoğu’daki her gelişme ve çatışmanın geniş yankılar yaratması, büyük önem kazanan uluslararası bir soruna dönüşmesi bu sorunlarla da yakından bağlantılıdır.

Emperyalizm ve Kürt sorunu

Emperyalistler, Kürt sorununa da bu çerçeve içerisinde yakın bir ilgi göstermişlerdir. Bir yandan Kürt ulusunu bölgedeki çıkarları doğrultusunda ehlileştirip kullanmak çabasında olmuşlar, diğer yandan da kendi çıkarlarına ters düşen Kürt ulusal hareketlerini çeşitli yollarla (bölgesel devletleri kullanarak, bu hareketler arasında iç çatışma ortamı yaratarak) ezmeye çalışmışlardır. Emperyalizmin bir zamanlar PKK’ye ilişkin politikasıyla YNK-KDP gibi güçlere ilişkin politikasına yakından baktığımızda, göreceğimiz şey bunun örneği bir ikiyüzlülük olacaktır.

Uluslararası emperyalizmin kendisi için bu denli yaşamsal gördüğü alanlarda ikiyüzlü politikalar sergilemesi veya bölgede açık militarist güç olarak bulunması şaşırtıcı değildir. Çünkü emperyalizm, tarihte her zaman egemenlik aramıştır, bu çerçevede gittiği her yere kan ve vahşet götürmüştür.

Emperyalizmin Güney Kürdistan’da politikalarını uygulama noktasında en büyük destekçileri, KDP ve YNK gibi Kürt feodal-burjuva sınıfının temsilciliğini yapan partilerdir. Sömürgeci kölelik altında ezilen Kürt halkının kurtuluş umudunu sömüren bu feodal-aşiretçi örgütler, dün olduğu gibi bugün de sırtlarını emperyalizme dayayarak etkin olmaya çalışıyorlar. Değişen dönemlere ve oluşan dengelere göre bölgenin siyonist, faşist, gerici ve şeriatçı rejimleriyle de şu veya bu şekilde işbirliği içinde olmuşlardır.

Fakat bütün bu gerçekler, bu yazının yazılmasına vesile olan Hewler katliamını lanetlemenin önünde engel olmamalıdır, olamaz da.

Kürtlerin haklı ve meşru istemlerine karşı düşmanca tutumlar

1 Şubat günü (Kurban Bayramı’nın 1. gününde) Güney Kürdistan’ın Hewler (Erbil) kentinde, eş zamanlı olarak, KDP ve YNK bölge örgütlerine, üst düzey yöneticilerin halk ile bayramlaşması esnasında, intihar saldırısı düzenlenmiş ve 100’ü aşkın insan yaşamını yitirmiş, 200’ü aşkın insan da yaralanmıştır. Bu saldırının federal bir Kürdistan ve federe Irak tartışmalarının yoğunlaştığı esnada yaşanmış olması dikkate değer olan noktadır.

Bölgenin sömürgeci devletleri Güney Kürtleri’nin kendi kendini yönetme meşru istemlerine karşı düşmanca bir tutum içindedirler. Bunu da saldırgan tutumlarla dışa vuruyorlar. Dış politikası tamamen ABD emperyalizminin hizmetinde olan ve ABD’nin bölgeye ilişkin emperyalist planları çerçevesinde kendi özel kaygılarına çözüm arayan Türk devleti saldırgan güçlerin başında geliyor. Federe Kürdistan tartışmalarının başlangıcından beri elindeki Türkmen kartını kullanarak Güney Kürdistan’ı bir etki ve egemenlik sahası haline getirmeye çalışan Türk sermaye devleti, diğer sömürgeci devletlerle ve ABD ile biraraya gelerek, Kürt halkının meşru taleplerini boğmak için provokasyonlar planladı.

Türk sermaye devletinin bu saldırgan ve sömürgeci politikaları Türkiyeli komünistlerin Kürt sorununda sorumluluklarını bir kat daha arttırıyor.

Kürdistan özgürleşecek, sosyalizm kazanacak!

Güney’deki işbirlikçi önderliklerin tarihi ihanetin tarihidir. Bu Kürt egemenlerinin yani feodal- burjuva sınıfın sefil sınıf çıkarlarının bir gereğidir. KDP ve YNK’ye karşı verilecek mücadele desteklenecek bir mücadeledir. “Kurumsallaşmış, savaş ağalığı ile palazlanmış KDP ile diğer ihanet odakları gelişmenin, uluslaşmanın ve ulusal davanın önündeki en büyük engellerdir. Mutlaka aşılmaları gerekiyor.” (M. Can Yüce, Özgür Politika, 1997)

Bölge halklarının kurtuluşu emperyalizmin ve onun gerici dayanaklarının Ortadoğu’dan defedilmesine bağlıdır. Halklar eşitlik, özgürlük ve kardeşlik temelinde emperyalizme karşı mücadele bayrağını kaldırmak zorundadır. KDP ve YNK gibi üst sınıflara dayalı “ulusal” hareketler emperyalizme karşı tutarlı mücadele bir yana, emperyalizmin bölge egemenliğinin payandaları olarak hareket etmektedirler.

Emperyalizmle kesin ve tam bir hesaplaşmanın, böylece ulusal sorunu da çözüme kavuşturmanın tek yolu, ezilen halkların işçi sınıfı önderliğinde kendi gerici burjuva devletlerini yıkmalarından geçiyor. İşçi sınıfının devrimci programını kabul eden biz genç komünistlerin görevi de Kürt gençliği ile bağlarımızı kuvvetlendirmek, ulusal eşitsizliğe ve ezilmişliğe karşı sistematik bir mücadele yürütmek, Kürt halkının meşru ulusal hak ve istemlerini her koşul altında yüreklice savunmaktır.

Eşitlik, özgürlük, gönüllü birlik!

Başak Utku