Savaş karşıtı propagandayı yükseltelim! ABDnin savaş çığlıkları günbegün yükseliyor. Iraka yapılacak operasyona ABDnin yanında katılacak olan Türkiyenin yöneticileri ise efendilerine hizmette kusur etmiyorlar. Türk toplumunun %80i ABDnin savaşına karşı. Türkiye emekçi halklarının bu tepkisine rağmen emperyalist savaşa karşı mücadele hattı oldukça zayıf. Bugün bu karşıtlığı örgütlü güce ve iradeye dönüştürmek sorumluluğuyla karşı karşıyayız. 26 Ocakta BM silah denetçileri hazırladıkları raporu verilecek. Bu vesileyle Türkiyedeki savaş karşıtları bir eylem düzenleyecekler. Eyleme kitlesel katılım için, savaşa karşı oluşturulmuş platformların, komitelerin, vb.nin ciddi bir çalışma içine girmesi gerekiyor. Özellikle sınıfa yapılacak çağrıyı yaygın bir şekilde canlı ajitasyon-propagandayla birleştirmek gerekiyor. Semtlerde oluşturulan platformların, fabrika eksenli savaş karşıtı çalışmaların bu ve benzer eylemlere taşınması son derece önemli. Tüm eylemlere ciddi bir ön çalışmayla katılmak için tüm güçlerimizi seferber etmeliyiz. Önümüzdeki savaşın kısa süreli olmayacağı, ABDnin Iraka yerleşmesiyle katliamların bitmeyeceği, savaşın peşi sıra diğer ülkelere de sıçrayacağı biliniyor. Tüm yıkımın faturası işçi sınıfı ve emekçilere yüklenecek. Ve savaşı durdurabilecek en büyük gücün sınıfın gücü olduğunu biliyoruz. Sınıfı örgütlemek için tüm olanakları seferber edebilmeli, en küçük bir olanağı dahi değerlendirmeye çalışmalıyız. Bu doğrultuda kahve konuşmaları, evlerde toplantılar, fabrikalarda emperyalist savaş karşıtı komiteler, materyaller vb. çalışmaları hızla gündeme getirmeli, bu mücadeleyi uzun erimli olarak düşünmeliyiz. SY Kızıl Bayrak/Sefaköy
Yakın tarihimizden kanlı bir sayfa Para beklentisiyle girdiğimiz Kore savaşında, dönemin ABD Dışişleri Bakanı Dallesin NATOya en ucuz askeri Türkiye sağlıyor, bir Türk askeri ise bize 23 sente maloluyor açıklaması bugünlerde yaşadıklarımıza ışık tutuyor. Nazım Hikmetin 1953 yılında Dallese yazdığı şiiri bu vesilesiyle bir kez daha hatırlamanın anlamlı olduğunu düşünüyorum. SY Kızıl Bayrak okuru/Belçika 23 sentlik asker Mister Dalles, Nazım Hikmet
Devrimci yaşam ve disiplin Bugüne kadar sınıf mücadelesi ve örgütlenmeye ilişkin sayısız yazı, kitap ve broşür yazıldı. Buna rağmen bireylerde zaaf ve hatalar, teorik ve pratik zayıflıklar sözkonusu. Mücadeleyi kavrama ve anlama yönünde disiplinsiz ve dağınık hareket etmekten kendimizi alamıyoruz. Yapılan eleştiri ve hatalardan gereken dersleri çıkaramıyor, zaaflarımızı gidermeyi gayretli bir çabanın konusu yapamıyoruz. Devrimci yaşamın önemini algıladığımız zaman, mücadelenin örgütlenmesi yönünde önemli katkıları da sağlarız. İnançsızlık ve içimizdeki korku duvarlarını yıkmadıkça mücadeleyi kısır döngüden çıkaramayız. Sorunu temelde eğitimsizlik sorunu olarak ortaya koymak çok doğru bir tespit değildir. Sorun mücadeleye, partiye inanç ve bağımlılık sorunudur. Yukarıda da belirttiğim gibi, eğitimsizliğimizi, teorik ve pratik eksikliğimizi gidermek için bir sürü kaynağa ve materyale sahibiz. Önemli olan bizim mücadeleye hangi perspektifle, nereden ve nasıl baktığımızdır. Küçük hesaplarla günü kurtarmaya çalışmak mıdır, yoksa sınıfın örgütlenmesi, partinin çizgisi ve ideolojisi temelinde emekçi halk kitlelerinin bilinçlenmesi ve örgütlenmesi yolundaneleri, ne kadar çalışmalarımıza yansıtabildiğimiz midir? Devrimci yaşam, devrimci disiplin ve özveri çalışmalarımızın temel taşları olmalıdır. Partili yaşam bunlarla oluşur. Kadrolaşma ve örgütlenme süreçleri böyle gelişir. Bunun içindir ki küçük hesapları bir kenara iterek, bizi saran zincirlerimizi ve korkularımız yenerek, bu köhne ve kokuşmuş düzenin yıkılması doğrultusundaki çalışmalarımızı özveri ile sürdürmeliyiz. Bir okur/İkitelli |
|||||