25 Ekim'03
Sayı: 2003 (05)


  Kızıl Bayrak'tan
  Sermaye devletinin ipleri tümüyle emperyalistlerin elindedir!
  80. yılında burjuva cumhuriyetinin kararan portresi
  Biz sömürüldükçe semiriyor, öldükçe sevinç çığlıkları atıyorlar...
  KADEK'in tasfiyesi ve Irak'ta istenmeyen gelişmelerin engellenmesi
  İşbirlikçi uşak takımının acizliği
  CHP'nin sahte savaş karşıtlığı...
  Irak halkının emperyalist işgale karşı haklı direnişi büyüyor
  Savaş karşıtı eylemlerden...
  Onursuz uşak takımının maskesi düştü
  İşçi hareketliliğinin sorunları ve sınıf devrimcilerinin sorumlulukları
  Bıçak kemiğe dayandı..
  Sınıf hareketinden...
  Ekim Gençliği'nden...
  Dünya, Türkiye ve sol hareket/2
  Gençlik taze bir solukla yüklenecek, oyunları bozacak!
  Gençlik eylem ve etkinliklerinden...
  Yıkım ve vahşete onay verildi!
  Dizginlerinden boşanan siyanist vahşet Filistin direnişini ezemeyecek!
  Azerbaycan: Kapitalist restorasyonun vardığı nokta...
  Bolivya'da emekçi direnişinin gücü...
  Dünyada sınıf hareketi...
  Tekstil işçisi olmak!
  Büyük ünlü uyumu!
  Hızlanarak sürüklenirken
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
ABD emperyalizminin tam desteğini arkasına alan İsrail sivillere saldırıyor...

Dizginlerinden boşanan siyonist vahşet
Filistin direnişini ezemeyecek!

İsrail ordusu Apaçi helikopterleri, F-16 savaş uçaklarıyla Gazze Şeridi’ne bomba ve füze yağdırıyor. Peşpeşe gerçekleştirilen bir dizi saldırı 14 kişinin ölümüne, 10’u ağır 100’den fazla kişinin yaralanmasına yol açtı. İsrail 10. kanal televizyonu bile öldürülen Filistinlilerin sivil olduğunu açıkladı. Bu açıklama kasap Şaron liderliğindeki İsrail hükümeti tarafından ortaya atılan “teröristleri vurduk” iddialarının nasıl aşağılık yalanlar olduğunu gösteriyor. Siyonist ideoloji ile beslenen İsrail basınında bile katliamlara belli sınırlar içinde tepki gösterilmesi, vahşetin çığrından çıkmasından kaynaklanıyor.

Türk sermaye medyası ise İsrail saldırılarını doğru dürüst haber konusu yapmadığı gibi, katliamları “aşırı dinci militan avı” şeklinde sunuyor. Filistinli direnişçilerin eylemlerine, “terör eylemi” damgası vurup kınayan sermaye iktidarı, stratejik ortağı İsrail’in saldırılarına sessiz kalarak destek veriyor.

Siyonist katillerin pervasızlığı
Bush ile savaş çetesinden güç alıyor

İsrail ordusunun gerçekleştirdiği vahşi katliamlar Bush yönetimi tarafından sınırsız destek görüyor. Bu desteği arkasına alan kasap Şaron yönetimi azgın saldırılarını günden güne tırmandırıyor. Ne siyonist katliamlar, ne de ABD’nin İsrail’e verdiği destek yeni değil elbette. ABD’nin sınırsız siyasi, ekonomik, askeri ve diplomatik desteği olmasa, siyonist devletin ayakta kalması bile mümkün olmazdı. Ancak dünya jandarması ABD, kimi dönemler bölgeye dönük ihtiyaçları doğrultusunda İsrail’den katliamlarını belli sınırlar içinde tutmasını isteyebiliyordu. Özellikle Ortadoğu’ya “Pax Amerikana” planının dayatılmasından sonra bu ikiyüzlü politikayı izliyordu.

Gelinen aşamada ABD emperyalizmi, Filistin direnişinin ne pahasına olursa olsun ezilmesi politikasında Şaron ile tam bir uyum içindedir. Zira tüm katliamlara, akıl almaz vahşete karşı Filistin direnişi hala diridir. Önderlik alanında yaşadığı sıkıntılara rağmen bölge halklarına yol gösterebilecek niteliğini de koruyor. Irak işgaliyle Ortadoğu halklarının genelde emperyalizme, özelde ABD’ye duyduğu tepki daha da pekişmiştir. Dolayısıyla Filistin direnişine emperyalist-siyonist cellatlar açısından katlanılması eskisine nazaran zorlaşmıştır. Bu dinamiğin bölge halklarına yayılması, ABD’nin hegemonya planlarının fiyaskoyla sonuçlanmasının yanı sıra, İsrail’in bu planlar çerçevesinde geliştirdiği heveslerinin de kursağında kalması anlamına gelecek.

ABD, Gazze Şeridi’ndeki vatandaşlarına bölgeden ayrılmaları, İsrail ile Batı Şeria’ya gitmemeleri çağrısında bulundu. Bu çağrı ABD destekli İsrail terörünün yeni saldırılarla süreceğine işaret ediyor. Zaten siyonist cellatlar da aynı yönde tehditleri sık sık gündeme getiriyor.

Şaron yönetimi tecrit duvarı ve
Yahudi yerleşimlerin inşaatına hız veriyor

Önceleri tecrit duvarına karşı çıktığını açıklayan Bush yönetimi, pratikte tersi bir tutum alarak, Filistinlilerin gettolarda yaşamaya mahkum edilmesi anlamına gelen tecrit duvarı ve Yahudi yerleşimlerinin inşasına destek veriyor. Bu Nazi uygulamasına karşı BM Güvenlik Konseyi’nden herhangi bir karar çıkmasını da engelliyor. Gerçi İsrail’in Güvenlik Konseyi kararlarına uyduğu görülmemiştir. Ama gerçeği tersyüz ederek “mazlumları” oynamaya alışmış olan siyonistler, yine de BM’nin aleyhlerine karar almasından rahatsız oluyorlar. İsrail vahşetini eleştirenleri anti-semitist (Yahudi düşmanı) olmakla suçlayan siyonistler, Filistin halkına reva gördükleri uygulamalarla Naziler’den geri yanları olmadığını defalarca ispatladılar.

BM’ye üye 144 ülkenin karşı çıkmasına rağmen Amerikan emperyalizminin desteğini alan Şaron, tecrit duvarı ve yeni Yahudi yerleşimlerinin kurulmasına hız vereceklerini açıkladı. İşgal altındaki Filistin topraklarını Filistinliler için yaşanmaz hale getirmek amacıyla her yola başvuran İsrail, gözü dönmüş bir canilikle etnik temizlik yapmanın adımlarını hızlandırıyor, saldırılarını gün geçtikçe tırmandırıyor.

Filistin topraklarını bir kalbura çeviren silahlı ırkçı Yahudiler’in kurduğu yerleşimler, tecrit duvarı, elektrik akımı bağlanmış dikenli teller, savaş uçaklarıyla Filistin halkının üstüne bomba/roket yağdırılması, tanklar/dozerler eşliğinde gerçekleştirilen yıkım ve katliamlar... Bu akıl almaz barbarlık, Filistin halkına ya köleliği kabul etmek, ya ölmek, ya da topraklarını terkedip topyekûn mültecileşmeyi dayatmak için yapılıyor.

Bu icraatların birinci dereceden sorumlusu Şaron, Filistin halkıyla alay edercesine, ABD’nin destek verdiği “yol haritası” barış planına bağlılığını bir kez daha dile getirdi ve bu belgenin, Filistinlilerle barış için tek yol olduğunu belirtti. Şaron önümüzdeki aylarda barışın sağlanması için ciddi adımlar atılma olasılığının bulunduğunu da iddia etti. Bilindiği gibi Şaron’un barış dediği şey, yukarıdaki dayatmalardan birinin Filistin halkı tarafından kabul edilmesi anlamına geliyor.

Arafat yine emperyalistlerden
barış talep etti

Emperyalistlerle girdiği diplomatik ilişkilerde/pazarlıklarda defalarca hüsrana uğrayan Arafat, halen aynı umutsuz çabalarını sürdürüyor. İsrail’in Gazze Şeridi’ne ardarda düzenlediği 5 hava saldırısında 14 kişinin ölmesi, 100’ü aşkın kişinin yaralanması üzerine bir açıklama yapan Filistin lideri Arafat, AB, ABD, Rusya ve BM’nin harekete geçmesini talep etti. Arafat, bir barış anlaşması imzalanması yönünde çaba harcanması gerektiğini ifade ederek, İsrail’in askeri çılgınlığının bir an önce durdurulması gerektiğini söyledi.

Bu arada “havanda su dövmeye” devam eden Arap Birliği de işe yaramayan açıklamalardan birini daha yaptı. Mısır’ın başkenti Kahire’de gazetecilere açıklama yapan Birliğin Genel Sekreteri Amr Musa, “Filistin halkına karşı açıkça ilan edilmiş bir savaş var ve bugün barış hakkında konuşmak ve kendimizi aldatmak hem gereksiz hem uygun değil” dedi.

Filistin halkına karşı fiilen barbarca bir savaş sürdürülürken, 21 Arap ülkesini içinde barındıran Arap Birliği’nin yaptığı kocaman bir hiçtir. Gerici Arap rejimlerinin işleri güçleri BM’den İsrail aleyhine bir karar çıkartmaya çalışmaktır. Oysa onlar da biliyorlar ki, İsrail bu kararların hiçbirine uymuyor. Durum böyleyken Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa’nın bu içerikte bir açıklama yapması utanç vericidir.

Filistin direniş örgütlerine
ortak mücadele çağrısı

Katledilen Filistinlilerin cenaze törenine Gazze’de onbinlerce kişi katıldı. Filistinliler İsrail karşıtı sloganlar eşliğinde cenazelerini toprağa verdiler. Hamas ve İslami Cihad örgütlerine çağrıda bulunarak ölenlerin intikamının alınmasını istediler.

Saldırının ardından biraraya gelen Hamas ile İslami Cihad liderleri ortak toplantı düzenlediler. İsrail’e yeni saldırılar düzenlemeyi kararlaştıran iki örgüt, tüm Filistinli örgütlerin koordinasyon içinde hareket etmesi yönünde çağrıda bulundu. İslami Cihad ile Hamas, katliamdan sonra İsrail’e karşı misillemede bulunacaklarını açıklamışlardı.

Filistin halkı her zamanki gibi emperyalist-siyonist kuşatmaya karşı direnişi seçiyor. Filistin halkının ne AB’den, ne ABD’den, hatta ne de Arap ülkelerinden bir beklentisi kalmıştır. Kendi öz gücü ile devam eden bu direnişin zafere ulaşabilmesi için, özellikle bölge halklarının Filistin halkıyla dayanışma içinde olmaları hayati bir önem taşımaktadır.