Y. Kalmanoviç Filistin ile dayanışma
gösterisinde nasıl bir izlenim edindiniz? Ben Filistin halkının haklı taleplerini desteklediğim için Cumartesi günü yürüyüşe katıldım. İsrailli bir komünist olarak, iki tarafın da Ortadoğu ihtilafından sorumlu şovenist, fanatik dinci gruplarıyla bir ilişkimin olmadığını söylememe gerek yok. şuyor. Dışarıya yönelik olarak İsrailin Filistinlilere karşı vahşet ve işgal politikasını İsrailin yaşama hakkı olarak haklı göstermeye çalışıyor. Yahudilerin tarihi vatanları üzerindeki hakkından söz ediyor ve İsrail politikasına yönelik eleştirileri Anti-semitizm olarak karalıyor. Buna karşın İsrailde başka bir durum sözkonusu. Halkın büyük çoğunluğu Şaron hükümetini destekliyor. Ama aynı zamanda güven içerisinde yaşamak istiyor. Filistinliler için güvenlik olmadan güven içerisinde yaşayamayacaklarını ise biliyorlar ya da en azından sezinliyorlar. İnsanlar İsrailin işgal ettiği bölgelerden bir biçimde geri çekilmesini ve bunun barış ve güvenlik içinde yaşamalarını sağlamasını umuyorlar. Şahinler Filistinlilerin işgal altındaki bölgelerden transferinden söz ediyorlar. İşgal sadece FilistinlilerI öldürmüyor, İsrail halkı da çaresiz Filistinlilerin İsrailde suçsuz insanlara yönelik terör eylemlerine neden olan Şaronun politikasının bedelini ödüyor. İsrail barış hareketi
ne denli güçlü? Eskiden Filistinlilerle anlaşmadan yana olan bütün siyonist sol Şaron hükümetinin çizgisine kaydı. İşçi Partisi Likud ile aynı hükümette yer alıyor; onlar ve onların diğer ülkelerdeki sosyal demokrat arkadaşları bu hükümette NPD ya da Jörg Haiderin partisiyle kıyaslanabilecek faşist bir partinin varlığından hiç de rahatsız görünmüyorlar. Barış hareketi içerisinde aktif olan genelde anti-siyonist soldur. Barış hareketi içerisinde ilginç üç yeni gelişme mevcuttur. Birincisi: Nüfusun neredeyse %20sini oluşturan ve önceden yarısından fazlasının siyonist partileri seçtiği İsrailli Filistinliler tamamen siyonist solu terk ettiler. Bugün bunlar hükümeti protesto gösterilerinin temel bir öğesidirler. İkincisi: Üst tabakada küçük de olsa bir çatlağın oluşması. Kısa bir süre önce bazı İsrailli emekli subaylar İsrailin Filistin ulusunun yaşama hakkına ilişki gerçek bir anlayış göstermekten maalesef kaçındığını tespit ettiler. Ve üçüncü gelişme ise, İsrailli subay ve askerlerin işgal edilen bölgelerde görev yapmayı reddetmeleri ve tutumlarından dolayı hapse girmeyi göze almalarıdır. Bütün bunlar barış hareketinin, Filistin ve İsrail halkına barış ve güvenlik getirmeye yetmese de, giderek güçleniğine göstergedirler. BMnin askeri
gücü kalıcı bir çözüm sağlayabilir mi? Ben Filistin topraklarındaki köy ve kentlerde İsrail ordusu tarafından saldırıya uğrayan ve kuşatılan insanların koruyucu bir güce ilişkin çaresiz çığlıklarını anlıyorum. Ama eğer ABD başkanı son saldırıları terörizme karşı mücadele olarak destekliyorsa ve Avrupa da bu saldırılara karşı koymuyorsa, o zaman BMnin askeri misyonunun hangi amaca hizmet edeceğini sormak gerekir. Benim endişem, ABDnin askeri gücüyle şimdi de Filistine yerleşmek istemesidir. Junge Welt, 20-21 Nisan 2002
İsrail ekonomisi çöküş içinde Bundan önceki çatışmalardan güçlenerek çıkan İsrail ekonomisinin son olaylardan ağır yara aldığı ve son 30 yılın en ağır durgunluk dönemine girdiği bildirildi. Amerikan finans çevrelerinin gazetesi Wall Street Journal (WSJ), Geçmişteki çatışmalarda İsraili bir arada tutan şeyin güçlü ekonomisi olduğunu, oysa şimdi bundan eser kalmadığını bildirdi. Gazete, Savaşın ve durgunluğun etkilerinin sosyal hayatta görülmeye başladığını da yazdı. Çatışmaların günlük hayata yansıması sonucu otellerin yüzde 90 oranında boş olduğunu, işsizlik oranının yüzde 10u geçtiğini, bütçe açığının rekor düzeye ulaştığını kaydetti. İşsizlik ve yoksullukla birlikte suç oranının da arttığı vurgulanan haberde, zengin İsraillilerin sermayelerini ülke dışına çıkarmaya başladıkları belirtildi. Olaylar nedeniyle ülkenin dinci ve laik kesimleri arasındaki hatların iyice keskinleştiğini kaydeden WSJ, ülkenin gurur kaynağı olan orduda da çatlaklar görüldüğünü, yedekler arasında askerden kaçma oranının yüzde 30a çıktığını duyurdu. Gazeteye durum değerlendirmesinde bulunan eski hükümet danışmanlarından Eytan Sheshinski, Durum dayanılabilir olmaktan çıktı, patlama noktasına gidiyor diye konuştu. Tel Aviv dışındaki çiftliğinde işlerini yürütebilmek için 15 Filistinli işçi çalıştıran Yitzak Avraham adlı İsrailli çiftçinin, hükümetin güvenlik gerekçesiyle Filistinli işçi çalıştırılmasını yasaklaması üzerine çok zor durumda kaldığını belirten gazete, su ve yakıt fiyatlarının da anormal şekilde arttığını duyurdu. İşçi bulamadıkları için çiftçinin oğlunun okulunu bırakarak babasıyla birlikte çalışmak zorunda kaldığını bildiren gazete, domates-salatalık yetiştirerek satan bir İsraillinin de işçi bulamadığı için ürününü toplayamadığını kaydetti. Gazeteye açıklamada bulunan Avraham, Ariel Sharon hükümetinin giriştiği askeri operasyonu güvenlik açısından desteklemekle birlikte günlük hayatlarının altüst olduğunu vurguladı ve Araplara karşı ödün vermek zorundayız diye konuştu. (Evrensel/05 Mayıs 2002)
Avrupada 1 Mayıs eylemleri... Hamburgda 10 bin kişilik eylem Bu yılki 1 Mayısa Hamburgda 10 bin civarında bir katılım oldu. İşçi sınıfı ve emekçiler, gündemlerinde olan emperyalist savaşa, sosyal saldırılara karşı mücadele arzu ve tutumlarını 1 Mayısta ortaya koydular. Taşınan pankart ve dövizlerde bu yönlü şiarlar belirgin bir biçimde göze çarpıyordu. Bizler 1 Mayısa BİR-KARın emperyalist savaşa karşı ve 1 Mayıs için çıkarmış olduğu afiş ve bildiri çalışmasıyla hazırlanmıştık. Eyleme ise üç dilde hazırladığımız pankartımızla katıldık. Çalışmalarımızı güçlendirerek sürdüreceğiz. (BİR-KAR/Hamburg) Nürnbergde 5 bin kişilik eylem Bu yıl Nürnbergte iki ayrı 1 Mayıs kutlaması oldu. İlki; bizim de içinde yeraldığımız sendikaların ve işçilerin kutladığı devrimci 1 Mayıs. 5 bin kişinin katılımı ile kutlandı. İkincisi; Alman otonomcularının ve bir-iki Türkiyeli yapının katıldığı adına Kızıl Blok ve Kızıl 1 Mayıs adını verdikleri ayrı bir kutlama oldu ve yaklaşık 300 kişi katıldı. Bizler BİR-KAR/Nürnberg olarak işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayısa özüne uygun bir tarzda katıldık ve kutladık. 1 Mayıs, savaş karşıtı ve Filistin halkıyla dayanışma konulu bildirilerimizi dağıttık, afişlerimizi yaptık. Yürüyüş güzergahını ve miting alanını donattık. Sabahtan akşama kadar bilgilendirme standımızda kitap, gazete ve bildirilerimizi dağıttık ve propagandamızı yaptık. Bir kültür programı sunduk. Nazım ve Brechtten Almanca-Türkçe şiirler okuduk. (BİR-KAR/Nürnberg) Hollanda/Rotterdamda 1 Mayıs Hollandada 1 Mayıs resmi tatil günü olarak kabul edilmiyor. Bu nedenle 1 Mayıs kutlaması Rotterdamda saat 19:00da başladı. Çeşitli uluslardan işçi ve emekçiler 1 Mayısta çeşitli taleplerini içeren sloganlarını coşkulu bir şekilde attılar. Mitinge yaklaşık bin emekçi katıldı. Türkiyeli örgütlerin kortejlerinde Yaşasın Ölüm Orucu direnişimiz!, Kürdistan faşizme mezar olacak!, İçerde dışarda hücreleri parçala! sloganları ile savaş karşıtı sloganlar hep birlikte haykırıldı. BİR-KAR olarak, Filistin halkıyla dayanışmaya çağıran Türkçe bildirilerimiz ile emperyalist savaşa, işsizliğe, demokratik ve sosyal hakların gaspına karşı mücadele çağrısı yapan Türkçe-Hollandaca bildirilerimizi dağıttık. Çeşitli dillerden savaş karşıtı pullamalar yaptık. Miting Enternasyonal Marşının okunmasıyla sona erdi. (BİR-KAR/Hollanda) |
|||||