Nurbay Irmaka özgürlük!..
Ben Nurbay Irmak, ODTÜ öğrencisiyim...
Arkadaşımız Nurbayın tutuklanmasını protesto etmek amacıyla düzenlediğimiz kampanya çerçevesinde Nurbayın içeriden yolladığı mektubu okula yoğun bir şekilde dağıttık. Yemekhanede iki gün boyunca açtığımız standda, insanlarla konuşmaya ve sermaye iktidarının kanlı yüzünü teşhir etmeye çalıştık. Ayrıca standa koyduğumuz kartlarla isteyen öğrencilerin Nurbaya kart yollamalarını sağladık.
Arkadaşımız ilk mahkemesine 25 Aralıkta çıktı ve duruşma 21 Ocaka ertelendi. Bizler ODTÜ Ekim Gençliği olarak devletin ilerici muhalif öğrencilere karşı uyguladığı baskı ve terörü kınıyor, çalışmalarımızı yılmadan ve ısrarla sürdüreceğimizi bir kez daha haykırıyoruz.
Devrimci tutsaklar onurumuzdur!
Ekim Gençliği/ODTÜ
Merhaba;
Belki de şu an oturduğunuz kantinde ya da yemekhanede masanızdaki bu metne şöyle bir bakacak ve bir kenara iteceksiniz. Fakat okumaya devam ederseniz göreceksiniz ki, bu her zamanki gibi bir bildiri değil, bir mektuptur. Bundan bir-buçuk ay öncesine kadar sizlerle beraber hayatın/dışardaki keşmekeşin parçası olan üniversite öğrencisinin mektubu. Dışarısı diyorum çünkü ben içerdekilerdenim, içerideyim. Ulucanlar Hapishanesi 9. koğuştaki ranzamdan yazıyorum bu mektubu. Okuyacağınızı umarak...
Ben Nurbay Irmak, ODTÜ öğrencisiyim.
Evet, içeride, hapishanedeyim. Bundan bir-buçuk ay önce Ankara Terörle Mücadele Şubesi ekiplerince evimin önünden gözaltına alındım. Günlerden Cumartesi idi. Sınav günüydü. Ancak sınava girmek mümkün olmadı. Gözaltında dört gün kaldım ve ardından çıkarıldığım Devlet Güvenlik Mahkemesince tutuklanarak Ulucanlar Hapishanesine kondum.
Neden buradayım?
BURADAYIM, çünkü; üniversitenin ve eğitimin ticari bir nesneye, bir metaya dönüştürülmesine karşıyım. Egemen burjuva sınıf üniversiteyi pahalılaştırarak, yalnızca burjuva sınıfın nitelikli eğitim almasını sağlamaya çabalıyor. Ancak planları bununla sınırlı değil. Burjuvazi tüm aşamaları ile eğitimi kendi yağma alanına dönüştürmeye çabalıyor. Geçtiğimiz dönem gündeme gelen Yeni YÖK yasası bu çabanın yüksek öğretimdeki son adımlarından biri idi.
Üniversite ve sanayi (siz sermaye okuyun) işbirliği adı altında yüksek öğretim kurumları tamamen sermayenin çıkarları doğrultusunda yeniden örgütleniyor. AR-GE faaliyetlerinin maliyetini kamuya yıkma, ucuz ve kaliteli işgücü, ücretsiz ve iyi örgütlenmiş teknik altyapı olanakları, kısacası tekno kentler, bu amaçla hizmete sunuluyor.
3 Kasım seçimlerinin tek galibi AKPnin eğitim programı da yukarıda ifade edilen gerçeklerin dışına çıkmıyor. Eğitimin tümüyle özel teşebbüse açılacağını ilan eden AKP hükümeti, böylelikle neo-liberal eğitim politikalarının eksiksiz bir uygulayıcısı olacağının da teminatını vermiş oluyor.
BURADAYIM, çünkü; ABDnin Irak halkına yönelik savaş planının karşısındayım.
11 Eylül sonrası ABD, Yeni Güvenlik Doktrininin temeli olan dünyanın her yerine müdahale etme yeteneğini, Afganistanda yarattığı yıkım ve yeniden inşa ile göstermiş oldu tabii ki terörizmle savaş yaftası altına sığınmayı unutmadan. Şimdi sıra Irakta. Yani büyük petrol rezervlerinin bulunduğu Ortadoğunun kalbinde. ABDnin Irakın kimyasal silahlara sahip olduğu yaygarasına kimsenin inandığı yok aslında. Herkes bu savaşın temel nedenlerinin; Ortadoğu ve tüm dünyadaki ABD hegemonyasını güçlendirmek ve krizle cebelleşen ABD ekonomisine soluk aldırabilecek yeni alanlar açmak olduğunu biliyor.
Türkiyeye gelince... Ona bu savaşta ABDnin hizmetinde ön saflarda yerini almak düşüyor. Egemenler, elbette bu uğursuz görev için ücret talep ediyorlar. Pazarlıkların kızıştığı, belki de sona erdiği şu günlerde bu ücret 25 milyar dolar olarak ifade ediliyor.
ARKADAŞLAR, bu kan parasıdır. Biz gençlerin kanıdır pazarlık konusu edilen. Bu pazarlıklar sonucu, eni sonu Türkiye ABD saflarında savaşa dahil olacak, üslerini-toprağını açarak ya da doğrudan asker göndererek mazlum Irak halkını imha harekatının aktif bir parçası olacaktır. Türkiye işçi ve emekçileri bu emperyalist savaşın karşısındadırlar. Sermaye iktidarı ise şu an pasif bir konumda olan bu karşıtlığın aktifleşmesine karşı zor aygıtını devreye sokmaya hazırlanmaktadır.
BURADAYIM, çünkü; bu barbarlık düzeninin bir an önce son bulmasını istiyorum.
Mülksüzleştirenlerin mülksüzleştirilecekleri bir sosyalist devrimle emperyalist-kapitalist sistemin dünyadaki egemenliğine son verileceğine inanıyorum. Bu kaçınılmaz sonu hazırlamanın milyonlarca emekçi ve genç ile birlikte benim de görevim olduğunu düşünüyor, bunun için çalışıyorum. İşte bu nedenle buradayım!
Voltada atılan 10 adımın ardından geri dönmek zorunda olmadığım yürümelerde merhaba diyebilmek umuduyla... Hoşçakalın.
Nurbay Irmak
Ulucanlar hapishanesi, 9. koğuş
|