ARSIVANA SAYFA
 
27 Ocak '01
SAYI: 04
İçindekiler
Kızıl Bayrak'tan
Çürümüş ve kokuşmuş düzeniniz er-geç yıkılacak
Yeni bir şovenist histeri kampanyası
Ankara Tabip Odası İnsan Hakları Komisyonu'nun raporu
Gebze Cezaevi'nde yeni bir operasyon hazırlığı mı?
Tahkim yasasını tamamlayan yeni yasalar gündemde
Enerjideki yağma ve soygun örtbas ediliyor!
Enerji krizi sektörün krizi mi?
İstanbul belediyelerinde tensikat saldırısı gündemde
Cengiz Tekstil İşçileriyle Dayanışma Gecesi
Öncü işçi inisiyatifine dayalı girişimleri yaygınlaştıralım!
Tüm Yargı-Sen yöneticileri gözaltında
Kıbrıslı emekçilere saldırı hazırlığı
Kadına karşı şiddet
Direniş,katliam ve sol hareket
Katliam ve direniş/4
Faaliyetlerimiz ve eylemlerimiz sürüyor
Hücre karşıtı muhalefet
Gençlik
Tutsak temsilcileri ile heyetler arasında yapılan görüşmeler/4
Kapitalizm bir yolsuzluklar, hırsızlıklar ve skandallar rejimidir
Nazım vatan hainliğine devam ediyor
Hümanizm mi, iki yüzlülük mü?
Mücadele Postası


Bu sayının
PDF formatını download
etmek için tıklayın



 
 

Kadına karşı şiddet

25 Kasım 1960’ta Dominik’te, Troje diktatörlüğü döneminde, üç kız kardeş tecavüze uğradı ve öldürüldü. Birleşmiş Milletler bu günü "Kadınlara Karşı Şiddete Duyarlılığı Arttırma ve Şiddeti Kınama Günü" ilan etti. Bu gün tüm dünyada her yıl kutlanmakta, özellikle savaşların olduğu ülkelerde kendini daha anlamlı hissettirmekte.

1960’larda halk hareketlerini bastırmanın tek çaresi diktatörlüktü. Latin Amerika ülkeleri kapitalist sistemi korumak adına burjuvazinin çıkarları gereği sisteme muhalif kim varsa gözaltında, sokak infazlarında katlediliyordu. İşkence ve yıllarca hapis cezalarıyla sindirme yoluna gidiliyordu. Bugünkü yönetimler bunu değiştirse de insan haklarına karşı uygulamalar her zaman aynı şiddette devam etmektedir.

Şili, Arjantin, Nikaragua, Peru, Türkiye gibi ülkelerde, kadın ve çocuklar, iç savaşlarda en çok zarar görenler, katledilenler olmaktadır.

Kadınların cinsel kimliklerine yönelik saldırılar tüm savaşlarda ön plandadır. Bu saldırı kadınları mücadeleden koparmanın bir yöntemi olarak kullanılmaktadır. Fakat bu saldırılar kadınların sisteme karşı kinini de bilemektedir.

Son dönemde gerçekleşen NATO’nun Yugoslavya’ya saldırısında da, NATO’nun eli kanlı katilleri yüzlerce kadına tecavüz etti. Buna karşı gelen muhalif kadın dernekleri bir araya gelerek, ABD askerlerini Birleşmiş Milletler’e şikayet etti. ABD’nin çıkarları gereği askerler değil yargılanmak, üstleri tarafından terfi ettirildiler. Bedel olarak ise sadece ve sadece tazminat talebinde bulunulması için dava açılması söz konusu olabilmekte.

Kadınlar savaşlarda fiziki saldırıya uğruyor. Kadını her yerde meta olarak gören emperyalistler ise günahlarını para ödeyerek affettirmeye çalışıyor. Türkiye Kürdistan’ında yıllarca süren savaşta binlerce Kürt kadını devletin kontrgerillası, MHP’lisi, faşist subay ve askeri tarafından tecavüze uğradı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yapılan başvurular sonucu bazı davalarda devlet tazminat ödemeye mahkum edilirken, bir çok dava hala sürüncemededir. Türkiye’deki mahkemelerde ise bu davalara bakılmamaktadır bile. 15 yaşındaki genç kızdan 60 yaşındaki kadına kadar bir çoğu tecavüz olaylarını açıklayabilmiş bile değildir. Suç duyurularında adları geçen görevli binbaşıların, albayların ya yerleri değiştirilmiş ya da terfi ettirilmişlerdir.

Kürt halkı kadını-erkeği, yaşlısı-genciyle mücadeleye gönül vermiştir. Ulusal kurtuluş mücadelesi, aynı zamanda kadınların feodal baskıya karşı, Kürt kimliğinin yıllarca ezilmesine karşı başkaldırısı olmuştur. Savaş Kürt kadınını özgürleştirmiş, sisteme baş kaldırmasını öğretmiştir. 15 yaşındaki genç Kürt kızları gerillaya katılmış, yaşlı analar kızlarıyla ekmeğini, aşını ve ölümü paylaşmıştır. Devletin Kürt kadınına ev halkının karşısında tecavüz etmesi, onları bir adım dahi geri döndürmemiştir. İmralı’daki teslimiyet batağı da döndüremeyecektir. Çünkü özgürlük ateşini bir kez tadan Kürt kadınını bir daha geri döndürmek zordur.

Türkiye devrimci mücadele tarihinde gözaltına alınan bir çok kadına polisin uyguladığı en önemli taktik işkencede tecavüzdür. Ama bu taktik de başarıya ulaşamamıştır. Diğer taraftan kadınlar çalışma yaşamında ikinci sınıf insan muamelesi görmektedir. İşçi kadınların % 79,6’sı hiç bir sosyal güvenceye sahip değildir. Düşük ücretle çalıştırılmasının yanında, usta ve şeflerden gördükleri muamele, cinsel taciz onların moral olarak çökmesine yol açmaktadır. Onlar evlerde bekar ise baba-ağabeylerinden, evlilerse eşlerinden sıkça dayak yemektedirler.

Kapitalist sistemde erkeklerin yoz bir yaşamın içine çekilmesi onların insani değerlerini yitirmelerine neden olmakta, baskı ve şiddet uygulayan kişiler olabilmektedirler. Kadın hakları uygulama merkezi avukatlarının takip ettiği davalarda, ilk sırayı boşanma davaları almaktadır. Kendine güvenen, ekonomik olarak kendine yeten kadınlar için ise boşanma tek çare olmaktadır. Fakat ardından gelen ikinci bir baskı, toplumun gözünde onun dul bir kadın olmasıdır. Bu onun yaşamında yeni bir ağır yüktür.

Kadınlara uygulanan her türlü baskı ve şiddetin tek kaynağı içinde yaşadığımız kapitalist sistemdir. Bu sistem içinde hiç bir kadın gerçek özgürlüğü yaşayabilecek durumda değildir. Kapitalist sistem kadını her zaman meta olarak kullanmıştır ve buna devam edecektir. Kadınların kurtuluşu ancak mücadeleyi sımsıkı kavrayarak, dizlerinin üzerinde durmaktan vazgeçip dimdik ayakta durmasıyla olacaktır.

Her türlü ulusal, sınıfsal, cinsel saldırıya karşı çıkalım; çünkü bu tek yoldur, biricik kurtuluş yoludur.



28 Kanunu Sani

- Ta ta aa ta ta Ha ta tta ta
Tarih
sınıf-ların
mücadelesidir.
*
- 1921
Kanunusani 28
- Karadeniz
- Burjuvazi
- Biz
- On beş kasap çengelinde sallanan
On beş kesik baş
- On beş arkadaş
- Yoldaş
Bunların sen
isimlerini aklında tutma
fakat
28 kanunusaniyi unutma!
*
- "Siyah gece
"Beyaz kar
"Rüzgar
"Rüzgar
- Trabzon’dan bir motor açılıyor
- Sa-hil-de ka-la-ba-lık!
- Motörü taşlıyorlar
- Son perdeye başlıyorlar!
- Burjuva Kemal’in omuzuna binmiş
Kemal kumandanın kordununa
Kumandan kahyanın cebine inmiş
Kahya adamlarının donuna
- Uluyorlar
- hav...hav... hak...tü
- Yoldaş unutma bunu
Burjuvazi
ne zaman aldatsa bizi
böyle haykırır:
- hav...hav...hak...tü
- Gördün mü ikinci motörü?
- İçinde kim var?
- Arkalarından gidiyorlar.
- İkinci motör birinciye yetişti
- Bordoları bitişti
- Motörler sarsılıyor
- Dalgalar sallıyor
Sallıyor dalgalar
- Hayır
iki motörde iki sınıf çarpışıyor.
- Biz
Onlar!
- Biz silahsız
Onlar kamalı
- tırnaklarımız
- Kavga son nefese kadar
- Kavga
- Dişlerimiz ellerini kemiriyor
- Kamanın ucu giriyor
- girdi...
- Yoldaşlar, ey!
artık lüzum yok fazla söze:
Bakın göz göze
- Karadeniz
On beş kere açtı göğsünü,
On beş kere örtüldü.
Onbeşlerin hepsi
Bir komünist gibi öldü.

Nazım Hikmet