Ekim Gencligi ARSIVKIZIL BAYRAK
 
15 Ocak-15 Şubat
2003
Sayı: 57
 İçindekiler
  Ekim Gençliği'nden...
  Savaşa karşı etkili bir direniş hattı örelim!
  AKP-YÖK çatışması...
  Yıkıcı emperyalist savaş ve gençlik
  Savaşa değil eğitime/emekçiye bütçe!
  Halkların kardeşliği ve mücadelesi emperyalistlerin oyununu bozacak!
  Rehavet değil devrimci çalışma!
  Ne cephede ne laboratuvarda!..
  YTÜ'de bir dönemin ardından...
  GATS ve paralı eğitim saldırısında son durum
  AB'nin eğitim projesi: Socrates ve gerçekler
  Tarihte gençliğin anti-emperyalist mücadelesi
  Gençlik hareketinin bir yılı
  Gençlik hareketinin sorunları...
  Gençlik hareketinde tasfiyecilik...
  ÖO direnişi yeni şehitlerle sürüyor...
  Nurbay Irmak'a özgürlük!
  Burjuvazinin tarihi: Provokasyanların tarihi!..
  MÜ'de politik faaliyetin zorlukları ve imkanları
  Eylemlerden...
  Dünyadan kısa kısa...
  Milli üniversite komutanı
  Trakya Üniversitesi'nde soruşturma terörü
  Mustafa Suphiler'in idealleri ve mücadelesini...
  Okur mektupları



 
 
Tarihte gençliğin anti-emperyalist mücadelesi

Emperyalizm, yüzyılın başından beri halklara ve işçi sınıfına baskıyı ve sömürüyü dayatan uluslararası bir sistem olarak varlığını sürdürüyor. Doğal olarak işçi sınıfının ve ezilen halkların mücadelesinde de temel bir hedef olarak duruyor. Biraz geçmişe dönüp baktığımızda, emperyalizme karşı mücadelenin kızıl bir şerit gibi yüzyılımızı örttüğünü görebiliriz.

Emperyalizm, yüzyılın başında tespit edildikten hemen sonra yoğun bir mücadeleye konu edildi. Lenin, bu konu hakkında temel önemde teorik bir kitap yazarak ve temel önemde siyasal sonuçlar üzerinde de durarak, zamanının devrimcilerinin dikkatini bu yöne çekmek istemişti. Artık devrimin amacı yalnızca tek tek ülkelerdeki kapitalist sistemi yıkmak değil, aynı zamanda ve tam da bu sayede, uluslararası ölçekte emperyalizme de bir darbe vurmak ve diğer ülkelerdeki devrimlerin önünü açmaktı. Ekim Devrimi bu perspektifle hareket edilerek zafere ulaştırılmış, uluslararası emperyalist-kapitalist sistem en zayıf halkasından yarılarak böylece dünya ölçüsünde proletarya devrimi, halk devrimleri ve milli kurtuluş mücadelelerinin önü açılmıştı.

Komünistler 20. yüzyıl tarihi boyunca devrim mücadelesini aynı zamanda emperyalizme karşı verilen bir mücadele olarak algıladılar. Fakat belli dönemlerde bu özel gündem kendini çok yakıcı olarak dayatmıştır. ‘68 yılı bunun en iyi örneklerinden birisidir. Bir yanda Vietnam halkının büyük direnişi, bir yanda Küba Devrimi’nin etkisi, bir yanda hala sürmekte olan ulusal kurtuluş savaşları, gençliğin yükselen muhalefetine anti-emperyalist bir zemin hazırlamıştı. Che Guevera “Bir iki üç, daha fazla Vietnam!” diyerek, dünya halklarını Vietnam’daki emperyalist saldırganlığa karşı direniş ruhunu kuşanmaya çağırmıştı.

Amerika’da Vietnam savaşına karşı geniş bir kitlesel muhalefet başlamış, bu birçok noktada anti-emperyalist bir bilincin de açığa çıkmasına yol açmıştır. O dönem Hippi gençliğin bile temel sloganı emperyalist savaşa karşıtlığın ifadesi olarak “barış” olabilmiştir.

Öte yandan, Avrupa’nın birçok ülkesi gençlik eylemleri ile sarsılmıştı. Bunların temel gündemlerinden birisi de emperyalizm ve emperyalizmin kan dökücü savaş politikasıydı. Fransa’da, Almanya’da, İngiltere’de gençler sokaklara taşıyor, gerektiğinde polisle çatışıyor ve sisteme olan öfkelerini kusuyorlardı.

O dönemin Türkiye’sine bakarsak, 60’lı yıllardan itibaren başlangıçta daha çok TİP’te somutlaşan sol bir kitlesel muhalefet olduğunu görüyoruz. Fakat TİP, parlamenter çizgiyi temel alan reformist bir partiydi. Kitle hareketini geliştirmek ve ilerletmek bir yana onu dizginleyen bir politik çizgi izliyordu. Ona karşı oluşan ilk tepki, MDD hareketinde ifadesini buldu. MDD hareketi söz planında, emperyalizme ve iç dayanaklarına karşı anti-emperyalist bir demokratik devrim savunuyordu. Fakat egemen liderlik bu “devrim”i gerçekte darbeci bir çizgi içinde ele alıyordu ve egemen sınıfların iç çelişkilerine oynuyordu.

‘65 yılında kurulan Fikir Klüpleri Federasyonu (FKF), ‘68 yılında gençlik muhalefetinin doruğa ulaşmasıyla gençlik içinde ciddi bir etkiye sahip olmaya başladı. Daha sonradan Dev-Genç adını alacak olan bu örgütlenme Denizler, Mahirler ve İbolar şahsında hem TİP revizyonizminden hem MDD darbeciliğinden sıyrılacak ve kendine devrimci bir kanal açacaktır. Ama MDD’nin anti-emperyalist demokratik devrim çizgisi, teorik özü ve esasları yönünden korunacaktır.

Yine de, teorik yanılgılar ve bunun yolaçtığı programatik sınırlılıklar ne olursa olsun, bu dönemin toplumu sarsan eylemlerinin anti-emperyalist bir karakterde olması ve gençliğin temel sloganının “Bağımsız demokratik Türkiye” olması politik açıdan büyük önem taşımaktadır. Sosyalizm vurgusu henüz zayıf kalsa da, o dönemin gençliğinde sarsılmaz bir anti-emperyalist bilinç vardı. 6. Filo’nun denize dökülmesi, Kommer’in arabasının yakılması, gençliğin anti-emperyalist tepkisinin doruğa ulaştığı eylemlerdi. 70’lerin başında devrimci gençlerin Filistin’e hem eğitime, hem de İsrail’e karşı savaşmaya gitmesi, emperyalizme karşı mücadele bilinci ve pratiğinin yansımalarıydı. Gençlik tarafından yürütülen anti-emperyalist mücadele toplumun diğer kesimlerine de yayılmış, işçi ve emek&ccdil;iler tarafından da sahiplenilmeye başlanmıştı.

Bizzat Amerikan emperyalizmi tarafında örgütlenen 12 Mart askeri faşist darbesi, hareketin gelişmesinin önünü kesti, ki faşist darbenin amacı ve hedefi de buydu zaten. Gençlik önderlerinin sürek avıyla katledilmesi ve devrimci gençlerin kitlesel olarak zindanlara doldurulması ile gençlik haketi geçici olarak bir durgunluğa girdi. Fakat yalnızca birkaç yıl sonra, yeni, genişliği ve derinliği yönünden ‘60’lı yıllardakini çok çok aşan yeni bir devrimci dalga tüm Türkiye’yi sardı. Bu dönemki hareketin de diri bir anti-emperyalist bilinci vardır ve o dönem hala sürmekte olan ulusal kurtuluş mücadelelerine karşı duyarlılık çarpıcıdır. Vietnam, Kamboçya, Laos, Zimbabve, Angola, Namibya, vb. birçok ülkede sürmekte olan mücadeleler gençliğin yoğun ilgisine konu olmuş ve destek bulmuştur.

Bu gelişmeye bir kez daha Pentagon’dan CİA eliyle tezgahlan faşist bir askeri darbe ile müdahale edildi. 12 Eylül darbesi ile kesintiye uğrayan gençlik hareketi, yine de emperyalizme karşı hassasiyetini korumuştur. Yeni dönemde savaşa karşı ilk harekete geçen kesim yine öğrenci gençlik olmuştur. Emperyalizme karşı duyarlılığı bu kadar keskin olan gençliğin tarihinden öğrenmesi ve günümüzde iyice azgınlaşan emperyalist saldırganlığa karşı tekrar mücadeleyi yükseltmesi gerekiyor. Ne de olsa emperyalizmin yıkıcı sonuçlarının en çok etkilediği kesimlerden birini gençlik oluşturuyor.

Kahrolsun emperyalizm!
Yaşasın devrim ve sosyalizm!

H. Akar



Trabzon’da emperyalist savaş karşıtı eylem:

22 Aralık günü Trabzon Meydan Parkı’nda Ekim Gençliği, DÜK, ÖEP, Kaldıraç, ÖDP, EMEP, Yurtsever Gençlik, Halkevi Girişimi, Devrimci Gençlik olarak bir basın açıklaması düzenledik. Yüzü aşkın insanın katıldığı basın açıklamasında, “Amerikan emperyalizmine üslerimizi kullandırtmayacağız! Gençliğimizi ve geleceğimizi öldürtmeyeceğiz!” yazılı pankart açıldı. “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!”, “ABD askeri olmayacağız!”, “Savaşa değil eğitime/sağlığa bütçe!”, “Emperyalist savaşa hayır!” vb. sloganlar atıldıktan sonra basın açıklaması sona erdi.

Ekim Gençliği/Trabzon