Filistin emperyalist savaşın hedefidir
Azor Zirvesi çıkışında açıklama yapan haydutbaşı Bush, Irak sorunu çözüldükten sonra sıranın Filistin devletini kurmaya geleceğini söyledi. Oysa Filistin tarihini inceleyen her sağduyulu insanın rahatlıkla görebileceği gerçek şudur ki, 55 yıldır Filistin devletinin kurulması önündeki temel engel bizzat Amerikan emperyalizminin kendisidir.
Siyonist İsrail devleti hep ABDnin koruma ve kollaması altında olmuştur. Tarihi Filistin halkına karşı giriştiği katliamlarla özdeşleşen İsrailin kullandığı silahlar her zaman Amerikan emperyalizmi tarafından karşılanmış, bu ülke mali yönden sınırsız olarak desteklenmiştir. İsrail kural tanımaz küstah tutumlarını sürdürebilme cüretini de doğrudan ABDye borçludur. Beyrut kasabı Şaron yönetimi altında iki yıldan beri günübirlik olarak süren akıl almaz yıkım ve katliamlar da Bush yönetimi tarafından tam destek görmüş, Şaron gibi sicilli bir katil barış adamı ilan edilebilmiştir.
Filistin devletinin kurulacağını ilan eden Bushun her yönüyle destek verdiği Şaron yönetiminin bir günlük icraatlarına şöyle bir baktığımızda ABDnin ikiyüzlülüğü tüm çıplaklığıyla ortaya çıkar: İsrail ordusu sabaha karşı (erkeklerin sabah namazı ve tarlaya gittiği saatlerde) helikopter destekli 30 tank ve buldozerle Gazzede bulunan Nuseyrat mülteci kampına girdi. Filistinlilerin direnişiyle karşılanan bu saldırıda 3 yaşındaki bir bebek başından vurularak öldürüldü. İki Filistinli dinamitlenen evlerinin enkazı altında can verdi. 15 yaşındaki bir çocuğun da aralarında bulunduğu dört Filistinli daha öldürüldü. Yaralanan 17 kişiden üçünün başından vurulmasından ötürü durumu ağır. Yine Gazzenin kuzeyindeki Beyt Lahiyada iki Filistinli genç &oum;ldürüldü. Kentteki erkeklerden 700ü göz altına alındı. Bir günlük icraatının basına yansıyan kısmı bu kadar kanlı olan siyonist devlet, ABD tarafından barış için harcadığı çabadan dolayı takdir görmektedir. Dünyayı kana bulayacak emperyalist savaşı demokrasi adına sorumluluk, Irakı işgal etmeyi Irak halkını diktatörlükten kurtarmak olduğunu iddia eden Bush ve savaş çetesinin, Şaronun yönetminin Filistin halkına karşı giriştiği katliamları barış adına harcanan çaba olarak değerlendirmesi saşırtıcı değildir.
Amaç Arap halklarının aldatılmasıdır
Siyonist işgale, İsrail devletinin zorbalığına her zaman destek veren, Filistin halkının işgale karşı yükselttiği direnişi terör olarak değerlendiren ABD, ne oldu da Filistin devletinin kurulmasından sözetmeye başladı?
Bu ihtiyaç, bölge halklarını, işçi sınıfı ve emekçileri hedef alan emperyalist savaş planıyla doğrudan bağlantılıdır. Bush ve ekibi, barışçı bir çözüm bulunarak Filistin devletinin kurulacağına dair ikiyüzlü yalanlar ortaya atarak, başta Filistin halkı olmak üzere tüm Arap halklarında bir yanılsama ve beklenti yaratmak, emperyalist savaşa karşı biriken tepkileri yumuşatmak hesabındadır
Amerikan emperyalizminin akıl hocaları, Arap halklarının Filistin sorunu ile ilgili duyarlılığını ve anti-Amerikan, anti-emperyalist tepkinin yaygınlığını çok iyi bildikleri için, tam da Filistin sorunu üzerinden demagoji yapıyorlar. Arap halklarına şirin görünme çabası, emperyalist savaşa karşı yükselecek direnişi zayıflatmak içindir. Arap dünyasının bir yangın yerine dönmesi ABD yönetiminin kabusudur. Zira bu ateş hem onları hem de Ortadoğudaki uşaklarını yakabilir.
Filistin devletinin kurulacağı üzerina yürütülen demagojinin bir diğer nedeni ise, savaşa destek vermeyen Arap rejimlerinin desteğini almak ya da hiç değilse tarafsız bir konumda tutabilmektir. ABD-İngiliz savaş ittifakına karşı aktif bir tutum geliştirmemelerine karşın, Irak saldırısına onay vermeyen birçok ülke var. Nitekim Arap Birliği sözcüsü Hisam Yusuf tarafından yapılan açıklama ile ABDnin Iraka verdiği ültimatom reddedildi. ABDyi uluslararası meşruiyete aykırı davranmakla suçlayan Yusuf, Güvenlik Konseyinin 1441 sayılı kararı zaman sınırlaması içermemektedir ve dünya Irakın bu karara uygun olarak silah denetçileriyle işbirliği yaptığına tanıktır ifadeleriyle, Arap Birliği adına pasif de olsa savaşa karşı çıkıyor. Elbette bunun gerisinde Arap halklarının ABD emperyalizmine karşı duydu&urren;u nefretin büyük bir payı var.
Filistin yönetimi ABD baskısı altında
İki yılı aşkın bir süreden beri İsrail ordusu tarafından yürütülen işgal, yıkım ve katliamlar Filistin özerk yönetimini fiilen işlevsizleştirdi. Arafatın ekibi büyük oranda dağıtıldı. Tüm yaşananlara karşı siyonistler kendilerine doğrudan uşaklık yapacak bir yönetim kurmayı başaramadılar. Arafat yaşadığı tüm güç ve inisiyatif kaybına rağmen halen etkinliğini koruyor. Bu arada siyonist işgale karşı direniş de kuşatma ve tecrit cenderesine karşın devam ediyor. İsrail devletine destek verip Şaronu barış adamı ilan eden Bush yönetimi, Arafata yüklenerek reformlar yapmasını dayatıyor. Filistin direnişini terörizm olarak niteleyen Bush, başbakan ataması için Arafata sürekli baskı yapıyor. ABD baskısı karşısında geri adım atan Arafat, kendisini sembolik lider konumuna itecek başbakan atama dayatmasına boyun eğdi. Arafatın başbakan adayı Ebu Mazen olarak da bilinen FKÖnün iki numaralı ismi Mahmut Abbas oldu.
Başbakan atanması kararına tepki gösteren Hamas, kararın ABD ve siyonistlere ait olduğunu savundu. Hamasın siyasi lideri Abdülaziz El Rantsi, yaptığı açıklamada, Hamasın tercihi direniştir ve direnmeye devam edecektir ifadelerini kullandı. Bu durum, ABD-İsrail tarafından öteden beri kışkırtılan ve Filistin direnişini zayıflatmayı hedefleyen iç çatışma yaratma amaçlarına da uygun düşüyor.
Filistin sorununa el atmak emperyalist
savaş planının bir parçasıdır
Filistin direnişini ezebilmek
için her yönteme başvuran emperyalist-siyonist ittifak,
siyonist işgale karşı direnen her gücü terörist ilan ediyor. Bush ve
Şaronun terörizmle
savaş yorumları da aynıdır; buna göre El Kaide ve Bin Ladin, FKÖ
ve Arafat ile özdeştir. Bush da Şaron gibi, Filistin terörünü
durdurmak ve Filistin yönetimini yenilemekten bahsediyor.
Ama aynı zamanda Filistin devletinin kurulmasından da
sözediyor. Havuç-sopa politikası bir arada yürütülüyor. Her iki yöntemin
amacı aynı; vaatle
ya da imha ederek Filistin direnişini ezmek. Ortadoğunun
bu en önemli direniş mevzisini ezmek, bunu başaramadıkları
ölçüde pasifize etmek, savaş koşullarında özel bir önem
taşıyor emperyalist haydutlar
için. Yıkım ve katliamlara karşı süren bir Filistin direnişi,
emperyalist savaşın yıkımı altında ezilmek istenen bölge
halkları için hem yol
gösterici olacak, hem de moral kaynağı. ABDnin Ortadoğuya
dönük yeniden paylaşım ve düzenleme planları uzun döneme
yayılacağı için, halkların direnişi açısından en küçük bir kıvılcımın
bile önemi
var.
Amerikan emperyalizminin döktüğü kanda boğulabilmesi, bölgede direnişin yayılıp yaygınlaşmasına bağlıdır. Direnişi yaymak ve güçlendirmek ise, savaşa ve Filistindeki siyonist işgale karşı her düzeyde enternasyonal dayanışmayı geliştirmekten geçiyor. Bu bilinç açıklığı ile hareket edilip buna uygun bir mücadele yükseltilemediğinde bölge halklarının ödeyeceği bedel çok ağır olacaktır.
|