F tipi tabutluklara karşı başlatılan ÖO. direnişi ikinci yılını geride bıraktı. Devletin Nazilere rahmet okutan katliamlarına ve iki yıldır koyu bir tecrit içerisinde yaşamalarına rağmen devrimci tutsaklar teslim alınabilmiş değil. Katil Türk devletinin yalanlarına ve kara çalmalarına rağmen direniş devam ediyor. 20 yılı aşkın bir süredir zindanlardan yakılan direniş ateşini sermayenin uşakları ABden de aldıkları destekle söndürmeye çalışıyorlar. Devrim toprağı olan ülkemizde zindanlarda söndürülemeyen bu ateş hep egemenlerin korkulu rüyası olmaya devam edecektir. 20 Ekim günü büyük direniş selamlandı TAYADlı Aileler ÖOnu dışarıda sürdüren Feride Harmanın İstanbul Aksaraydaki evinin önünde saat 12:00de bir basın açıklaması düzenlediler. Açıklamaya 100 kişi katıldı. Feride Harman camdan direnişin sembolü olan karanfilleri kitleye attı. Feridenin annesinin yaptığı kısa konuşmadan sonra ÖO direnişçisi Özkan Yücel basın metnini okudu. Grup YorumDirenenler diyor ki; bir tek kişi kalana kadar direneceğiz. Biz de diyoruz ki; onlar direndikçe onların yanında olacak, türkülerini söyleyeceğiz sözleriyle başlayan konuşmasının ardından seslendirdiği bir türküyle eyleme destek verdi. Eylem 13:00de Galatasaray Lisesinin önünde yapılacak eyleme çağrı ile bitirildi. Direniş Galatasarayda da selamlandı Aynı gün saat 13:00de tutsak yakınları Galatasaray Lisesinin önüne Feride Harmanın kitleye attığı karanfilleri bırakmak için geldiler. 200 kişinin katıldığı eylemde Tecrit kaldırılsın ölümler durdurulsun! ve Yaşasın ölüm orucu direnişimiz! sloganları atıldı. Karanfillerin bırakılmasının ardından basın açıklaması yapmak isteyen kitleye polis azgınca saldırdı. Vahşice saldıran polis 101 kişiyi gözaltına aldı. Gözaltına alınanların birçoğu, yaralı olmalarına rağmen, doktora bile çıkarılmadan savcılığa götürüldü. Alınanlar buradan serbest bırakıldılar. Onlar ki şimdi gökyüzünde kızıl birer bayrak gibi dalgalanıyor ve kavgamıza güç katıyorlar. Gün onları sahiplenme ve direnişe güç katma günüdür. SY Kızıl Bayrak/İstanbul
Devrimci irade teslim alınamaz! 2000 yılında devletin zindanlara yönelik çok kapsamlı baskı politikaları giderek yoğunlaştı. Bunun bir uzantısı olan hücrelere karşı devrimci tutsaklar 20 Ekim 2000de tarihinde bir direniş başlattı. İçeride devrimci tutsakların başlattıkları bu direniş kuşkusuz bedenlerini ölüme yatırmak anlamına geliyordu. Ve 82, 84, 96 tarihlerinde gerçekleştirilen direnişlere yeni bir halka daha eklendi. Bu sefer çürümüş sistemin temsilcileri daha kanlı bir operasyonla bu direnişi bastırmaya, yoketmeye çalıştılar. Ve ardından 19 Aralık katliamını yaşadık. 20 Ekim 2002 tarihinde Galatasaray Lisesi önünde bu büyük direnişin yıldönümü vesilesiyle basın açıklaması yapmak istedik. Düşmanın eylemi büyük bir olasılıkla engelleyeceğini biliyorduk. Buna rağmen yüzlerce insanın toplanma yerinde olması oldukça anlamlıydı. Sermaye düzeni, faşist anayasasının sözde hak olarak tanıdığı, ABye uyum yalanıyla sözde genişleterek düzenlediği ifade ve düşünce özgürlüğüne tahammül edemediğini bir kez daha gösterdi. Kolluk güçleri Pazar günü Galatasaray Lisesi önündeki basın açıklamasına saatler öncesinden yığınak yaptı. Sivil ekipleriyle, resmi polisleriyle, robokoplarıyla, panzerleriyle eyleme katılanlara vahşice saldırdı. Basın açıklaması yapmak isteyen devrimcilere, ilericilere, aydınlara ve muhaliflere biber gazı sıkarak, cop ve tekmelerle saldırarak, yerlerde sürükleyerek gözaltına aldı. Bu yoğun ve azgın saldırıları gözaltı araçlarında da devam etti. Birçok arkadaşımız ciddi yaralar aldı. Tüm bunlara rağmen moral üstünlüğe sahip olan bizdik. Gözaltının hemen ardından Vatan Caddesindeki Güvenlik Şubeye götürüldük. Kimliklerimizi zorla aldılar. Burada saatlerce araçların içinde bekletildikten sonra Beyoğlu Adliyesine götürüldük. Burada da saatlerce araçların içinde bekletildik. Bu uygulamalar boyunca marşlarımız hiç susmadı. Gecenin ilerleyen saatlerinde bırakıldık. 6 kişi ise gıyabi tutuklamaları oldukları gerekçesiyle tutuldular. Eyleme katılanların gözaltına alınma saldırısına karşı sergiledikleri direniş ve kararlılık bütün dost ve düşmana göstermiştir ki, şartlar ne olursa olsun, tüm şiddet ve baskılara rağmen devrimci irade teslim alınamaz. Yaşasın devrimci dayanışma! Eyleme katılan komünistler
Enerji emekçisi Hasan Balıkçı katledildi! 19 Ekim 2002 cumartesi günü Adana Elektrik Mühendisleri Odasında, Şube Sekreteri Hasan Balıkçı'nın karanlık güçler tarafından öldürülmesiyle ilgili bir basın açıklaması yapıldı. Açıklamada şunlar söylendi: Elektrik Mühendisleri Odası Adana Şubesinde 1998-2002 yılları arasında yönetim kurulu üyesi ve sekreterliği, 1998-2000 yılları arasında TMMOB Adana İKK Sekreterliği, 1993-1996 yılları arasında Enerji-Yapı Yol Sen Adana Şube Başkanlığı görevinde bulunan devrimci demokrat arkadaşımız Hasan Balıkçı'yı görevi başında alçak bir saldırı sonucu kaybettik. Yaşamı boyunca ülkesinin ve halkının çıkarlarını özveri ile savunan ve bu uğurda aldığı her görevi büyük bir sorumluluk ve ilkeyle yerine getiren arkadaşımızı enerji alanında yaşanan yolsuzluklara karşı verdiği mücadelede yitirdik. Bu olay Türkiye'nin enerji alanında yaşadığı çarpık politikaların en somut göstergesidir. Hasan Balıkçı yaklaşık altı ay önce kendi isteği dışında kayıp ve kaçaklarla mücadele bahanesi ile Urfa'ya geçici olarak tayin edilmiştir. Hiçbir yatırım ve kamusal denetimin yapılmadığı koşullarda kayıp kaçakların en aza indirilmesi bahanesi ile Urfa'ya sürgün edilen arkadaşımızın olumsuz çalışma koşulları altında savunmasız bir şekilde katledilmesine ortam yaratmıştır. Yıllardır yolsuzluk ve soygunlarla talan edilen enerji sektöründe asıl hesap vermesi gerekenler hala koltuklarında otururken, görevini özveri ile yapan devrimci demokrat arkadaşımız Hasan Balıkçı, enerji sektöründeki çarpıklığın bedelini canıyla ödemiştir. Enerji sektöründe özelleştirme adı altında yapılan bu soygun ve talan düzeni devam ettiği sürece daha çok Hasan Balıkçı'lar yitirilecektir. Bu olayın esas sorumluları başta Enerji Bakanlığı olmak üzere bu yanlış enerji politikalarını sürdürenlerdir. EMO bu olayların bütün boyutları ile takipçiliğini yapacaktır. SY Kızıl Bayrak/Adana
Kayseri İHDde etkinlik... Seçime yaklaşılan şu günlerde siyasi partiler seçim meydanlarında boy gösteriyorlar. Düzen partileri demokrasinin tüm nimetlerinden faydalanıyor. İşçilerin, emekçilerin, devrimcilerin en sıradan bir basın açıklaması, eylem ve etkinliğini ise engelleniyor. İHD Kayseri Şubesi, tecriti anlatan Sessiz Ölüm filmi, gözaltında kayıpları anlatan Boran filmi ve Grup Yönnun müzik dinletisinden oluşan bir etkinlik düzenledi. Kayseri Emniyeti ve Valiliği bu etkinliği seçimi bahane ederek iptal etmek istedi. Düzen partilerine tüm olanaklar sunulurken, İHDnin etkinliği yeterli güvenlik olmadığı için iptal edilmeye çalışıldı. Etkinliğin iptalini 72 saat önce bildirmesi gereken Emniyet 30 saat önce haber verdi. İHD yöneticileri idare mahkemesine başvurarak kararı iptal ettirdiler. Koydukları engelin aşılmasını hazmedemeyen kolluk güçleri etkinliğin olacağı şehir tiyartosuna tam kadro gelmişti. Aramaları tacize dönüştüren polis etkinliği engelleyememenin çaresizliği içindeydi. Etkinliğin iptali haberi katılımı düşürmüştü. Yaklaşık 300 kişinin katıldığı etkinlikte 4 adet kamera ve onlarca polis vardı. Etkinlik film gösteriminin ardından Grup Yönün savaş karşıtı türküleriyle sona erdi. (SY Kızıl Bayrak/Kayseri) |
|||||