11 Mart 2006 Sayı: 2006/09 (09)
  Kızıl Bayrak'tan
   8 Mart’ın politik başarısı
  Beyazıt’ta fiili 8 Mart mitingi coşkusu
  Ankara Devrimci 8 Mart Platformu’nun devrimci içeriği güçlü etkinliği
  Ankara’da 8 Mart
fiili-meşru bir miting ile kutlandı
Küçükçekmece Emekçi Kadın Komisyonu’nun faaliyetlerinden
  İzmir’de kitlesel 8 Mart
İzmir’de 8 Mart tartışmaları
Mersin’de fiili 8 Mart eylemi
  Köln İşçi-Gençlik Kültür Evi’nde kadın sorunu semineri
  Şemdinli iddianamesinde kirli savaş faaliyetlerinin merkezi olarak
Genelkurmay gösterildi
Ankara’daki işbirlikçiler “arabuluculuk” adına işgalcilerin hizmetinde!
  DİSK yönetiminin “sol parti” girişimi
  Direnişe geçen Has Alüminyum işçileriyle sınıf dayanışmasını
yükseltelim!
  Kadın sorunu ve kapitalizm (Orta sayfa)
   TÜPRAŞ işçisi uyarı eylemleri yapıyor!
   Sağlıkta özelleştirmenin faturası
   Yüce Divan ne işe yarar?
  Göç, emekçiler ve kentsel şiddet/Yüksel Akkaya
  Bush’un Asya gezisi
  Hamas heyetinin Moskova ziyareti
etkisini gösterdi
  İran dayatmalara karşı direnişini sürdürüyor
  İşgalciler kukla hükümet kurmakta
zorlanıyor
  Köln’de neo-nazi karşıtı gösteri
  8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü
kutlu olsun!
  Bültenlerden
  İddianame: Büyükanıt askerlerle çete kurdu
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Sağlıkta özelleştirmenin faturası:

Sermayeye kâr, işçi ve emekçiye yük!

Sağlık hizmetini devletin sağlamakla yükümlü olduğu kamusal bir hizmet olmaktan çıkaran sermaye iktidarı, özel sektörün desteklenmesinde aktif bir rol oynuyor. Sağlıkta özelleştirme politikalarının sonucu olarak sağlık sektörü, sermayedarların kasasına kâr getiren bir hizmet alanı olarak daha da ticarileşmiştir.

Sermaye devleti ve hükümeti, tıpkı eğitimde ve sosyal güvenlik alanlarında olduğu gibi sağlığı da piyasa koşullarında üretilmesi ve satılması gereken bir “ticari mal” olarak görmektedir. Bu yüzden de özel sektörün kasasına, alanda özel sektörün egemenliğini yerleştirecek bir çizgide sermaye aktarımı yapmaktadır. Bunu da sağlık harcamalarına ek yükler getirerek sağlamaktadır. Araştırmalarla elde edilen rakamlar tüm gerçeği ortaya koyuyor.

Özelleştirmenin ek yükü 4.5 milyar

20 Şubat 2005 tarihinden itibaren Sağlık Bakanlığı'na devredilen, sağlık hizmeti üretmeyen ve maliyetleri kontrol edemeyen SSK'nın, sağlık harcamaları son bir yıl içinde %51.1 oranında artmıştır. 2004 yılında 6.6 milyar YTL olan sağlık harcamasının, 2005 yılında 27.2'lik artışla 8.4 milyar YTL olduğu kaydedildi.

Söz konusu devir işleminin kuruma ek yükünün 2005 sonu itibariyle 4.5 milyar YTL olduğu hesaplandı. Bu yük hükümetin öngörüsünün iki kat üzerinde gerçekleşti. SSK'nın 144 hastane, 11 ağız diş merkezi, 217 dispanser ve 176 sağlık istasyonunun Sağlık Bakanlığı'na devrinin ardından sağlık giderleri ve ek yükünün artması sermayenin daha fazla kâr hırsından başka nasıl açıklanabilir ki? Burada önemli bir gerçek var ki, o da artan harcamaların hizmet olarak işçilere değil de, düzmece faturalar ve binbir usulsüzlükle SSK'ya sağlık hizmeti satan şirketlerin kasasına gitmesidir.

Dünyanın en büyük tekellerinden olan Roche'nin bir ilacı ecza deposuna 88 milyona sattığı halde SSK'ya 230 milyona vermesi, ilaç tekelleri için yıllarca dönen kirli çarkı tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermişti.

İlaç giderleri yüzde 40 arttı

Sağlık harcamaları içinde ilaç önemli bir yer tutuyor. SSK'nın devri ilaçta maliyeti yüzde 30 arttırdı. SSK'nın toplam sağlık harcamalarının yaklaşık %50'sini ilaç oluşturmaktadır ve ilaç kaleminin özellikle son yıllarda toplam sağlık harcamaları içindeki oranı katlanarak artmaktadır.

SSK'nın toplam sağlık harcamalarındaki %51.1'lik artışa karşın son bir yıl içinde ilaç fiyatları %16.1 oranında artmış, SSK'lı nüfus %3.2 artarak 35.3 milyona ulaşmış, SSK'ya başvuran hasta sayısı %3.8 oranında artmış, SSK'dan verilen ilaç sayısı %1.6 azalmış, yatan hastaya verilen ilaç %5.5 azalmıştır. Peki hasta sayısı, verilen ilaç sayısı, ilaç fiyatlarının artışı bu oranlarda iken SSK'nın sağlık harcamalarındaki artışın arkasında yatan nedenler gayet açık değil mi? SSK'ya sağlık hizmeti veren şirketlerin başında ilaç tekelleri gelmektedir.

Türkiye'de ilaca toplam 9 katrilyon lira harcanıyor!

Sadece Türkiye'de değil dünyada ilaç harcamaları toplam sağlık harcamaları içerisinde çok yüksek bir paya sahiptir. İnsan sağlığını metalaştıran kapitalist ekonomi içerisinde ilaç sektörü dünyanın en kârlı sektörü durumundadır. Dünya ilaç piyasasının büyük bölümünü aşırı kâr elde eden az sayıda çok uluslu ilaç tekeli elinde tutmaktadır. İlaç tekelleri insanlığın en büyük soyguncusudur.

Uluslararası ilaç tekellerine bağımlı olan sağlık sisteminin bedelini işçiler ve emekçiler çok ağır ödemektedir. Metalaştırılarak sermayedarların kasasına akıtılan doğrudan insan hayatıdır. Tekellerin aşırı kâr hırsı yüzünden insanlar sağlıksız bir yaşama itilmektedir. Buna son vermek, bu düzene dur diyecek işçi ve emekçilerin mücadeleyi yükseltilmesine bağlıdır.

------------------------------------------------------------------------------------------

Eskişehir'de GSS ile ilgili basın açıklaması...

“Sağlık haktır satılamaz!”

4 Mart günü Eskişehir Adalar Migros önünde saat 13:00'da Eskişehir-Bilecik Tabip Odası, SES, Türk-Sağlık Sen tarafından GSS ve Aile Hekimliği uygulamalarına karşı bir basın açıklaması gerçekleştirildi.

Basın açıklamasında şunlara değinildi: “Sağlıkta dönüşüm projesi ve onun bileşenleri olan Aile Hekimliği ve GSS uygulamaları, sağlığı tümüyle özelleştirmenin, en temel sağlık hizmetlerinin bile sadece parası olana verilmesinin, herkesin parası kadar sağlık hizmeti alabilmesinin önünü açan uygulamaların adıdır. Bu uygulamalarla gelirinin yüzde 12.5'unu prim olarak ödeyemeyen, katkı payı vermeyen hiç kimse sağlık hizmetlerinden yararlanamayacaktır. İnsan sağlığını piyasanın vahşi koşullarına mahkum eden, insani olmayan bu uygulamaları kabul etmemiz mümkün değildir.

Bu uygulamalar sağlık güvencesini yok etmekteyken sağlık çalışanlarına da sözleşmeli personel olarak çalışmayı dayatmakta, tüm sağlık çalışanlarının iş güvencesini elinden almaktadır.

Halkı müşteri olarak gören, paran yoksa öl diyen,

Sağlığımızı korumayan, sağlıklı yaşama hakkımızı elimizden alan bu sistemi kabul etmiyoruz”.

Yaklaşık 150 kişinin katıldığı basın açıklamasında “Sağlık haktır satılamaz!” , “Birleşe birleşe kazanacağız!” sloganları atıldı.

Kızıl Bayrak/Eskişehir