18 Ocak '03
Sayı: 03 (93)


  Kızıl Bayrak'tan
  Daha kitlesel, daha militan, daha örgütlü!
  Emperyalist savaşa geçit yok!
  Emperyalist savaş ve saldıranlığa karşı direnişi yükseltelim!
  Savaş karşıtı eylemlerden...
  Savaş karşıtı kitle hareketinin sorunları ve görevleri
  Emperyalist savaşa açık destek talep ediyorlar!
  Emperyalist savaş başlamadan basına yönelik sansür uygulaması başlatıldı
  Emek, Barış ve Demokrasi Bloğu...
  Kürt işbirlikçilerinin tarihi emperyalizme uşaklığın tarihidir
  Özelleştirme saldırısında yeni dönem
  Ciddiyetsizliğin son perdesi/4
  TÜMTİS Ankara Şube Başkanı Nurettin Kılıçdoğan ile görüştük...
  Yeni iş yasasına ilişkin pazarlıklar yapıldı...
  Denktaş köşeye sıkıştı
  Eylemlerden...
  Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht anmasına yüzbini aşkın insan katıldı...
  Pendik İKE'de "İş yasası tasarısı" konulu panel
  Hiçbir güç devrimci iradeyi teslim alamaz!
  ÖO direnişçisi Özlem Türk ölümsüzleşti!
  Ekim Gençliği'nden...
  "Ölümden korkarak intihar etmek"
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Denktaş köşeye sıkıştı

Kıbrıs’ta bir süredir ara verilen ikili görüşmeler yeniden başladı. Görüşmeler, öncekilerden farklı olarak, bu kez Annan’ın sunduğu BM Barış Planı üzerinden yürütülecek.

Türkiye’nin resmi Kıbrıs politikasının emperyalizmin basıncı nedeniyle ve Annan Planı doğrultusunda gözle görülür şekilde değiştirildiği biliniyor. Görüşmelere yeniden başlanacağı günlerde bu politika değişikliğinin altı bir kez daha kalınca çizildi.

Kıbrıs’ta 14 Ocak’ta yapılan ve 60 bin kişinin katıldığı söylenen mitingi değerlendiren Türkiye’nin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, gayet açık bir şekilde, bu mitingin kamuoyunun kendi tercihini demokratik yollarla ortaya koyması anlamına geldiğini, Denktaş’ın mitingde ortaya konulan kamuoyu tercihlerinden gerekli sonucu çıkarması gerektiğini söyledi.

Mitingin temel talebi 28 Şubat’a kadar Annan Planı üzerinden bir anlaşmaya varılması ve AB yolunun açılması olduğuna göre, Dışişleri Bakanlığı’nın verdiği mesaj açıktır; Denktaş’a “28 Şubat’a kadar bu işi bitir” denilmiştir. Elbette ki görüşmeler sürerken Türk tarafı kıran kırana bir pazarlık yapmaya çalışacaktır. Ama zaten Kıbrıs konusunda baskı yapan emperyalistlerin de istediği bundan başka bir şey değildir.

Türk tarafının eski tezleriye özdeşleşen Denktaş, çözümün önündeki başlıca engellerden biri olarak görüldüğü için, Kıbrıs’taki mitingde en fazla tepkinin yöneltildiği kişiydi. Türkiye Kıbrıs politikalarında değişikliğe gitmeye başladıktan sonra yeni politikaya uyum sağlaması konusunda Denktaş’a tatlı sert bir basınç uyguladı. Yer yer eski çizgide diretse de Denktaş bugün artık Türkiye’nin yeni çizgisine gelmiştir. Denktaş ismiyle özdeşleşen politikalar eskide kaldığı ölçüde siyasal kimliğini de yitirmiştir. O toplumlararası görüşmelerde siyasal temsilciden çok sorunu istenen şekilde çözmek zorunda olan bir pazarlık görevlisidir artık. Görüşmelerde izlenecek siyaset, emperyalistlerce belirlenip önüne konulmuştur çünkü.



Kıbrıs’ta 60 bin kişilik büyük miting

Bir süredir Kıbrıs’ta kitlesel eylemler yapılıyor. Bunların en sonuncusu ve en büyüğü geçtiğimiz hafta Lefkoşa İnönü Meydanı’nda gerçekleştirildi.

“Ortak Vizyon Eylem Komitesi” ve “Bu Memleket Bizim Platformu”nun, Annan Planı’nın kabul edilmesi ve AB yolunun açılması talepleriyle ortaklaşa organize ettiği mitinge yaklaşık 60 bin kişi katıldı. Miting nedeniyle birçok sendika o gün greve gitti, okullarda ders yapılmadı, esnaf birçok kentte kepenk kapattı.

Mitingde “Açıkhava hapishanesinde yaşamak istemiyoruz!”, “Sorunu çözelim AB’ye girelim!”, “Denktaş istifa!” gibi pankartlar taşındı. “İşgal ordusu Kıbrıs’tan defol!” yazılı bir pankart taşıyan öğrenciler ise polis tarafından gözaltına alındı.

Konuşmacıların, Türk tarafının çözümsüzlük politikasıyla özdeşleşmiş Denktaş, Baykal, Mümtaz Soysal gibi isimlere sert eleştiriler yöneltirken Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül’e teşekkür etmeleri dikkat çekti.

En az miting kadar ilgi çekici olan ise Türkiye’deki sermaye medyasının bu eyleme ilgisiydi. Bir çok televizyon kanalı mitingi canlı bağlantılarla takip etti. Ertesi gün ise mitinge ilişkin haberler istisnasız bütün gazetelerde birinci sayfalarda yer alıyordu. Kıbrıs’ta daha önce yapılan miting ve eylemlere iç sayfalarda şöyle bir değinip geçen ya da tümüyle görmezden gelen medyanın bu tutumundaki değişikliğin nedeni, elbette ki Türkiye’nin Kıbrıs politikasındaki değişimdir. Daha önce Denktaş hakkında eleştirilerde bulunmak vatan hainliği sayılıyordu. Şimdi ise Denktaş’a kızmak, onu eleştirmek moda oldu ve basın da bu modaya uydu. Ne de olsa ABD ve AB böyle istiyordu.

Sonuç olarak Kıbrıs Türk halkı bugün kitlesel gösterilerle Türkiye’nin geleneksel Kıbrıs politikasının haksızlığını haykırıyor. Fakat hareketin önderliğini, ufku AB’yi aşamayan parti ve örgütler yaptığı ölçüde, eylemlerin tek işlevi Türkiye’nin Kıbrıs politikasını emperyalizmin dayatmaları doğrultusunda revize etmesine bahane oluşturmak oluyor. Kitlelerin enerjisi emperyalizmin Kıbrıs politikasına hayat veriyor.

Kıbrıs’lı işçi ve emekçilerin aynı meydanları bu kez gerçek talepleri için dolduracakları günler elbette gelecektir. O günler sanıldığı kadar uzak da değildir.