11 Mayıs'02
Sayı: 18 (58)


  Kızıl Bayrak'tan
  1 Mayıs sonrasında artan görev ve sorumluluklar
  Lastik sektöründe greve doğru...
  Safları sıklaştır, gücünü birleştir!
  SASA ile dayanışmayı yükselt!
  Sermayenin "esnek üretim" saldırısı
  İşçi sağlığı ve iş güvenliği için birleşip örgütlenmeliyiz!
  Kapitalizmin kâr hırsı ve sendika ağalarının ihaneti
  Eski bohçalar yeniden açılıyor
  1 Mayıs ve kamu emekçileri hareketi alanında devrimci görevler
  Kadın sorunu ve feminst yanılgılar
  Kürdistan devrimi ile Türkiye devrimi arasındaki ilişkiler üzerine düşünceler-2
  Emperyalizmin kıskacında Ortadoğu
  Siyonizm ve uluslararası emperyalizm
   Almanya'da Yahudi, İsrail'de Filistinli olmak
   İsrail barışı üzerine
   Bir neo-liberal ırk ve kültür ayrımcısının ölümü
   Almanya: Metal işçilerinin grevi sürüyor
   Bir kararın anlattıkları
   Bilinçli, inançlı ve soluklu devrimci Hatice yoldaşı andık...
   Denizler'in devrimci geleneği yaşıyor!
   Sınıf çalışmasında yaratıcılık ve bir deneyim
   Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
İsrail barış hareketi üzerine

Y. Kalmanoviç
Yshai Kalmanoviç İsrail Komünist Forumu’nun MK üyesidir. Geçen Cumartesi günü (13 Nisan 2002 -SY KB) Berlin’de “Filistin Halkıyla Dayanışma” adı altında gerçekleştirilen gösteriye katılmıştı.

Filistin ile dayanışma gösterisinde nasıl bir izlenim edindiniz?

Ben Filistin halkının haklı taleplerini desteklediğim için Cumartesi günü yürüyüşe katıldım. İsrailli bir komünist olarak, iki tarafın da Ortadoğu ihtilafından sorumlu şovenist, fanatik dinci gruplarıyla bir ilişkimin olmadığını söylememe gerek yok.
İsrail hükümeti iki dilli konu

şuyor. Dışarıya yönelik olarak İsrail’in Filistinliler’e karşı vahşet ve işgal politikasını İsrail’in yaşama hakkı olarak haklı göstermeye çalışıyor. Yahudiler’in tarihi vatanları üzerindeki hakkından söz ediyor ve İsrail politikasına yönelik eleştirileri Anti-semitizm olarak karalıyor. Buna karşın İsrail’de başka bir durum sözkonusu. Halkın büyük çoğunluğu Şaron hükümetini destekliyor. Ama aynı zamanda güven içerisinde yaşamak istiyor. Filistinliler için güvenlik olmadan güven içerisinde yaşayamayacaklarını ise biliyorlar ya da en azından sezinliyorlar. İnsanlar İsrail’in işgal ettiği bölgelerden bir biçimde geri çekilmesini ve bunun barış ve güvenlik içinde yaşamalarını sağlamasını umuyorlar. Şahinler Filistinlilerin işgal altındaki bölgelerden “transfer”inden söz ediyorlar. İşgal sadece FilistinlilerI öldürmüyor, İsrail halkı da çaresiz Filistinliler’in İsrail’de suçsuz insanlara yönelik terör eylemlerine neden olan Şaron’un politikasının bedelini ödüyor.

İsrail barış hareketi ne denli güçlü?

Eskiden Filistinliler’le “anlaşmadan” yana olan bütün siyonist sol Şaron hükümetinin çizgisine kaydı. İşçi Partisi Likud ile aynı hükümette yer alıyor; onlar ve onların diğer ülkelerdeki sosyal demokrat arkadaşları bu hükümette NPD ya da Jörg Haider’in partisiyle kıyaslanabilecek faşist bir partinin varlığından hiç de rahatsız görünmüyorlar. Barış hareketi içerisinde aktif olan genelde anti-siyonist soldur.

Barış hareketi içerisinde ilginç üç yeni gelişme mevcuttur. Birincisi: Nüfusun neredeyse %20’sini oluşturan ve önceden yarısından fazlasının siyonist partileri seçtiği İsrailli Filistinliler tamamen siyonist solu terk ettiler. Bugün bunlar hükümeti protesto gösterilerinin temel bir öğesidirler. İkincisi: Üst tabakada küçük de olsa bir çatlağın oluşması. Kısa bir süre önce bazı İsrailli emekli subaylar İsrail’in Filistin ulusunun yaşama hakkına ilişki gerçek bir anlayış göstermekten maalesef kaçındığını tespit ettiler. Ve üçüncü gelişme ise, İsrailli subay ve askerlerin işgal edilen bölgelerde görev yapmayı reddetmeleri ve tutumlarından dolayı hapse girmeyi göze almalarıdır. Bütün bunlar barış hareketinin, Filistin ve İsrail halkına barış ve güvenlik getirmeye yetmese de, giderek güçleniğine göstergedirler.

BM’nin askeri gücü kalıcı bir çözüm sağlayabilir mi?

Ben Filistin topraklarındaki köy ve kentlerde İsrail ordusu tarafından saldırıya uğrayan ve kuşatılan insanların koruyucu bir güce ilişkin çaresiz çığlıklarını anlıyorum. Ama eğer ABD başkanı son saldırıları “terörizme karşı mücadele” olarak destekliyorsa ve Avrupa da bu saldırılara karşı koymuyorsa, o zaman BM’nin askeri misyonunun hangi amaca hizmet edeceğini sormak gerekir. Benim endişem, ABD’nin askeri gücüyle şimdi de Filistin’e yerleşmek istemesidir.

Junge Welt, 20-21 Nisan 2002



İsrail ekonomisi çöküş içinde

Bundan önceki çatışmalardan güçlenerek çıkan İsrail ekonomisinin son olaylardan ağır yara aldığı ve son 30 yılın en ağır durgunluk dönemine girdiği bildirildi. Amerikan finans çevrelerinin gazetesi Wall Street Journal (WSJ), “Geçmişteki çatışmalarda İsrail’i bir arada tutan şeyin güçlü ekonomisi olduğunu, oysa şimdi bundan eser kalmadığını” bildirdi. Gazete, “Savaşın ve durgunluğun etkilerinin sosyal hayatta görülmeye başladığını” da yazdı.

Çatışmaların günlük hayata yansıması sonucu otellerin yüzde 90 oranında boş olduğunu, işsizlik oranının yüzde 10’u geçtiğini, bütçe açığının rekor düzeye ulaştığını kaydetti. İşsizlik ve yoksullukla birlikte suç oranının da arttığı vurgulanan haberde, zengin İsrailliler’in sermayelerini ülke dışına çıkarmaya başladıkları belirtildi.

Olaylar nedeniyle ülkenin dinci ve laik kesimleri arasındaki hatların iyice keskinleştiğini kaydeden WSJ, ülkenin gurur kaynağı olan orduda da çatlaklar görüldüğünü, yedekler arasında askerden kaçma oranının yüzde 30’a çıktığını duyurdu. Gazeteye durum değerlendirmesinde bulunan eski hükümet danışmanlarından Eytan Sheshinski, “Durum dayanılabilir olmaktan çıktı, patlama noktasına gidiyor” diye konuştu.

Tel Aviv dışındaki çiftliğinde işlerini yürütebilmek için 15 Filistinli işçi çalıştıran Yitzak Avraham adlı İsrailli çiftçinin, hükümetin güvenlik gerekçesiyle Filistinli işçi çalıştırılmasını yasaklaması üzerine çok zor durumda kaldığını belirten gazete, su ve yakıt fiyatlarının da anormal şekilde arttığını duyurdu. İşçi bulamadıkları için çiftçinin oğlunun okulunu bırakarak babasıyla birlikte çalışmak zorunda kaldığını bildiren gazete, domates-salatalık yetiştirerek satan bir İsrailli’nin de işçi bulamadığı için ürününü toplayamadığını kaydetti.

Gazeteye açıklamada bulunan Avraham, “Ariel Sharon hükümetinin giriştiği askeri operasyonu güvenlik açısından desteklemekle birlikte günlük hayatlarının altüst olduğunu” vurguladı ve “Araplara karşı ödün vermek zorundayız” diye konuştu. (Evrensel/05 Mayıs 2002)



Avrupa’da 1 Mayıs eylemleri...

Hamburg’da 10 bin kişilik eylem

Bu yılki 1 Mayıs’a Hamburg’da 10 bin civarında bir katılım oldu. İşçi sınıfı ve emekçiler, gündemlerinde olan emperyalist savaşa, sosyal saldırılara karşı mücadele arzu ve tutumlarını 1 Mayıs’ta ortaya koydular. Taşınan pankart ve dövizlerde bu yönlü şiarlar belirgin bir biçimde göze çarpıyordu. Bizler 1 Mayıs’a BİR-KAR’ın emperyalist savaşa karşı ve 1 Mayıs için çıkarmış olduğu afiş ve bildiri çalışmasıyla hazırlanmıştık. Eyleme ise üç dilde hazırladığımız pankartımızla katıldık. Çalışmalarımızı güçlendirerek sürdüreceğiz. (BİR-KAR/Hamburg)

Nürnberg’de 5 bin kişilik eylem

Bu yıl Nürnberg’te iki ayrı 1 Mayıs kutlaması oldu. İlki; bizim de içinde yeraldığımız sendikaların ve işçilerin kutladığı devrimci 1 Mayıs. 5 bin kişinin katılımı ile kutlandı. İkincisi; Alman otonomcularının ve bir-iki Türkiyeli yapının katıldığı adına “Kızıl Blok ve Kızıl 1 Mayıs” adını verdikleri ayrı bir kutlama oldu ve yaklaşık 300 kişi katıldı.

Bizler BİR-KAR/Nürnberg olarak işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs’a özüne uygun bir tarzda katıldık ve kutladık. 1 Mayıs, savaş karşıtı ve Filistin halkıyla dayanışma konulu bildirilerimizi dağıttık, afişlerimizi yaptık. Yürüyüş güzergahını ve miting alanını donattık. Sabahtan akşama kadar bilgilendirme standımızda kitap, gazete ve bildirilerimizi dağıttık ve propagandamızı yaptık. Bir kültür programı sunduk. Nazım ve Brecht’ten Almanca-Türkçe şiirler okuduk. (BİR-KAR/Nürnberg)

Hollanda/Rotterdam’da 1 Mayıs

Hollanda’da 1 Mayıs resmi tatil günü olarak kabul edilmiyor. Bu nedenle 1 Mayıs kutlaması Rotterdam’da saat 19:00’da başladı. Çeşitli uluslardan işçi ve emekçiler 1 Mayıs’ta çeşitli taleplerini içeren sloganlarını coşkulu bir şekilde attılar. Mitinge yaklaşık bin emekçi katıldı.

Türkiyeli örgütlerin kortejlerinde “Yaşasın Ölüm Orucu direnişimiz!”, “Kürdistan faşizme mezar olacak!”, “İçerde dışarda hücreleri parçala!” sloganları ile savaş karşıtı sloganlar hep birlikte haykırıldı. BİR-KAR olarak, Filistin halkıyla dayanışmaya çağıran Türkçe bildirilerimiz ile emperyalist savaşa, işsizliğe, demokratik ve sosyal hakların gaspına karşı mücadele çağrısı yapan Türkçe-Hollandaca bildirilerimizi dağıttık. Çeşitli dillerden savaş karşıtı pullamalar yaptık. Miting Enternasyonal Marşının okunmasıyla sona erdi.

(BİR-KAR/Hollanda)