Amerikancı düzen partileri kendilerini seçmenlere pazarlama yarışında bol keseden atmaya başladılar. Bu vaadlerden bazılarına kısaca bakalım. Genç Parti: İl sayısı 250ye çıkarılacak, her aileye hazineden arazi, her aileye 30 yıl vadeli konut kredisi, ders kitapları bedava dağıtılacak, üniversite sınavı kalkacak, yiyecek maddelerinden KDV kaldırılacak, vergi indirilecek, asgari ücret vergi dışı bırakılacak vb... Kendisinin vergi kaçırmak alışkanlığından olsa gerek, vaadlerin ağırlığını vergi üzerine oturtan holding patronu Cem Uzan fabrikalarında çalışan binlerce işçiyi işten attığını, kalanları ise sefalet ücretleriyle ve sendikasız köle gibi çalışmaya mahkum ettiğini gizleyip bol bol vaat sıralıyor. Meydanlarda vaat yarışında gösterdiği performansa bakıldığında, Motorola ve Nokiayı nasıl dolandırdığı, Ürdün vatandaşlığına geçmesinden dolayı parti kurma hakkı olmamasına rağmen Genç Partiyi nasıl kurduğu ve partisi seçime giremeyince YDPyi satın alıp ismini Genç Parti olarak değiştirmeyi nasıl başardığı daha iyi anlaşılıyor. Kısacası, siyasette yeni olmasına rağmen dolandırıcılık, sahtekarlık ve yalancılıkta diğer düzen partilerine taş çıkartıyor. DYP: Her mahallede 100 trilyoner, 11 milyon kişiye özel sağlık sigortası, Halk Bankası esnafa, Ziraat Bankası çiftçiye devredilecek, her köylüye bir traktör, her ile bir üniversite, olanlara yenileri vb... Çiller kendisine geçen seçimlerde Amerikadaki mal varlığının Türkiyeye getirip şehit anaları ve Mehmetçik Vakfına bağışlayacağını vaadettiğinin hatırlatılması üzerine evet o zaman düşündük, şimdi düşünmüyorum cevabını veriyor. Böylece bugün vaadettiklerini yarın nasıl gerçekleştireceği konusunda da bir fikir veriyor. MHP: Asgari ücret vergi dışı kalacak! Bahçeliye sormak gerekiyor; 3.5 yıldır iktidarda olan siz değil miydiniz, bunu neden yapmadınız? Asgari ücrette en son İMFnin belirlediği artışı yaparak İMF milliyetçisi olduğunu gösteren MHP, bu vaadiyle nasıl bir yalancı olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. AKP: 15 bin kilometre yol yapılacak, herkese kira öder gibi ev sahibi olacak. İstanbulda belediye başkanı olduğu dönemde varoşlarda emekçiler çamur deryası yollarda bata çıka yürürken, en ufak bir yağmurda sel sularıyla boğuşurken, Erdoğan Etilere, Bebeke çiçek ekmekle, havuz yapmakla meşguldü. Ve herkes kira öder gibi ev sahibi olacak diyen Erdoğan değil miydi, daha birkaç yıl önce emekçilerin başını sokmak için yaptığı derme çatma gecekonduları başlarına yıkıp, boğaz sahilindeki kaçak villalara göz yuman? Diğer sermaye partileri de işçi ve emekçilerin oyunu alabilmek için birbiri ardına yalanlar sıralıyor. Amerikancı düzen partileri bu vaadleri yerine getiremezler, çünkü onların öncelikli görevi İMF programlarını uygulamaktır. Hepsi bu konuda bağlılık yemini etmişlerdir. Düzen partilerinin ekonomik politikalarının özü İMFnin önlerine koyduğu programı kararlıkla uygulamak ve İMFye niyet mektupları adı altında düzenli rapor vermekten ibarettir. İMF programlarında ise meydanlarda bol keseden dağıtılan bu vaadlere yer yoktur. İMFnin 2003 yılı için istediklerinin başında kamuda çalışan onbinlerce işçinin kapının önüne konulması, eğitim, sağlık hizmetlerinin ve KİTler hızla özelleştirilip yabancı sermayeye peşkeş çekilmesi, vergilerin arttırılması ve dolaylı vergiler yolu ile yeni vergilerin uygulamaya sokulması vardır. Kısaca açlık, yoksulluk, işsizlik, sefalet ücretlerine karşılık kölece çalışmak ve yeni zamlar vardır. Tabii bir de bunlara ABDnin Irak savaşına ortak olunması ile birlikte savaş zamları, savaş vergileri, toplu işten çıkarmalar vb.ni eklemek gerekir. Düzen partilerinin alanlarda vaadettikleri gerçekte karşılanamaz değildir. Son 1.5 yıl içerisinde batık bankalara toplam 52 katrilyon kaynak aktarıldı. Buna karşılık Cem Uzanın 169 yeni il kuracağım vaadi, bir ilin kurulmasının maliyeti 250 trilyon olduğuna göre, toplam 42 katrilyon yapıyor. 1 milyon aileye 200 metrekare arsa verilmesi ise toplam 10 katrilyon. Yani sadece batık bankalara ayrılan para ile il sayısı 250ye çıkarılıp, bir milyon aileye 200 metrekare arsa verilebilinir. Ancak onlar işçi ve emekçilerin çıkarları için değil ABD-AB-İMF ve onların işbirlikçisi patronların, yani bir avuç sömürücü sermayedarın çıkarları için çalışmakta, bunun için aday olmaktadırlar. |
|||||