Ekim Gencligi ARSIVKIZIL BAYRAK
 
15 Ocak-15 Şubat
2003
Sayı: 57
 İçindekiler
  Ekim Gençliği'nden...
  Savaşa karşı etkili bir direniş hattı örelim!
  AKP-YÖK çatışması...
  Yıkıcı emperyalist savaş ve gençlik
  Savaşa değil eğitime/emekçiye bütçe!
  Halkların kardeşliği ve mücadelesi emperyalistlerin oyununu bozacak!
  Rehavet değil devrimci çalışma!
  Ne cephede ne laboratuvarda!..
  YTÜ'de bir dönemin ardından...
  GATS ve paralı eğitim saldırısında son durum
  AB'nin eğitim projesi: Socrates ve gerçekler
  Tarihte gençliğin anti-emperyalist mücadelesi
  Gençlik hareketinin bir yılı
  Gençlik hareketinin sorunları...
  Gençlik hareketinde tasfiyecilik...
  ÖO direnişi yeni şehitlerle sürüyor...
  Nurbay Irmak'a özgürlük!
  Burjuvazinin tarihi: Provokasyanların tarihi!..
  MÜ'de politik faaliyetin zorlukları ve imkanları
  Eylemlerden...
  Dünyadan kısa kısa...
  Milli üniversite komutanı
  Trakya Üniversitesi'nde soruşturma terörü
  Mustafa Suphiler'in idealleri ve mücadelesini...
  Okur mektupları



 
 
Ölüm Orucu Direnişi yeni şehitlerle sürüyor...

Devrimciler ölmez devrim davası yenilmez!

Özlem Türk: 1975 yılında Amasya Gümüşhacıköy ilçesine bağlı Çetmi köyünde doğdu. 17 Ocak ‘95 yılında DHKP-C davasından tutuklandı. 15 yıl hüküm aldı. Ulucanlar’dan Çanakkale Hapishanesi’ne sevkedildi. 19-22 Aralık “Hayata Dönüş” operasyonunu Çanakkale Hapishanesi’nde yaşadı. Buradan Kütahya Hapishanesi’ne sevkedildi. 27 Eylül ‘01 tarihinde 7. Ekipte yer alarak ÖO direnişine başladı. 12 Ağustos ‘02 tarihinde durumunun ağırlaşması üzerine Ankara Numune Hastanesi’ne kaldırıldı. 11 Ocak ‘03 günü, direnişinin 471. gününde yaşamının yitirdi.

Berkan Abatay: 1975 yılında İstanbul’da doğdu. 19 Aralık operasyonunda Ümraniye Hapishanesi’nde tutuklu olan Berkan Abatay, operasyon sonrası Tekirdağ F tipi Hapishanesi’ne götürüldü. Burada 11 Mayıs ‘01 tarihinde, 4. Ekip’te yer alarak ölüm orucuna başladı. Bir süre sonra kaldığı hapishaneden zorla alınarak Bayrampaşa Hastanesi’ne kaldırıldı. Buradan da defalarca zorla müdahale için Şişli Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı, ancak tedaviyi kabul etmedi. 20 Aralık ‘02’de, ÖO direnişinin 589. günü zorla müdahale için kaldırıldığı Şişli Devlet Hastanesi’nde şehit düştü.

Feride Harman: Eylül 1996’da DHKP-C davasından tutuklanarak Malatya Hapishanesi’ne konuldu. 19 Aralık “Hayata Dönüş Operasyonu”nda Malatya Hapishanesi’ndeydi. Ölüm orucuna 28 Temmuz ‘01 tarihinde 6. ekip’te Malatya Hapishanesi’nde başladı. Durumu ağırlaşınca zorla müdahale için Ankara Numune Hastanesine kaldırıldı. Orada da direnişini sürdürdü. 23 Ağustos ‘02’de, ölüm orucunun 399. günü tahliye edildi. Direnişini İstanbul-Aksaray’daki bir evde sürdürmeye devam eden Feride Harman, 15 Aralık ‘02 günü, direnişinin 512. gününde şehit düştü.



Çan eğrisi sistemiyle ne amaçlanıyor?

Düzendeki çürümeye bağlı olarak kapitalist çıkar ilişkileri toplumumuza tam anlamıyla hakim olmaya başladı. İnsanlar gün geçtikçe sadece kendini düşünen, ben merkezci, toplumsal hiçbir kaygı taşımayan bireyler haline gelmeye başladı. Kapitalist düzenin devamlılığının sağlanması için bu tip insanlara ihtiyaç duyulmaktadır. Düzen bu tip insanların yetiştirilmesi için ekonomik sıkıntıları kullanmaktan çekinmemektedir. İşçi ve emekçiler üzerindeki baskıyı arttırarak, insanların başarılarını başkalarının başarısızlığında görmelerini sağlayarak, kendi devamlılığı için en uygun tipte insan yaratmaya çalışmaktadır.

İlişkilerin başlangıcı

Düzen insanları daha çocukken bu çarkın içine çekiyor. Çocuklar arkadaşlıklar kurmaya başladığı okul yıllarında hem öğretmenler, hem de ebeveynler tarafından anlamsız bir yarışmanın içine çekilirken, arkadaşlarıyla da dizginsiz bir rekabet ortamı içine hapsediliyorlar. Birlikte saatler geçirdiğiniz arkadaşlarınız başarısız olmadıkça siz başarılı olamazsınız. Düzen bu düşünceyi insanlara küçüklüklerinden beri empoze etmeye çalışmaktadır.

Lisede girişilen bu yarışta başarılı olan öğrenciler üniversitelere girerler. Çocukluğundan beri sadece kendini düşünmesi öğretilen birey, ne kadar kurtulmak istese de bu düşünceden kurtulamaz. Çünkü üniversiteler, insanların her konuda geliştirildiği, bilimle uğraşmalarının teşvik edildiği, toplumun bir bütün olarak gelişmesi için çabalar harcayan yerler değildirler. Üniversiteler, kapitalist ekonomiye en yararlı insan tipini yetiştirmeyi hedefliyorlar. Üniversiteler topluma yararlı aydın bireyler değil, sermayenin emrine ucuz kalifiye işgücüne sahip bireyler yetiştiriyor.

Çan eğrisi gerçeği

Düzenin kendi devamlılığı için birçok oyuna başvurduğu herkes tarafından bilinmektedir. Bunlardan en öne çıkanlarından biri de, hemen hemen her üniversitede uygulanmakta olan “çan eğrisi” sistemidir. “Çan eğrisi” sistemi, öğrencilerin aldıkları notlara göre bir sıralamaya sokulmaları esasına dayanır. Bir grafik üzerinde alınan notlar ve bu notları alan öğrenciler işaretlendiğinde, ortaya çan eğrisine benzer bir şekil çıkar. Bu yüzden olsa gerek bu ad uygun görülmüştür. Bu sistemde, alınan notların ortalaması alınır ve ortalamanın belirli bir miktar altında not alanlar (kimi derslerde altında alan herkes) o dersten kalır. Yani bir dersten herkesin geçme ihtimali yoktur. Gerçi birçok üniversitede ortalama yüksek çıktığında normal notlandırma sistemine geçiliyor, ama yine de &cceil;an eğrisi sisteminin mantığı sürüyor.

Bu sistemde ne kadar iyi not aldığın tek başına önemli değildir. Asıl önemli olan, aldığın notun ortalamanın ne kadar üstünde olduğudur. Yani sen hem yüksek not alacaksın, hem de arkadaşların düşük not alacak. Bu da insanın “kapitalistçe” düşünmesi anlamına geliyor. Bu nasıl oluyor? Bu koşullarda insanlar eskiden beri alıştığı şekilde arkadaşını bir rakip olarak görmeye devam ediyor. Arkadaşım iyi not almasın diye, bilgilerini paylaşmayan, defterini saklayan, hiç kimsenin derslerle ilgili sorusuna cevap vermeyen insanlar ortaya çıkıyor. İnsanlar yalnızlaşıyor, yalnızlaştırılıyor. Hiç kimseden yardım umamaz hale geliyor. Hiç kimseye yardım etmez oluyor. Sadece kendini düşünen bireyler ortaya çıkıyor. Üniversite eğitimini bu şekilde gerçekleştiren insanlar iyi dostluklar kuramıyorlar. Bunun sonucunda da düzen tarafından istenilen insan haline eliyorlar. Bütün insani özelliklerini kaybediyorlar. Çünkü birey sadece bir toplum içerisinde var olabildiği sürece tam olarak insan olabilir.

Sadece bir not sistemi olarak gözüken çan eğrisi sistemi aslında tümüyle düzenin yararına çalışan bir sistemdir. Kapitalist üretim tarzı ve ilişkileri devam ettiği sürece de bu sistem ve benzeri sistem ve kurumlar var olmaya devam edecektir.