25 Ekim'03
Sayı: 2003 (05)


  Kızıl Bayrak'tan
  Sermaye devletinin ipleri tümüyle emperyalistlerin elindedir!
  80. yılında burjuva cumhuriyetinin kararan portresi
  Biz sömürüldükçe semiriyor, öldükçe sevinç çığlıkları atıyorlar...
  KADEK'in tasfiyesi ve Irak'ta istenmeyen gelişmelerin engellenmesi
  İşbirlikçi uşak takımının acizliği
  CHP'nin sahte savaş karşıtlığı...
  Irak halkının emperyalist işgale karşı haklı direnişi büyüyor
  Savaş karşıtı eylemlerden...
  Onursuz uşak takımının maskesi düştü
  İşçi hareketliliğinin sorunları ve sınıf devrimcilerinin sorumlulukları
  Bıçak kemiğe dayandı..
  Sınıf hareketinden...
  Ekim Gençliği'nden...
  Dünya, Türkiye ve sol hareket/2
  Gençlik taze bir solukla yüklenecek, oyunları bozacak!
  Gençlik eylem ve etkinliklerinden...
  Yıkım ve vahşete onay verildi!
  Dizginlerinden boşanan siyanist vahşet Filistin direnişini ezemeyecek!
  Azerbaycan: Kapitalist restorasyonun vardığı nokta...
  Bolivya'da emekçi direnişinin gücü...
  Dünyada sınıf hareketi...
  Tekstil işçisi olmak!
  Büyük ünlü uyumu!
  Hızlanarak sürüklenirken
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
Azerbaycan: Kapitalist restorasyonun vardığı nokta...

Eski Sovyet cumhuriyetinde hanedanlık devri

Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra “bağımsızlığına” kavuşan Türki Cumhuriyetleri’nin özgürleşmesinden, batı tipi demokrasiye geçişlerinden çokça söz edilmişti. Sermaye devleti bu gerici ve ırkçı propagandayı yıllarca sosyalizme kusulan kin eşliğinde yürütmüştü. Aynı dönemde Türk tekelci burjuvazisinin “Turancılık” hayalleri depreşmiş, “Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar” Türk dünyası projesinden bahsedilmeye başlanmıştı. Ancak Ankara’daki ABD uşaklarına emperyalistlere taşeronluktan başka bir şey düşmedi.

Orta Asya ve Kafkas halkları emperyalist/kapitalist dünya düzeninin vadettiği batı tipi demokrasinin ne menem bir şey olduğunu kısa sürede gördüler. Türeme mafya kapitalizmi işsizlik, yoksulluk, sefalet ve düşkünlükten başka bir şey kazandırmadı bu halklara. Yeni türeyen mafya devletlerin ABD emperyalizmine uşaklık yapmaya hevesli oldukları ise Afganistan saldırısı ile görüldü. Afganistan’a yönelik emperyalist savaş ve işgal döneminde, bu devletlerin bir kısmı ABD’ye askeri üs vermek için birbiriyle adeta yarıştılar.

Azerbaycan, zengin petrol ve doğalgaz kaynakları dolayısıyla emperyalistlerin, özellikle ABD’nin yakın ilgisine mazhar oldu, oluyor. Bekleneceği gibi taşeron Ankara’daki uşaklardır. Bakü-Ceyhan petrol boru hattı projesini hayata geçirebilmek için her yola başvuran sermaye iktidarı Azerbaycan devlet Başkanı Haydar Aliyev’i, Türkiye’ye gelişlerinde Ankara’da çok özel bir şekilde ağırladı. Özellikle Cumhurbaşkanlığı döneminde Demirel ve Genelkurmay Aliyev’i hep el üstünde tuttular (Bu arada petrol boru hattıyla ilgili hayalleri henüz gerçekleşmiş değil). Azerbaycan ordusunu, polisini eğittiler. Belirtmek gerekir ki, göstermelik seçimleri protesto etmek amacıyla başkent Bakü’de yapılan gösterilere vahşi bir şekilde saldıran Azeri polisi bazı göstericileri katlederken, onlarcasını yaralayıp yüzlercesini de gözaltına alırken, kendiini eğitenlerin yüzünü kara çıkarmayacağını kanıtlamış oldu.

Seçim tamamen gayrı meşru

Merkezi seçim komisyonu Haydar Aliyev’in oğlu İlham Aliyev’in oyların yüzde 79.57’sini aldığını açıkladı. En yakın rakibi kabul edilen İsa Kamber ise oyların yüzde 11’ni alabildi. Muhalefette kalan partiler seçim sonuçlarını tanımayacaklarını ilan ettiler. Bu partilerin çağrıları üzerine toplanan binlerce kişi seçimde yapılan hileleri protesto etti. Eyleme saldıran polis ve ordu güçleri, Bakü’yü savaş alanına çevirdiler. Kitleye cop ve demir sopalarla saldıran polisle birlikte ordu güçleri de panzer ve eğitimli köpeklerle göstericilere saldırdı. Bakü’de ölü sayısının 3-8 arası olduğu söyleniyor.

AGİT gözlemci heyeti başkanı Peter Eicher, seçim sonrası düzenlediği basın toplantısında, Azeri yönetime sert eleştirilerde bulundu. Eicher, “Azerbaycan’ın üstlendiği sorumluluklar çerçevesinde uluslararası standartlara uygun bir seçim bekliyorduk, ancak maalesef hayal kırıklığına uğradık. Azerbaycan demokratik bir süreç geçirme şansını kaybetti” diye konuştu. Siyasi partilerin mitinglerine izin verilmediğini ve polis saldırganlığını da eleştiren Eicher, demokratik süreçte güç kullanımına yer olmadığını dile getirdi.

Oy verme sürecindeki çok sayıda usulsüzlüğe dikkat çeken Eicher, yapılan sahtekarlıkları şöyle sıraladı: “Toplu oy kullanımı, sahte oy pusulası ve sayım belgelerinin kullanılması, oy sandıklarının bilinmeyen yerlere götürülüp getirilmesi, oy sayım tutanağında usulsüzlük yapılması, görevli olmayan ve dışarıdan gelen insanların sayım sürecine yaygın şekilde müdahale etmesi...”
AGİT gözlemci heyetindeki 600 kişinin tümü de açıkça yapılan hilelere tanıklık etmişler. Gözlemciler, seçimlerin gayrı meşru olduğu konusunda da hemfikirler.

Şaibeli seçim Ankara’da anında
üst düzeyde sahiplenildi

Seçimlerin şaibeli olması ve muhalefete uygulanan devlet terörüne rağmen İlham Aliyev anında Ankara’da sahiplenildi. Hem de en üst düzeyde. Hanedanlığın yeni hükümdarı oğul Aliyev’e ilk tebrik Cumhurbaşkanı Necdet Sezer tarafından gönderildi. Her konuşmada hukukun üstünlüğünden dem vurmayı adet edinen Sezer’in hukuktan neyi kastettiği bu vesileyle bir kez daha görülmüş oldu. Necdet Sezer tebrik mesajında şu ifadelere yer verdi: “Yüce kişiliğinizi Türk ulusu ve şahsım adına içtenlikle kutlarım. Önderliğinizde, Azerbaycan’ın, kalkınma ve çağdaşlaşma yolunda hızla ilerleyerek, uluslararası alanda örnek gösterilen başarılara imza atacağına, yakın ilişkilerimizin her alanda güçlenerek süreceğine yürekten inanıyorum”.

Başbakan Tayyib Erdoğan ile Dışişleri Bakanı A. Gül de ilk tebrik edenler arasında yer alıyorlar.

Burjuva basında bile seçimlerin şaibeli olduğu açıkça vurgulanırken, Azerbaycan yönetiminin hanedanlığa dönüştüğünden söz edilirken, Türk sermaye devletinin anında İlham Aliyev’i sahiplenmesi rejimin demokrasi anlayışına ışık tutuyor. Kendi ülkesinde basın açıklaması gibi masum bir demokratik hakkın kullanılmasına bile tahammül edemeyen, hakkını arayan işçinin, emekçinin, Kürt halkının, gençliğin üzerine kolluk kuvvetlerini salan bir rejimden de başka bir tutum alması beklenemez. Ayırdedici özelliği ABD emperyalizmine uşaklık olan bir rejimin, Azerbaycan halkına reva göreceği demokrasi de hanedanlık olur ancak.

Göstermelik seçime
emperyalist merkezlerden destek

AGİT gözlemcilerini Azerbaycan’a gönderen AB, gözlemcilerin açık kanıtlara dayanan izlenimlerini dikkate almadı. Ülkede olaylar sürerken AB dönem başkanlığı, AB adına bir açıklama yaparak İlham Aliyev’i kutladı. Seçimi izleyen Rus gözlemciler ise seçimlerin adil şekilde gerçekleştiğini öne sürdüler. Rus gözlemcilerin değerlendirmesi Rusya devlet başkanı Vladimir Putin’in açıklamalarını tamamlar nitelikte. Putin, Aliyev’e, “Bu ikna edici seçim, halkın sizi desteklediğini gösteriyor. Stratejik çıkarlarımızın çakıştığının altını çizmek isterim” mesajını gönderdi. ABD Dışişleri Bakanlığı da, ilk işaretlere göre seçimin sorunsuz geçtiğini açıkladı.

Emperyalist gericilik ile Türkiye gibi işbirlikçiler Azerbaycan’ın, bölgesinde öne çıkan “gelişmekte olan bir demokrasi” olduğunu iddia ediyorlar. Bilindiği gibi emperyalistler için kendileriyle işbirliği yapan yönetimler “demokratik” oluyor. Mesela Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar gibi monarşilerin demokratik olmadığına dair bir söyleme rastlamak mümkün değildir. Zira Ortaçağ kalıntısı bu rejimler emperyalist güçlerin birer kuklasıdır. İsrail gibi ırkçı siyonist bir rejim ise, Ortadoğu’nun örnek demokrasisi kabul edilir. Azerbaycan rejimi de Batılılarla iyi geçindiğine ve Azerbaycan petrolünü onların yağmasına açtığına göre geriye “demokrasi yolunda ilerleyen örnek bir ülke” olmaması için bir neden kalmıyor. Bunun en açık göstergesi yapılan “demokratik seçimle Haydar Aliyev’in oğlunun başkan seçilmesidir. Zaten tüm gerici güç odakları için önemli olan Azerbaycan’ın “Batı yönelimini” sürdürmesi, güçleri oranında bölüşebilmeleri için doğal zenginliklerini onlara sorunsuzca sunabilmesidir.

Hanedanlığını ilan eden Aliyevler bir tarafta, MHP gibi faşist partilerin desteklediği İsa Kamber liderliğindeki muhalefet partisi öbür tarafta. Resmi siyaset arenasının asli oyuncularına bakınca, Azeri halkının nasıl bir karanlığa sürüklendiği daha iyi anlaşılıyor. Rusya dahil olmak üzere tüm eski Sovyet cumhuriyetleri benzer bir karanlık içine itilmiş durumdalar. Bu karanlık çukurdan kurtulmak için tüm halkların yeni bir Ekim Devrimi ışığına ihtiyaç duyduğu ortada.

Başka bir çıkış yolunun olmadığı her yeni gelişmeyle daha bir açıklık kazanıyor.