Devrimci tutsaklara dönük saldırı her zaman yurtdışındaki faaliyetlerimizin ve eylemimizin en önemli konularından biri olmuştur. Kuşkusuz partimizin zindanlar, zindanlardaki devrimci direniş ve yoldaşlarımızın bu direnişler içinde tuttukları konum hakkında sağladığı açıklıkların bunda çok önemli rolü vardır. Özellikle Ulucanlardaki destansı direnişten sonra saflarımızda bu konuda çok daha özel bir duyarlılık oluşmuştur.
Sahip olduğumuz açıklıklardan aldığımız güçle, zindanlardaki yoldaşlarımızın diğer iki devrimci partinin (DHKP-C ve TKP(ML)) mensubu devrimcilerle omuz omuza 20 Ekimde başlattıkları direnişe yurtdışından en güçlük desteği örgütlemek üzere harekete geçtik.
Zindanlara dönük saldırının öncekilerden çok daha kapsamlı ve çok daha acımasız bir saldırı olduğunu, direnişin de buna koşut olarak, bu kez hem çok daha zorlu ve hem de daha uzun süreli olacağını biliyorduk. Tüm hazırlığımızı buna göre yaptık.
İlk elden zindanlardaki direnişle dayanışmak amacıyla yürüteceğimiz kampanyanın kapsam ve hedefleri konusunda açıklık sağlayan bir yazı politik yayın organımızda yayınlandı. Ardından yurtdışındaki tüm güçlerimizi seferber olmaya çağıran bir bildiri hazırladık.
Zindanlardaki direnişi duyurmak amacıyla binlerce afiş ve pul hazırladık, Avrupanın faaliyet yürüttüğümüz tüm kentlerinin en işlek cadde ve meydanlarını donattık. Bu arada, politik ve pratik faaliyet kapasitemizi her geçen gün daha ileri düzeye çıkarmak, daha örgütlü ve daha organize hareket etmelerini sağlamak amacıyla, belli aralıklarla taraftar toplantıları yaptık, ÖO Direnişinin seyri, amaç ve hedefleri, görev ve sorumluluklarımız konusunda onları eğittik. Yalnızca perspektif sunmanın, genel planlar önermenin yararı olmayacağını biliyorduk. Somut faaliyet ve eylem planları hazırladık. Bu, bir yandan amaca hizmet eden bir faaliyet yürütmemizi, öte yandan uzun süredir faaliyetlerimize katamadığımız çevremizdeki güçlerle yeniden ilişki kurmamızı sağladı.
Süreci birlikte omuzladığımız iki partiyle ortaklaşa faaliyet yürütmenin gereği konusunda bir açıklığa sahiptik. Zindan direnişine daha güçlü destekler oluşturmak, gücüne güç katmak bakımından bunun gerekliliği tartışılmazdı. Bu çerçevede diğer iki partinin yurtdışındaki temsilcileriyle biraraya geldik. Ortak uygulamak üzere bir faaliyet ve eylem planı hazırladık. Birlikte yürütülecek faaliyet ve eylemleri örgütleyip organize edecek olan Ölüm Orucu ile Dayanışma Komitesini kurduk.
DHKP-C taraftarı arkadaşlar Avrupanın çeşitli kentlerinde destek amaçlı açlık grevi yapıyorlardı. Aynı amaçla biz de açlık grevi yapmayı kararlaştırdık. Paris, Rotterdam, Cenevre, Köln, Stuttgart, Berlin, Strasburg, Londra ve bir süre de Frankfurtta destek amaçlı ortaklaştırılmış açlık grevlerine başladık. Açlık grevi yaptığımız çadırları yoğun, yaygın ve etkin bir politik ve pratik faaliyet alanları olarak kullandık. Grev çadırlarının önüne açtığımız standlar ve panolar üzerinden etkin bir bilgilendirme ve teşhir faaliyeti yürüttük. Gerek ortak imzalı ve gerekse her partiye ait binlerce bildiri ve açıklama dağıttık. Çok sayıda basın açıklaması yaptık.
Kendimizi yalnızca ortak açıklamalar ve bildiriler sınırlamadık. Bağımsız faaliyet halinde, Ölüm Orucu ve direnişin seyri konusunda bilgiler veren, direnişe destek çağrıları yapan Almanca, Türkçe ve diğer dillerden el ilanları hazırlayıp, dağıttık. Ayrıca birkaç kez, binlerce işçinin çalıştığı Kölndeki Ford fabrikası işçilerini zindan direnişini desteklemeye çağıran bildiriler dağıttık. Bu bildiriler karşılık buldu, bir grup öncü Ford işçisi açlık grevi çadırımızı ziyaret edip, destek mesajı sundu.
Türk devleti hakkında yüzlerce suç dosyası hazırladık, bu dosyaları bulunduğumuz her yerdeki basın, radyo ve televizyon, parti ve sendikalara, Uluslararası Af Örgütü, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Parlamentosuna verdik. Faşist Türk devletinin devrimci tutsaklara dönük saldırısını gündemlerine alıp, bu saldırıyı kınamalarını istedik. İsviçre ve Hollanda bir yana bırakılırsa, uzun süre özellikle basın ve televizyonlar körleri ve sağırları oynadılar, Türkiyedeki gibi çabalarımızı ve eylemlerimizi suskunluk fesadıyla karşıladılar. Bunun üzerine gittik. Pek çok yerde bizzat bu kurum ve kuruluşların önünde basın açıklamaları yaptık, protesto gösterileri düzenledik. Bu ister istemez bizimle ilgilenmelerini ve eylemimizi haber konusu yapmalarını sağladı. Örneğin, PDS ve Yeşiller Partisi hem basın açıklamaları yaptı, hem de çadırlarımıza gelip burada da basın toplantısı yapmak zorunda kaldı.
Başından itibaren eylemli tepkiler örgütlemeyi esas aldık. Bu çerçevede Berlin, Cenevre, Brüksel, Londra ve Viyanada yürüyüş ve mitingler yaptık. Bu mitingler esnasında heyetler oluşturarak Berlinde Alman Parlamentosu, Cenevrede BM, Brükselde Avrupa Parlamentosuna suç dosyaları verdik, acil müdahale çağrısı yaptık.
Öte yandan kendimizi organize ettiğimiz yürüş ve mitinglerle sınırlamadık, direnişin sesini ve soluğunu her yere ve herkese taşımak amacıyla, yerli işçi ve emekçilerin, anti-faşistlerin düzenlediği, onbinlerce kişinin katıldığı ırkçılığa ve neo-nazilere karşı yürüyüş ve mitinglerden de (Berlin, Köln, Nürnberg vb. yerlerde) yararlandık.
İmza kampanyaları yürüttük, binlerce imza topladık. Topladığımız imzaların bir kısmını bir basın toplantısının ardından Türk Cumhurbaşkanı, Başbakan, Adalet ve İçişleri Bakanına yolladık. Aynı adreslere protesto faksları çektik, protesto kartları gönderdik.
Zindanlara dönük kanlı operasyonun hemen öncesinde DETUDAK içersinde yer alan diğer grupların da katıldığı Essendeki Türk Konsolosluğu önünde bir protesto gösterisi yaptık. Yine aynı güçlerin katılımıyla Almanyanın Duisburg kentinde meşaleli bir yürüyüş yaptık.
11 Kasımda DETUDAK olarak Avrupanın 11 kentinde kitlesel yürüyüşler gerçekleştirdik.
9 Aralıkta Hollandanın Rotterdam kentindeki açlık grevi çadırı Türk devletinin yurtdışındaki beslemeleri sivil faşist güçlerin planlı ve organize saldırısına uğradı. Bu saldırı sırasında Kurtuluş taraftarı Cafer Dereli sivil faşist güçlerce katledildi. Binin üzerinde bir kitlenin katılımıyla bu alçakça saldırıyı anında protesto ettik. Bunu Hollandalı ilerici partilerin ve anti-faşistlerin de katıldığı ikinci bir protesto yürüyüş ve mitingi izledi.
16 Aralıkta Almanyanın Frankfurt kentinde son yılların en canlı ve en kitlesel yürüyüş ve mitingini gerçekleştirdik. Bu yürüşe 4 bin kişi katıldı.
Faşizmin zindanlarındaki yoldaşlarımıza ve siper yoldaşlarımıza dönük kanlı operasyonu ile birlikte faaliyetimiz iyice yoğunlaştı. Bir anda Avrupanın her yeri gündüz ve gece eylem alanı haline geldi. Pek çok protesto gösterisi ve meşaleli yürüyüş yaptık. Açlık grevi yaptığımız çadırların önünde birer mitinge dönüşen temsili cenaze törenleri gerçekleştirdik. Faşizmin katliamı faaliyetimize ve eylemlerimize karşı duyarlılığı katbekat arttırdı. Protesto gösterilerine katılım oranının daha da yükselmesinin yolunu açtı. Peşpeşe öfkeli bir dizi protesto gösterisi örgütlememizin imkanlarını artırdı. 23 Aralıkta Almanyanın Köln kentinde Ölüm Orucu ile Dayanışma Komitesi bileşenleri olarak 5 bin kişinin katıldığı son derece militan ve coşkulu bir yürüyüş ve miting gerçekleştirdik. Ardından 30 Aralıkta diğer grupların da katıldığı ikinci bir yürüyüş ve miting gerçekleştirildi. Kuzey Ren Vestfalya eyaletindeki güçleri kapsayan bu mitinge 2 bin kişi katıldı.
Faşist Türk devletinin Hitler faşizmine rahmet okutan bir barbarlıkla gerçekleştirdiği katliam yurtdışında giderek kitlesel ve sert protesto gösterileri örgütlemede son derece elverişli bir ortam yaratmıştır. Bugün daha fazla protestocuyu eylemimize katmak için her türlü imkana sahibiz. Bu durumu en iyi biçimde değerlendireceğiz.
Zindanlardaki devrimci tutsakların hayranlık verici bir yiğitlikle sürdürdükleri direniş sürüyor. Her geçen gün yığınların artan sempatisini, saygısını ve desteğini kazanan bu direnişe layık olmaya çalışacağız. Daha fazla çaba ortaya koyacak ve daha büyük destekler örgütleyeceğiz.
Bağımsız faaliyet yürütme perspektifine başından beri sahiptik. Son dönemlerde bu konuda daha özel bir çaba içerisine girmiş bulunuyoruz. Örneğin son günlerde parti yurtdışı örgütü olarak peşpeşe üç bildiri dağıttık. Biri merkezi olmak üzere çok sayıda eğitim amaçlı taraftar toplantıları gerçekleştirdik. Düne göre daha örgütlü ve daha organize durumdayız.
Güçlerimiz daha moralli ve politik-pratik çalışma kapasiteleri daha ileri düzeydedir. Bu durumu kalıcı hale getirmek kararlılığındayız.
Süreci son derece doğru değerlendiren partimiz yurtdışında sürece tam zamanında müdahale etmiştir. Partimizin yurtdışındaki güçleri olarak süreci en iyi biçimde değerlendirmek ve kazanımlarımızı kalıcı hale getirmek bakımından dünle kıyaslanamaz derecede hazırlıklıyız.