Emperyalist savaşa karşı işçi sınıfı ve emekçilerin büyük tepkisi yapılan anketlere de yansıdı. Bu durum düzen solu CHPyi sahte bir savaş karşıtı tutuma yönelti. Savaşa hayır! sloganı CHP örgütleri tarafından kullanılmaya başlandı.
Bu sahte savaş karşıtlığının altında yatan iki temel neden vardı. Bunlardan birincisi emperyalist savaşa karşı büyüyen kitle tepkisinin devrimci kanallara akmasını engellemekti. Kitle hareketliliğini kendi mecrasında tutabilen bir CHP aynı zamanda düzene iyi bir hizmette bulunmuş olacaktı. İkincisi ise, savaş konusunda aldığı tutumla çuvallayan bir AKPnin kitle desteğini hızla kaybedecek olması. Sermayeye hizmet için sırasını bekleyen CHP için bu durum bulunmaz bir fırsattı. Sahte savaş karşıtlığı CHPyi güçlendirirken AKPyi zor durumda bırakacaktı.
ABD büyükelçisi ile görüşmesi esnasında Kitle imha silahlarını ortadan kaldırmanın savaştan başka bir yolu yok mu? masum sorusuyla muhatabını üzmemeye özen gösteren CHP lideri Deniz Baykal, sıra AKPye gelince eleştiride sınır tanımadı. İşi AKPyi müslüman kanı üzerinde pazarlık yapmak düzeyinde sert eleştirilere vardırdı.
Deniz Baykal başından bu yana Irakdaki muhtemel gelişmelere duyduğu rahatsızlığı ifade etti. Barzani tehdittir. Türkiye gerekirse bu tehditi ortadan kaldırmak için Iraka girer diyen Baykal, inkar ve imha temelinde şekillenen devlet politikasına tam bağlılığını ilan etti.
CHP liderinin Kuzey Irakın işgalini açık bir dille savunan açıklamaları devam ediyor. Baykal büyük devlet adamı edasıyla, Türkiyenin istemediği sorunlarla karşılaşmamak için önlemler alınması gerektiğini sermaye hükümetine hatırlatıyor. Daha da ileri gidiyor, ordunun Kuzey Iraka daha fazla yığınak yapması gerektiğini savunuyor: Bölgeye onbinlerce Türk askerinin girmesi gerekirdi. Bu askerler mekanize güçlerlerle takviye edilmeliydi. Yarın Türkiyenin istemeyeceği gelişmelere karşı caydırıcı olmalıydılar diyerek imha ve inkara dayalı yaklaşımını tüm açıklığıyla ortaya yere seriyor.
Türkiyenin istemeyeceği gelişmeler, Kürtlerin bölgesel özerklik kazanması ya da Irak federatif yapısı içinde yer alması. Barzani ve Talabaninin ABD emperyalizmi ile uyumlu olmaya en az sermaye devleti kadar özen gösterdikleri; ABD emperyalizminin Ortadoğudaki İsrail ve Türkiye ayaklarından sonraki üçünçü saç ayağı olmayı istedikleri ortada. O halde sermaye devletinin ve bu devleti kurmakla övünen sermayenin has partisi CHPnin sıkıntısı nereden kaynaklanıyor? Sorunun yanıtı açık. Uluslararası bir sömürge olan dört parçaya bölünmüş Kürdistanın en büyük parçası Türkiye Kürdistanıdır. Onmilyonlarca Kürt işçi ve emekçisi ulusal hak ve özgürlüklerden yoksun yaşamaktadır. Ulusal hak ve özgürlük istemiyle tam 28 kez sömürgecTürk devletine karşı isyan bayrağını açmış, her seferinde katliamla bastırılmıştır.
Sosyal demokrasi tüm tarihi boyunca sermayenin ihtiyaçlarını esas alan bir çerçevede politika yaptı. CHP, SHP gibi partilerin hükümette oldukları dönemlerde işçi sınıfı ve emekçilere yönelik sosyal yıkım programları pervasızca uygulandı. 5 Nisan vb. iktisadi yıkım paketleri SHPnin hükümet ortağı olduğu dönemde gündeme getirildi. Maraş ve Sivas katliamları sosyal demokratların hükümet oldukları dönemde gerçekleştirildi.
Hiç kuşku duyulmasın, bugün hükümet olan parti CHP olsaydı, tıpkı diğer sermaye partileri gibi tereddütsüzce Türkiyeyi ABD emperyalizminin savaş arabasına bağlayacak, mazlum Irak halkının katledilmesi suçuna ortaklık edecekti. Zira CHPnin tarihi işçi sınıfı ve emekçilere karşı ikiyüzlülüğün, suçluların korunmasının, Kürt halkının katledilmesinin, ABD emperyalizmine kölece bağlılığın tarihidir. CHPnin tarihi Kürt halkının özgürlük mücadelesini açıktan hedef almanın, bu mücadeleyi bölücü terör diye nitelemenin, her dönemde Kürt halkına yönelik imha ve inkar savaşını savunmanın tarihidir.
Kültürel hak kırıntılarıyla Kürt halkının özgürlük ateşini söndürmek tüm düzen partileri gibi CHPnin de Kürt sorunundaki temel politikasıdır. Bu nedenle, emperyalist savaş ve Kürt sorunu çerçevesinde CHPnin politik tutumunun teşhir edilmesi önem taşıyor. Kitlelerin emperyalist ABDye ve işbirlikçi AKPye yönelen tepkisinin sahte savaş karşıtlığı üzerinden CHPnin potasına akmasını engellemek gerekiyor. Bu konuda gösterilecek başarı devrim cephesini güçlendirecektir.