İzmir'de 8 Mart tartışmaları...
8 Mart'a sahip çıkanlar ve reformist-feminist çevrelerin peşinden sürüklenenler
İzmir'de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlamaları tartışmaları yaklaşık bir ay önce başladı. Devrimci güçler geçen sene reformist ve feminist çevrelerin 8 Mart'ın içeriğini boşaltan yaklaşımlarına karşı bir tutum almışlar, ideolojik ve pratik olarak ayrışmışlardı. Benzer bir ayrışma bu sene de gerçekleşti. Bu sene yaşanan ayrışmanın kitleler nezdinde bilince çıkarılması, tarihsel ve sınıfsal anlamına uygun bir 8 Mart'ın örgütlenmesi noktasında daha geniş bileşeni harekete geçirmek için yeterince zaman vardı. Ancak bu zamanın iyi değerlendirilebildiğini söyleyemeyiz.
Bu seneki biraraya geliş, geçen seneki ayrışmayı bilince çıkarıp, onu aşacak bir boyuta taşıma iddiasından yoksun olan unsurların ağırlıklı olduğu bir 8 Mart örgütleme platformundan ibaret kaldı. Sorun, takvimsel gündemlere sıkışmış bir politik çalışma yürütenlerin 8 Mart'ı da böyle görmeleri, yaşanan ayrışmanın ideolojik yönünü yeterince kavrayamamaları ile ilgilidir. Biraraya gelen güçler sadece pratik işleri örgütlemekle sınırlı kaldı. Örgütlenecek eylemin biçimine ilişkin gereğinden uzun yapılan tartışmalarla vakit kaybedildi.
İlk toplantılara BDSP, KP, DKH, Partizan, Kaldıraç, İzmir Cezaevi İnisiyatifi katılırken, HÖC ve EKD de gözlemci olarak yer aldı. Sonraki toplantıda HÖC katılımcı olarak kendini ifade ederken, EKD çevresi hala gözlemci olduğunu, İzmir Kadın Platformu'yla (İKP) görüşmelerin sürdüğünü, ama niyetlerinin “emekçi kadınlar günü” olarak kutlamak olduğunu söyledi. Yine de geçmişten bu yana İKP ile süren ilişkileri gereği toplantıların devam ettiği belirtildi.
Bu süreç boyunca yürütme seçilmiş, çalışmalar başlamıştı. Ne var ki, üçüncü toplantıda EKD çevresi başından beri katılımcı oldukları üzerine bir tartışmaya girişti. Bu tartışmalı toplantıdan sonra EKD, bu kez de, KESK'in çağrısıyla yeni bir toplantı gerçekleşeceğini, bunun yeni bir durum olduğunu ve oraya dahil olmak gerektiğini ifade etti.
KESK'in çağrısıyla yapılan bu toplantı, gerçekte EMEP'lilerin ve ESP'lilerin şu ya da bu düzeyde etkili oldukları KESK'e bağlı birkaç sendika şubesinin 8 Mart'ı “emekçi kadınlar günü” olarak kutlamak istemeleri ve İKP ile anlaşamamaları sonucu gerçekleşmişti. Bu anlaşmazlıkta belirleyici olan, erkeksiz bir “kadın mitingi” isteyen DTP, SDP ve diğer feminist çevrelerin etkili olmalarıydı.
Bu toplantıya devrimciler güçler de katıldı. Önceki çalışmalardan bahsedilerek, KESK ile ortaklaşılabileceği, ancak bir sürecin geride bırakıldığı ve verilen emeğin yok sayılamayacağı ifade edildi. Toplantıda nasıl bir 8 Mart tartışması tekrar başlatıldı ve “emekçi kadınlar günü” isminin olmazsa olmaz olduğu vurgusu bir kez daha yapıldı. Bu toplantıda, EKD çevresi dışındaki devrimci bileşenler bu ifadede ortaklaşırken, bu çevre her zamanki oportünist yaklaşımıyla; “en geniş ortaklaşalık” adına örgütlenecek mitinge çağrının emekçi kadınlar günü olarak değil de, diğerlerinin de kabul edebileceği ortalama bir çağrıyla yapılabileceğini, ancak içeriğinin emekçi kadınlar günü şeklinde olmasının yeterli olacağını ifade etti.
Bu toplantının çağrısını yaptıran EMEP, deyim uygunsa ortamı yoklamıştı ve devrimcilerle biraraya gelemediği oranda gideceği yer belliydi. KESK de, EMEP de İKP ile yollarının kesinlikle ayrıldığına, 8 Mart'ı mutlaka emekçi kadınlar günü olarak kutlamak istediklerine dair sarfettikleri yaldızlı sözlere rağmen yine geçen seneki yerlerine gittiler.
Bu toplantının bir şey ifade etmediği nihayet anlaşılınca, net olanlarla birlikte 8 Mart'ı örgütlemek işi kaldığı yerden sürdürüldü. Toplantıların başından itibaren bu ayrışmada sendikaların ve diğer kitle örgütlerinin bir taraf haline getirilmesi ve özellikle kitlelere gidilmesi için bir planlama yapılması konusunda ısrarcı olsak da sonuç alamadık. Ortak bildiri dağıtma önerisi 8 Mart günü yapılacak basın açıklaması sonrası dağıtılacak bildiriyle, ortak afiş önerisi ise fotokopiyle çoğaltılan küçük boy afişle sınırlı kaldı.
Neticede geçen seneyi aşan bir katılımla 8 Mart örgütlenmiş oldu. Toplantılara “işlerinin yoğunluğunu” gerekçesiyle katılmayan ama ortak pankarta imza koymak isteyen ÖMP ve Devrimci Hareket dışında, Köz, Memenen PSA, Ayışığı Sanat Merkezi de yapılan eyleme katıldı. Ege ‘78'liler Vakfı ise önce imza koyacaklarını, sonra ise iç tartışmalarından dolayı imzalarını çektiklerini ifade ettiler.
8 Mart'ta yaşanan ayrışmanın sendikalar cephesinde yeterince tartıştırılamaması ve yüzü kitlelere dönük bir ön hazırlığın ortak örgütlenmemesi bu seneki 8 Mart'ın en zaaflı yanıydı. Önümüzdeki 8 Mart'ı bu deneyim ve derslerle ele almak ve örgütlemek gerekiyor.
BDSP/İzmir
-----------------------------------------------------------------------------------------
Adana'da 8 Mart'ın gösterdikleri
Bu yıl da 8 Mart'a parçalı bir tabloyla girildi. Yine mitingin “erkeksiz” olup olmayacağı türünden tuhaf tartışmalarla 8 Mart çalışmalarına zaman kaybettirildi.
Bizler geçen yılın kazanımları üzerinden yapılan ilk toplantıda, feministler ve reformistlerle hiçbir tartışmaya girmeyeceğimizi, devrimciler olarak 8 Mart'ı sınıfsal özüne ve tarihsel anlamına uygun bir şekilde kutlayacağımızı belirttik. Onlar da sürecin böyle işlemesi gerektiğini belirterek bizimle tartışmayacaklarını söylediler. Biz de devrimci yapılarla biraraya gelerek “Devrimci 8 Mart Platformu”nu oluşturduk. İlk toplantıda EKD, böyle bir platformda yer almayacağını belirterek platformdan çekildi. ESP ise hala diğerlerinin ikna edilebilecekleri konusunda ısrarcı bir tutum içerisindeydi. ESP bir süre sonra, platforma sadece gözlemci olarak katılacağını, diğerleriyle de görüşmeyi sürdüreceğini belirtti. Böylece yine Devrimci 8 Mart Platformu'nu gereksiz bir tartışma sürecinin içine soktular. ESP bu tutumuyla platformun çalışmalarını fiilen baltalamış oldu. Son toplantıya ise, “eylemi Miting Tertip Komitesi imzasıyla örgütleyelim” önerisiyle gelerek, Devrimci 8 Mart Platformu'nu parçalamaya çalıştı. Bu toplantıda, BDSP'nin çağrısıyla Devrimci 8 Mart Platformu, Partizan, S. Barikat, HÖC, DKH, Alınteri ve DHP olarak varlığını devam ettirdi. Mitinge çağrı ve 8 Mart'ın tarihini anlatan ortak bildiri çıkartılarak Şakirpaşa Salı Pazarı'na ve TEKEL'e dağıtıldı. Sendika ve kitle örgütlerine mitinge çağrı el ilanları dağıtıldı.
Önce 3 Mart günü İnce Mehmet Kültür Evi'nde ortak bir etkinlik gerçekleştirdik. 4 Mart Cumartesi akşamı ise KENT TV'de 8 Mart'la ilgili program yapıldı. Son olarak da 8 Mart Çarşamba günü İnönü Parkı'nda basın açıklaması yapıldı.
Bu yılın bize gösterdiği, feministler ve reformistler ile devrimciler arasındaki ayrışmanın artık netlik kazandığıdır. Bir diğer netlik ise, hala bu konuda safını tam olarak belirleyemeyen ESP/EKD'nin oportünist iki arada bir derede tavrıdır. Geline yerde bu tavırdan bütün devrimcilerin çıkaracağı önemli dersler vardır.
Bizler komünistler olarak, son iki yılın kazanımları ışığında, 2007 8 Martı'nı kazanacağımızı şimdiden ilan ediyoruz. Bu yılki 8 Mart'ın ideolojik ve pratik olarak kazanıldığını düşünüyoruz.
8 Mart kızıldır, kızıl kalacak!
Cinsel, ulusal, sınıfsal sömürüye son!
Yaşasın devrimci 8 Mart!
Adana BDSP |