İşbirlikçi Irak muhalefeti bölge halklarına ihanet içinde...
Emperyalizm özgürlük değil, ölüm, yıkım ve kölelik bahşeder!
ABD savaş öncesinde Iraklı işbirlikçilerine olabildiğince çeki düzen verdi. Dünya bu işbirlikçileri artık Irak muhalefeti olarak tanıyor. ABD işbirlikçisi bu muhalefet, Kürdistan Demokratik Partisi (KDP), Kürdistan Yurtseverler Birliği (YNK), Irak Ulusal Kongresi, Irak Ulusal Uzlaşma Hareketi, Anayasal Monarşi Hareketi, Irak Türkmen Cephesi, Asuri Demokratik Hareketi ve Irak İslam Devrimi Yüksek Konseyinden oluşuyor.
"Irak muhalefetinin göbek bağını ABD kesti. Başlıca bileşenleri ABDden yardım alıyor, ABD talimatlarıyla hareket ediyor. Sık sık da Amerikaya bağlılıklarını dillendiriyorlar. KDP ve YNK, yaşadıkları onca acı tecrübeye rağmen, ABDsiz yapamıyorlar. Busha güven beyan ediyor, desteklerini vurguluyorlar. En ibret verici olanı ise, dünya halklarının bu baş celladına özgürlük savaşçısı payesinin verilmesi (Irak Ulusal Kongresi Başkanının Selahaddin Konferansındaki konuşması).
Bu gruplar savaşın başlamasından önceki son bir ayda ABDnin istekleri doğrultusunda çalışmalarını hızlandırdılar. Şubatın son günlerinde Selahaddin kentinde yapılan konferansta ortak bir sonuç bildirisi yayınlayıp, savaş sonrası Irak için geçici bir hükümet bile kurdular. Başkanlık Konseyinde Asuri ve Türkmen grupları dışındakilerin liderleri yer alıyor. Grupların temsilcileri son olarak Ankarada bir araya geldiler. 18 Marttaki toplantıya sadece KDP, YNK ve Türkmen temsilcileri katılmış ve Türkmenlerin de başkanlık konseyinde temsil edilmesi konusunda uzlaşma sağlandığı açıklanmıştı. Tüm temsilcilerin katıldığı ertesi günkü toplantıdan ise bu karar çıkmadı.
Türkiyenin boşa çıkan hesapları
ABD Türkiyenin asker gönderme ve asker bulundurma tezkeresini ikinci kez meclise göndermesini beklemeden Basra Körfezinden savaşı başlatma kararı aldı. Böylece Türk devletine bir şey vermesine gerek kalmadı. Dolayısıyla Türkiyenin Türkmenler üzerinden yaptığı hesaplar boşa çıkmış oldu. Toplantılar sonrasında yayınlanan sonuç bildirilerinde yeni olan tek şey, Türkmenlerin de Irakın kurucu unsurları arasında sayılmasıydı. Bu arada TSKnın kendi başına Güney Kürdistana girişinin önüne de Amerika tarafından set çekildi. Bu bir bakıma bir Kürt devletinin kurulmasından öcü gibi korkan Türk egemenlerinin eteğini tutuşturma manevrasıydı. Nitekim ABDnin bu manevrası sonuçlarını vermiş durumda. Dünya savaşın kendisine odaklanmışken, Türk egemenleri nasıl ederiz de Kuzey Iraka gireriz, ABDyi nasıl yumuşatabiliriz? die kara kara düşünüyorlar.
Türk devletinin kaygılarının bir karşılığı varsa, bunun kaynağında KDP ve YNK değil, Amerika olabilir. Neticede dünya halklarının kanına susamış, yeryüzünün zenginliklerini tekeline alma histerisine kapılmış emperyalist bir gücün ne yapacağı belli olmaz. Ama KDP ve YNK üzerine oturtulmuş bir kaygı büyük oranda yersiz. Zira KDP ve YNKyı Türk egemenleri çok yakından tanıyorlar. Zamanında Kürt özgürlük mücadelesine karşı yürütülen kirli savaşta bu iki uşaktan epeyce yararlanmışlardı. Kimi zaman birleştirip PKKye karşı savaştırdılar, kimi zaman birbirlerine saldırtarak Güney Kürdistanı işgal etmek için zemin yarattılar. Nitekim Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök de, düzen çevrelerince ateş püskürtülen Erbil gösterisi (3 Mart) sonrasında, KDP ve YNK ile yıllar öncesine dayanan kirli işbirliklerini itiraf etmioldu.
Erbil gösterisinde KDP ve YNKnın öne çıkardıkları slogan Özgürlüğe evet, işgale hayırdı. Miting TSKnın Güney Kürdistanı işgal etmesini (ya da işgal emelini) kınamak amacıyla yapıldı. Buna kimsenin söyleyecek bir sözü olamaz. Tersine, sömürgeci emellere karşı mücadele meşru ve haklıdır, onurlu bir özgürlük istemi canı gönülden desteklenir.
Ama slogandaki özgürlükten kasıt tamı tamına ABDnin işgalidir. KDP ve YNK Amerikan saldırganlığından medet umuyorlar. Dünyayı kana bulayan ve halkları köleleştirmeye çalışan cellatların Irak saldırısını özgürlük diye alkışlıyorlar. Böyle bir özgürlük olabilir mi? Emperyalistlerin halkları özgürleştirdikleri dünyanın neresinde, tarihin hangi evresinde görülmüş? Hele de söz konusu olan ABD emperyalizmi ise...
ABD uşaklığında tam gaz
Bush Irakı hedef tahtasına çaktığı zaman KDP ve YNK neredeyse bayram edeceklerdi. O günden beri ABD uşaklığının dozunu arttırdılar. Şimdi peşmergeleri ABDnin askeri birlikleri olarak savaşa sürüyorlar. Karşılığında bekledikleri sadece bir kırıntıdan ibaret. 91den beri sürüp gelen fiili durumun federasyon adıyla resmileşmesi. Ne var ki bu kadarının bile garantisi yok. Sık sık başcellata güven beyan eden, beklentilerini dile getiren işbirlikçi güçler de bunun farkında. Başta Barzani ve Talabani, ABDnin iki büyük ihanetinin canlı tanıkları. 70lerin başında Şahı iktidardan uzaklaştıran BAAS rejimine karşı Mustafa Barzaniyi ayaklandıran ABD idi. 74te Şah ve BAAS rejimi anlaşınca baba Barzaniyi kırıma terketmekte tereddüt etmedi. Amerika 91de de benzer bir oyun tezgahladı. Bu kez KDPnin başında Mustafa Barzani vardı. KDP ve YNK g&ml;çleri baba Bushtan söz alıp Saddam rejimine karşı ayaklandılar. Ama ABD Irak meselesini o gün için halledince Kürtleri Saddamın katliamıyla başbaşa bıraktı. Emperyalist bir güçten, özellikle de ABDden başka ne beklenebilir ki?
Barzani ve Talabani iki büyük ihanete uğradıkları halde ABD maşalığına devam ediyorlar. Bu sınıfsal bir konumdan, buna denk düşen bir siyasal tutumdan kaynaklanıyor. Kürtlerin temsilcileri olarak lanse ediliyorlar. Oysa onlar Kürt ulusunun küçük bir azınlığının temsilcileri. KDP feodal aşiret ağalarının, YNK ise burjuvalaşmış feodallerin çıkarlarını temsil ediyor. Böyle olduğu için de Kürt halkının özgürlük mücadelesine yarar değil, zarar veriyorlar.
Bu Irak saldırısına ilişkin tutumlarından da görülebilir. Saddam rejimine son vermek bahanesiyle Irak halkının üzerine ölüm ve yıkım kusan ABDye yardım etmekte tereddüt etmiyorlar. Üstelik bu yıkımı Kürt halkı da yaşıyor. ABDnin sözlerinde durmaması bir yana, Amerikan uşakları yüzünden Kürt halkının hanesine bir de kardeş bir halkın katline ortak olmak utancı yazılacak.
Boş hayallere kapılmanın gerisindeki uşakça zihniyet
Bunlar apaçık ortadayken, ilk zamanlarda KADEK ve paralel düşünen öteki Kürt reformistleri de başcelladın planını olumlu karşıladılar. Ancak Kürt emekçilerini bu politikaya kazanamadılar. Bu kez reformist önderlik kitlelerin kuyruğuna takılmak zorunda kaldı.
Fakat özü itibariyle Güney Kürdistandaki işbirlikçi akımlardan farklı olmayan bir anlayış olduğu gibi duruyor. Bütün mesele nasıl olursa olsun bir Kürt devletinin kurulmasına bağlanmış. Bir Kürt devleti kurulsun da isterse kukla bir devlet olsun anlayışıdır bu. Ya da Irak halklarının katliamına, hatta bu katliama ortak olma pahasına olsa da, yeter ki federe bir devletimiz olsun anlayışıdır. ABDnin Irakı hedef olarak açıklamasını demokratik bir müdahale bağlamında değerlendirmenin, buradan boş hayallere kapılmanın gerisinde bu uşakça zihniyet var. Tarihsel ihanet Güney Kürdistandaki işbirlikçilerin yanı sıra, bu zihniyetin sahipleri tarafından da temsil edilmektedir. Böyle bir ortak noktada buluşmaları tesadüf değildir. Tıpkı KDP ve YNK gibi Türkiyedeki Kürt reformistlerinin temsil ettiği kesimler de Kürt burjuvazisidir.
Kürt halkı tarihsel ihanetlerin temsilcilerini yakasından silkmediği müddetçe özgürleşemez. Dahası bir de işbirlikçi-teslimiyetçi önderlikler tarafından emperyalizmin sefil çıkarlarının ve kanlı oyunlarının figüranı haline getirilir. Bir başka deyişle ABDnin Irak saldırısına destek vermek, özgürlük değil, ölüm, yıkım ve asla silinmeyecek tarihsel utançlar getirir. Bunun adı özgürlük değil, katmerli köleliktir.
Özgürlük ancak emperyalizme ve sömürgeciliğe karşı dişe diş bir mücadeleyle, onurlu bir duruşla kazanılabilir. Türkiyede ezilen Kürtler için özgürlüğün yolu, öteki milliyetlerden işçi ve emekçilerle birleşip sermaye iktidarına karşı devrim ve sosyalizm savaşını yükseltmekten geçiyor.
|