İflas eden Yol haritası ve Arafata sürgün kararı...
Filistin: Ortadoğunun
sönmeyen direniş meşalesi
Onyıllardır Filistin halkının haklı direnişi emperyalistler ve siyonistler tarafından gerek katliamlar gerekse barışçıl çözümlerle bastırılmaya çalışılıyor. Yaklaşık iki ay önce ABD ve İsrail tarafından Filistin halkına dayatılan Yol haritasının da barışı değil fakat katliamları hızlandıran bir oyun olduğu görülüyor. Yol haritası denilen, dünya kamuoyuna barış planı olarak kabul ettirilmeye çalışılan, gerçekte ise Filistin direnişine ağır bir darbe vurmayı hedefleyen plan, gelinen yerde iflas etmiş bulunuyor.
Yol haritası planı üç aşamalı bir çözüm öneriyordu. Fakat bu aşamalarda ilk ve en önemli adımı Filistin tarafının atması isteniyordu. Birinci aşamada, Filistinlilerin tüm eylemlerini durdurmaları ve Filistin özerk yönetimi bünyesinde çalışan güvenlik görevlileri dışında tüm Filistinlilerin silahlarının toplanması şart koşuluyordu. İkinci aşamada ise, İsrail devleti özerk yönetim bölgelerindeki işgal kuvvetlerini çekecekti. Oysa işgalcilerin Filistin bölgelerindeki askeri varlıkları zaten BM kararlarına ve Oslo Antlaşmasına aykırıdır.
Filistinliler siyonistlerin tutumlarını 55 yıldan beridir görüyorlar ve onların hiçbir anlaşmaya bağlı kalmadıklarını çok iyi biliyorlar. Bu durumda neye güvenerek direnişlerini sona erdirecek ve silahlarını teslim edeceklerdi?
Sürgün kararı ve son durum
Siyasal planda da Filistinde Abbasın istifasıyla yeni bir döneme girildi. Arafat ile Abbas arasında yaşanan gerginliğin gerisinde, en başta ABD ve İsrailin dayattığı Filistinli grupların silahsızlandırılması geliyordu. Hem ABD hem de İsrail görüşmelerde Arafatı taraf olarak görmediklerini açıklamış, İsrail barış sürecinin bozulmasından Arafatı sorumlu tutmuş, Arafatın sürgüne gönderilmesi halinde barış yolunda hiçbir engelin kalmayacağını belirtmişti. İstifanın onaylanmasının hemen ardından İsrail tarafından yapılan açıklamada, İsrailin Amerikancı Abbası muhatap aldığı ve Arafatın denetiminde hiçbir Filistin hükümetini kabul etmeyeceği bildirildi.
Son dönemdeki gelişmeler aslında ölü doğmuş bir projenin iflasını ilan ediyor. Sözde barış süreci olarak başlayan, amacı Filistin direnişini bitirmek olan bir plan, bir kez daha direniş karşısında tuz buz oldu. İntihar saldırıları üzerine Şaron iktidarı hemen jet bir kararı meclisten geçirdi. Arafatın sürgün kararının arkasında, aslında Arafatın direngenliği değil, bir sembol olarak Filistinlilerin önünde durması gerçeği var.
Arafatın sürgüne gönderilme kararı çeşitli tartışmalara vesile oldu. Mısırdan gelen açıklamada Arafatı kabul edebilecekleri, fakat bu kararın intihar saldırıları ve direnişi körükleyeceği söylendi. Karargahı sarılan Arafat ise Beni öldürebilirler! Ama sürgüne asla gönderemeyecekler! diyerek tutumunu açıkladı.
Böylece ikinci intifada da yeni bir döneme girildi.
Filistin halkının yanındayız!
Emperyalistler ve siyonist İsrailin barış anlaşmalarıyla, Oslo zirveleriyle, Yol haritalarıyla yapmak istediği şey, Filistin halkının özgürlük yolundaki haklı mücadelesini engellemektir. Ancak bu oyunlar Filistin halkının direniş engeline takılarak bozulmuştur.
Bu onurlu ve haklı mücadelesinde Filistin halkının yanındayız.
Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!
|