29 Mart '03
Sayı: 12 (102)


  Kızıl Bayrak'tan
  Irak direniyor, dünya halkları direniyor!
  Amerikan uşaklarının kirli oyunları
  "Stratejik ortaklık" adı altında utanç verici bir uşaklık!
  ABD'nin kirli yalan makinesi parçalanıyor
  Irak halkının direnişi emperyalistlerin kolay zafer beklentisini boşa çıkardı!
  Emperyalist savaşa karşı halkların ve emekçi kitlelerin dinmeyen eylem dalgası
  Dünyada emperyalist savaş karşıtı eylemler...
  Dünyada emperyalist savaş karşıtı eylemler...
  Emperyalizm özgürlük değil, ölüm, yıkım ve kölelik bahşeder!
  Emperyalist işgal ve saldırılara karşı Irak halkı dişiyle, tırnağıyla ve onuruyla direniyor!
  Tayyip Erdoğan'ın "ulusa sesleniş" konuşması...
  Emperyalist savaş, Kürt sorunu ve CHP
  Türkiye'de emperyalist savaş karşıtı eylemler...
  Türkiye'de emperyalist savaş karşıtı eylemler...
  Türkiye'de emperyalist savaş karşıtı eylemler...
  Türkiye'de emperyalist savaş karşıtı eylemler...
  Kocaeli mitinginde binler alanlardaydı...
  Kocaeli mitinginde emekçilerle savaş üzerine konuştuk...
  Newroz kutlamaları...
  Emperyalistlere ve uşaklarına karşı kavgayı yükseltelim!
  Irak'a saldırı ve ilk planda göze çarpan gerçekler...
  ÖO direnişçisi Yusuf Arıcı şehit düştü
  Kızıldere: Kavga bayrağımızda bir kilometre taşı...
  Hollywood'dan yükselen savaş karşıtı tepkiler büyüyor!
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Bombalar altında direnen Irak

20 Mart sabahı ABD ve İngiltere Irak’a karşı saldırıya geçti. Başta Bağdat olmak üzere birçok kent füzelerle ve uçaklardan atılan bombalarla vurulmaya başlandı. Bağdat sanki bir ölü kent görünümü almış, siren seslerine insanların koşuşturmaları eşlik ediyor. Ardından Kuveyt’te konuşlanmış ABD ve İngiliz askerleri Irak topraklarına girdiler.

Başta haydutbaşı Bush olmak üzere diğer sözcüler dört gün içinde operasyonu tamamlayıp Bağdat’a gireceklerini söyleyip durdular. Geçen bir haftanın sonunda ise savaşın daha fazla uzayabileceğini, haydutbaşı Beyaz Saray’ından açıkladı. Generalleri ise şaşkınlık içinde “Ummadığımız direnişle karşılaştık” demeye başladılar. Her türlü silah ve teknolojik üstünlüğe sahip olan ABD emperyalizmi önce “kimyasal silah” var deyip Irak’ın birçok silahını imha ettirip ardından savaş açtı. Bu yolla fazla bir kayıp vermeden ele geçireceklerdi. Fakat evdeki hesapları çarşıya uymadı.

Savaşın bir haftalık seyrine kısaca bakıldığında; El Cezire televizyonlarında teşhir edilen ABD’li esirlerin şaşkın bakışları ve korku dolu gözleri Bush ve ekibinde şok etkisi yarattı. ABD Savunma Bakanı tehditvari bir söylemle esirlerin medyada gösterilmesi Cenevre sözleşmesine aykırıdır dedi. Fakat esir alınan Iraklı askerlerin (hatta ellerinde beyaz bayrakla katledilen Iraklılar’ın) gösterilmesi Cenevre Sözleşmesi’ne aykırı değil! Şimdiye kadar denenmemiş silahları kullanmak, dahası nükleer bomba kullanmakla tehdit etmek de aykırı değil!..

Emperyalist işgalin ilerleyen günlerinde “akıllı” füzelerin Suriye’de bir yolcu otobüsünü vurması ve ardı ardına İran’a, Türkiye’ye düşmesi, “yanlışlık”tan ziyade bu ülkelere yönelik bir gözdağı olmalı. Gerçi savaşın başladığı ilk gününden Arap Birliği’nin genel sekreterinin açıklaması kayda değerdir. Aynen şunu söyledi: “Eğer bu savaşa kayıtsız kalırsanız sıra sizlere de gelecek!” Gelişmeler bunu doğrular nitelikte.

Emperyalist haydutlar hiçbir kural tanımadan Irak halkını bombalıyor. Amaçları ülkenin petrol ve enerji kaynaklarını ele geçirmek. İnsanlar ölüyor, kadınlar ve çocuklar da... Hastaneler yaralılarla dolup taşıyor. Ve hiçbir şeyden habersiz çocuklar. Hiç haketmedikleri bir savaşta başlarına düşen bombalarla katlediliyorlar. Zaten 12 yıldır uygulanan ambargo sonucu ilaçsızlık ve gıdasızlıktan 1 milyonu aşkın Iraklı çocuk hayatını kaybetti. Kapitalizmin barbarlığı düne kadar Hiroşima, Nagazaki, Kore ve Vietnam’da idi. Şimdi ise Ortadoğu’da barbarlığını kanıtlıyor.

Emperyalizm dün nasıl Vietnam’da yenilgiye uğramış ise bugün de Ortadoğu’da aynı sonuçla karşılaşmaya mahkumdur. Irak halkı ülkenin değişik bölgelerinde onuruyla, kanı ve canıyla direniyor. Onların bu duruşu başta Ortadoğu halkları olmak üzere tüm dünya halklarına emsal olacaktır.

Dünyanın her yerinde savaş karşıtı gösteriler artarak devam ediyor. Kitlesellik anlamında son yılların en katılımlı gösterilerine sahne oluyor tüm dünya.

Şimdi zamanıdır Irak halkı ile dayanışma bayrağını yükseltmenin, zamanıdır yüreklerimizi o masum çocukların yanına koymanın...

Türkiyeli işçi ve emekçiler olarak mücadele bayrağını daha yukarıya çekmenin zamanıdır.

İzmir’den bir inşaat işçisi



Çiftehavuzlar katliamı davası sürüyor

İstanbul’un 4 ayrı semtinde yapılan operasyonlarda devrimcilerin katledilmesiyle ilgili dava, 27 Mart günü, Kayseri Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Kayseri girişinde polisin engellemesi nedeniyle avukatlar ve TAYAD’lılar duruşmaya katılamadılar. Bunun üzerine TAYAD’lı aileler adliye önünde bir basın açıklaması yaptılar. Açıklamaya yaklaşık 250 kişi katıldı. Adliye önünde ellerinde katledilen devrimcilerin resimlerini taşıyan TAYAD’lı aileler, katledilenlerin ülkelerinin bağımsızlığı için mücadele ettikleri için katledildiğini açıkladılar. Kayseri’den basın açıklamasına çeşitli kurumları temsilen katılımlar oldu. Polis yoğun güvenlik önlemi almıştı. Açıklama yapıldıktan sonra zafer işareti ve zılgıtlarla eyleme son verildi. Duruşma 9 Mayıs 2003 tarihine ertelendi.

SY Kızıl Bayrak/Kayseri



“Birlikte yürüyoruz geleceğe”

Merhaba değerli Kızıl Bayrak emekçileri,

Kavga dostları merhaba,

Bilinmeyen meçhule değil, güneşli, kavgalı ve sevdalı bir yolculuğa çıktık. Ütopyamızın yolculuğuna.

Birlikte yürüyoruz geleceğe; inançlı geleceğe doğru!

2003 yılımızın Mart ayında, gelecek Newroz’umuzu candan kutlar ve elele yaşayan Kürt ve Türk vb. tüm halklarımızın yeniden kavgaya sarıldığı, kardeşleştiği ve kavgada yoldaşlaştığı gün olmasını dilerim.

Yüreğim kavga ve siper; siz dostlarımdan ayrı olduğu için biraz fazlaca atıyor bugünlerde...

Yine de herşeye rağmen devrimci sevdadır insanı güzel kılan diyorum.

Achen F tipi cezaevinden katılmak istiyorum coşkunuza. Yarınlar, tüm çekiciliği ve güzelliği ile bizimdir dostlar.

Sizleri, tüm coşkun sevgili, inançlı ve yarınlı yüreğimle, şubat şubat selamlıyorum.

Kavgayla ve dostça kalın.

Newroz piroz be!

Savaşa hayır, devrimci zora evet!

Yaşasın halkların kardeşliği!

Oktay Başköy
Achen F tipi Cezaevi’nden Alınteri okuru



Gözleri yakut

Doğrultup füzelerinizi
bozkırlarımıza,
kaçıncı ölüm tugayından geldiniz?
İri bedenleriniz,
ölüm kusan ellerinizle,
semiz ve tiksinçsiniz.
Siz gelin de;
Suzan Baran’ın gözlerine bakın.
Kaç bozkırın ateşi sönmüş gözlerinde?
Kaç kez dağ menekşeleri
çiçeğe durmuş?
Kaç çocuğun gülüşü sinmiş bakışına?
Ve… kaç sevda taşımış
incecik bedeninde?
Kaç namluya sürülmüş bakışı,
özgürlük uğruna dumana duran
dağlarda?
Hala yasemin kokar elinde
direnç şarkıları susmaz
dilinde.
Gözleri yakut.
Ve parıldamakta hala,
Ölümü kaç kez yendiler
dip-diri bedenlerde;
Haticeler, Sevgiler, Ayçeler, Güneşler…
… Ve daha niceler.
Bataryalarınız!
Susturur mu sanıyorsunuz?
Ama siz, ölümden korkuyorsunuz,
siz, yaşamdan da korkuyorsunuz.
Bu ne bilmece?
İşte soruyoruz:
“Özgürlük” adına kaç kadına
tecavüz ettiniz Bosna’da?
Afganistan’da, Ruanda’da?
Tokat yediniz Vietnam’da, Küba’da
akıllanmadınız daha!
“Üstünlüğünüzü” Hitler’den tanırız…
Mussoloni çırpınışıyla son bulur ancak.
Sizin saldırgan hikayeniz…

Rahime Henden