Ekim Gencligi ARSIVKIZIL BAYRAK
 
Kasım 2003
Sayı: 66
 İçindekiler
  Ekim Gençliği'nden...
  YÖK Yasa Tasarısı'na karşı eyleme, boykota, Kızılay'a!
  6 Kasım gösterileri...
  Ankara sokaklarında militan direniş!
  İstanbul'da 6 Kasım eylemleri...
  Diğer üniversitelerde 6 Kasım...
  5 Kasım'da Kemal Gürüz'ün görev süresi doldu...
  Eyleme, boykota, direnişe...
  Irak bataklığında dibe doğru
  Kampanyamıza işçilerden destek!
  Kampanya çalışmalarımızdan....
  İstanbul Üniversitesi kampanya çalışması...
  Etkin bir pratikle faaliyetimiz sürüyor!.
  ODTÜ'nün arkası: Bir silah fabrikası....
  ODTÜ-İSEM sömürü üretiyor!.
  YÖK'e, tasarıya ve emperyalist işgale karşı görev başına!
  "Sosyal Konsey"
  25 Ekim "Cumhuriyeti kollama" yürüyüşü...
  Rektörlere ve darbe çığırtkanlarına karşı komünistler alanlardaydı!
  Yeni Ekimler'in partisi 5 yaşında!
  Parti gençliğin omuzlarında yükselecektir!
  İÜ'yü parti sloganları ile inlettik!
  Alman Kasım Devrimi
  Komünist Tartışmalar
  Filistin'e barıış ancak zaferle gelecek!
  Onuruyla direnen ülke: Küba
  Politeknik direnişi
  Şehir uyanacak bir gün...
  Yabancılaşmış hikayeler...
  Gökhan Birben'le söyleşi
  "Yaşamak güzel şey be kardeşim!"
  Ankara Gazi Lisesi'nden...
  Okur mektupları



 
 

Onuruyla direnen ülke: Küba

10 Ekim 1868’de başlayan İspanyol sömürgeciliğine karşı mücadele süreci... Küba 10 yıllık bir mücadele ile bağımsızlığına ulaşıyor. Daha sonra ABD emperyalist bir müdahaleyle durumu kendi lehine çeviriyor. Bu sefer Küba topraklarında Amerikan sömürgeciliği başlıyor. Bütün yeraltı, yerüstü zenginlikleri, elektrik işletmeleri, şeker kamışı, telefon hizmetleri, vb. sömürgeciler tarafından yağmalanıyor. İşçiler ve emekçiler Fidel Kastro etrafında birleşiyorlar ve 1 Ocak 1959’da Küba devrimi gerçekleşiyor.

Silahlı ve ekonomik saldırılar

Halk tarafından silahla kovulan ABD bu yenilgiyi hazmedemiyor, müdahalelerini sürdürüyor. Amerikan Kongresi’nde de itiraf edilen, sadece F. Kastro’ya yönelik suikast girişimleri yüzü aşıyor. Amerika tarafından oluşturulan ve finanse edilen karşı-devrimci bir ordu örgütleniyor ve Domuzlar Körfezi çıkartması gerçekleştiriliyor. Fakat bu orduyu Küba halkı 72 saatte yokediyor. Üstelik ele geçirilen esirler açık mahkemelerde yargılanıyorlar. Demokrasi havarisi Amerika’nın Afganistan savaşında yakaladığı ve Taliban ve Kaide üyesi olmakla suçladığı 660’a yakın kişiyi Guantanamo’da tuttuğunu hatırlarsak, o dönem Küba’da savaş esirleri rüyalarında göremeyecekleri bir tutumla karşılaşıyorlar.

Bunların yanı sıra Küba’da 44 yıldır sürmekte olan bir ambargo var. 1 Ocak 1959’da başlatılıyor bu ekonomik savaş. Yavaş yavaş şekere kota konuyor, daha sonra da tamamen kaldırılıyor. ‘92-93 ve ‘94 yıllarında BM Genel Kurulu’nda bu ambargonun kaldırılması yönünde kararlar çıkıyor; hatta ‘94’te sadece iki oya karşı çıkıyor bu karar: Amerika ve İsrail. Ama dünyada kendinden başka güç tanımayan ABD, BM’yi işi düşmediği zaman tanımıyor.

Dünyayı “demokratikleştirme”ye yeminli Amerikan Kongresi’nden çıkan bir karar ile bu ambargo daha da güçlendiriliyor. Toricelli Yasası olarak da bilinen karara göre, Küba ile ticaret yapan ülke ile ABD bütün ticari ilişkilerini kesecek. İlk başta Fransa, Kanada, İspanya gibi ülkeler bu karara karşı çıksalar da, daha sonra yavaş yavaş uymaya başlıyorlar ve ambargonun bir parçası oluyorlar. Dünyanın en iyi sağlık sistemlerinden birine sahip bir ülke ilaç imal edebilmek için gerekli hammaddeleri alamıyor. Birleşmiş Milletler kayıtlarına göre kıtanın en iyi eğitim sistemine sahip bu ülkede kağıt ve kitap sıkıntısı çekiliyor.

Tüm bunlara karşı Küba halkı direniyor!

“Küba’da devrim ile birlikte sadece ekonomik gelişme değil, insanların düşüncelerini, bilinçlerini, onların özgürlüklerini geliştirmeyi hedefleyen bir yol izleniyor. Ve bu yüzden Küba’da sadece karnımız doysun diye bir derdi yok insanların. Bir süre kemer sıkıp, sıkıntı çekip daha sonra rahat edeceklerine, daha iyi yaşayabileceklerine inanıyorlar” diyor Küba’nın Türkiye Büyükelçisi ve ekliyor: “Bugün Küba’da aç insanların olduğu doğru. Bu emperyalizmin bir yalanı değil, ama sosyalizmin bir sonucu da değil. Çünkü yaklaşık 10 yıl öncesine kadar açlık yoktu. Sosyalist kampın çökmesi ile yardımlar kesildi, ambargolar ağırlaştı ve tüm bunlar Küba’yı etkiledi. Geçmişte şehirlerin güzelliğinden bahsediliyor. Artık Kübalılar’ın şehirlerini sevmediklerinden a da evlerini boyamak istemediklerinden değil, boya alacak para olmadığından bu böyle. Bu da esas olarak ambargodan kaynaklanıyor.”

Bütün bu olumsuzluklara karşı Küba dimdik ayakta. Ve tüm geri kalmış ülkelere yardım için planlar üretiyor. Afrika’da yaşanan ölümcül sağlık sorunlarına karşı ortak yardım önerisinde bulundu, emperyalist ülkeler bu yardımı reddettiler. Üstelik 3 bin yüksek eğitimli uzman Küba’dan gidecek ve bu ülkeler sadece mali yardımda bulunacakken.

Küba neden hedef tahtası?

ABD, Dünya Gıda Zirvesi’nde dünyadaki 800 milyon aç insanın sayısını azaltmak için yapılan tartışmalarda da gerçek yüzünü gizleyemiyor. “Herkese yeterli beslenme hakkı”nın sonuç bildirgesine konulmasına karşı çıkıyor; çünkü bu madde Küba’ya uygulanan ambargo ile çelişiyor.

Ve yeni saldırılar üretiyor ABD. Bu sefer de Küba’yı “biyolojik silah geliştirme arayışında” olmakla suçluyor. Tıpkı Irak’ta kitle imha silahı olduğunu savunduğu gibi!

Açık ki, Amerika’nın korktuğu Küba’nın üreteceği biyolojik silahlar değildir. Onun dünya üzerindeki hegemonyasını yıkacak olan bir sistemin, yaşadıkları tüm güçlüklere rağmen, bu ülke tarafından savunulmasıdır.

J. Bafra