Ekim Gencligi ARSIVKIZIL BAYRAK
 
Mayıs 2003
Sayı: 60
 İçindekiler
  Ekim Gençliği'nden...
  Emperyalistler ve işbirlikçiler saldırıyorlar... Yanıtını alacaklar!
  1 Mayıs ve gençlik
  İstanbul'da 1 Mayıs...
  Ankara'da 1 Mayıs...
   1 Mayıs eylemlerinden...
  Gençlik 1 Mayıs'ta alanlardaydı!
  Dünyada 1 Mayıs...
  Kurtlar sofrasında Irak!
  Halklar emperyalist saldırganlığa boyun eğmiyor!
  İşgal altındaki Irak'tan manzaralar....
  Bu yasa meclisten geçmeyecek!
  Devrimci mirasa sahip çıkmak!
  Devrim için düşenler kavganın en onurlu yerinde bayraklaşıyorlar!..
  Deprem ve Bingöl'de yaşananlar!
  Öğrenci gençliğe yönelik planlı provokatif saldırılar üzerine
  MİT, kışkırtıcı elemanını feda etti
  Partimizin direnişçi kimliğine leke sürdürmedik!
  Okullar ticarethaneye dönüştürülüyor!
  Söz üniversitede!
  İTÜ şenlikleri nereye?
  ODTÜ'de Alternatif Şenlik...
  Almanya 2. Bir-Kar Gençlik Kampı...
  İsviçre'de 9. Ekim Gençliği Kampı...
  Paris Komünü...
  Okur mektupları



 
 
Karne ve kitaplara reklam alınıyor...

Okullar ticarethaneye dönüştürülüyor!

Kapitalizm eğitime yönelttiği saldırılarını her geçen gün artırıyor. 1970’lerden bugüne dünya çapında girdiği ağır bunalımı aşabilmek, biraz olsun rahat nefes alabilmek için işçilere, emekçilere ve gençliğe yönelttiği saldırıları boyutlandırıyor. Neo-liberal saldırılarla eğitimin her alanını özelleştirmeyi, ticarileştirmeyi, eğitimi metalaştırarak alınıp satılır hale getirmeyi hedefliyor. Biz öğrencileri eğitimi pazarlayabileceği müşteriler konumuna koyuyor. Okulları eğitim-öğretim merkezi değil, kendi çürümüş ideolojisini ve yozlaşmış kültürünü gençliğe aşılamak için bir araç olarak kullanıyor. Üstelik bunun yükünü de biz gençliğe ve işçi-emekçilere yıkmaya çalışıyor. Hem öğrencilerin kaasını hiçbir yararı olmayan bilgilerle doldurarak düşünmeyen, sorgulamayan bireyler yaratma çabası içine giriyor; hem de karşılığını kuruşu kuruşuna tahsil ediyor.

Sistem okulları ticarethane ve öğrencileri müşteri yapma çabasını hükümetiyle, medyasıyla, televizyondaki, sokaktaki reklamlarıyla sürdürüyor. Önceki hükümetler gibi AKP hükümeti de göreve gelir gelmez ilk olarak eğitime saldırı hazırlıklarına başladı. 59. Hükümet YÖK yasa tasarısı, karne ve kitaplara reklam alınması, üniversitelerin tekrar yapılandırılması gibi uygulamaları hayata geçirmek için çalışmalarına hemen başladı.

Eğitime yönelik saldırılar boyutlanıyor

Eğitime yöneltilen saldırılar yeni hükümetle birlikte hız kazandı. Eğitimde ticarileştirme saldırısının bir ayağı olarak, bu yılın başlarında okul karne ve kitaplarına reklam alınması Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu tarafından önerildi ve reklamların ahlaka aykırı olmaması kaydıyla kabul edildi.

Peki bu uygulama nedir? Artık bu uygulamayla karnelerimiz ve kitaplarımızda Coca-Cola, Adidas, Nike, Mc Donalds vb. gibi dünyanın sayılı tekellerinin reklamlarıyla karşılaşacağız. Gazetelerde çıkan yazılara göre, reklam vermek için ihalelerin en kısa zamanda yapılacağı, ikinci dönem ya da seneye dağıtılacak karnelerde ve kitaplarda reklam uygulamasına geçileceği söyleniyor. Minareyi çalanlar bu uygulamayı kılıfına uydurarak eğitime kaynak yaratmak bahanesini öne sürüyorlar.

Burada şu soruyu sormak gerekiyor. Neden silahlanmaya, özel üniversitelere, hortumculara, batık bankalara vb. milyarlarca dolar ayrılıyor da eğitime gelir yaratmak adına böylesi iğrenç işler yapılıyor? Bir de alınacak reklamların ahlaka aykırı olmaması koşulu getiriliyor. Peki reklamın kendisi zaten ahlaka aykırı değil mi?

Sermaye bu uygulamayla ne amaçlıyor?

Bu uygulamayla, hayatımızın her alanına giren markalar artık okullarda da karşımıza çıkacak. Burjuvazinin kültürünü, yaşam tarzını biz öğrenci gençliğe benimsetmek için kullandıkları evde televizyon ve radyo, sokakta bilardo salonları, internet kafeler vb. araçlara şimdi de okullarda reklam verilecek karne ve kitaplarla bir yenisini ekliyorlar. Zaten günümüzde gençliğin büyük bir bölümü, izlediği televizyon programlarından, reklamlardan ve okulda aldığı eğitimden kaynaklı sınıfsal kimliğini, işçi-emekçi çocuğu olduğunu unutmuş, burjuvazinin verdiği yoz kültürle uyuşturulmuş durumda. Gençlik, pahalı ve ünlü markalı elbiseler, ayakkabılar giyme özentisi içinde kişiliksizleşmiş bireyler haline geliyor. İnsanların Milli Piyango, Şans Topu vb. aldatmacalarla bir gün zengin olma hevesyle yaşamasını sağlayanlar, reklamlarıyla da gençliği etki altına alarak yozlaştırıyorlar. Karnelere reklam alarak bu işi okullara kadar taşımayı planlıyorlar.

Emperyalist küreselleşme karşıtı Naomi Klein bu konuda şunları söylüyor: “Markalar her yerde, çocukların gittikleri konserlere, koltukta yanı başlarına, kahramanlarıyla birlikte sahneye, internetteki sohbet gruplarına ve oyun alanlarına yayılmış görünmesine rağmen uzun bir süre için markalanmamış önemli bir gençlik kalmıştır. Genç insanların bir araya geldikleri, konuştukları, gizlice sigara içtikleri, fikirler oluşturdukları, ve en çıldırtıcı olanı da saatlerce havalı görünerek etrafta dolaştıkları bir yer, bu yerin adı okul. Ve markaların kesinlikle okula girmesi gerekiyordu.”

Prof. Şükrü Hatun ise konuyla ilgili yazdığı yazıda şunları söylüyor: “Karnelere reklam alınması akıl çelici reklam ve fotoğrafların en güvenilir yere taşınması demek. Böylece ahlaka uygun ama çocuklar için zararlı birçok ürün kolalı içecekler, fast food ürünleri vs. karne sevinciyle özdeşleşerek ömür boyu zihinlerine yerleşme imkanı bulacak.”

Reklam, belli bir ürünün alıcı kitlesine tanıtılması olduğuna göre, o halde okullardaki reklamların alıcı kitlesi de öğrenciler oluyor. Öğrenciler sermayenin ürettiği ürünün pazarlanacağı insanlar olarak görülüyorlar. Oysa, örneğin Nike gibi dünya pazarını elinde tutan bir tekel Hindistan’da, Pakistan’da binlerce çocuğu saatlerce çalıştırarak sömürüyor. Karnelerimize alınacak reklamla bu sömürü de meşrulaştırılacak.

Gençliğe bu saldırıların kaynağının düzen olduğunu gösterebilmeli ve bunu ancak örgütlü bir mücadeleyle püskürtebileceğimizi anlatmalıyız. Karne ve kitaplara reklam alınmasına karşı faaliyet yürütürken, bunu sisteme karşı mücadeleyle birleştirmeliyiz.