Enerjideki yağma ve soygun
örtbas ediliyor
İBeyaz enerji operasyonu ile başlayan tartışmalar sermayenin gündeminde önemli bir yer tutmaya devam ediyor. Sermaye politikacılarının iki haftadır üzerine ahkam kestikleri yolsuzlukla mücadele konusunda ne kadar samimiyetsiz olduklarını gösteren birçok gelişme yaşanıyor.
Konuyla ilgili tüm gelişmeler, sermaye düzeninin bütün kurumlarıyla ne kadar da çürüyüp kokuşmuş olduğunu, tarihin çöplüğüne gömülmeyi ne kadar hak ettiğini tekrar tekrar gösteriyor.
Meclis yolsuzluklar düzenine sahip çıktı
DYPnin Enerji Bakanı hakkında verdiği gensoru önergesi mecliste reddedildi. "Ucu kime giderse gitsin" diye nutuk atan iktidar partileri, DYPnin kayıkçı dövüşünden pay kapmak için verdiği gensoru önergesi karşısında bile çözümü işin üstünü örtmekte buldular.
Daha iki hafta önce askeri rejimle "sivil demokrasi"yi karşılaştıran, meclisi göklere çıkartan ANAP, şimdi iş pek övdüğü meclisi işletmeye gelince "bu gensoru partimize dönük saldırının bir parçasıdır" diyerek çarketti.
Yolsuzlukla mücadele dendiğinde burnundan kıl aldırmayan MHP ise "konu yargı"da gerekçesiyle gensoruya karşı çıktı.
DSP ise birilerinin "hükümetin başarısını çekemediğini" söyledi.
Böylelikle, sermayenin ve sermaye politikacılarının, laf kalabalığına getirip meselenin üstünü örtmeye çalıştıkları bir kere daha ispatlanmış oldu.
Yolsuzluktan tutuklanan bürokrat terfi ettirildi.
Sermaye politikacılarının aslında tüm bu yolsuzluklardan zerre kadar rahatsız olmadıklarını, yolsuzlukla mücadele gibi bir dertlerinin olmadığını gösteren başka bir gelişme daha yaşandı.
"Beyaz enerji operasyonu" kapsamında gözaltına alınıp tutuklanan TEAŞ eski Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Muzaffer Selvi halen cezaevindeyken ve hiçbir şekilde aklanmamışken, Enerji Bakanlığı müşavirliğine atandı. Gözaltına alınan bürokratlardan Osman İlhan da yine bakanlık müşavirliğine getirildi.
Bunun, söz konusu bürokratların, işin içindeki başkaları hakkında konuşmalarını engellemek için yapıldığından, onlara "arkanızdayız, harcanmayacaksınız" mesajı verilmek istendiğinden kuşku duymamak gerekiyor.
Bu da, atama kararnamesine imza atan Cumhurbaşkanından Başbakan ve Enerji Bakanına kadar herkesin yolsuzlukların örtbas edilmesi için uğraştığını gösteriyor.
Yolsuzlukların üstünü örtme telaşı
Buna şaşmamak gerekiyor. Sermaye temsilcileri ve politikacılarının yolsuzluklar karşısında seslerini bir parça yükseltmelerinin nedeni, İMF politikalarının ve özelleştirme saldırısının bu tartışmalardan zarar görmesini engellemekti. Hesap hem yolsuzlukla mücadele ediyor görünüp kamuoyu nezdinde prim yapmak, hem de özelleştirmeleri tehlikeye atmadan işin içinden sıyrılmaktı. Operasyon ve soruşturma üç beş kişi üzerinden devam edecek, fatura onlara kesilip iş kapanacaktı.
Sistem baştan aşağı çürümüş ve kokuşmuş olduğu için bu hesap da tutmadı. Artık en ufak bir tartışma veya soruşturmanın bile çorap söküğü gibi ilerleyebildiği, bir anda pek çok sermayedarı ve siyasetçiyi de işin içine çekebildiği açığa çıktı. Dahası, iş kişilerden çıkarak, genel bir sistem tartışmasına dönüşmeye başladı.
Bu nedenle yolsuzluğa karşı ahkam kesmeler bir anda hız kesti. Artık esas çaba, meselenin üstünün tümüyle kapatılmasına dönüktür. Hiç kimsenin kuşkusu olmasın; düzen cephesindeki herkes, meselenin unutulması için daha dün söylediği herşeyi unutmaya, herkesi affetmeye çoktan hazırdır. Ecevitin dediği gibi, yeter ki mesele büyümesin.
Fakat gelinen yer gene de sermaye açısından büyük bir açmazı ifade etmektedir. Sermayenin yolsuzluklarla ilgili olarak işçi ve emekçilere söyleyebileceği sözü, onları oyalayabilecek yalanı kalmamıştır. İnandırıcılığının daha da aşınmış olması, İMF politikalarını sürdürmeye çalışan hükümet için büyük bir handikaptır. Kaldı ki güvensizlik sadece hükümete değil, tüm bir sisteme dönük olarak derinleşmektedir.
Bize düşen, sermayenin bu açmazının daha derinleşmesi ve İMF politikalarıyla sistemin çürümüşlüğü arasındaki ilişkinin işçi ve emekçilerin bilincinde yer etmesi için çaba sarfetmektir. Eğer bu çaba harcanmaz ve oluşan güvensizlik mücadele kanalına akıtılmazsa, sermayenin işçi ve emekçileri aldatmaya devam etmek için yeni manevralar yapma, yeni gündemler yaratma ve yeni araçlar ortaya çıkarma konusunda deneyim ve yeteneğini ortaya koyacağı kesindir.
***
Beyaz enerji operasyonu kapsamında gözaltına alınanlarla ilgili jandarmanın düzenlediği fezleke 19 Ocakta Star gazetesinde yayınlandı. Bu fezlekenin sonuç kısmı, Netice ve kanaat bölümü, şimdi bakanlık müşavirliğine atanan Muzaffer Selvinin hangi yetenekleri doğrultusunda bu göreve getirildiğini gösteriyor.
Netice ve kanaat:
Alınan ifadeler ile elde edilen delillerin değerlendirmesi sonucunda; Sanıklardan Muzaffer Selvi, Ünal Peker ve Mustafa Arslan'ın aralarında işbirliği yaparak, ihalelerde hak etmeyen firmalar lehine işlem yaptıkları, ihalelerle ilgili bilgileri firma sahiplerine bildirdikleri, sözleşmeleri firmalar lehine değiştirerek rüşvet aldıkları ve bu suçu defalarca işledikleri, kurullara seçilen personeli tehdit ettikleri, kendi isteklerinin yapılması konusunda baskı yaptıkları. Bu kurullara istedikleri kişileri görevlendirdikleri, sanıklardan Birsel Sönmez'in enerji ihaleleri ile ilgili yönetim kurulu kararlarını firmalar lehine çıkartırmak için Muzaffer Selvi ile Ünal Peker ile işbirliği yaptığı ve bu firmalardan aldığı parayı bu kişilere rüşvet olarak verdiği, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Mustafa Mendilcioğlu ve Enerji İşleri Genel Müdür Vekili Osman İlhan'la işbirliği yaparak ihalelerin haketmeyen sıradaki firmalara verilmesi konusunda Bakanlık'ta yapılması gereken imtiyaz sözleşmelerini imzalattırdığı, bu sözleşmelerin imzalanmasını müteakip TEAŞ'ın ilgili firmayla yapması gereken Enerji Satış Anlaşmasının (ESA) şirketlerin istediği şartlarda imzalanması konusunda aracılık yaptığı, Karadeniz Enerji'nin sahibi Doğan Karadeniz'in Mustafa Arslan'dan ihaleler ve santral kurulacak yerler ile ilgili bilgiler aldığı; Muzaffer Selvi, Ünal Peker'e firması ile ilgili kararın yönetim kurulundan kendi lehine çıkarılması için rüşvet verdiği, sanıkların bu şekilde çıkar amaçlı suç örgütü kurarak ihale yolsuzluğu yaptıkları, rüşvet aldıkları/verdikleri ve görevlerini kötüye kullandıkları, TEAŞ'ı ve T.C. Hazinesi'ni zarara uğrattıkları sanık ve tanık ifadeleri ile mevcut belgelerden anlaşılmış olup, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve ilgili kuruluşlarının yap-işlet-devret, işletme hakkı devirleri, otoprotüktör uygulamaları, yap-işlet ve yüzer-gezer santral ihalelerine ilişkin belgeler ve sözleşmeler ile Üst Kurul Raporları'nın teknik bilirkişi marifetiyle incelendiğinde olay bağlantılarının delillendirilerek ortaya çıkarılacağını, soruşturmanın bu yönde de derinleştirilmesini, yukarıda izah edilen sebeplerden dolayı sanıkların birinci madde yazılı suçları işledikleri kanaati ile bu fezleke tarafımdan düzenlenerek imza altına alınmıştır.
13 Ocak 2001, Muhittin Ateş, J.Yzb./ Çankaya İlçe J.K.
|