29 Mart '03
Sayı: 12 (102)


  Kızıl Bayrak'tan
  Irak direniyor, dünya halkları direniyor!
  Amerikan uşaklarının kirli oyunları
  "Stratejik ortaklık" adı altında utanç verici bir uşaklık!
  ABD'nin kirli yalan makinesi parçalanıyor
  Irak halkının direnişi emperyalistlerin kolay zafer beklentisini boşa çıkardı!
  Emperyalist savaşa karşı halkların ve emekçi kitlelerin dinmeyen eylem dalgası
  Dünyada emperyalist savaş karşıtı eylemler...
  Dünyada emperyalist savaş karşıtı eylemler...
  Emperyalizm özgürlük değil, ölüm, yıkım ve kölelik bahşeder!
  Emperyalist işgal ve saldırılara karşı Irak halkı dişiyle, tırnağıyla ve onuruyla direniyor!
  Tayyip Erdoğan'ın "ulusa sesleniş" konuşması...
  Emperyalist savaş, Kürt sorunu ve CHP
  Türkiye'de emperyalist savaş karşıtı eylemler...
  Türkiye'de emperyalist savaş karşıtı eylemler...
  Türkiye'de emperyalist savaş karşıtı eylemler...
  Türkiye'de emperyalist savaş karşıtı eylemler...
  Kocaeli mitinginde binler alanlardaydı...
  Kocaeli mitinginde emekçilerle savaş üzerine konuştuk...
  Newroz kutlamaları...
  Emperyalistlere ve uşaklarına karşı kavgayı yükseltelim!
  Irak'a saldırı ve ilk planda göze çarpan gerçekler...
  ÖO direnişçisi Yusuf Arıcı şehit düştü
  Kızıldere: Kavga bayrağımızda bir kilometre taşı...
  Hollywood'dan yükselen savaş karşıtı tepkiler büyüyor!
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Ankara 27 Mart iş bırakma eylemi...

“Savaşa karşı genel grev-genel direniş!”

KESK, DİSK, TMMOB ve TTB’nin çağrısıyla 27 Mart’ta Türkiye genelinde bir günlük iş bırakma eylemi yapıldı, birçok yerde alanlara çıkıldı. Ankara’da da işçi ve emekçiler YKM önünde bir eylem gerçekleştirdiler. Birçok sendika işyerlerinde ve sendika önlerinde toplanarak GMK Bulvarı boyunca yürüyerek YKM önüne geldiler. Eğitim-Sen, Tüm Bel-Sen, Yapı Yol-Sen, BES, SES, ESM, DİSK, TÜMTİS, TMMOM, TTB, ÇHD, İHD, ESP ve bazı gençlik grupları ile yasal sol partiler eyleme katılanlar arasındaydı. Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu ise “Emperyalist-kapitalist barbarlığa karşı yaşasın işçilerin birliği halkların kardeşliği!” yazılı pankartı ve coşkulu kortejleriyle eylemde yerini aldı.

Saat 12:30’da başlayan eylem KESK dönem sözcüsünün basın açıklamasını okumasıyla başladı. KESK MYK üyesinin yaptığı konuşmanın ardından, TMMOB Başkanı Kaya Güvenç, “Bizler emekçiler olarak bu savaşı, bu saldırıyı durduracağız” dedi. Alanda Amerikan malları yakılarak Irak bayrağı açıldı. Yaklaşık 4 bin kişinin katıldığı eylemde sık sık “Savaşa karşı genel grev genel direniş!”, “Savaşa hayır, yaşasın halkların kardeşliği!”, “Kahrolsun ABD emperyalizmi!”, “ABD askeri olmayacağız!”, “Emperyalistler işbirlikçiler 6. Filo’yu unutmayın!”, “Sefalete teslim olmayacağız!”, “Direne direne kazanacağız!” sloganları atıldı. İşyerlerine dönülmeyeceği, hizmet üretmeme eylemine dair bildirilerin dağıtılacağı duyurusunun ardından eylem sona erdi.

BDSP çalışanları/Ankara



İzmir’de 27 Mart iş bırakma eylemi...

27 Mart’ta iş bırakan kamu emekçileri saat 11:00’de Konak’ta buluşarak Cumhuriyet Meydanı’na yürüdüler. Bazı sendika ve demokratik kitle örgütleri doğrudan alanda toplanmışlardı. Cumhuriyet Meydanı’nda yapılan basın açıklamasına 2 bin emekçi katıldı. Eğitim-Sen, SES ve Tüm Bel-Sen en fazla katılımı sağlarken işçi sendikalarından TÜMTİS katıldı. Yasal sol partiler temsili düzeyde yeraldılar. Öğrencilerin de katıldığı eylemde savaş karşıtı sloganlar atıldı.

SY Kızıl Bayrak/İzmir



Eğitim-Sen 3 No’lu Şube üyesi ile İzmir eylemi üzerine konuştuk...

“İşçi sınıfı ve emekçilerin
ortak mücadelesi örülmelidir!”

- İş bırakma eylemini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Eylemi birkaç açıdan değerlendirmek gerek. Katılım yönüyle zayıf. Ancak bunun nedenlerini anlamak mümkün. Eylemi çok anlamlı buluyorum. Birincisi kamu emekçileri taban baskısıyla KESK’e karar aldırmıştır. Zamanlama açısından önemli buluyorum. Her türlü saldırının işçi-emekçilere dayatıldığı bir dönemdir. Sorun sadece savaş bütçesi değil. Herşey İMF’nin direktifleri doğrultusunda hazırlanıyor. Sefalet ücretlerinden uluslararası sermaye tekellerine peşkeş çekilen zenginliklere kadar...

Öte yandan iş güvencesini ortadan kaldıracak Personel Rejimi Yasası gündemde. En önemlisi herşey başta Irak olmak üzere tüm Ortadoğu halkları üzerinde yürütülen emperyalist savaşa bağlanmakta. Savaş bahane edilerek kazanılmış her hak askıya alınmaya çalışılmakta. Zam ve zulmün miktarı bile uluslararası katil ABD’nin istekleri doğrultusunda çıkartılan ve çıkartılmaya çalışılan tezkerelere bağlanıyor. İnsanlık utancı olarak tarihe geçecek açıklamalar yapılıyor. Savaşta aktif rol almamız halinde alınacak dolarların hesabı yapılıyor. İşte böylesi bir süreçte iş bırakmak ve alanlarda bu kirli savaşa karşı şiarları yükseltmek çok anlamlı. Çünkü biliyoruz ki bu saldırı programı bir günlük değil, yıllardır üzerimizde uygulanmaya çalışılıyor. ABD’ye bu çerçevede yapılan uşaklık bunun bir parçasıdır.

- Eyleme katılım düşük, fakat bunun nedenini anlamak mümkün demiştiniz. Biraz açabilir misiniz?

Bu sorun yeni değil. KESK’e hakim reformist anlayış ve genelde onun bir parçası olan şube yönetimleri de bu süreçte gereken önderlik rolünü oynayamamaktadır. Şöyle de demek mümkün, oynaması gereken uğursuz rolü oynamaktadır. Mücadelenin ihtiyacı olan bir devrimci program ve devrimci önderlikten yoksun bırakılan kamu emekçileri hareketi günü birlik eylemlerle yoruldu. Bu durum sermaye düzenini cesaretlendirdi. Bu eylemin ön hazırlığı eksik bırakılmıştır. Buna rağmen bir çağrı ile alana bu kadar insanın dökülmesi bile başarıdır.

- Bu sorunun aşılması ve saldırıların püskürtülmesi için sizce neler yapılmalıdır?

Nelerin yapılması gerektiğini görmek için uzağa gitmeye gerek yok. Sadece kamu emekçilerin birkaç yıllık mücadelesine bakmak yeterlidir. İşyerleri üzerinden eylemlilikler örgütlenmeli ve fiili meşru mücadele hattı tekrar yerine oturtulmalıdır, ‘90-92’lerdeki gibi. Ancak sınıfın ve emekçilerin ortak mücadelesi örülmelidir. Hemen hemen sorunların bütünü ortak. Saldırı da aynı merkezden yürütülmektedir. Mücadelenin ortaklaştırılması için yeterince neden vardır. Zemini de vardır. Özelleştirme her iki kesime de dönük bir saldırı. Keza sefalet ücreti, nemaların gaspı, mezarda emeklilik, işçilere dayatılan iş yasası, kamu emekçilerine dayatılan Personel Rejimi Yasası vb. Bunlar çoğaltılabilir.

Ancak ortak eylemlilikler örmek için KESK’ten reçete beklenmemeli, yerellerde inisiyatif konulmalıdır. İşçi-emekçi taban örgütlenmeleri yaratılmalıdır. Bu yeri gelir birimlerde işyeri komiteleri olur yeri gelir başka bir şey. İsim önemli değil, platformlar, komiteler vb. Nitelik ve işlerlik önemli. Süreklilik ve mücadelede ısrar önemli. Sendikalardan uzaklaşmış/uzaklaştırılmış birimleri yeniden kazanmak mümkün. Sorun küçük büyük demeden işyeri sorunlarına da sahip çıkmakta. Örneğin biz yarın bir eylem gerçekleştireceğiz. Birimde yüksek katılımlı yapılan taban toplantısı ile alınmış bir kararı yaşama geçireceğiz. Servis hakkımız gaspedilmeye çalışılıyor. Biz de buna karşı meşru tepkimizi ortaya koyacağız. Eylemimiz engellenmeye çalışılacak. Tehditler de olacak. Basını çağırdık. Basın açıklaması hazırlad, yapılacak eylemi tartışıp biçimlendirdik. Yapılacak her şey taban iradesiyle kararlaştırıldı. Ama bu süreci bir günlük düşünmüyoruz. Saldırılar her gün çoğalmakta. Biz de yeniden örgütlü gücümüze yaslanarak örgütlülüğümüzü daha da güçlendirmeliyiz. Bizi bekleyen süreç ağırdır. Tersine çevirmenin başka yolu yok.