ARSIVANA SAYFA
 
27 Ocak '01
SAYI: 04
İçindekiler
Kızıl Bayrak'tan
Çürümüş ve kokuşmuş düzeniniz er-geç yıkılacak
Yeni bir şovenist histeri kampanyası
Ankara Tabip Odası İnsan Hakları Komisyonu'nun raporu
Gebze Cezaevi'nde yeni bir operasyon hazırlığı mı?
Tahkim yasasını tamamlayan yeni yasalar gündemde
Enerjideki yağma ve soygun örtbas ediliyor!
Enerji krizi sektörün krizi mi?
İstanbul belediyelerinde tensikat saldırısı gündemde
Cengiz Tekstil İşçileriyle Dayanışma Gecesi
Öncü işçi inisiyatifine dayalı girişimleri yaygınlaştıralım!
Tüm Yargı-Sen yöneticileri gözaltında
Kıbrıslı emekçilere saldırı hazırlığı
Kadına karşı şiddet
Direniş,katliam ve sol hareket
Katliam ve direniş/4
Faaliyetlerimiz ve eylemlerimiz sürüyor
Hücre karşıtı muhalefet
Gençlik
Tutsak temsilcileri ile heyetler arasında yapılan görüşmeler/4
Kapitalizm bir yolsuzluklar, hırsızlıklar ve skandallar rejimidir
Nazım vatan hainliğine devam ediyor
Hümanizm mi, iki yüzlülük mü?
Mücadele Postası


Bu sayının
PDF formatını download
etmek için tıklayın



 
 

Ankara Tabip Odası İnsan Hakları Komisyonu’nun Açlık Grevleri ve Ölüm Oruçları süreci ile ilgili raporu...

“ Tek kişilik ve üç kişilik ünitelerde yoğun bir tecrit ve izolasyon yaşanmaktadır ”

Ülkemizde sürmekte olan ve çok sayıda insanın sağlığını ilgilendiren Açlık Grevleri ve Ölüm Oruçları, tarafsız kurum özelliği taşıyan diğer tabip odaları gibi Ankara Tabip Odası tarafından da mesleki gerekçelerle izlenmektedir. Daha önce Açlık Grevi ve Ölüm Orucu’ndaki tutuklu ve hükümlülerin sağlık durumlarını saptamak ve sürecin olası sonuçları konusunda kendilerini bilgilendirmek amacı ile Ankara Ulucanlar ve Çankırı cezaevlerine ziyaretler düzenlenmiş, tutuklu ve hükümlülerin onayları alındıktan sonra, hasta-hekim ilişkisinin mahremiyetine uygun koşullarda, muayeneler gerçekleştirilip bilgilendirme yapılmıştır.

Cezaevlerinde 19 Aralık 2000 tarihinde gerçekleştirilen operasyon sonrasında da, daha önce gördüğümüz kişilerin takibi ve diğer tutuklu ve hükümlülerin talepleri üzerine, Sincan F-Tipi Cezaevi’ne ve Ankara Numune Hastanesi’ne gidilmiştir. Bu ziyaretlerde, bilgilendirme ve muayenenin yanı sıra, gerçekleştirilen operasyona bağlı gelişen sağlık sorunlarına ve Açlık Grevi’ne ara veya son verenlerin tedavilerinin düzenlenmesine yönelik takip ve önerilerde bulunulmuştur. Tüm bu dönem boyunca Ankara Ulucanlar, Çankırı E-Tipi, Sincan F-Tipi cezaevleri ve Ankara Numune Hastanesi’ne, toplam 12 hekimin katılımı ile 14 ziyaret gerçekleştirilmiş, 314 tutuklu ve hükümlü ile görüşülmüştür. Bu ziyaretlerle ilgili gözlem ve değerlendirmelerimiz, “Açlık Grevleri ve Ölüm Oruçları”, “Gerçekleştirilen operasyona bağlı sağlık sorunları” ve “Sincan F-Tipi Cezaevi’nde yaşanan sorunlar” başlıkları altında aşağıda özetlenmiştir.

1) Açlık Grevleri ve Ölüm Oruçları

Operasyon öncesi bir kez Çankırı E-Tipi ve iki kez de Ankara Ulucanlar Cezaevi’ne yapılan ziyaretlerde, Ölüm Orucu’na katılan 14 tutuklu ve hükümlü ile görüşülmüştür. Bu ziyaretler ile ilgili gözlem ve değerlendirmelerimiz 14 Aralık 2000 tarihinde bir basın açıklaması ile kamuoyuna duyurulmuştur.

Operasyon sonrası ise, en son 17 Ocak 2001 tarihinde olmak üzere üç kez Sincan F-Tipi Cezaevi’ne ve 8 kez Ankara Numune Hastanesi’ne gidilmiştir. Bu ziyaretler sonucunda, görüşülen tutuklu ve hükümlülerin bazılarının Açlık Grevleri’ne ve Ölüm Oruçları’na devam ettiği, bazılarının ara verdiği, bazılarının ise bıraktığı öğrenilmiştir. Bu bilgiler aşağıdaki tabloda verilmiştir.

Bu tutuklu ve hükümlülerden kabul edenlerde yapılan muayenede;

1- Tüme yakınında ishal ve halsizlik yakınmasının olduğu, ishal yakınması olanlardan şüpheli alt GİS kanaması tarif ettikleri,

2- Ölüm Orucu’ndaki tutuklu ve hükümlülerin büyük çoğunluğunda el ve ayaklarda uyuşma, baş dönmesi, başağrısı, görme ve uyku bozukluğu yakınmaları ile denge kaybı, %15,1 ile 32,9 arası ciddi kilo kayıpları, ciltte kuruma ve dökülme ve cilt altı yağ dokusunda kayıp saptanmıştır. Hepsinin bilinçleri açık, bulantı-kusma yakınmasının nadir olduğu, oral yoldan su, tuz, şeker ve B1 vitamini alımlarının devam ettiği gözlenmiştir.
Yapılan görüşmelerde tutuklu ve hükümlüler, olası sonuçlarını bilerek kendi iradeleri ile Açlık Grevi ve Ölüm Orucu’na devam ettiklerini, talepleri kabul edilene kadar da devam edeceklerini bildirmişlerdir.

Ziyaretlerimiz sırasında Açlık Grevi’ne ara veren veya bırakan tutuklu ve hükümlülerin tedavilerinin planlanmasında gerekli önerilerde bulunulmuştur.

1) 19 Aralık 2000 günü yapılan operasyona bağlı sağlık sorunları

a) 19 Aralık 2000 tarihinde gerçekleştirilen operasyon sonucu Ankara Numune Hastanesi’ne getirilen toplam 28 tutuklu ve hükümlü görülmüştür. İlk görüşmede tümü yatağa kelepçelenmiş olan tutuklu ve hükümlülerden, kabul edenlerin operasyonun 3. gününde ( 21 Aralık 2000) yapılan ilk muayenelerinde, gövde de ekimoz ve abrasyon alanları, yumuşak doku yaralanmaları ve bunlara bağlı ağrıların bulunduğu, ayrıca uzun süreli ve sıkı kelepçe kullanımına bağlı el bileklerinde lezyonlar ile ellerde uyuşma olduğu saptanmıştır. Yine önemli bir kısımda travma sonucu gözlerde absorbe olmaya başlamış skleral kanama ve diğer göz lezyonları gözlenmiştir.

Yapılan muayenelerde 25 tutuklu ve hükümlüde, bazıları tam olarak tedavi edilmemiş ekstremite (özellikle el parmağı ) ve kosta kırığı ile 11’inde vücudun değişik bölgelerinde yanıklar saptanmıştır.

2) Sincan F-Tipi cezaevinde yaşanan sorunlar

F-Tipi cezaevlerinin insan sağlığı üzerine yaratabileceği olumsuz etkiler TTB tarafından daha önce kamuoyuna açıklanmıştır. F-tipi cezaevleri açılmadan önce medyada çıkan “insansız” tanıtımların aksine, içinde tutuklu ve hükümlüler varken yapmış olduğumuz gözlemlerde, bu saptamaların doğruluğu ortaya çıkmıştır. F-tipi cezaevine ilişkin gözlemlerimizi özetleyecek olursak;

- Tek kişilik ve üç kişilik ünitelerde yoğun bir tecrit ve izolasyon yaşanmaktadır. Tutuklu ve hükümlülerin dış dünya ile en önemli iletişim olanağı olan avukat ve aile görüşmeleri sınırlı tutulmakta, ceza alınması durumunda yasaklanmaktadır. Cezaevi içerisinde ortak yaşam alanları kullanılmamakta, tutuklu ve hükümlüler en çok 3 kişi ile (aynı üniteyi veya havalandırmayı paylaşan) iletişim kurabilmektedir. Ruh sağlığında önemli bir yer tutan insanlararası ilişkinin bu denli sınırlandırılmasının kişiler üzerinde son derece ciddi sorunlara yol açacağı açıktır. Ayrıca böylesi bir izolasyon ortamında, acil veya olağanüstü bir durum halinde, özellikle havalandırma kapılarının kapalı olduğu saatlerde, tek kişilik ünitelerde kalan tutuklu ve hükümlülerin, sorunlarını dile getirmeleri oldukça güç gözükmektedir. Elektrik, su, ısınma, havalandırma gibi yaşamsal ihtiyaçların yeterliliği ve devamlılığı tamamen idarenin inisiyatifinde bulunmaktadır. İlan edilen sayıda ve özellikteki giysi, kitap, gazete ve diğer eşyanın dışında hiçbir kişisel eşya kabul edilmemektedir.

- Cezaevinde personel ve malzeme açısından genel bir eksiklik olduğu, bunun da sağlık ve diğer hizmetlere yansıdığı görülmektedir.

- Kaldıkları ortamların temizliğinden sorumlu tutulan tutuklu ve hükümlüler fırça, paspas, deterjan gibi temizlik malzemesini para karşılığı satın almakta, bunların kantinden temininde sorunlar yaşanmaktadır. Bu sorunlar kalınan ortamların sağlık koşullarını etkilemektedir.

- Çoğunda darba bağlı olduğu ifade edilen gövde, kafa ve ekstremitelerde kesik ve ekimozlar, gaz kullanımına bağlı solunum ve konuşma güçlüğü, bazılarında gözü kapatacak düzeyde göz bölgesinde ekimoz, ödem ve skleral kanama bulunduğu,

- 4 kişide ekstremitelerde, 2 kişide kostalarda kırık, 1 kişide hemotoraks, 1 kişide daha sonra opere edilen pariatel kemikte çökme kırığı bulunduğu ve 1 kişinin sağ el 5. parmağının ampule olduğu,

- 4 kişide, ikisinde 3. derece olmak üzere, gövde, baş ve ekstremitelerde yanık olduğu (bu hastalardan birisi 10 gün sonra kaybedilmiştir),
- 2 kişide baş, boyun ve vücutta yaygın saçma yaraları olduğu

gözlenmiştir.
Tutuklu ve hükümlüler hastaneye getirildikten sonraki ilk günlerde, su, tuz, şeker ve B1 vitamini alımını tamamen kesmişler ve Açlık Grevi’ne veya yaralarına yönelik hiç bir tedaviyi kabul etmeyeceklerini belirtmiştirler. Kendileriyle yapılan görüşmelerde, operasyona bağlı oluşan yaralanmaların olası sonuçları anlatılmış ve tedavi için öneride bulunulmuştur. Bu tutuklu ve hükümlüler, daha sonra yaralarına yönelik tedavi ile su, tuz, şeker, B1 vitamini alımını kabul etmişlerdir.

İzlemimiz süresince 2 hükümlü Açlık Grevi’ne son vermiş olup bunların tedavilerinin planlanmasında önerilerde bulunulmuştur. Diğer tutuklu ve hükümlüler ise izlenimimiz boyunca Açlık Grevi’ne yönelik hiçbir tedaviyi kabul etmemişlerdir.

b) Sincan F Tipi Cezaevi’ne getirilen tutuklu ve hükümlülerden, operasyonun 28. gününde yapılan görüşmede, tamamına yakınında darba bağlı olduğu ifade edilen yaralanmaların olduğu gözlenmiştir. Görüşülen tutuklu ve hükümlüler, ayrıca Sincan F tipi cezaevine kabulleri sırasında da kötü muameleye uğradıklarını ve bunun sonucunda yeni yaralanmaların oluştuğunu ifade etmişlerdir. Özellikle operasyon sonrası ilk on gün boyunca ciddi sağlık sorunları yaşandığını belirten hükümlüler, TTB tarafından önerilen B1 vitaminini alamadıklarınını, su, tuz, şeker temininde ciddi sorunlar yaşadıklarını, yaralarının tedavisinin gerçekleştirilmediğini ifade etmişlerdir. Yine bu süre boyunca, operasyon sonucu parçalanan-kullanılmaz hale gelen giysilerin yerine yenilerini temin edemediklerini, cezaevinin ısınmasında, sıcak su temininde ciddi sorunlar yaşandığını, havalandırmaya çıkarılmadıklarını belirtmişlerdir.

Bu yakınmaları ifade eden tutuklu ve hükümlülerden, kabul edenlerin muayenelerinde ise;

- Tamamına yakınında özellikle kafa bölgesinde-saçlı deride ve yüzde çoğu sütüre edilmemiş ve iyileşmeye -skarlaşmaya başlayan kesiler, ekstremiteler ve

- Açlık Grevi’ne ara verdiklerini veya bitirdiklerini ifade eden tutuklu ve hükümlüler uygun diyet alamamaktadırlar.

- Cezaevi hekimleri ve tarafımızdan önerilen ilaç ve tıbbi malzemelerin temininde güçlükler yaşanmaktadır. İlaçların cezaevi revirinde bulunmaması veya yetersiz oluşu ve bedellerinin tutuklu ve hükümlülerce karşılanması nedeniyle, B1 vitamini, antibiyotik, kronik kullanımı gereken ilaçlar ihtiyaç sahiplerine ulaşamamaktadır.

- Cezaevinde1996 yılında yapılan Ölüm Oruçları’na katılan birçok hükümlü bulunmaktadır. Bunlardan muayeneyi kabul edenlerden yedisinde ciddi sekeller (Wernicke Korsakoff Sendromuna ait bulgular) saptanmıştır. Ayrıca bir hükümlüde kronik osteomyelit ve hidrosefali olduğu, bir tutuklunun ise daha önce psikoz tanısı ile tedavi ve takip edildiği öğrenilmiştir.

Görüşülen tutuklu ve hükümlüler ise;

- Hastaneye sevk sırasında, jandarma tarafından onur kırıcı bir biçimde ( çıplak bırakılarak ) arandıklarını, ellerinin arkadan kelepçelendiği ve kötü muamele gördükleri için sevk işlemini kabul etmediklerini, bu nedenle çoğu hastane ortamında tıbbi müdahale ve takibi gereken yaraların tedavisini yaptıramadıklarını,

- Cezaevi kantininde para ile satılan suyun maddi açıdan alımında ve kendilerine dağıtımında sorun olduğunu, bu yüzden kuyudan temin edilen musluk suyunu içmek zorunda kaldıklarını, bunun da ishal yakınmalarını arttırdığını,

- Açlık Grevi’ndeki kimi tutuklu ve hükümlüler kendilerine verilen şekerin nemli ve yetersiz olduğunu, yemek alan tutuklu ve hükümlüler ise yemeklerin miktarının az ve kalitesinin yetersiz olduğunu,

- Hergün iki kez alınan sayımlar sırasında üç kişilik ünitelerde kalanlardan ikinci kattan giriş katına inmelerinin istendiğini, sayımı ikinci katta vermek isteyenlerin zorla aşağıya indirilmek istendiğini, bu sırada yaralanmaların oluştuğunu,

- Isınma ve sıcak su sorununda ilk günlere göre kısmi düzelme olmakla birlikte, özellikle geceleri ısınma sorununun sürdüğünü ifade etmiştirler. (Görüşmelerimiz sırasında tutuklu ve hükümlülerin büyük çoğunluğunun, kaban, palto gibi kışlık giysilerle oturdukları gözlenmiştir)


17 Ocak 2001 tarihinde Devam eden Ara veren Bırakan
(Gün)

Ölüm Orucu 26 kişi 2 kişi 2 kişi
(63-89 gün)

7 ile 20 gün ara verildikten
sonra devam eden

Ölüm Orucu 57 kişi
(60-88 gün)


Açlık Grevi 127 kişi 25 kişi 10 kişi
(3-45 gün)