ARSIVANA SAYFA
 
13 Ocak '01
SAYI: 02
İçindekiler
Kızıl Bayrak'tan
Direnişi emekçiler cephesinden büyütelim
"Psikolojik savaş"ın söz kurmaylığına soyunanlar katliamdan askeri kurmay kadar sorumludurlar
Dışarıda direnişi örgütlemekk acil ve ertelenemez bir görevdir
Katliamın bilançosu katliamı belgeliyor
İMF programının faturasını kapitalistler ödesin
"Beyaz Enerji Operasyonu"nun gösterdikleri
Sermaye patronları Türkiye'yi açık köle pazarına çevirmek istiyorlar
Sınıf hareketi
Bir fabrikadaki işçilerin katliama tepkileri!
Güney Kürdistan'da işgale son!
Balkan sendromu
Gençlik hareketinde yükselme eğilimi, görev ve sorumluluklar
Katliam ve direniş/2
Devlet solundan katliama onay
Katliam, direniş ve soysuzluk...
Gençlik
Tutsak temsilcileri ile heyetler arasında yapılan görüşmeler/2
Zindan direnişine yurt dışı desteği
Taş köprü ve kızıl düş!
Ölüm orucu direnişçilerinden mektup
Yaşamı ölümüne savunmak!
Mücadele Postası


Bu sayının
PDF formatını download
etmek için tıklayın



 
 

Cengiz Tekstil’den bir işçiyle konuştuk:

“Bütün işçilerin örgütlenmesi gerekir...”

- Siz uzun bir süreden beri ücretlerinizi alamıyorsunuz. Buna karşı hergün işyeri önünde toplanıyorsunuz. Maddi yardım topluyorsunuz. Bu noktada sendikanın tutumu nasıl?

Ayhan: Sendikanın bize karşı tutumunu anlayamıyorum. Biz patrona karşı mücadele veriyoruz. DİSK her zaman yanımızda mı? En son patronu mahkemeye vermek için kişi başına 20 milyon gerekiyordu. Sendika bize bu yardımı da yapmadı. Sendikacılar geçen gün bize fabrika kapandıysa sizin yüzünüzden kapandı. Siz bildiri dağıtırken, eylem yaparken bize mi sordunuz, diyor. Bu ne demek? Biz bunları keyfimizden mi yaptık? İki tane arkadaşımız işten çıkartılmış, hiçbir şey demeyecek miyiz? Yarın öbür gün bizi de çıkartacak ve sendika diye bir şey kalmayacak. Zaten öyle de oldu. Biz sendikal örgütlülüğümüzü korumak için yaptık bunları, DİSK yöneticileri bizi suçluyor!

- Şimdi ne yapmayı düşünüyorsunuz?

Ayhan: Biz şimdi mahkeme sürecini başlatmaya çalışıyoruz. Bunun için maddi yardım topluyoruz. Ayın 22’sinde bir gecemiz olacak, dayanışma gecesi. Bunun hazırlıklarını yapıyoruz. İşyeri önünde nöbet tutuyoruz. Belediye başkanından belli taleplerimiz vardı (erzak, araç, çadır) bunlarda büyük ihtimal karşılanacak.

- Peki siz bunları yapmakta biraz gecikmediniz mi? Çünkü uzun zamandan beri ücretlerinizi alamıyordunuz, arkadaşlarınız işten atılıyordu...

Ayhan: Aslında biz gecikmedik, engellendik. Bu geç kalınmışlık sendika ve patronun iş birliğinden kaynaklı oldu. Biz iş yavaşlatalım diyoruz. Yapmayın arkadaşlar iyi olmaz deniyor bize. Arkadaşlarımız işten çıkartılıyor, eylem yapalım diyoruz, “onlar çıkartılmış mahkeme yoluyla halledeceğiz” deniyor bize. Ona göz yumduk, buna göz yumduk, bu duruma geldik. O halde sendika olmasın daha iyi! Hep önümüze set çekildi, ama her halükarda hakkımızı alacağız. Türkiye koşullarında iki ay ücretini alamayan işçi haklıdır. Biz de haklıyız. Bunun için de kazanacağız.

- Bu yaşananlardan sonra işçilerin sendikaya bakışı nasıl? Siz nasıl bakıyorsunuz?

Ayhan: Biz önce patrona karşı mücadele ediyorduk, şimdi sendikaya karşı mücadele ediyoruz. İnsanlar sendikaya hiç de olumlu bakmıyor ama bu sendikanın yöneticilerinden kaynaklı. Bu onların ayıbı. Bu yöneticiler buralardan kovulmadığı sürece sendikanın işçilere bir yararı olmaz. Ben başka bir fabrikada sendikal çalışmayla karşılaşırsam bütün bunları tek tek anlatırım.

- Şu an varolan sendika yöneticilerinin sınıfın çıkarlarını savunmadığını söylüyorsunuz. Bu sendikaları nasıl sınıf sendikaları durumuna getirebiliriz sizce?

Ayhan: Bunun için bütün işçilerin örgütlenmesi gerekir ve bunlara karşı mücadele edilmesi gerekir. Ama aslında bizler de ilk defa sendikayla karşılaşıyoruz. Onun içinde bu konuda acemilik de çekiyoruz. Ama bu konular üzerinde konuşacağız. Bunları onların yanına bırakmayacağız.
En azından DİSK ‘90 öncesi konumuna gelmeli. Ama bu yöneticilerin değişmesi gerekir.





Cengiz Tekstil işçilerinin yürüyüş eylemi...

Esenyurt’ta bulunan Cengiz Tekstil işçileri 11 Ocak Perşembe günü fabrikanın önünden belediyeye kadar yürüdüler. Daha önce de belediyeye kadar yürüyüp belediye başkanına taleplerini iletmişlerdi. İşçilerin talepleri araç-bir aylık süreyle minibüslere parasız binme, erzak yardımı ve çadırdı. Bunlar kabul edildi.

Sabah işyeri önünde toplanan işçiler saat 12:00’de “Yaşasın işçilerin birliği!” pankartını açıp yürüyüşe geçtiler. İşçiler “İşçiler burada Bayram Cengiz nerede?”, “Yaşasın işçilerin birliği!”, “Direne direne kazanacağız!”, “Susma sustukça sıra sana gelecek!” sloganlarıyla belediyeye kadar yürüdü. Burada bir konuşma yapan sendikacı Muharrem Kılıç, sorunların örgütlenerek aşılabileceğini, sermayenin güçlü olmasının nedeninin örgütlülüğünden kaynaklandığını, sermayenin dünya çapında örgütlendiğini, buna karşı işçilerin de enternasyonel örgütlenmeye ihtiyacı olduğunu vurguladı.

Belediye binasında yapılan erzak dağıtımından sonra işçiler tekrar sloganlarla Köyiçi CHP binasına kadar yürüdüler.

Kızıl Bayrak/Esenyurt





Seyhan Belediyesi’nde işçi kıyımı...

Saldırı eylemlerle yanıtlanıyor!

Seyhan Belediyesi’nde işten atılan 64 belediye işçisi, yaptıkları basın açıklamasından sonra, sendikanın aldığı karar doğrultusunda, işe geri dönme talebiyle belediye başkanıyla görüşmeye gittiler. Başkanla görüşemeyen işçiler, bir süre bekledikten sonra, binadan ayrılıp işleri geri verilene kadar eylemlerini sürdüreceklerini ifade ettiler. Belediye binasında oturmalarına izin verilmediği için, yanındaki Seyhan Kültür Merkezi önünde oturma eylemlerini sürdürme kararı aldılar.

8 Ocak’ta Seyhan Kültür Merkezi önünde toplanan 64 işçi ve ailesi oturma eylemi başlattılar. İlk gün Exsa işçileri, HADEP il başkanı ve yöneticileri, EMEP, DİSK’e bağlı sendikalar ve yöneticileri destek ziyaretinde bulundular. İşçiler 10 dakikada bir alkışlarla slogan atıp, işlerine geri dönene kadar kararlı bir şekilde eylemlerine devam edeceklerini belirtiyorlardı. “Vur vur inlesin, Arıkan dinlesin!”, “Direne direne kazanacağız!”, “Yılgınlık yok direniş var!”, “Yaşasın sınıf dayanışması!” sloganları sıklıkla atıldı.

Aynı akşam yerel televizyonda yapılması tasarlanan Belediye Başkanı ile sendika şube başkanı ve yönetim arasındaki görüşme, işçilerin televizyon binası önüne gelip toplanmaları gerekçe gösterilerek iptal edildi. İşçiler bir süre slogan attıktan sonra dağıldılar.

Eylemin 2. gününde TÜMTİS, Halkevleri, Emekli-Sen işçileri destek ziyaretine geldiler. 3. gün ise belediyede çalışan işçilerinde katıldığı bir basın açıklaması gerçekleşti. Şube başkanı, belediye başkanının işçilerin çıkışını ekonomik olarak gerekçelendirdiğini, ancak toplanan çöp vergisiyle dahi işçilerin maaşlarını ödeyebileceğini belirtti.

Exsa ve belediye işçileri; Exsa grevi süresince ziyaretlerde bulunarak Exsa işçilerinin yanında olduğunu söyleyen belediye başkanının Sabancı’dan hiçbir farkı bulunmadığını bu süreçte gördüklerini vurguladılar.

***

Belediye işçilerine dağıtılan bildiriden...

İşçi kıyımına son!

(...) İMF’nin uysal memuru sermaye devletinin yeni yıl paketinden Seyhan Belediye işçilerinin payına da işten çıkartmalar düşmüştür. Cezaevlerine azgınca saldırarak onlarca tutsağı katleden sermaye devleti, devrimci tutsaklar şahsında tüm işçi-emekçiler üzerinde terör estirerek sindirmeyi amaçlamaktadır. Devletin yarattığı açık faşist terör işverenlerin, işçilerin haklarını daha kolay gaspedebileceği, keyfi uygulamalarını hayata geçirebileceği, daha rahat bir ortam yaratmak içindir. Bunu fırsat bilen Belediye Başkanı da komik gerekçelerle 64 işçiyi işten çıkartarak taşeronlaştırma saldırısını başlatmıştır. Yüzlerce işçinin de çıkışını vermenin hazırlığını yapmaktadır. İşveren sizleri açlığa, sefalete, işsizliğe iterken taşeronlaştırmayı hayata geçirmek istemektedir.

Bugün 64 işçi arkadaşınızın başına gelen yarın sizin de başınıza gelecektir. Bu saldırıya karşı sessiz kalmamalısınız. Üretimden gelen gücünüzü kullanarak, iş bırakarak, arkadaşlarınıza sahip çıkmalısınız.

Taşeronlaştırma işveren için işçiyi sendikasız çalıştırabileceği, istediği zaman kapının önüne koyabileceği koşullar; ucuz işgücü anlamına gelmektedir. Taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma saldırısına karşı duramazsanız, milyonlarca işsiz ordusuna yeni bölükler halinde katılacaksınız. İşverenlerin kendi keyfine göre işçileri sokağa atamayacağını dosta-düşmana göstermelisiniz. Arkadaşlarınızın işi geri verilene kadar işyerini terketmemelisiniz. (...)