Paris Komünü...
Yeni bir toplumun şanlı öncüsü!
Zorla savaşmaktan yorulduklarını söylüyor ve sızlanıp duruyorlar. Büyük mutsuzluklarından söz ediyorlar habire. Yorgunlar gidip Versailleslılara katılsın. Biz kentimizi koruruz!
1871 ilkbaharında Parisli işçi-emekçilerin dile getirdiği bu sözler gerçekleştirilebilir ütopyamızın ilk mevzisi Komünde kanla-canla hayat buldu. Dünyanın ilk proleter devleti 72 gün boyunca dünya işçi, emekçileri ve ezilen halklar için umut oldu. 72 gün boyunca Paris, barikatların, direnişin, özgürlüğün başkenti oldu.
Fransada 1869-1870 yıllarında yaygın grevler ve işçi mücadeleleri yaşandı. I. Enternasyonal 1865 yılından itibaren Fransada örgütlenmeye başladı. İşçi sınıfı hareketinin gelişimi ve kapitalizmin içine sürüklendiği bunalım burjuvazi için işlerin eskisi gibi gitmeyeceğini gösteriyordu. Fransız burjuvazisi bunalımdan kurtulmak ve iktidarını korumak amacıyla Prusyaya savaş ilan etti. Fakat Alman ordularına yenilince, Parisi terk eden Fransız ordularının yerini Paris proletaryası aldı. Fransada Şubat 1871de kurulan Thiers hükümeti Prusya ile anlaştı ve Prusya birlikleri İrisi işgale başladı. İşçiler ise buna karşı çıkarak Ulusal Muhafız Federasyonunu kurdular. 18 Martta ordu birliklerinin saldırısına karşı Paris proletaryası sokaklara döküldü, barikatlar kurdu. İşçiler silahlarını teslim etmediler. 19 Martta ilk proletarya iktidarı olan Pais Komünü ilan edildi. Prusyalıların kuşatması altındaki kent, hem düşmana, hem de işbirlikçi beyazlara karşı ayaklanıyordu. İsyan çok geçmeden Fransanın taşra kentlerine yayıldı. Beyaz Versailles hükümeti işgalci Prusya ordularıyla birlikte taşrayı bastırdıktan sonra, Parisli kızılları ezmeye kararlıydı. Paris Komünü ise direnmeye...
Tarihte ilk kez işçi sınıfı iktidarı kendi eline alıyordu! Komün, 18 Mart-28 Mayıs 1871 tarihleri arasında 72 gün boyunca Parisin yönetimini elinde tuttu.
Paris Komünü, işçi sınıfının salt reform mücadeleleriyle kurtulamayacağını, bizzat işçi sınıfının iktidarı bir proleter devrimle ele geçirmesi gerektiğini, dahası bununla yetinilmeyip burjuvazinin bürokratik devlet aygıtının yıkılıp parçalanarak yerine yeni tipte bir devletin, işçi sınıfı ve emekçi yığınlar için demokrasi demek olan bir işçi devletinin kurulması gerektiğini öğretti.
Marx ve Lenin, Paris Komününün iki hayati yanlışlığından bahsediyordu: Birincisi; mülksüzleştirenlerin mülksüzleştirilmesi işinin tamamlanmadan yarı yolda kalması ve düşmanlara karşı esnek davranılması. İkincisi ise, 18 Mart akşamından başlayarak Versailles birliklerinin işine yarayan beklemeci tavrın sergilenmesi... Marx proletarya diktatörlüğünün zorunluluğunu bu deneyimden çıkarmıştı.
Paris Komünü 72 gün yaşatılabildi. Kahramanca kuruldu, kahramanca savunuldu ve kahramanca yenildi. Komün, Paris dışına çıkarılıp, ulusal bir düzeye eriştirilemedi. Bunu Ekim Devrimi başaracaktı. Komünarların yolunda ilerleyen Rusya halkları, kendi devletlerini yarattılar, uzun bir süre korudular. Biz genç komünistler, proletarya ve onun öncüsü Parti saflarında Komünarların teslim ettiği kızıl bayrağı daha da yukarılara taşıyacağız.
İşçi Paris, Komünü ile birlikte, yeni bir toplumun şanlı öncüsü olarak her zaman yücelecektir. Şehitlerin anısı, işçi sınıfının soylu yüreğinde yaşayacaktır. Cellatlarını ise tarih, daha şimdiden sonsuz bir teşhir direğine çivilemiştir. (K. Marx, Fransada İç Savaş)
|