Ekim Gencligi ARSIVKIZIL BAYRAK
 
15 Ocak-15 Şubat
2003
Sayı: 57
 İçindekiler
  Ekim Gençliği'nden...
  Savaşa karşı etkili bir direniş hattı örelim!
  AKP-YÖK çatışması...
  Yıkıcı emperyalist savaş ve gençlik
  Savaşa değil eğitime/emekçiye bütçe!
  Halkların kardeşliği ve mücadelesi emperyalistlerin oyununu bozacak!
  Rehavet değil devrimci çalışma!
  Ne cephede ne laboratuvarda!..
  YTÜ'de bir dönemin ardından...
  GATS ve paralı eğitim saldırısında son durum
  AB'nin eğitim projesi: Socrates ve gerçekler
  Tarihte gençliğin anti-emperyalist mücadelesi
  Gençlik hareketinin bir yılı
  Gençlik hareketinin sorunları...
  Gençlik hareketinde tasfiyecilik...
  ÖO direnişi yeni şehitlerle sürüyor...
  Nurbay Irmak'a özgürlük!
  Burjuvazinin tarihi: Provokasyanların tarihi!..
  MÜ'de politik faaliyetin zorlukları ve imkanları
  Eylemlerden...
  Dünyadan kısa kısa...
  Milli üniversite komutanı
  Trakya Üniversitesi'nde soruşturma terörü
  Mustafa Suphiler'in idealleri ve mücadelesini...
  Okur mektupları



 
 
Nurbay Irmak’a özgürlük!..

“Ben Nurbay Irmak, ODTÜ öğrencisiyim...”

Arkadaşımız Nurbay’ın tutuklanmasını protesto etmek amacıyla düzenlediğimiz kampanya çerçevesinde Nurbay’ın içeriden yolladığı mektubu okula yoğun bir şekilde dağıttık. Yemekhanede iki gün boyunca açtığımız standda, insanlarla konuşmaya ve sermaye iktidarının kanlı yüzünü teşhir etmeye çalıştık. Ayrıca standa koyduğumuz kartlarla isteyen öğrencilerin Nurbay’a kart yollamalarını sağladık.
Arkadaşımız ilk mahkemesine 25 Aralık’ta çıktı ve duruşma 21 Ocak’a ertelendi. Bizler ODTÜ Ekim Gençliği olarak devletin ilerici muhalif öğrencilere karşı uyguladığı baskı ve terörü kınıyor, çalışmalarımızı yılmadan ve ısrarla sürdüreceğimizi bir kez daha haykırıyoruz.

Devrimci tutsaklar onurumuzdur!

Ekim Gençliği/ODTÜ

Merhaba;

Belki de şu an oturduğunuz kantinde ya da yemekhanede masanızdaki bu metne şöyle bir bakacak ve bir kenara iteceksiniz. Fakat okumaya devam ederseniz göreceksiniz ki, bu her zamanki gibi bir bildiri değil, bir mektuptur. Bundan bir-buçuk ay öncesine kadar sizlerle beraber hayatın/dışardaki keşmekeşin parçası olan üniversite öğrencisinin mektubu. Dışarısı diyorum çünkü ben içerdekilerdenim, içerideyim. Ulucanlar Hapishanesi 9. koğuştaki ranzamdan yazıyorum bu mektubu. Okuyacağınızı umarak...

Ben Nurbay Irmak, ODTÜ öğrencisiyim.

Evet, içeride, hapishanedeyim. Bundan bir-buçuk ay önce Ankara Terörle Mücadele Şubesi ekiplerince evimin önünden gözaltına alındım. Günlerden Cumartesi idi. Sınav günüydü. Ancak sınava girmek mümkün olmadı. Gözaltında dört gün kaldım ve ardından çıkarıldığım Devlet Güvenlik Mahkemesi’nce tutuklanarak Ulucanlar Hapishanesi’ne kondum.

Neden buradayım?

BURADAYIM, çünkü; üniversitenin ve eğitimin ticari bir nesneye, bir metaya dönüştürülmesine karşıyım. Egemen burjuva sınıf üniversiteyi ‘pahalılaştırarak’, yalnızca burjuva sınıfın nitelikli eğitim almasını sağlamaya çabalıyor. Ancak planları bununla sınırlı değil. Burjuvazi tüm aşamaları ile eğitimi kendi yağma alanına dönüştürmeye çabalıyor. Geçtiğimiz dönem gündeme gelen Yeni YÖK yasası bu çabanın yüksek öğretimdeki son adımlarından biri idi.

Üniversite ve sanayi (siz sermaye okuyun) işbirliği adı altında yüksek öğretim kurumları tamamen sermayenin çıkarları doğrultusunda yeniden örgütleniyor. AR-GE faaliyetlerinin maliyetini kamuya yıkma, ucuz ve kaliteli işgücü, ücretsiz ve iyi örgütlenmiş teknik altyapı olanakları, kısacası tekno kentler, bu amaçla hizmete sunuluyor.

3 Kasım seçimlerinin tek galibi AKP’nin eğitim programı da yukarıda ifade edilen gerçeklerin dışına çıkmıyor. Eğitimin tümüyle “özel teşebbüse açılacağını” ilan eden AKP hükümeti, böylelikle neo-liberal eğitim politikalarının eksiksiz bir uygulayıcısı olacağının da teminatını vermiş oluyor.

BURADAYIM, çünkü; ABD’nin Irak halkına yönelik savaş planının karşısındayım.

11 Eylül sonrası ABD, Yeni Güvenlik Doktrini’nin temeli olan dünyanın her yerine müdahale etme yeteneğini, Afganistan’da yarattığı yıkım ve yeniden inşa ile göstermiş oldu –tabii ki terörizmle savaş yaftası altına sığınmayı unutmadan. Şimdi sıra Irak’ta. Yani büyük petrol rezervlerinin bulunduğu Ortadoğu’nun kalbinde. ABD’nin Irak’ın kimyasal silahlara sahip olduğu yaygarasına kimsenin inandığı yok aslında. Herkes bu savaşın temel nedenlerinin; Ortadoğu ve tüm dünyadaki ABD hegemonyasını güçlendirmek ve krizle cebelleşen ABD ekonomisine soluk aldırabilecek yeni alanlar açmak olduğunu biliyor.

Türkiye’ye gelince... Ona bu savaşta ABD’nin hizmetinde ön saflarda yerini almak düşüyor. Egemenler, elbette bu uğursuz görev için ücret talep ediyorlar. Pazarlıkların kızıştığı, belki de sona erdiği şu günlerde bu ücret 25 milyar dolar olarak ifade ediliyor.

ARKADAŞLAR, bu kan parasıdır. Biz gençlerin kanıdır pazarlık konusu edilen. Bu pazarlıklar sonucu, eni sonu Türkiye ABD saflarında savaşa dahil olacak, üslerini-toprağını açarak ya da doğrudan asker göndererek mazlum Irak halkını imha harekatının aktif bir parçası olacaktır. Türkiye işçi ve emekçileri bu emperyalist savaşın karşısındadırlar. Sermaye iktidarı ise şu an pasif bir konumda olan bu karşıtlığın aktifleşmesine karşı zor aygıtını devreye sokmaya hazırlanmaktadır.

BURADAYIM, çünkü; bu barbarlık düzeninin bir an önce son bulmasını istiyorum.

‘Mülksüzleştirenlerin mülksüzleştirilecekleri’ bir sosyalist devrimle emperyalist-kapitalist sistemin dünyadaki egemenliğine son verileceğine inanıyorum. Bu kaçınılmaz sonu hazırlamanın milyonlarca emekçi ve genç ile birlikte benim de görevim olduğunu düşünüyor, bunun için çalışıyorum. İşte bu nedenle buradayım!

Voltada atılan 10 adımın ardından geri dönmek zorunda olmadığım yürümelerde ‘merhaba’ diyebilmek umuduyla... Hoşçakalın.

Nurbay Irmak
Ulucanlar hapishanesi, 9. koğuş