26 Ekim '02
Sayı: 42 (82)


  Kızıl Bayrak'tan
  Amerikan askeri olmamak için Amerikancı düzen partilerine oy verme, hesap sor!..
  BDSP bağımsız sosyalist adaylarının seçim bildirileri...
  Hazırlanan faiz ve savaş bütçesidir!
  Yıkım programlarını uygulama sırası yeni hükümette
  Boş vaadler ve gerçekler
  Emperyalistler arası savaş pazarlığı
  Amerikalı ve Amerikancı generallerin savaş zirvesi
  Emperyalist savaş karşıtı eylemlerden...
  Savaş planları çerçevesinde Kürt devleti meselesine yeni yaklaşımlar
  Sermaye için ak, emekçiler için kara!
  Emperyalist savaş, seçimler ve Parti
  Esenyurt BDSP çalışmalarından...
  BDSP'nin faaliyetlerinden...
   Ankara Hüseyingazi BDSP çalışmalarından...
   Dikmen BDSP çalışmalarından...
   Adana BDSP çalışmalarından...
   İzmir'de BDSP bildirgesi dağıtımından...
   Seçimler yaklaşırken...
   İtalya bir kez daha milyonlarca emekçinin genel greviyle sarsıldı
   Sınıfa, Partiye ve Devrim'e Destek Gecesi
   Şan olsun 20 Ekim direnişine!..
   Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
“Bütçeye ve savaşa” karşı gösterilere 2 milyon kişi katıldı... Roma’da 100 bin, Torino’da 200 bin kişi yürüdü...

İtalya bir kez daha milyonlarca emekçinin
genel greviyle sarsıldı

İtalya son bir yıl içinde ikinci kez genel grevle sarsıldı. Tüm ülkede ulaşım durdu, okullarda ders yapılmadı, banka, postane, sağlık söktörü sınırlı olarak hizmet verdi. Ülke genelinde milyonlarca kişi iş bırakırken, 120 merkezde 2 milyon kişi Berlusconi hükümetinin ekonomi politikalarını protesto için sokağa çıktı. Protesto gösterilerinde sadece işçiler yürümedi, orta ve yüksek okul öğrencileri de alanlardaydı.

Roma’daki yürüyüşe 100 bin kişi katıldı. İşçi ve emekçiler "bütçeye ve savaşa karşı" yürüdüler. Palermo’da Fiat’ın kapanmasını protestoda ifadesini bulan greve 50 bin kişi katıldı. Bu, 1945’ten buyana gerçekleşen en kitlesel eylemdi. Torino’da 200 bin kişi, Floransa’da ise 40 bin kişi sokaklara çıktı. Mailand’da Pirelli işçilerinin başını çektiği yürüyüşe 100 bin kişi katıldı
Genel grev çağrısını İtalya’nın en büyük sendikası CGİL, COBAS ve sendikal taban örgütleri yaptı. Genel grev, Başbakan Silvio Berlusconi’nin önderliğinde hükümetin parasal ve iş pazarı politikalarına karşı, işçi ve emekçilerin haklarını savunmak için gerçekleştirildi, sağlık ve eğitim alanında yapılan kısıtlamalar, enflasyona bağlı ücretlerin tırpanlanması ve iş pazarının liberalleşmesi protesto edildi. Ayrıca İtalyan otomobil sektöründe yaşanan yapısal krizin sonuçları olarak bu işkolunda kitlesel işten atılmalar genel grev eyleminin güçlü geçmesini sağlayan etkenlerden biriydi.

Hükümetle işbirliği yapan sendikalar
grev kırıcılığı yaptı

Hristiyan CİSL ve sosyalist geçmişi olan UİL sendikaları genel greve "İtalya için" katılmadılar. Eylemi düzenleyen CGİL, 40 yıldan beri ilk kez bu iki sendikanın katılmadığı bir grev örgütledi, onları sendikal birliği bozmakla suçladı. Grev kırıcısı bu iki sendika bir önceki genel grevden sonra, yaz aylarında hükümet ile "İtalya için birlik" oluşturmuştu. Ardından 18. madde olarak bilinen ve işten çıkarma yasasında değişiklik öngören yasaya da sözde "İtalya için" onay vermişlerdi. Şu an her iki sendika da yapısal işsizliği azaltmak için maddi yardım alıyor. Daha da önemlisi, bu paranın harcanması için kurulan fonda eşit söz hakkına sahip durumdalar.

18. madde olarak bilinen iş yasası, 1968’de işçi sınıfı ve emekçilerin kitlesel mücadeleleri sonucunda kazanılmış bir haktı. Bu madde 15’in üzerinde işçi çalıştıran işyerlerine "yeterli" gerekçe olmadan işçi çıkarma yasağı getiriyordu.

Otomobil sektöründeki tensikatlar
genel grev istemini güçlendirdi

Geçtiğimiz haftalarda Fiat tekelinin 8100 işçi atacağını, ayrıca iki işletmesini kapatacağını ilan etmesi, işçilerde genel grev talebini güçlendiren etkenler oldu. Fiat tekeli, ilkbaharda da 2900 çalışanının işine son vermişti. Fiat’ın ilan ettiği "temizlik" planı Fiat’a bağlı yan sanayiyi de içine alarak 50 bin çalıştığı işyerinin yok edilmesi anlamına geliyor.

Fiat’ın patronu Agnelli hanedanlığı uzun süredir etkinliklerini finans alanına kaydırıyor, enerji sektörüne angaje oluyor, turizm, kredi, ihracaat ve gıda işkolunda ortaklıklarından muazzam kazançlar elde ediyordu. Otomobil işletmelerini General Motor’sa satması yönetim kurulu tarafından “yapısal değişim” olarak açıklandı. Bu satış firmanın startejik sektörleri satmaya niyetli olduğunu açıkça gösteriyordu. Ama Magneti Marelli, Comau, Texid gibi yan kuruluşları şu ana kadar alıcı bulamadı.

Sadece Fiat değil, genel planda sanayi işletmelerinde bir gerileme var. Torino gibi kentler böyle giderse terkedilmiş sanayi kentlerine dönüşecekler.

İtalya’da sendikalar, diğer ülkelerde olduğu gibi, yıllardır istihdamı korumak adına satış sözleşmelerinin altına imza atmış ve işten atılmalara onay vermişlerdi. Gelinen yerde bunun hiç de işe yaramadığı görüldü. Sendikalar işçilere sürekli yeni umutlar vererek onları aldatıp oyaladılar. Onları daha militan örgütlemelerin ve mücadelelerin içine çekmekten uzak durdular.

Oysa işçiler artık "yeter!" diyorlar, böyle yönetilmek istemediklerini haykırıyorlar.



Strasburg’da nükleer enerji
santrallerine protesto

Nükleer enerji santralleri Strasburg’da onbinlerin katıldığı eylem ile protesto edildi.

Fransız "Nükleer Enerjiden Dönüş Eylem Grubu"nun çağrısını yaptığı gösterilere çeşitli çevre örgütleri, partiler, sendikalar, uluslararası örgütler destek verdi. Fransa, Finlandiya, İrlanda, Almanya, İsviçre, Avusturya, Hollanda ve Danimarka adına ortak bir basın açıklaması yapıldı ve atom enerjisiniden derhal vazgeçilmesi çağrısı yapıldı. Yürürüşe İsveç, İtalya, Romanya, İspanya, Bask ülkesinden de protestocular katıldı.

Avrupa sarayının karşısına radyoaktif sembollerin olduğu binlerce konserve kutusundan bir piramit yapıldı. Piramitle atom atıklarının artan miktarı simgelendi. Nükleer enerji ülkesi Fransa’da 130 bin ton yüksek radyoaktifli atık birikti. Her yıl buna 6 bin ton atık daha ekleniyor. Bunların nerede depolanacağı ile ilgili bir çözüm bulunabilmiş değil.

Mitingin sonunda AB Bakanlar Konsey toplantısının yapılacağı çevrede insan zinciri oluşturuldu. Daha sonra yürürüyüş kolu kent merkezine yürüdü. Burada değişik ülkelerden gelenler konuşmalar yaptılar.

Strasburg’da Pazartesi günü Avrupa Bakanlar Konseyi toplanıyor. Toplantının ana gündemini doğuya genişleme çerçevesinde Avrupa Atom Anlaşması yeniden gündeme getirilecek. Örneğin Doğu Avrupa da atom santrallerinin nasıl donatılacağı, bunun için gerekli paranın nasıl sağlanacağı tartışılacak.

Bu aralar Avrupa’da enerji politikası yeniden düzenleniyor. Nükleer enerji santrallerinin çoğu ‘70’li yıllarda 40 seneliğine yapılmıştı. Tüm reaktörler önümüzdeki 10 veya 20 yıl içinde ömrünü dolduruyorlar.

AB’de 8 ülkede nükleer enerji kullanılıyor. Bunların sadece 4’ü atom enerjisinden vazgeçeceklerini açıkladı. Fransa, Finlandiya gibi diğerleri ise yeni reaktörler inşa etmeyi planlıyorlar. Buna AB’nin doğuya açılmasıyla birlikte nükleer santrallere sahip yeni ülkeler eklenecek.

Fransa’da önümüzdeki yıl için yeni enerji yasası planlanıyor. Burada Fransa’nın yeni tip reaktör EPR (Avrupa Yüksek Basınclı Su Reaktörü) inşası sorunu tartışılacak. Bu Siemens ve Fransız nükleer enerji santralleri imalatçısı Framatom’un ortak projesi.

Geçtiğimiz haftalarda Almanya’dan nükleer enerji atıklarından oluşan bir nakliyat gerçekleşti. Kasım ayı başında ise yeni Castor vagonları yola çıkıyor. Bu, Fransa’daki La Hague’den Almanya’daki Gorleben’e gelen atom atıkları nakliyatının en büyüğü. Bu nedenle Almanya’da kasım başında atom santrallerine karşı kitlesel ve militan eylemler bekleniyor.



Fransa’da öğretmenler grevde

Gerici hükümetin eğitim politikalarını protesto etmek için perşembe günü tüm Fransa’da onbinlerce öğretmen greve gitti. Okul personelinin üçte ikisinin greve katıldığı ifade ediliyor. Eğitim Bakanlığı da greve katılımın yüzde 44 olduğundan sözediyor.

5 sendikanın çağrı yaptığı bu eylemle 5 bin 600 gözcü personele ait işyerlerinin yokedilmesi protesto edildi. Eğitim bakanı buna karşı 25 bin 600 sözleşmeli personelin anlaşmasını uzatmak istemiyor. Bunların yerine hükümet daha az ücret ödeyeceği 11 bin ev kadını ve emekli yerleştirmek istiyor.

Protestolar ayrıca eğitim alanında da etkisini gösteren gençlik politikasında yapılması düşünülen değişiklikleri de hedef aldı. Öğretmene hakeret eden öğrenciye 6 ay ceza verilmesi öngörülürken, cezaya çarptırılma yaşının 13’e indirilmesi isteniyor.

Eğitim sektöründe kısıtlamalar sürüyor. Buna karşı geçtiğimiz hafta sadece Paris’de 15 bin öğretmen yürüdü.