Lisansüstü eğitim sınavları:
Geleceksizliğe çözüm arayışları
DMS, KPSS, LES ve buna benzer birçok sınav. Devlet yaptığı bu sınavlardan trilyonlarca lira kazanırken (Örneğin 2003 Aralık ayı LES başvuru evrakı 4.500.000 TL, sınav ücreti de 45.000.000 TL idi.) öte yandan da kendine yeni pazarlar oluşturuyor.
Eğitim sisteminin bozuk olması, verilen eğitimin yeterli olmaması ve her zaman süregelen paralı eğitim dayatması, öğrenciyi zor durumda bırakıyor ve öğrenciler sözü geçen sınavlar için dahi özel eğitim kurumlarına yönlendiriliyorlar. Eğitimin bir ayrıcalık haline getirilmeye çalışıldığı ülkemizde, tüm bu eşitsizlik ve çarpıklıklara özel eğitim kurumları da eklenince, eğitim hak olmaktan tamamen çıkıyor. İşsizlik oranlarının çok yüksek düzeylere ulaştığı Türkiyede iş bulabilme umuduyla çırpınan gençler, umut tacirliği yapan özel eğitim kurumlarının tuzağına düşürülüyorlar ve devlet destekli bu piyasa içinde sürüklenip gidiyorlar. Neticede sistem kendi politikası gereği bu çarpıklıkları görmezden geliyor.
Gençlerin iş bulma kaygısı ve iş olanaklarının sınırlılığı LES gibi sınavlara katılımı kat kat arttırıyor. 2002 yılı verilerine göre LESe katılım %35 civarında artış göstermiş. Bu artış üzerine farklı görüşler var. Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Kadir Erdin bu konuda şunları söylüyor:
LES, uzmanlık alanına yönelik değil, çok genel kalıyor. LESe alternatif meslekte yetenek sınavı öneriyoruz. Farklı üniversitelerde aynı alanda eğitimin kalitesi de farklılık gösteriyor. Üniversiteler arasında eşitlik sağlayacak, dayanışmayı arttıracak bir sınav olmalı. LES gereksiz bir sınav.
Sermayeye bağlılığını her fırsatta sergileyen, YÖKün öğrencileri soruşturmalarla yıldırma çalışmalarının ön saflarında yer alan YTÜ Rektörü Ayhan Alkış ise doğal olarak artışı olumlu bulanlardan. Bilgi önem kazandıkça, diplomalarını geliştirmek ve kariyer yapmak isteyenler de artıyor. Bu nedenle sınava giren öğrenci sayısında artış var... diyor, Rektör Alkış.
Çürümüş düzen, öğrencilerin en doğal hakları olan eğitimi paralılaştırıyor ve onları anti-demokratik, gerici, ezberci eğitim sisteminin içine sıkıştırmaya çalışıyor. İş alanlarının sınırlılığı ve süregelen eşitsizlikler zinciriyle sermaye düzeni, gençleri, geleceksizliğe çözüm arayışlarını LES, KPSS gibi rant alanı haline getirdiği sınavlarla çözebileceğine inandırmaya çalışırken, yüksek lisans aşamasında da onları Teknopark, Tekmer, Ar-Ge örneklerindeki gibi, yalnızca sermaye için bilim üreten üniversitenin ucuz işgücü haline getirmeye çalışıyor. Bu noktadan bakarsak Ayhan Alkışın bilginin önem kazanmasını ne açıdan düşündüğünü de kolayca anlayabiliriz.
Kamu Personeli Seçme Sınavı gençliği düzene bağlamanın bir diğer yolu. Her yıl binlerce üniversite mezunu iş bulabilmek amacıyla KPSS sınavına giriyor. Öncesinde salt üniversiteye girebilmek için gidilen dershanelere, özel kurslara son yıllarda eğitimli işsizlerin oranındaki artışa paralel olarak KPSS dershaneleri de eklendi. Aylık ortalama 300-500 milyon lira ücret talep eden bu kuruluşlar, binlerce üniversiteli genç için işsizlik boyunduruğunu kıracak umut mekanları olarak görülmekte. Okulda verilmeyen eğitim buralarda edinilmeye çalışılmakta.
Tüm bu çabalar küçük bir azınlık için kurtuluş iken -tabii bu küçük azınlığın tüm hayatı boyunca iktidar karşıtı, hak talep edici hiçbir faaliyete katılmamış olması ve önemli mevkilerde dayılarının olması gerekiyor-, büyük çoğunluk için umutsuzluğun daha da arttığı bir durumu ifade etmektedir. Kapitalist sistemin doğal bir sonucu olan işsizliği önleyemeyen iktidar, sınavlarla umutları canlı tutmaya, her an sistemin kabul edebileceği şanslılar arasında olma beklentisi yaratarak, gençliği durağan -müdahale etmeyen bir konuma sürüklemektedir. Sınav öncelerinde ve sınavı kazandıktan sonra yapılan derinlemesine kimlik araştırmaları ise, üniversite gençliğini hak alıcı eylemlere katılımdan alıkoymakta.
Sonuç olarak; bu sistem içerisinde bahsettiğimiz kaygıların her zaman varolacağını, çözüm arayışlarının ise kısır bir döngü içerisine gireceğini unutmayıp, asıl sorunun sistem sorunu olduğunu her fırsatta vurgulamalıyız. Gençlik, kendi geleceğini elde etmek için mücadele etmediği sürece ne LES ne de benzer oyunlar ona bir gelecek sunacaktır.
|