Savaşın patronu ABD emperyalizmi daha savaş başlamadan basına yönelik sınırlamaların çerçevesini çizen önlemler paketini açıkladı. Aynı dönemde Türk Genelkurmayının basına yönelik verdiği resepsiyona bir dizi muhalif gazeteciyi çağırmaması ve resepsiyonda sermaye medyasını da uyarması, benzer bir uygalamanın Türkiye cephesinden de yaşanacağını gösteriyor. Emperyalist savaş boyunca ne ABD ne de Türkiye halkları olan bitenden haberdar olabilecekler. Sansür başından sonuna halkların bilgilenme hakkını ayaklar altına alacak ve onları her türlü yalan dolanla aldatacak tarzda pervasızca uygulanacak. Amerikan emperyalizminin savaş politikasını yönlendirecek olan Amerika Merkezi Komitesi, basının kayıtsız şartsız kabulünü öngören beş sayfalık bir anlaşma metni hazırladı. Bu anlaşma metninin içeriğine biraz daha yakından bakalım. Metinde yer alan hükümler bu metnin bir anlaşma metni değil, ABD emperyalizminin kendi savaş politikasına medyayı kayıtsız şartsız tabi kılmaya yönelik bir dayatma metni olduğunu gösteriyor. Her gazeteci bu anlaşma metnine uymakla yükümlü kılınıyor. Gazetecilik savaş başladı, savaş bitti Amerikan Genelkurmayı tarafından hazırlanan Medya için temel kurallar başlıklı sansür anlaşmasına göre; Birincisi, medya akreditasyonu Amerikan Merkezi Komitesi tarafından belirlenecek. Akredite olmayan brifingleri medya alamayacak. İkincisi, izin işlemleri Washington ve Londrada merkezileştirilmiş bir sistem içinde yürütülecek. Üçüncüsü, medya mensupları kurallara uymazsa savaşı izleme izinleri derhal ortadan kaldırılacak. Her medya temsilcisinin ayrıntılı bir dökümü istenecek. Temsilcinin ismi, telefonu, pasaport numarası bu doğrultuda kayıt altına alınacak. ABDnin davet ettiği medya mensupları görev yapabilecek Savaş sırasında Amerika Merkezi Komitesinin onayından başarıyla geçmiş medya mensupları, ne olur ne olmaz mantığıyla izlenmeye devam edilecek. Amerika Merkezi Komitesi yapılan tüm yazılı ve görsel haberlerin bilgisine önceden ulaşabilecek. Eksik gördüğü noktalarda uyarabilecek. ABDnin güvenini kazanmış olmak bile, medya mensubunun pasaportunun, vizesinin, görev kağıdının kontrol edilmesini engelleyemeyecek. Kendi hesabına çalıştıklarını belirten gazetecilerin de anlaşmalı oldukları kurumun onayını almaları zorunlu hale getirilecek. Yani serbest gazetecilik ancak ABD Merkezi Komitesinin izin verdiği ölçülerde yapılabilecek. Savaşı izlemek isteyen medya mensuplarından Medya mensupları kuralları okuyarak evet bu kurallara uyacağım beyanını not düşüp belgeyi imzalayacaklar. Gazeteciler, milli askeri kurallara uyma sürecinin doğal parçası haline getirilecek. Onaydan geçmiş medya mensuplarının tümünün fotoğrafları çekilip arşivlenecek. Ayrıca Amerika Merkezi Komite onaylı kimlik kartları tanzim edilip, medya mensuplarına verilecek. Bu kimlikleri gazeteciler görülebilecek bir şekilde üzerlerinde taşıyacaklar. Amerika Merkezi Komitesinin kuralları Temel kurallar anlaşmasında şu hükümlere yer veriliyor; 1- Harekat sırasında birlik hareketleri, konuşlanma gibi bilgiler Amerika Merkezi Komitesinin onayıyla verilir. 2- Aksi belirtilmemişse askerlerle yapılan tüm röportajlar kayda geçer. Röportaj güvenliği bir politikadır. Pilot-mürettebatla yapılacak röportajlar için harp sonu beklenir. 3- Basın veya yayın Komite Merkezinin kurullarıyla tarihlenecek medya kişisel silahlar taşıyamaz ve eğer harp koşullarına ayak uyduramazsa çekilir. 4- Ölenlerin fotoğrafları çekilmez, isimleri açıklanmaz. 5- Basın yaralıları izleyemez, ameliyat odalarına giremez. 6- Hiçbir hastanın veya yaralının izni olmadan fotoğrafı çekilemez. Kamera çekimi yapılamaz. 7- Sağlık merkezlerine yapılacak ziyaret taleplerini merkezin komutanı tayin eder. 8- Kolordu seviyesinin altındaki birlik sayısı, filo seviyesi altındaki hava birlik sayısı, top, tank, radar miktarı, askeri birliklerin konuşlandırıldıkları yerler, gelecekteki operasyon hakkındaki birliği, alınmış olan güvenlik önlemleri, askeri birliklerin uzaydan çekilmiş fotoğrafları, harekat kurallarının detayları basına verilemez. Özel harekat birliklerine ait bilgiler harekat metodları ve taktikleriyle ilgili bilgi verilemez. Haberin dilini de belirlediler Amerika Merkezi Komitesi haberin yazım dilinde uyulacak kuralları da belirlemiş. Örneğin hava harekatı sırasında ya da donanmanın taktiksel hareketlerini anlatırken sürat tarifi yapılamayacak. Sadece alçak ya da hızlı gibi genel terimler kullanılabilecek. Ayrıca haberler yazılırken, düşmanın harekat ve donanım gücü asla yazılmayacak. Elektronik savaş kapasitesi, verimliliği hakkında bilgiler verilmeyecek. Esirlerin fotoğrafları yansıtılmayacak. Gözaltı ve tutuklamaların video görüntüleri yayınlanmayacak. Gazeteciler kendi ülkelerine ait düşen uçak veya kayıp gemiler hakkında araştırma ve kurtarma harekatı yapıldığına ilişkin bilgi vermeyecek. ABD emperyalizminin hava, kara ve deniz kuvvetlerinin geçmiş veya mevcut durumuna ilşikin bilgiler verilmeyecek. Bu sansür uygulaması, aynı zamanda ABD emperyalizmine kapılarını açan kimi ülkeler için de geçerli olacak. Vietnamdan çıkarılan ders: Savaşın dehşetini gizlemek Savaşa yönelik sansür hazırlığının aylarca önce tamamlanmış olması ABD emperyalizminin konuya verdiği önem açısından çarpıcıdır. Türk Genelkurmayı da benzer uygulamaları gündeme sokacağının ilk işaretlerini gösterdi. Yasaklı, tartışmalı gazete ve gazetecilerin Genelkurmayın verdiği resepsiyona çağrılmaması bunun ilk adımıdır. İkincisi, ABDnin konumlanacağı ülkelerden birincisi Türkiye olacağından, mevcut sansür kuralları Türkiyede de aynen uygulanacak demektir. Üçüncüsü, bu denli sansür politikası aynı zamanda ABD emperyalizminin yapacağı katliamların dünya halklarına yansımasını engelleme hedefiyle bağlantılıdır. ABD emperyalizmi Vietnam yenilgisinden önemli bir çıkarımda bulunmuştur. Sansür kurallarının katı bir şekilde uygulanmadığı koşullarda, savaşın yansıyan yüzü Amerika ve dünya halklarının emperyalist savaş karşıtı tutumunu tetikleyebilmiştir. Bunun, ABD emperyalizminin Vietnama yönelik saldırısının yenilgiyle sonuçlanmasında önemli payı olmuştur. ABD yapacağı katliamın bir karesinin bile dünyaya yansımasını, hatta yazılıp çizilmesini istemiyor. Bu nedenledir ki, özgürlükler ülkesi ABD, basını zapt-u rapt altına alacak icraatın altına imza atmaktan kaçınmıyor. Zira katliamcılığının gizli kalmaması durumunda zaten dünya halklarının tanıdığı çirkin yüzünün daha net olarak ortaya çıkacağını en iyi bilen ABD emperyalizmidir.
Bush savaş lobisini dolarla maaşa bağladı Washington, Iraka saldırı için gerekli desteği bulamayınca, savaş çığırtkanlığı yapması için bölge medyasına 200 milyon dolar ayırdı. Medyayı fonlama projesinin merkezinin Türkiye olduğu belirtiliyor. Iraka karşı düzenleyeceği askeri operasyon için dünya kamuoyunun desteğini alamayan Washington yönetimi, çareyi Ortadoğu bölgesindeki ülkelerde savaş yanlısı yayın yapacak medyaya dolar desteği vermekte buldu. Başkan George W. Bush-un, yönetimdeki Şahinler grubunun önerisiyle muhtemel operasyonda önemli rol oynayacak ülkelerde kamuoyu desteği oluşturmak için yüklü miktarda fon ayrılması talimatını verdiği belirtildi. Bu fonla savaş yanlısı yayın yapması istenen medyanın destekleneceği ve başta Türkiye olmak üzere Ortadoğu ülkelerindeki kamuoyunun Irak operasyonuna psikolojik olarak hazırlanmaya çalışılacağı kaydedildi. Uzmanlar fonlama operasyonunu, psikolojik savaş konusunda uzman olan ABDnin Körfez Savaşında CNN ile yaptığı savaşı meşrulaştırma kampanyasını bu kez bölgedeki ülkelerin ulusal medyasının da desteğini alarak gerçekleştirmeye çalışacağı şeklinde yorumladılar. (...) (Yeni Şafak, 14 Ocak) |
|||||