Ekim Gencligi ARSIVKIZIL BAYRAK
 
Mayıs 2003
Sayı: 60
 İçindekiler
  Ekim Gençliği'nden...
  Emperyalistler ve işbirlikçiler saldırıyorlar... Yanıtını alacaklar!
  1 Mayıs ve gençlik
  İstanbul'da 1 Mayıs...
  Ankara'da 1 Mayıs...
   1 Mayıs eylemlerinden...
  Gençlik 1 Mayıs'ta alanlardaydı!
  Dünyada 1 Mayıs...
  Kurtlar sofrasında Irak!
  Halklar emperyalist saldırganlığa boyun eğmiyor!
  İşgal altındaki Irak'tan manzaralar....
  Bu yasa meclisten geçmeyecek!
  Devrimci mirasa sahip çıkmak!
  Devrim için düşenler kavganın en onurlu yerinde bayraklaşıyorlar!..
  Deprem ve Bingöl'de yaşananlar!
  Öğrenci gençliğe yönelik planlı provokatif saldırılar üzerine
  MİT, kışkırtıcı elemanını feda etti
  Partimizin direnişçi kimliğine leke sürdürmedik!
  Okullar ticarethaneye dönüştürülüyor!
  Söz üniversitede!
  İTÜ şenlikleri nereye?
  ODTÜ'de Alternatif Şenlik...
  Almanya 2. Bir-Kar Gençlik Kampı...
  İsviçre'de 9. Ekim Gençliği Kampı...
  Paris Komünü...
  Okur mektupları



 
 
Halklar emperyalist saldırganlığa boyun eğmiyor!

Bağdat’ın kolay düşüşünün ardından emperyalist işgal tamamlanmış oldu. Güney’deki halkların her türlü zorbalığa ve barbarlığa, onca silah ve teçhizata karşı onurlu direnişine karşın çürümüş Saddam rejiminin tam da yapısına uygun bir tutumla direnen halkını ortada bırakması ve kaçması savaşın beklenenden daha kısa sürmesine neden oldu. Fakat Irak halkının işgale karşı ortaya koyduğu tepkiler, emperyalistlerin “kolay başarı” ile yarattıkları havanın kısa sürede dağılmasını sağladı.

İşgal ve direniş

Irak’ın güneyindeki Umm Kasr, Basra, Necef, Nasıriye gibi kentlerde işgale karşı başlayan Irak halkının direnişi, Bağdat’ın düşüşüyle belli oranlarda kırılmalara uğramıştı. Ancak bir süre sonra Irak halkının emperyalizme ve işgale karşı tepkisi yeniden kendisini değişik eylemliliklerle ifade etmeye başladı. Bu eylemler Irak’ın birçok şehrinde işgalcilerin yüzüne tokat gibi çarpıyor. Irak’ta kukla bir rejimin kurulmasından sorumlu emekli ABD generali Jay Gamer’ın düzenlediği tüm toplantılar kitlesel gösterilerle protesto ediliyor. Tikrit’te geçtiğimiz haftalarda ABD karargahına ve askerlerine yapılan saldırı, Felluce’de el bombalı saldırı, Musul’dan kukla valinin ve Amerikan kuvvetlerinin kovulması emperyalistlerin zafer sarhoşluğunun kısa sürmesine neden oldu. Henüz ciddi bir örgütlülüğe sahip olmasa da, işgali kabul etmeyn halkın ilk tepkileri bunlar.

Bugün Irak’ta Şii-Sünni tüm halk tek bir amaçla birleşmiş ve emperyalist işgale karşı gösteriler yapmaktadır. ABD’nin katliamlarına rağmen Irak halkı geri adım atmak bir yana bilenen bir öfkeyle işgale karşı çıkmaktadır. Bu, emperyalistlerin yeni bir Filistin’le ve yeni bir intifadayla karşı karşıya kalacaklarını gösteriyor.

Özgürlük değil, yağma ve talan!

Irak halkı ABD’nin ve onun kukla yönetimlerinin derdinin hiç de Irak’a demokrasi ve özgürlüğü getirmek olmadığının bilincinde. Irak’ı özgürleştirdiklerini iddia edenler, 23 milyon Iraklı’nın sırtına inanılmaz bir borç yükü bindirdiler. 1. Körfez Savaşı’ndan beri Irak’ın biriken borçlarını 250-300 milyar dolar olarak belirten ABD’li yetkililer, Irak’ın yılda en fazla 15 milyar dolar tutarında petrol ürettiğini söyleyerek, bu borcu 20 yıla böleceklerini açıklamaktadırlar. Böylelikle Irak halkın tüm yeraltı kaynaklarına şimdiden 20 yıllığına el koyduklarını ifade etmektedirler. Irak halkı emperyalistlerin özgürlük getirmediklerini, tersine daha da fazla yıkım ve kölelik koşullarının dayatılacağını bilmektedir.

Emperyalist haydutlar Irak’a demokrasi götürmek bir yana şiddet ve katliamlarını sürdürmekte, gösteri yapan insanların üzerine ateş açmakta tereddüt etmemektedirler. İşgal sırasında esir alınan 6500 Iraklı’yı kendi kurduğu Amerikan askeri mahkemelerinde yargılamaya başladığını açıklayan Pentagon, esirlerin durumunu belirlemekte tek yetkili mercinin kendileri olduğunu söylemektedir. Geçenlerde Norveçli bir gazetecinin, işgalci Amerikan askerlerinin hırsızlık yapacaklarından “şüphelendikleri” 4 Iraklı’yı sokakta çıplak yürüttüklerini yazması da, onların özgürlükten anladıklarının ABD askerlerinin dilediğini yapabilmesi ve Irak halkının bu uygulamalara boyun eğmesi olduğunu bir kez daha gözler önüne sermektedir.

Katliamlar sırasınca binlerce Iraklı asker ve sivili, 12 gazeteciyi öldüren emperyalist işgalciler, binlerce Iraklı’yı yaralamıştır ve kullandıkları salkım bombalarıyla her gün onlarca Iraklı sivili yaralamaya devam etmektedirler. Irak halkının bu ölüm ve yıkım makinasına kayıtsız kalmayacağı, işgalcilere karşı direnişi günden güne büyüteceği kesindir.

Yağma ve talan hız kazandı

Irak kentlerini yerle bir eden, Irak halkını en modern silahlarla katliamdan geçiren emperyalistler, şimdi Irak’ın doğal kaynaklarının yağma ve talanını hızlandırmış durumdalar. İşgalciler yağma ve talanın gerçekleşebilmesi için gerekli altyapı olan yol, havaalanı ve limanların rehabilitesine ağırlık vereceklerini açıkladılar. Bu onarım masraflarını 100 milyar dolar olarak açıklayan Amerikan emperyalizmi, olabilecek masrafı 4 kat fazla göstermektedirler. Böylece Irak’ın doğal zenginliklerini uzun yıllar yağmalamanın zemini hazırlanmaktadır.

ABD, Irak halkının üzerine en fazla bomba ve füze yağdıran ülke ünvanına sahip olduğu için, bu pastadan diğer emperyalistlere pay vermemek için hazırlıklara başlamıştır. Irak’ın yağmalanmasını organize etme işini ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı adlı kuruluş üslendi. İlk icraatı da Umm Kasr Limanı’nın işletilmesini 4.8 milyon dolar karşılığında bir ABD şirketine vermek oldu. Yanı sıra Irak petrolünün işletilmesi ve dağıtımı, elektrik, su, kanalizasyon, yol, köprü, hastane, okul ve cezaevleri yapımı ve onarım ihaleleri konusunda da ABD, önceliği Amerikan şirketlerine vermiş durumda. Bunun bir örneği de geçenlerde yapılan köprü, okul ve enerji santrali onarımı ihalesinin ABD’nin en büyük inşaat şirketi Bechtel’e 1.1 katrilyon karşılığında verilmesiydi. Duruma göre taşeron şirketler kullanılabileceğini belirten yetkililer, unun tek koşulunun ise bu şirketlerin savaşta açık olarak ABD’ye destek vermiş ülkelerden olması gerektiğini belirtiyorlar.

ABD’nin bu tutumuna tepki gösteren ve kurtlar sofrasında yer almak isteyen Almanya, Fransa ve Rusya ise BM aracılığıyla Cenevre Sözleşmesi’ni öne sürerek “ABD’nin, Irak’ın doğal kaynaklarını uzun süreli kullanamayacağı”nı öne sürdüler. Irak halkı katliamdan geçirilirken sesini çıkarmayan diğer emperyalist güçlerin, konu petrol olunca gösterdikleri bu hassasiyet, onların ve temsil ettikleri sistemlerinin kirliliğini açıkça gözler önüne sermektedir.

Yağma ve talanın diğer boyutunu ise tarihi eserler oluşturuyor. Irak dünyanın en eski uygarlıklarına ev sahipliği yapan bir coğrafya. Mezopotamya kültürünün en özgün eserlerini bünyesinde barındırıyor. Fakat emperyalizm bu tarihi mirasa da el atıyor. Bunları çalanların sıradan halk olmadığı, bu yağmanın örgütlü bir tarzda ABD’nin denetiminde gerçekleştiği biliniyor.

Emperyalist saldırganların yeni hedefleri

Azgın bir savaş histerisiyle hareket eden Bush ve çetesinin katliamları yeni ülkelere sıçratma ve Ortadoğu’yu tamamen kendi politikalarına uygun bir şekilde düzenleme isteği uzun süredir yapılan açıklamalarla iyice netleşmiş durumda. Dünyaya egemen olma amacına ulaşabilmek için gerekirse tüm halklara karşı katliamlara girişmekten çekinmeyecek olan ABD, Irak savaşının ardından şimdi de İran, Suriye, Libya ve Kuzey Kore’yi hedef olarak belirledi.

Yapılan açıklamalarda öncelikle Suriye hedef alınıyor. Suriye ve Lübnan’a birer gezi düzenleyen Powell, abanın altına saklama ihtiyacı bile duymadan sopa göstererek istemlerini sıraladı. Suriye ve Lübnan’dan sonra İsrail, Ürdün, Mısır ve Suudi Arabistan’a da giden Powell, Ortadoğu’daki yeni yapının gerekleri olarak yapmaları gerekenleri sıraladı. Özellikle İsrail’e boyun eğmeyen, siyonist işgal altında bulunan Golan tepelerinden vazgeçmeyen tutumu ile Suriye, İsrail’in önünde dize getirilmesi gereken bir engel durumunda. ABD’nin Irak karşısında kazandığı kolay zafer siyonistleri yeni katliamlar için cesaretlendiriyor. Siyonistler, Irak’ın elinde olduğu iddia edilen kitle imha silahlarını Suriye’ye nakletmiş olabileceğini belirterek, Suriye”ye yönelik niyetlerini ortaya koyuyorlar. ABD’li yetkili ağızlarından da Suriye’de kitle imha siahları bulunabileceği, teröristlere yardım ve yataklık ettiği ve Saddam yandaşlarını barındırdığı ifade ediliyor. Yapılan açıklamaların savaş öncesi Irak’a karşı yapılanlarla büyük benzerlikler taşıması emperyalist kudurganlığın ayyuka çıkacağını gösteriyor.

Emperyalistlerin doğrudan tehdit savurduğu bir diğer ülke ise İran. ‘78’deki İran devriminden sonra Amerikan emperyalizminin yörüngesinden çıkan İran o günden beri ABD’nin hedef tahtasında. Bugün özellikle Almanya ile gelişmiş ekonomik ilişkilere sahip olan İran’a yapılacak bir müdahale, ABD’nin bu mevziyi ele geçirmesini sağlayacak. Savunma Bakanı Rumsfeld’in İran’ı savaş sırasında Irak’a askeri personel sokmakla suçlaması ve yine kitle imha silahı bulundurduğu gerekçesi, İran’a yönelik bir müdahaleyi meşrulaştırma çabasını anlatıyor.

ABD’nin benzer bir tutumla BM toplantısında Kuzey Kore’ye karşı tavır alması da saldırgan politikasının bir parçası. Washington yönetimi ile Kuzey Kore arasında yapılan görüşmelerin geçtiğimiz günlerde tıkanması, ABD’nin bu ülkeye karşı “seçici ambargo” uygulamasını gündeme getirmesine neden oldu. ABD’nin Kuzey Kore’den nükleer programını sona erdirmesini istemesine karşılık Kuzey Kore’nin de ABD’den saldırmayacağına dair garanti istemesi ve ABD’nin bunu reddetmesi üzerine gündeme getirilen “seçici ambargo”, bu ülkeyi ekonomik alanda sıkıştırarak egemenliği altına alma amacı taşıyor.

Bu gelişmeler Irak’ın sadece bir başlangıç olduğunu, emperyalist savaşın bitmek bir yana, şiddetlenerek daha da yayılacağını göstermektedir. Hedefin tüm dünya halkları, özellikle emperyalizme boyun eğmeme kararlılığında olan halklar olduğu açıktır.

Dünya halkları boyun eğmeyecek!

Emperyalist saldırganlığa ve yıkıma karşı 1 Mayıs’ta dünyanın her yerinden tok bir yanıt verilmiştir. İşçi sınıfı ve emekçi halklar bir kez daha bu pervasızlığa boyun eğmeyeceklerini haykırmışlardır. Irak’ta Firdevs Meydanı’nı dolduran binlerce insanın yükselttiği ses de Irak halkının bu işgali kabul etmeyeceğini anlatıyor. Emperyalist ABD, dünyayı yeni savaş ve işgal harekatlarıyla yağmalama planları karşısında halkların direnişini bulacaktır!

Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!