ARSIVANA SAYFA
 
29 Temmuz '00
SAYI: 27
İçindekiler
Kızıl Bayrak'tan...
Hücre saldırısı ve devrimci sorumluluk
SAG-ÖO direnişi ve yeni dönem dersleri
SEKA direnişinin bir kez daha gösterdiği
"Kophenag Kriterleri" ve Kürt sorunu
%10 barajı saldırısına karşı işçi eylemi
Metal sektöründe TİS süreci ve görevlerimiz
Birleşik Metal-İş Genel Temsilciler Kurulu...
Kongreye doğru DİSK!
İstanbul Anakent Belediyesi'nde de grev...
Zindan direnişinin dersleri ve yeni dönemin görevleri
F tipi saldırısı
Saldırı direnişle yanıtlandı
Bergama'da katliam girişimi ve tepkiler
Maltepe'de "Hücre Tipi Cezaevleri Politikası ve..."
F tipi cezaevine karşı aydın ve sanatçı girişimi
Programda tarım ve köylü sorunu/3
Kıbrıs'ta işgale son!
Bu memleket bizim!
Türkiye'de enerji sorunu ve politikaları
Resmi bilim emperyalist tekellerin hizmetinde
Sezer'in tavrı ve sözde "demokrasi rüzgarı"
14. kuruluş yılında İHD
G-8 Zirvesi ve gösterdikleri
Emperyalist-kapitalist sisteme karşı yürütülen...
Cellatex ve Adelshoffen eylemleri
Propaganda-ajitasyon sorunu
Yorum senin ya da yorumsuz mu demeliyim?
Mücadele Postası
 



 
 
Adana: Sosyalist basın temsilciliklerince yapılan
hücre karşıtı eylemlere polis saldırdı

Saldırı direnişle yanıtlandı


Sermayenin kanlı egemenliğini sürdürebilmek için devreye soktuğu yeni silahının adı olan Hücre Tipi Cezaevleri, gelinen yerde tüm toplumun gündemini sarmalamış durumda. Ulucanlar, Burdur ve Bergama derken adım adım yaşanan katliamlarla hücre saldırıları hayata geçirilmeye çalışılmaktadır.

Adana'da bu vahşeti kınamak ve SAG-ÖO Direnişi ve Ulucanlar katliamı vesilesiyle hücre tipine karşı tepkilerimizi göstermek için 21 Temmuz'da İnönü Parkı’nda bir basın açıklaması ve oturma eylemi gerçekleştirildi. Eylemi Adana sosyalist basın temsilcilikleri örgütledi. Son süreçte İHD tarafından yapılan, dernekte veya kitlelerden kopuk mekanlarda gerçekleştirilen basın açıklamalarının pasif kaldığı tespitiyle, böyle bir eylem kararı alındı.

İHD' den çoğunluğunu anaların oluşturduğu 40 kişilik bir grupla alkışlar eşliğinde İnönü Parkı’na doğru yürüyüşe geçtik. Ancak parkın girişi sivil polis ve çevik kuvvet ekiplerinin barikatıyla kapatılmıştı. İlk tepki "Burada basın açıklaması yapamazsınız" oldu. Bunun üzerine parkta beklemekte olan kitleyle beraber yaklaşık 70-75 kişilik bir sayıyla parkın önünde oturduk. Hazımsızlıklarını dile getiren katil sürüleri ellerindeki megafonla kitleyi dağıtmayı denediler. Ancak sloganlarımız megafonun sesini bastırıyordu: "Hücre ölümdür izin verme!", "Devrimci tutsaklar onurumuzdur!", "Devrim şehitleri ölümsüzdür!", "Hücreleri parçala tutsaklara sahip çık!"

Kısa süre sonra azgınca saldırmaya başladılar. Bazı anaları iknaya çalıştılar, ama nafile... Ardından gözlerimize sprey sıktılar. Artık saldırı şiddetlenmeye başlamıştı. Bu sırada bir arkadaşımız polisten yediği tekme sonucu fenalaştı ve bayıldı. Aralarında Adana temsilcimiz ve iki çalışanımızın bulunduğu 15 kişi de yaka paça gözaltına alındı.

Ama eylemimiz bununla sınırlı kalmadı. Okuyamadığımız basın metnini bu saldırının hemen arkasından İHD' nin önünde KB okuru bir arkadaşımız okudu. Bunu sindiremeyen polis ikinci saldırıya geçti. Bu kez de sloganlarımızla yanıt verdik. İkinci eylemimiz de başarıyla sonuçlanmıştı.

Üçüncü eylemimiz, adliyenin önünde arkadaşlarımızın serbest bırakılmasını beklediğimiz sırada yapıldı. Bu kez Adliye' nin önünde beklememizi engellemeye çalıştılar. Buna karşı çıktığımızda ise, fenalaşıp hastaneye kaldırdığımız arkadaşı gözaltına aldılar. Kısa süre sonra onu da bıraktılar. Ancak bu kez bizimle ilgilenmekte olan avukatın yanında bulunan arkadaşı müdahale ettiği için almışlar. Bunu daha sonra öğrendik.

Saldırı sırasında aldıkları arkadaşları daha sonra eylem yapmamızdan korkarak arka kapıdan bıraktılar. Bu kez hep beraber İHD'ye yürüdük. İHD'ye yaklaştığımız sırada, yine alkışlar eşliğinde İHD' ye çıktık. Yazık ki İHD yönetimi yeterli duyarlılığı göstermemiş, gözaltındaki arkadaşları beklemeden İHD'yi kapatmıştı.

İHD'nin son pratiklerde görülen duyarsızlığına karşın, Adana sosyalist basın temsilcilikleri (Alınterimiz, Atılım, Dayanışma-Der, Devrimci Demokrasi, Özgür Barikat, Kızıl Bayrak, Vatan) olarak tutsak aileleri adına organize ettiğimiz basın açıklaması ve oturma eylemi başarıyla tamamlandı.

Kızıl Bayrak/Adana




“Gözaltında da sloganlarımızı
atmaya devam ettik”


21 Temmuz' da İnönü Parkı'nda Hücre tipine karşı yapılan oturma eylemi sırasında aramızda anaların da bulunduğu 15 kişi gözaltına alındık.

Gözlerimize ve yüzümüze biber gazı sıkıldı. Kameraların, basının önünde bizi -özellikle anaları- fazla hırpalamamaya, kaba kuvvete başvurmamaya özen gösteriyorlardı. Öyle ya, özellikle hücre tipini hayata geçirmeyi düşündükleri böyle bir süreçte, çocuklarının hücrelere atılarak yokedilmek istendiğini haykıran anaların basının önünde dayak yemesinin kitlelerde uyandıracağı tepkiden korkuyorlardı. Slogan atmamızı engellemek için ağzımızı kapatıyorlardı. Genede başarılı olamadılar. Otobüse götürülene kadar attığımız sloganları otobüste de atmaya devam ettik. Açık bulduğumuz pencerelerden "Hücreler ölümdür izin vermeyeceğiz!", "İnsanlık onuru işkenceyi yenecek!" sloganlarını haykırıyor, zafer işaretleri yapıyorduk. Analardan biri biber gazının da etkisiyle nefes almakta zorluk çekiyordu. Zafer işareti yaptığımız, slogan attığımız için pencereleri açmıyorlardı. Ananın fenelaşması üzerine bizim zorlamamızla otobüs hareket ederken pencereyi açtılar.

Bizi çarşıdaki bir karakola götürdüler. Birkaç saat orada beklettiler. Arada çıkan tartışmaların dışında, özellikle analarımıza karşı tavırları dikkat çekecek ölçüde yumuşaktı. Bize getirdikleri hiçbir şeyi imzalamadık. Sonra Adli tıba götürüldük. Vücutlarımızda birkaç çürük ve yüzümüze, gözlerimize sıkılan biber gazı dışında bir şey yoktu.

Ardından Terörle Mücadele'ye götürüldük. Parmak izlerimiz alındı. Savcılığa çıkarıldık. Daha sonra ise bizi bekleyen arkadaşlarımızla buluşmamızı engellemek için arka kapıdan serbest bırakıldık. Gene de arkadaşlarımızla buluşmamızı engelleyemediler. Alkışlarla karşılandık.

Bir Kızıl Bayrak çalışanı/Adana