Azerbaycan: Kapitalist restorasyonun vardığı nokta...
Eski Sovyet cumhuriyetinde hanedanlık devri
Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra bağımsızlığına kavuşan Türki Cumhuriyetlerinin özgürleşmesinden, batı tipi demokrasiye geçişlerinden çokça söz edilmişti. Sermaye devleti bu gerici ve ırkçı propagandayı yıllarca sosyalizme kusulan kin eşliğinde yürütmüştü. Aynı dönemde Türk tekelci burjuvazisinin Turancılık hayalleri depreşmiş, Adriyatikten Çin Seddine kadar Türk dünyası projesinden bahsedilmeye başlanmıştı. Ancak Ankaradaki ABD uşaklarına emperyalistlere taşeronluktan başka bir şey düşmedi.
Orta Asya ve Kafkas halkları emperyalist/kapitalist dünya düzeninin vadettiği batı tipi demokrasinin ne menem bir şey olduğunu kısa sürede gördüler. Türeme mafya kapitalizmi işsizlik, yoksulluk, sefalet ve düşkünlükten başka bir şey kazandırmadı bu halklara. Yeni türeyen mafya devletlerin ABD emperyalizmine uşaklık yapmaya hevesli oldukları ise Afganistan saldırısı ile görüldü. Afganistana yönelik emperyalist savaş ve işgal döneminde, bu devletlerin bir kısmı ABDye askeri üs vermek için birbiriyle adeta yarıştılar.
Azerbaycan, zengin petrol ve doğalgaz kaynakları dolayısıyla emperyalistlerin, özellikle ABDnin yakın ilgisine mazhar oldu, oluyor. Bekleneceği gibi taşeron Ankaradaki uşaklardır. Bakü-Ceyhan petrol boru hattı projesini hayata geçirebilmek için her yola başvuran sermaye iktidarı Azerbaycan devlet Başkanı Haydar Aliyevi, Türkiyeye gelişlerinde Ankarada çok özel bir şekilde ağırladı. Özellikle Cumhurbaşkanlığı döneminde Demirel ve Genelkurmay Aliyevi hep el üstünde tuttular (Bu arada petrol boru hattıyla ilgili hayalleri henüz gerçekleşmiş değil). Azerbaycan ordusunu, polisini eğittiler. Belirtmek gerekir ki, göstermelik seçimleri protesto etmek amacıyla başkent Baküde yapılan gösterilere vahşi bir şekilde saldıran Azeri polisi bazı göstericileri katlederken, onlarcasını yaralayıp yüzlercesini de gözaltına alırken, kendiini eğitenlerin yüzünü kara çıkarmayacağını kanıtlamış oldu.
Seçim tamamen gayrı meşru
Merkezi seçim komisyonu Haydar Aliyevin oğlu İlham Aliyevin oyların yüzde 79.57sini aldığını açıkladı. En yakın rakibi kabul edilen İsa Kamber ise oyların yüzde 11ni alabildi. Muhalefette kalan partiler seçim sonuçlarını tanımayacaklarını ilan ettiler. Bu partilerin çağrıları üzerine toplanan binlerce kişi seçimde yapılan hileleri protesto etti. Eyleme saldıran polis ve ordu güçleri, Baküyü savaş alanına çevirdiler. Kitleye cop ve demir sopalarla saldıran polisle birlikte ordu güçleri de panzer ve eğitimli köpeklerle göstericilere saldırdı. Baküde ölü sayısının 3-8 arası olduğu söyleniyor.
AGİT gözlemci heyeti başkanı Peter Eicher, seçim sonrası düzenlediği basın toplantısında, Azeri yönetime sert eleştirilerde bulundu. Eicher, Azerbaycanın üstlendiği sorumluluklar çerçevesinde uluslararası standartlara uygun bir seçim bekliyorduk, ancak maalesef hayal kırıklığına uğradık. Azerbaycan demokratik bir süreç geçirme şansını kaybetti diye konuştu. Siyasi partilerin mitinglerine izin verilmediğini ve polis saldırganlığını da eleştiren Eicher, demokratik süreçte güç kullanımına yer olmadığını dile getirdi.
Oy verme sürecindeki çok sayıda usulsüzlüğe dikkat çeken Eicher, yapılan sahtekarlıkları şöyle sıraladı: Toplu oy kullanımı, sahte oy pusulası ve sayım belgelerinin kullanılması, oy sandıklarının bilinmeyen yerlere götürülüp getirilmesi, oy sayım tutanağında usulsüzlük yapılması, görevli olmayan ve dışarıdan gelen insanların sayım sürecine yaygın şekilde müdahale etmesi...
AGİT gözlemci heyetindeki 600 kişinin tümü de açıkça yapılan hilelere tanıklık etmişler. Gözlemciler, seçimlerin gayrı meşru olduğu konusunda da hemfikirler.
Şaibeli seçim Ankarada anında
üst düzeyde sahiplenildi
Seçimlerin şaibeli olması ve muhalefete uygulanan devlet terörüne rağmen İlham Aliyev anında Ankarada sahiplenildi. Hem de en üst düzeyde. Hanedanlığın yeni hükümdarı oğul Aliyeve ilk tebrik Cumhurbaşkanı Necdet Sezer tarafından gönderildi. Her konuşmada hukukun üstünlüğünden dem vurmayı adet edinen Sezerin hukuktan neyi kastettiği bu vesileyle bir kez daha görülmüş oldu. Necdet Sezer tebrik mesajında şu ifadelere yer verdi: Yüce kişiliğinizi Türk ulusu ve şahsım adına içtenlikle kutlarım. Önderliğinizde, Azerbaycanın, kalkınma ve çağdaşlaşma yolunda hızla ilerleyerek, uluslararası alanda örnek gösterilen başarılara imza atacağına, yakın ilişkilerimizin her alanda güçlenerek süreceğine yürekten inanıyorum.
Başbakan Tayyib Erdoğan ile Dışişleri Bakanı A. Gül de ilk tebrik edenler arasında yer alıyorlar.
Burjuva basında bile seçimlerin şaibeli olduğu açıkça vurgulanırken, Azerbaycan yönetiminin hanedanlığa dönüştüğünden söz edilirken, Türk sermaye devletinin anında İlham Aliyevi sahiplenmesi rejimin demokrasi anlayışına ışık tutuyor. Kendi ülkesinde basın açıklaması gibi masum bir demokratik hakkın kullanılmasına bile tahammül edemeyen, hakkını arayan işçinin, emekçinin, Kürt halkının, gençliğin üzerine kolluk kuvvetlerini salan bir rejimden de başka bir tutum alması beklenemez. Ayırdedici özelliği ABD emperyalizmine uşaklık olan bir rejimin, Azerbaycan halkına reva göreceği demokrasi de hanedanlık olur ancak.
Göstermelik seçime
emperyalist merkezlerden destek
AGİT gözlemcilerini Azerbaycana gönderen AB, gözlemcilerin açık kanıtlara dayanan izlenimlerini dikkate almadı. Ülkede olaylar sürerken AB dönem başkanlığı, AB adına bir açıklama yaparak İlham Aliyevi kutladı. Seçimi izleyen Rus gözlemciler ise seçimlerin adil şekilde gerçekleştiğini öne sürdüler. Rus gözlemcilerin değerlendirmesi Rusya devlet başkanı Vladimir Putinin açıklamalarını tamamlar nitelikte. Putin, Aliyeve, Bu ikna edici seçim, halkın sizi desteklediğini gösteriyor. Stratejik çıkarlarımızın çakıştığının altını çizmek isterim mesajını gönderdi. ABD Dışişleri Bakanlığı da, ilk işaretlere göre seçimin sorunsuz geçtiğini açıkladı.
Emperyalist gericilik ile Türkiye gibi işbirlikçiler Azerbaycanın, bölgesinde öne çıkan gelişmekte olan bir demokrasi olduğunu iddia ediyorlar. Bilindiği gibi emperyalistler için kendileriyle işbirliği yapan yönetimler demokratik oluyor. Mesela Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar gibi monarşilerin demokratik olmadığına dair bir söyleme rastlamak mümkün değildir. Zira Ortaçağ kalıntısı bu rejimler emperyalist güçlerin birer kuklasıdır. İsrail gibi ırkçı siyonist bir rejim ise, Ortadoğunun örnek demokrasisi kabul edilir. Azerbaycan rejimi de Batılılarla iyi geçindiğine ve Azerbaycan petrolünü onların yağmasına açtığına göre geriye demokrasi yolunda ilerleyen örnek bir ülke olmaması için bir neden kalmıyor. Bunun en açık göstergesi yapılan demokratik seçimle Haydar Aliyevin oğlunun başkan seçilmesidir. Zaten tüm gerici güç odakları için önemli olan Azerbaycanın Batı yönelimini sürdürmesi, güçleri oranında bölüşebilmeleri için doğal zenginliklerini onlara sorunsuzca sunabilmesidir.
Hanedanlığını ilan eden Aliyevler bir tarafta, MHP gibi faşist partilerin desteklediği İsa Kamber liderliğindeki muhalefet partisi öbür tarafta. Resmi siyaset arenasının asli oyuncularına bakınca, Azeri halkının nasıl bir karanlığa sürüklendiği daha iyi anlaşılıyor. Rusya dahil olmak üzere tüm eski Sovyet cumhuriyetleri benzer bir karanlık içine itilmiş durumdalar. Bu karanlık çukurdan kurtulmak için tüm halkların yeni bir Ekim Devrimi ışığına ihtiyaç duyduğu ortada.
Başka bir çıkış yolunun olmadığı her yeni gelişmeyle daha bir açıklık kazanıyor.
|