İşte Türk Solu çetesinin başındaki adam hakkında eski partisi İPin tanıklığı:
MİT, kışkırtıcı elemanını feda etti
Aydınlık, sayı: 660, 12 Mart 2000
İşçi Partisinin kışkırtıcı eleman olarak saptadığı ve partiden ihraç ettiği Gökçe Fırat Çulhaoğlu, 8 Mart Çarşamba günü Kanal 7 televizyonuna gitti. İşçi Partisi ve Genel Başkan Doğu Perinçek aleyhinde açıklamalarda bulunarak, partiyi karalamak amacıyla üretilmiş görüntü ve ses kasetleri verdi. Çulhaoğlu, Kanal 7ye, parti içindeyken, bağlı bulunduğu istihbarat odağının talimatı ile imal ettiği bir kaseti ve İP Genel Başkanı Doğu Perinçekin 12 Mart 1971de Kontrgerilla merkezindeki sorgusunun ses kasetini verdi. Çulhaoğlunun aynı malzemeyi, öğleden sonra da Mason Derneğine götürdüğü öğrenildi.
İşçi Partisi Basın Bürosu, 9 Mart tarihinde bir basın açıklaması yaparak, basın kuruluşlarını uyardı. Açıklamada şu bilgiler verildi: İşçi Partisi tarafından istihbarat elemanı olduğu saptanan ve 5 Mart 2000 tarihli Aydınlık dergisinde kamuoyuna açıklanan Gökçe Fırat Çulhaoğlunun televizyon ve gazetelere İşçi Partisini karalamak için bazı ses ve görüntü kasetleri getireceği veya getirdiği öğrenilmiştir.
Bu kasetlerden bazıları, Gökçe Çulhaoğlu tarafından, bağlı olduğu istihbarat odağının talimatı ile imal edilmiştir. Bazıları ise ancak kontrgerilla ve MİTin elinde bulunabilecek kasetlerdir. Sözü geçen şahsın bu tür kasetleri dağıtması, bağlı bulunduğu merkezi ele vermektedir...
Doğu Perinçek
Genel Başkan.
SİP-TKPnin çirkin oportünizmi...
İtiraf edilenler ve edilemeyenler!
Türk Solu adlı eli kanlı güruhun üniversitelere yönelik saldırısının ardından pek çok siyasal çevrenin bu konudaki tutumları da açıklık kazandı. Bunlardan biri de kendine komünist deme cüretini gösteren SİP-TKPydi. Merak edenler için küçük bir not düşelim; 30 Nisanda ilk gerilim YTÜde SİP-TKPnin pankartının Türk Solu afişini kapatması ve Türk Solu çetesinin zorbaca tutumuna karşı bizim de içinde olduğumuz devrimci ve demokrat öğrencilerin ortak tutum almasıyla başlamıştı. Alttaki açıklamada soğukkanlılıklarını koruduklarını söyleyenler, Türk Solu çetesinin zorbalığı karşısında kitleye 2 Mayısta hesabını soracağız! açıklamasını yapmışlardı.
Tüm bunlara rağmen SİP-TKP, Kemal Okuyanın ağzından yapılan açıklamada, TKPli Öğrencilerin bu sorunlarla hiç ilgilerinin olmadığını söyleniyordu. TKPli Öğrenciler de açıklamalarında, devrimcilerin üniversiteye ve öğrenci hareketine saldıranlara karşı buraları korudukları sırada kendilerinin ne yaptıklarını itiraf ediyorlar; kantinde oturuyorlarmış! Eğer saldırı arkadaşlarının öğrenim ve siyaset haklarını engellemeye dönük girişimler ve genel olarak sola karşı saldırganlık dahilinde olsaymış müdahale ederlermiş, ancak saldırı bu kapsama girmiyormuş!
Peki o zaman bu saldırı hangi kapsama giriyor? Pankart indirtmeye çalışmak ve tehdit etmek öğrenim ve siyaset haklarını engellemek değil de nedir? Siz ne dediğinizin farkında mısınız? Devrimciler öldürülmeye çalışılırken kantinde oturacak kadar soğukkanlı ve ilkeli olduğunuzu söylemekten utanmıyor musunuz? Biz bu tutum ve ardından yapılan açıklamaya dair söyleyecek bir şey olmadığını düşünüyoruz. TKPli Öğrencilerin 5 Mayıs tarihli açıklamalarını aynen yayınlamakla yetiniyoruz.
Yıldız Üniversitesinde yaşananlara dair:
TKPLİ ÖĞRENCİLER SOĞUKKANLILIKLARINI KORUYACAKTIR
5 Mayıs 2003 Pazartesi
Yıldız Teknik Üniversitesinde bugün yaşananlar bir sol içi çatışma değildir. Yaşananlar, sol siyasetin üniversitelerdeki etkinliğini azaltmaya dönük girişimlerdir. Olayların ardından YTÜde başlayan polis işgali ve çatışmalarda başından beri hiçbir biçimde yer almamasına rağmen TKPli öğrencilerin gözaltına alınmış olması bunun açık göstergesidir.
Olaylar, Türk Solu adlı dergiyi çıkaran büyük çoğunluğu okul dışından 60 kişilik milliyetçi bir grubun solcu öğrencilere müdahale etmek amacıyla okula girmek istemesiyle başlamıştır. Bu grup bir süre okul girişinde beklemiş ve çatışmalar bu esnada okula gelen diğer sol gruplarla bu grup arasında yaşanmıştır. Üniversite içerisinde bekleyen TKPli öğrenciler bu çatışmalarda yer almamıştır. Ancak, okula giren polis öğrenci kantininde bulunan öğrencileri gözaltına almaya başlamış ve öğrenim haklarını kullanmak isteyen 18 TKP üyesi de hiçbir gerekçe olmaksızın emniyet güçleri tarafından alıkonulmuştur. Şu anda arkadaşlarımız Beşiktaş Emniyet Müdürlüğünde tutulmaktadırlar.
Türkiye Komünist Partili Öğrenciler okullarda öğrenim ve siyaset hakkının devlet tarafından gaspedilmesine yol açan bu gelişmelerde başından beri soğukkanlı bir tutum almış ve hiçbir çatışmaya katılmamıştır. Bundan sonra da arkadaşlarımız öğrenim ve siyaset haklarını engellemeye dönük girişimler ve genel olarak sola karşı saldırganlık söz konusu olmadıkça herhangi bir gerilimin tarafı olmayacaklardır. Gelişmeler TKPnin bu tavrında ne kadar haklı olduğunu ve üniversitelerin devletin işine gelen provokasyonlara ne denli açık olduğunu göstermiştir.
|