Esenyurtta kurulu Cengiz Tekstil Fabrikasında çalışan işçiler, insanlık dışı çalışma koşullarına son vermek ve insanca yaşayabilecekleri bir ücret için DİSK-Tekstil Sendikasında örgütlendiler. Patron işçilerin örgütlülüğünü kıramayınca çareyi işyerini kapatmada buldu. İşçilerin iki aylık maaşını, ikramiyelerini ve tazminatlarını vermeden yurtdışına kaçtı.
Fabrikanın kapatılması üzerine işçiler, 18 Aralıktan itibaren fabrikanın önünde nöbet tutarak, makinaların çıkartılmasını engelliyorlardı. Alacaklı durumda olan işçilerin makinalara el koyabilmek için dava açmaları gerekiyor. Uzun süreden beri maaşlarını alamayan işçiler, dava açmak için gerekli parayı bulamayınca, bu konuda sendikadan da herhangi bir destek alamayınca, dava açamadılar. Bu durumdan yararlanan Cengiz Tekstil işvereni kendisini birisine borçlu gösterip, 19 Ocak Cuma günü makinalara haciz koydurup, makinaları almak istedi. İşçiler kamyonlara yüklenen makinaları geri indirerek götürülmesini engelleyince, jandarmanın saldırısına uğradılar. Saldırıya sloganlarla karşılık veren işçiler, kısa bir arbededen sonra dağıtıldı. İşçiler tekrar toplanıp kamyonların çıkmasını engellediler. Bu arada bir kişi gözaltına alındı. Bunun üzerine makinaların yarısı bırakıldı. Daha sonra işçiler slogan atarak Köyiçine kadar yürüdüler. Bu olay, mücadele edilmeden, direnilmeden, sermayeye ve onun kolluk güçlerine karşı dişe diş bir mücadele verilmeden hiçbir hakkın kazanılamayacağını bir kez daha gösterdi.
21 Ocak Pazar günü Cengiz Tekstil işçileri ile dayanışma gecesi düzenlendi. Özçelik-İşte örgütlü Parsat Piston işçilerininde katıldığı gecede bin civarında kitle vardı. Salona, İşçi sınıfının kurtuluşu kendi eseri olacaktır!, Bütün ülkelerin işçileri birleşin!, Yaşasın işçilerin birliği!, İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!, İşçiler değil patronlar kemer sıksın! sloganlarının yazılı olduğu pankartlar asıldı.
Biz stand açarak gazetemizin satışı ve Faşist rejim katliam yolunu seçti! ile tekstil işçilerine yönelik Kölece çalışma ve yaşam koşullarına karşı birleşelim! isimli broşürlerimizin dağıtımını yaptık.
Açılış konuşmasını yapan işyeri temsilcisi, neden örgütlendiklerini, nelere karşı mücadele ettiklerini vurgulayarak, jandarma karakolunun 50 metre ilerisinde patronun suç işlediğini, buna rağmen onun kılına bile dokunulmadığını, ama işçilerin verdiği mücadelenin haklı ve yasal olmasına rağmen jandarmanın zoruyla karşılaştıklarını belirterek, örgütlenmeye ve mücadeleye duyulan ihtiyacı dile getirdi. Ardından DİSK-Tekstil Şube Başkanı Muharrem Kılıç sermayenin saldırılarına değinerek, mücadeleyi geliştirmek gerektiğini belirtti. Yaşasın sınıf dayanışması!, İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!, vb. sloganlarının atıldığı geceye Ferhat Tunç ve Kıvırcık Ali türküleriyle eşlik ettiler.
Gecenin sonlarına doğru Umut İklimi müzik grubu sahneye çıkınca, hücre karşıtı sloganlar daha sık atılmaya başlandı. Bunu hazmedemeyen bir grupla yaşanan gerginlikten sonra dayanışma gecesi bitirildi.
Tarihinin en kitlesel iş bırakma eylemlerinden birini 1 Aralıkta gerçekleştiren KESK, daha yapılmadan yasadışı ilan edilen eylem sonrasında onbinlerce kamu emekçisinin soruşturmaya tabi tutulmasını protesto etmek için yeniden alanlara çıktı. 1 Aralıktaki iş bırakma eylemine en yoğun katılımın olduğu illerin başında olan İzmir, açılan soruşturmalarda da en önde oldu. İzmirde yaklaşık onbin kişi iş bırakma eylemine katıldığı için ifadeleri alınmak üzere karakollara çağrıldı.
Bu gelişmeler üzerine yapılan 19 Ocaktaki eylem, saat 16:00da Konak Sümerbank önünde başladı. Konak alanına sloganlarla yürünerek başlayan eylemde, KESK Genel Başkanı Siyami Erdem emekçilere hitaben konuşma yaptı.
Açılan dövizlerden bazılarında Tutsaklara F tipi, emekçiye İM-F tipi!, Emekçiler değil çeteler yargılansın!, Burası İzmir, Balıkesir değil! (şu anki İzmir valisi bundan önce Balıkesir Valisi olduğundan), İnsanım, isyan ediyorum yazılıydı.
Eylemin toplamında F tipi ekseninde atılan sloganlar, gerek kürsüden yapılan konuşmalar, gerekse de megafonla attırılan sloganlarla bastırılmaya çalışıldı. Yürüyüş aşamasında ve alanda, KESK tabanınında ekonomik içerikli sloganlar kadar sahiplenilen bu sloganlar, kürsüden yapılan manevralarla boşa düşürülmeye çalışıldı. Ancak tüm bunlara rağmen KESK tabanının F tipi cezaevleri konusunda söylendiği gibi hiç de duyarsız olmadığı da ortaya çıktı. F tipi cezaevleriyle ile ilgili olarak, konuşmacılardan sadece Siyami Erdem birşeyler söyledi. O da F tipine dolaylı olarak, Tüm-Yargı Sene yapılan baskılar üzerinden değinmiş oldu.
Eylemde; İçerde dışarda hücreleri parçala!, Faşizme karşı omuz omuza!, Zindanlar boşalsın tutsaklara özgürlük!, Hücre ölümdür istemiyoruz!, Baskılar bizi yıldıramaz!, Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!, Devrimci tutsaklar onurumuzdur!, Direne direne kazanacağız!, Yılgınlık yok direniş var!, Zafer direnen emekçinin olacak!, İşçi-memur el ele genel greve!, Yaşasın örgütlü mücadelemiz!, Sürgünler, cezalar bizleri yıldıramaz! vb. sloganlar atıldı.
1500ü aşkın emekçinin katıldığı eylemde, 19 Aralık katliamına ilişkin tek kelime sarfetmeyenler, duyarlılıklarını kendilerinden izinsiz bayrak taşıyıp slogan atan SİPe karşı gösterdiler. KESK İzmir Şubeler Platformu basın sözcüsü Alim Murathan tarafından kitle kürsüden yönlendirilerek, SİPin yuhalanması sağlandı. Sürekli bozgunculuk ve kışkırtıcılıktan dem vuranlar, emekçileri sadece kendi bildiğini okuyan SİPe değil, onun da ötesinde, kendileri gibi düzenin içine sığınanlara yansıyan devrimci etkilere karşı yönlendirerek, devletin çizmiş olduğu F çizgisinin üstünden bir kez de kendi kürsülerinden geçtiler.
Eylemin hafta içine ve saat 16:00ya denk getirilmesi katılımı zayıflatan bir etkendi. Onbin soruşturmanın olduğu İzmirde, açıktır ki bu soruşturmaların durdurulması daha ciddi eylemlere bağlı.
F tipine nakillerle başlayan gözaltı furyası eylem sonrası da devam etti. Eylem bitiminde gözaltına alınan 3 kişiden 2si tutuklanarak Buca Cezaevine kondu. Böylece İzmirde tutuklamaların sayısı 23e çıktı.