Ekim Gencligi ARSIVKIZIL BAYRAK
 
Kasım 2003
Sayı: 66
 İçindekiler
  Ekim Gençliği'nden...
  YÖK Yasa Tasarısı'na karşı eyleme, boykota, Kızılay'a!
  6 Kasım gösterileri...
  Ankara sokaklarında militan direniş!
  İstanbul'da 6 Kasım eylemleri...
  Diğer üniversitelerde 6 Kasım...
  5 Kasım'da Kemal Gürüz'ün görev süresi doldu...
  Eyleme, boykota, direnişe...
  Irak bataklığında dibe doğru
  Kampanyamıza işçilerden destek!
  Kampanya çalışmalarımızdan....
  İstanbul Üniversitesi kampanya çalışması...
  Etkin bir pratikle faaliyetimiz sürüyor!.
  ODTÜ'nün arkası: Bir silah fabrikası....
  ODTÜ-İSEM sömürü üretiyor!.
  YÖK'e, tasarıya ve emperyalist işgale karşı görev başına!
  "Sosyal Konsey"
  25 Ekim "Cumhuriyeti kollama" yürüyüşü...
  Rektörlere ve darbe çığırtkanlarına karşı komünistler alanlardaydı!
  Yeni Ekimler'in partisi 5 yaşında!
  Parti gençliğin omuzlarında yükselecektir!
  İÜ'yü parti sloganları ile inlettik!
  Alman Kasım Devrimi
  Komünist Tartışmalar
  Filistin'e barıış ancak zaferle gelecek!
  Onuruyla direnen ülke: Küba
  Politeknik direnişi
  Şehir uyanacak bir gün...
  Yabancılaşmış hikayeler...
  Gökhan Birben'le söyleşi
  "Yaşamak güzel şey be kardeşim!"
  Ankara Gazi Lisesi'nden...
  Okur mektupları



 
 

“Gençliğin sözü söz!” kampanyasına
işçi ve sendikacılardan destek!

Lastik İş İstanbul Şube Başkanı Fedayi Öztürk:

“Kampanya doğrultusunda üzerimize düşeni yapmaya hazırız!”

- Irak’taki emperyalist işgale ve tezkereye dair düşüncelerinizi alabilir miyiz?

Fedayi Öztürk: Irak’taki işgal her açıdan haksız bir savaşın sonucudur. ABD’nin baskıları ile onun hakimiyetine hizmet etmek için Türk hükümeti de bir takım çaba ve hesaplar içerisindedir. Bunun karşılığında ABD ile pazarlıklar yapıp Türk askerini satışa çıkarmışlardır. Ancak toplumsal tepkilerin sonucu ABD’nin bu oyunları sonuçsuz kalmış, bunun üzerine ABD asker istemiyoruz demiştir. Bu bile tek başına Türkiye’nin egemenliğini kime bıraktığının bir göstergesidir. Türkiye’nin Irak’a asker göndermesi yanlıştır. ABD’nin petrol ve hegemonya için başlattığı işgale ortak olmanın hiçbir anlamı yok. Bizim Irak halkıyla hiçbir sorunumuz yok ve olamaz da. Irak’taki mücadelenin karşısında değil Irak halkının yanında olmalıyız.

- Üniversitelerimizi birer işletmeye dönüştürecek olan yasa tasarısına dair düşünceleriniz neler?

- Hükümet kendi emellerini hayata geçirmek için yalnız üniversitelerde değil tüm kurumlarda kadrolaşmaya gidiyor. Bunlar uzun süreçte Türkiye’yi içinden çıkılmaz bir batağa sürüklemek istiyorlar. YÖK’ün statükocu yapısını dağıtıp kendi statükocu yapılarını kurmak istiyorlar.

Bugün istenen de özelleştirilen üniversitelerde hükümetin kendi kadrolarını oluşturmasıdır. Bizler üniversitelerin özelleştirilmesine karşıyız. Bu, üniversitelerin kapılarının işçi ve emekçi çocuklarına kapatılması anlamına gelir. Eğitim bir ayrıcalılıklar topluluğunun tekeline geçer. Bu yüzden, nasıl kendi alanlarımızda buna karşı mücadele veriyorsak, üniversitelerde de buna karşı verilen mücadeleyi haklı görüyoruz. Bence üniversiteler özgür ve özerk olmalıdırlar. Üniversiteler kendi politikalarını çalışanından, öğretmeninden öğrencisine kadar tüm bileşenleriyle kendileri belirlemelidirler. Dolayısıyla ortaya konulan bu politikalara ve yasal düzenlemelere karşı çıkmalıyız.

- Ekim Gençliği olarak başlattığımız kampanyayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Üniversite öğrencilerinin başlatmış bulunduğu bu kampanya örnek bir davranıştır. Kampanyanın daha güçlü ve daha başarılı olabilmesi için bütün duyarlı kesimlerin bu kampanyaya güç katması gerekmektedir. Üniversite öğrencilerinden başlayan bir kampanya ülkemizin aydınlık geleceği için umut vericidir. Basından ve kamuoyundan üniversitelerin bu ve benzeri çalışmalarını takip etmeye çalışıyoruz. Lastik-İş Sendikası İstanbul Şubesi olarak da, bu kampanya doğrultusunda üzerimize düşen ne varsa yapmaya hazırız. Teşekkür ediyor ve çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

Birleşik-Metal 2 No’lu Şube Genel Kurulu’nda BDSP temsilcisi olarak bulunan bir işçi...

“YÖK’e, yasa tasarısına ve işgale karşı ortak mücadele örülmelidir!”

- Irak’taki emperyalist işgale ve tezkereye dair düşüncelerinizi alabilir miyiz?

BDSP temsilcisi: Amerikan emperyalizminin Ortadoğu üzerinden belli hesapları var. Bu hesapları özellikle 11 Eylül saldırısından bu yana hayata geçirmeye çalışıyor. Irak’ı, bu ülkenin zenginliklerini gaspetmek ve uzun vadede Ortadoğu üzerinden yayılmacı planlarını daha güçlü bir şekilde hayata geçirebilmek için bir vesile olarak kullandı.

Burada bizim açımızdan bir diğer önemli yan, Türkiye’deki işbirlikçi iktidarın da bu işgalin ortağı olma çabasıdır. Savaş başladığı zaman tezkereyi geçirememişlerdi. Ama bu süreçte, tezkereyi değil fakat ABD’ye gereken askeri geçirdiler ve gereken lojistik desteği sağladılar. Şimdi ise uşaklıkta daha önce ortaya konulanlar yeterli görülmedi ki, tezkereyi geçirmiş bulunuyorlar. Böylece ABD uşağının yularını eline almıştır, bu yuları istediği zaman istediği yerde, belki bir süre sonra Irak’ta, belki de İran veya Suriye gibi ülkelere olası müdahalelerde kullanacaktır.

Burada üzerinden atlanmaması gereken en önemli noktalardan birisi de, Irak halkının ortaya koyduğu direniştir. Bu direniş sonucu bataklığa saplanmış bulunan ABD oradan çıkış yolu olarak bizleri ve çocuklarımızı görmektedir. Ancak şu bilinmelidir ki, Irak’taki haklı direniş er geç kazanacaktır. ABD’nin saplandığı bataktan çıkma şansı yoktur.

- YÖK yasa tasarısı ve YÖK’e dair düşünceleriniz?

Aslında bu süreç çok önce başladı. Özel üniversitelerin kurulması, dersanelerin açılması bu süreci başlatan halkalardır. Bugün sadece eğitimde değil, birçok hizmet sektöründe de durum aynı. Tüm sosyal hizmet alanları uluslararası tekellere ve ülkemizdeki işbirlikçilerine peşkeş çekilmeye çalışılıyor.

YÖK yasa tasarısının geçirilmesinin sonucu işçi ve emekçi çocuklarının üniversitelere girememesi olacak. Üniversitenin tüm imkanları sermayenin hizmetine açılacak, üniversiteler birer sermaye kurumu niteliği kazanacak.

Eğitim bir sosyal hizmet alanı, bu nedenle tüm halka verilmesi gereken bir hizmet. Ancak biz emekçilerin bunun böyle olması gerektiğini düşünmemiz sermayenin ve onun devletinin bunu böyle görmesi anlamına gelmiyor. Bu ancak mücadele edilerek kazanılabilir. Nasıl ki kölelik yasasının uygulanamamasının ön koşulu direnmekse, üniversiteler de mücadele ederek bu süreci karşılayabilir. Tabii ki bu tek başına öğrencilerin değil velilerin, eğitim emekçilerinin ve tüm işçi sınıfının mücadele gündemleri olmalıdır.

- Ekim Gençliği olarak başlattığımız kampanyayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Anlamlı bir kampanya bence. YÖK’e, yasa tasarısına ve işgale karşı mücadele mutlaka ortak bir şekilde örülmelidir. Gündemleri iyi birleştirmiş, araçları net belirlenmiş bir kampanya mutlaka başarıya ulaşacaktır. Öğrenciler bu gündemler üzerinden üzerlerine düşen sorumlulukların bilinciyle çalışmalarını sürdürüyorlar. Tabii ki hiçbir düzey sonuç alıcı bir çalışma için yeterli olmayacaktır ve her zaman daha güçlüsünü ve ilerisini hedeflemeliyiz. Bunu yapacağınız bilinciyle çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

Direnişteki Karyer işçisi Savaş Kaplan:

“Ne AKP, ne de YÖK!”

- Irak’taki emperyalist işgale ve tezkereye dair düşüncelerinizi alabilir miyiz?

Savaş Kaplan: İşgale karşı söylemek istediğim, bu işgalin sadece petrol için olmadığıdır. ABD Irak’a da Afganistan’da da müdahale ederken, bu ülkelerle beraber komşu olan ülkeler de onlarca yeni üs kurdu ve kurmaya devam ediyor. ABD’nin esas amacı Ortadoğu ve Avrasya’da kendi egemenliğini geliştirmek. Ülkemiz gençliğinin ucuz olduğu düşünülen kanı ise ABD’nin bu çıkarları çerçevesinde Türkiye tarafından pazarlanmaya çalışılıyor. Ben kendi adıma şunu net bir şekilde ifade ediyorum: Irak’a ne ölmeye ne de öldürmeye gideceğim ve işgale sonuna kadar hayır diyorum.

-YÖK yasa tasarısı ve YÖK’e dair düşünceleriniz?

- YÖK üniversite öğrencilerini ve emekçilerini siyasetten uzak tutmak için kurulmuş baskıcı bir kurumdur. Tabii ki bunun yanında YÖK’ün bir diğer hedefi üniversiteleri paralılaştırmaktı. Bugün de bu hedefle hareket etmektedir.

Son dönem medyada çokça öne çıkan YÖK-AKP gerginliği ise bence yapay bir gerginlik. Bunlar arasında toplum taraflaşmaya zorlanıyor. Buna karşı söylenmesi gereken; ne AKP ne YÖK’tür. Çünkü ikisi de sermaye ve emperyalizme hizmet eden kurumlardır, ikisine de karşı olmak gerekiyor.

Birleşik Metal İş Sendikası Genel Sekreteri Muzaffer Şahin:

“Üniversiteler demokratik ve özerk olmalıdır!”

- İşgale ve tezkereye ilişkin düşünceleriniz?

Muzaffer Şahin: Birleşik Metal ve DİSK olarak Irak’ın işgaline baştan itibaren karşıydık. Bunu alanlarda yaptığımız eylemlerle dile getirdik. Oradaki savaş değil, emperyalist bir işgaldir. Ayrıca Türkiye’nin Irak’a asker göndermesini istemiyoruz. Para için işgalin parçası olmak çok kötü bir şey.

- YÖK yasa tasarısı ve YÖK’e dair düşünceleriniz?

- YÖK, üniversite gençliğini ve öğretim görevlilerini baskı altında tutmak için kurulmuştur. Bu, demokrasiden yanayım diyenlerin kabul edemeyeceği bir şeydir. Üniversiteler bizce demokratik ve özerk olmalıdır. Ve üniversitelerin ticarethaneye dönüştürülmesi kabul edilemez. Bununla birlikte harçların da kaldırılması acil bir talep olarak ortaya konulmalıdır.



Sözler Kurtköy ve Sultanbeyli’den...

Kampanyamızı semtlere taşıyoruz

19 Ekim günü akşam saatlerinde kampanyamız çerçevesinde Sultanbeyli’de yaklaşık 20 kişinin katıldığı tanıtım toplantısı yapıldı.

Kısaca işgalin ve tezkerenin ne demek olduğunu anlatan genç komünistler ardından kampanyalarının önemini vurguladılar. Umut ve mücadele diyerek, bu konuda katılımcıların neler düşündüğünü sordular. Sözü alan herkes böyle bir kampanyanın ne kadar anlamlı olduğunu vurguladı. Bir dinleyici, işçi ve emekçilere doğru politikalar ve araçlarla yaklaşıldığında onların yaşamlarını kesen sorunlarda aslında ne kadar da duyarlı olduklarına değindi. Dernek yönetiminden bir genç kampanyanıza destek vereceklerini söyledi.

Dernekten ayrılan genç komünistler kahvehanelere girerek söz almaya başladılar. Çok kısa sürede 4 kahvede 120 kişiden söz aldılar. Her kahvede sözlü ajitasyon konuşması yapıldı.

Kurtköy’de de 40 kişinin katıldığı ikinci toplantı gerçekleştirildi. Burada da sermayenin tezkeresi ve YÖK yasasının nasıl bir saldırı olduğu anlatıldı. Katılımcıların çoğunun genç işçi olması nedeniyle iş yasasına da vurgu yapan konuşmalar birlikte mücadele çağrısı ile bitirildi.

İki semtte toplam 180 söz alan genç komünistler, gençliğe kampanyalarını taşımanın coşkusuyla semtten ayrıldılar.

İstanbul Ekim Gençliği