ABD emperyalizminin tam desteğini arkasına alan İsrail sivillere saldırıyor...
Dizginlerinden boşanan siyonist vahşet
Filistin direnişini ezemeyecek!
İsrail ordusu Apaçi helikopterleri, F-16 savaş uçaklarıyla Gazze Şeridine bomba ve füze yağdırıyor. Peşpeşe gerçekleştirilen bir dizi saldırı 14 kişinin ölümüne, 10u ağır 100den fazla kişinin yaralanmasına yol açtı. İsrail 10. kanal televizyonu bile öldürülen Filistinlilerin sivil olduğunu açıkladı. Bu açıklama kasap Şaron liderliğindeki İsrail hükümeti tarafından ortaya atılan teröristleri vurduk iddialarının nasıl aşağılık yalanlar olduğunu gösteriyor. Siyonist ideoloji ile beslenen İsrail basınında bile katliamlara belli sınırlar içinde tepki gösterilmesi, vahşetin çığrından çıkmasından kaynaklanıyor.
Türk sermaye medyası ise İsrail saldırılarını doğru dürüst haber konusu yapmadığı gibi, katliamları aşırı dinci militan avı şeklinde sunuyor. Filistinli direnişçilerin eylemlerine, terör eylemi damgası vurup kınayan sermaye iktidarı, stratejik ortağı İsrailin saldırılarına sessiz kalarak destek veriyor.
Siyonist katillerin pervasızlığı
Bush ile savaş çetesinden güç alıyor
İsrail ordusunun gerçekleştirdiği vahşi katliamlar Bush yönetimi tarafından sınırsız destek görüyor. Bu desteği arkasına alan kasap Şaron yönetimi azgın saldırılarını günden güne tırmandırıyor. Ne siyonist katliamlar, ne de ABDnin İsraile verdiği destek yeni değil elbette. ABDnin sınırsız siyasi, ekonomik, askeri ve diplomatik desteği olmasa, siyonist devletin ayakta kalması bile mümkün olmazdı. Ancak dünya jandarması ABD, kimi dönemler bölgeye dönük ihtiyaçları doğrultusunda İsrailden katliamlarını belli sınırlar içinde tutmasını isteyebiliyordu. Özellikle Ortadoğuya Pax Amerikana planının dayatılmasından sonra bu ikiyüzlü politikayı izliyordu.
Gelinen aşamada ABD emperyalizmi, Filistin direnişinin ne pahasına olursa olsun ezilmesi politikasında Şaron ile tam bir uyum içindedir. Zira tüm katliamlara, akıl almaz vahşete karşı Filistin direnişi hala diridir. Önderlik alanında yaşadığı sıkıntılara rağmen bölge halklarına yol gösterebilecek niteliğini de koruyor. Irak işgaliyle Ortadoğu halklarının genelde emperyalizme, özelde ABDye duyduğu tepki daha da pekişmiştir. Dolayısıyla Filistin direnişine emperyalist-siyonist cellatlar açısından katlanılması eskisine nazaran zorlaşmıştır. Bu dinamiğin bölge halklarına yayılması, ABDnin hegemonya planlarının fiyaskoyla sonuçlanmasının yanı sıra, İsrailin bu planlar çerçevesinde geliştirdiği heveslerinin de kursağında kalması anlamına gelecek.
ABD, Gazze Şeridindeki vatandaşlarına bölgeden ayrılmaları, İsrail ile Batı Şeriaya gitmemeleri çağrısında bulundu. Bu çağrı ABD destekli İsrail terörünün yeni saldırılarla süreceğine işaret ediyor. Zaten siyonist cellatlar da aynı yönde tehditleri sık sık gündeme getiriyor.
Şaron yönetimi tecrit duvarı ve
Yahudi yerleşimlerin inşaatına hız veriyor
Önceleri tecrit duvarına karşı çıktığını açıklayan Bush yönetimi, pratikte tersi bir tutum alarak, Filistinlilerin gettolarda yaşamaya mahkum edilmesi anlamına gelen tecrit duvarı ve Yahudi yerleşimlerinin inşasına destek veriyor. Bu Nazi uygulamasına karşı BM Güvenlik Konseyinden herhangi bir karar çıkmasını da engelliyor. Gerçi İsrailin Güvenlik Konseyi kararlarına uyduğu görülmemiştir. Ama gerçeği tersyüz ederek mazlumları oynamaya alışmış olan siyonistler, yine de BMnin aleyhlerine karar almasından rahatsız oluyorlar. İsrail vahşetini eleştirenleri anti-semitist (Yahudi düşmanı) olmakla suçlayan siyonistler, Filistin halkına reva gördükleri uygulamalarla Nazilerden geri yanları olmadığını defalarca ispatladılar.
BMye üye 144 ülkenin karşı çıkmasına rağmen Amerikan emperyalizminin desteğini alan Şaron, tecrit duvarı ve yeni Yahudi yerleşimlerinin kurulmasına hız vereceklerini açıkladı. İşgal altındaki Filistin topraklarını Filistinliler için yaşanmaz hale getirmek amacıyla her yola başvuran İsrail, gözü dönmüş bir canilikle etnik temizlik yapmanın adımlarını hızlandırıyor, saldırılarını gün geçtikçe tırmandırıyor.
Filistin topraklarını bir kalbura çeviren silahlı ırkçı Yahudilerin kurduğu yerleşimler, tecrit duvarı, elektrik akımı bağlanmış dikenli teller, savaş uçaklarıyla Filistin halkının üstüne bomba/roket yağdırılması, tanklar/dozerler eşliğinde gerçekleştirilen yıkım ve katliamlar... Bu akıl almaz barbarlık, Filistin halkına ya köleliği kabul etmek, ya ölmek, ya da topraklarını terkedip topyekûn mültecileşmeyi dayatmak için yapılıyor.
Bu icraatların birinci dereceden sorumlusu Şaron, Filistin halkıyla alay edercesine, ABDnin destek verdiği yol haritası barış planına bağlılığını bir kez daha dile getirdi ve bu belgenin, Filistinlilerle barış için tek yol olduğunu belirtti. Şaron önümüzdeki aylarda barışın sağlanması için ciddi adımlar atılma olasılığının bulunduğunu da iddia etti. Bilindiği gibi Şaronun barış dediği şey, yukarıdaki dayatmalardan birinin Filistin halkı tarafından kabul edilmesi anlamına geliyor.
Arafat yine emperyalistlerden
barış talep etti
Emperyalistlerle girdiği diplomatik ilişkilerde/pazarlıklarda defalarca hüsrana uğrayan Arafat, halen aynı umutsuz çabalarını sürdürüyor. İsrailin Gazze Şeridine ardarda düzenlediği 5 hava saldırısında 14 kişinin ölmesi, 100ü aşkın kişinin yaralanması üzerine bir açıklama yapan Filistin lideri Arafat, AB, ABD, Rusya ve BMnin harekete geçmesini talep etti. Arafat, bir barış anlaşması imzalanması yönünde çaba harcanması gerektiğini ifade ederek, İsrailin askeri çılgınlığının bir an önce durdurulması gerektiğini söyledi.
Bu arada havanda su dövmeye devam eden Arap Birliği de işe yaramayan açıklamalardan birini daha yaptı. Mısırın başkenti Kahirede gazetecilere açıklama yapan Birliğin Genel Sekreteri Amr Musa, Filistin halkına karşı açıkça ilan edilmiş bir savaş var ve bugün barış hakkında konuşmak ve kendimizi aldatmak hem gereksiz hem uygun değil dedi.
Filistin halkına karşı fiilen barbarca bir savaş sürdürülürken, 21 Arap ülkesini içinde barındıran Arap Birliğinin yaptığı kocaman bir hiçtir. Gerici Arap rejimlerinin işleri güçleri BMden İsrail aleyhine bir karar çıkartmaya çalışmaktır. Oysa onlar da biliyorlar ki, İsrail bu kararların hiçbirine uymuyor. Durum böyleyken Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musanın bu içerikte bir açıklama yapması utanç vericidir.
Filistin direniş örgütlerine
ortak mücadele çağrısı
Katledilen Filistinlilerin cenaze törenine Gazzede onbinlerce kişi katıldı. Filistinliler İsrail karşıtı sloganlar eşliğinde cenazelerini toprağa verdiler. Hamas ve İslami Cihad örgütlerine çağrıda bulunarak ölenlerin intikamının alınmasını istediler.
Saldırının ardından biraraya gelen Hamas ile İslami Cihad liderleri ortak toplantı düzenlediler. İsraile yeni saldırılar düzenlemeyi kararlaştıran iki örgüt, tüm Filistinli örgütlerin koordinasyon içinde hareket etmesi yönünde çağrıda bulundu. İslami Cihad ile Hamas, katliamdan sonra İsraile karşı misillemede bulunacaklarını açıklamışlardı.
Filistin halkı her zamanki gibi emperyalist-siyonist kuşatmaya karşı direnişi seçiyor. Filistin halkının ne ABden, ne ABDden, hatta ne de Arap ülkelerinden bir beklentisi kalmıştır. Kendi öz gücü ile devam eden bu direnişin zafere ulaşabilmesi için, özellikle bölge halklarının Filistin halkıyla dayanışma içinde olmaları hayati bir önem taşımaktadır.
|