11 Mayıs'02
Sayı: 18 (58)


  Kızıl Bayrak'tan
  1 Mayıs sonrasında artan görev ve sorumluluklar
  Lastik sektöründe greve doğru...
  Safları sıklaştır, gücünü birleştir!
  SASA ile dayanışmayı yükselt!
  Sermayenin "esnek üretim" saldırısı
  İşçi sağlığı ve iş güvenliği için birleşip örgütlenmeliyiz!
  Kapitalizmin kâr hırsı ve sendika ağalarının ihaneti
  Eski bohçalar yeniden açılıyor
  1 Mayıs ve kamu emekçileri hareketi alanında devrimci görevler
  Kadın sorunu ve feminst yanılgılar
  Kürdistan devrimi ile Türkiye devrimi arasındaki ilişkiler üzerine düşünceler-2
  Emperyalizmin kıskacında Ortadoğu
  Siyonizm ve uluslararası emperyalizm
   Almanya'da Yahudi, İsrail'de Filistinli olmak
   İsrail barışı üzerine
   Bir neo-liberal ırk ve kültür ayrımcısının ölümü
   Almanya: Metal işçilerinin grevi sürüyor
   Bir kararın anlattıkları
   Bilinçli, inançlı ve soluklu devrimci Hatice yoldaşı andık...
   Denizler'in devrimci geleneği yaşıyor!
   Sınıf çalışmasında yaratıcılık ve bir deneyim
   Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Esnek üretim saldırısına karşı

SASA ile dayanışmayı yükselt!

SASA’da başlayan grev süreci esnek üretim saldırısını bir kez daha sınıf hareketinin gündemine taşıyacak gibi görünüyor. SASA işçileri toplusözleşme görüşmeleri sırasında işverenin esnek üretimi dayatan tutumu karşısında greve çıkmaya hazırlanıyorlar. Grev kararı 30 Nisan’da fabrikaya asıldı. Grev kararının asılmasının hemen ardından işveren de lokavt kararı aldı, yaklaşık 150 işçiyi ücretsiz izine çıkararak meydan okudu. Çatışmanın nasıl gelişeceğini zaman gösterecek.

Sermaye esnek üretim dayatmasından vazgeçmiyor

Aslında esnek üretim saldırısı Türkiye’de sınıfın gündemine yeni giren bir şey değil. Bu saldırı yıllardır işverenler tarafından bir biçimde gündemde tutuluyor. Belli başlı işveren örgütlerinden TİSK ve MESS neredeyse 8-10 senedir Türkiye’de çalışma yaşamına ilişkin yasaların ve iş yaşamının esnekleştirilmesi için çalışmalar yürütüyorlar. Yayınlarında sürekli olarak esnek üretim yöntemlerini öven yazılar yayınlıyorlar. Son 5 yıldır da toplu sözleşme görüşmelerinde bu doğrultuda talepler dayatıyorlar.

İstiyor ki, işçinin ve sendikasının hiçbir söz hakkı olmasın. Nasıl işe alacağını, nasıl atacağını, çalışma koşullarını, kaç saat çalıştıracağını, kaç para ücret vereceğini, ne zaman izine göndereceğini, kısacası herşeyi patronun kendisi belirlesin.

Sermayenin esnek üretimle ilgili istekleri henüz yasalara yansımış değil. Fakat sendika bürokratlarının sınıf işbirlikçisi tutumları sayesinde esnek çalışmayla ilgili bir takım maddeler çeşitli sektörlerde toplusözleşmelere girmiş durumda.

Esnek üretim saldırısına karşı mücadele

Esnek üretim saldırısı işçi sınıfı için kapsamlı bir yıkım, kazanılmış bir dizi hakkın kaybedilmesi anlamına geliyor. Buna rağmen şimdiye kadar saldırıyı püskürtecek güçte bir direniş ortaya konulamadı. Tabii ki sendika bürokratları yüzünden.

Bu sınıf işbirlikçileri geçtiğimiz yıllarda “çağdaş sendikacılık” adına, “iş barışının korunması” adına ve daha bin bir türlü gerekçeyle toplusözleşmelerde esnek üretimle ilgili maddelerin altına imza attılar. Böylece de sınıfa ihanet ettiler. Kuşkusuz bütün sendikalar aynı davranmadılar. Bazı sendikalar esnek üretimi sınıfa dönük bir saldırı olarak gördüler. Fakat onlar da saldırıyı tespit edip eli kolu bağlı oturmakla yetindiler.

Esnek üretim saldırısına karşı sınıf cephesinden en anlamlı yanıt 1997 sonlarında greve çıkan Makina Kalıp işçileri tarafından verilmiştir. Toplusözleşmede işverenin esnek üretimle ilgili dayatmalarını kabul etmeyen Makina Kalıp işçileri, “sınıfımız için grevdeyiz” şiarıyla uzun soluklu bir grev gerçekleştirmişlerdir. Fakat ne yazık ki Makina Kalıp işçisi o gün bu mücadelede büyük ölçüde yalnız bırakılmış, neticede somut bir kazanım elde edilememiştir.

Elbette ki esnek üretime karşı oluşturulan tek direnç noktası Makina Kalıp grevi değildir. Onun dışında değişik sektör ve işyerlerinde de esnek üretim dayatmalarına karşı mücadeleyi yükseltme çabaları sergilenmiştir. Fakat bu çabalar birleşik bir mücadeleye kanalize edilememiştir.

Makina Kalıp’tan SASA’ya “Sınıfımız için grevdeyiz”

SASA işçisi greve hazırlanıyor. Toplusözleşmede en önemli anlaşmazlık ise işverenin esnek üretim ile ilgili dayatmalarından kaynaklanıyor. Yani grev büyük ölçüde esnek üretime karşı.

SASA’da örgütlü Petrol-İş de görünürde esnek üretim saldırısına karşı olan sendikalardan biri. Fakat geçen yıl kriz bahanesiyle SASA işçisinin ücretsiz izine çıkarılmasına göz yuman da Petrol-İş’tir. Oysa ki ücretsiz izin esnek üretimden başka bir şey değildir, onun çok yaygın kullanılan bir biçimidir. Yani işverene bugün esnek üretimi dayatma konusunda en büyük cesareti zamanında ücretsiz izin konusunda gerekli tutumu alamayan sendikanın kendisi vermiştir.

SASA işçisi bu durumdan gerekli dersi çıkarmak durumundadır. Esnek üretim saldırısına karşı tutulacak yol, bundan yıllar önce Makina Kalıp işçilerinin yükselttiği mücadele bayrağına sahip çıkmaktır.

SASA işçisinin yapması gereken bir diğer şey de, grevini başta Çukurova bölgesi olmak üzere tüm Türkiye’deki işçi ve emekçilerin gündemine sokmak için elinden gelen çabayı sarfetmektir. Yalnız kalmak SASA grevinin hiçbir kazanım elde edememesi ve yenilmesi demektir çünkü.

SASA işçisi yalnız bırakılmamalı!

Esnek üretim saldırısı bütün işçi sınıfını hedeflemektedir. Ve ancak birleşik mücadeleyle püskürtülebilecek kadar kapsamlı bir saldırıdır. SASA işçisi üzerine düşen görevi en iyi şekilde yerine getirse bile, bunun saldırıları püskürtmek için yeterli olmayacağını bize yaşanan deneyimler, en başta da Makina Kalıp deneyimi göstermektedir.

SASA işçisi kıvılcımı tutuşturabilir, esnek üretim ve diğer saldırılara karşı mücadelenin yolunu düzlemek için gerekli ilk adımı atabilir. Fakat kıvılcımı dev bir yangına dönüştürmek sadece SASA işçisinin değil, hepimizin görevidir.
O halde daha şimdiden SASA grevi ile dayanışmayı örgütlemeye girişelim. Bu arada sendika hiç olmadık şekilde patronla anlaşabilir ve grev yapılmayabilir. Fakat böyle bir ihtimalin olması bizi SASA’ya desteği şimdiden örgütlemekten alıkoymamalıdır.

SASA işçisi grev pankartını başka fabrikalardan akıp gelen binlerce sınıf kardeşiyle birlikte asmalıdır. Bu başarılabilirse eğer, arkası mutlaka gelecektir.



SASA’da ücretsiz izin saldırısına karşı eylem

SASA’da 30 Nisan’da grev kararının asılmasının hemen ardından işveren ücretsiz izin saldırısını hayata geçirdi. Cuma günü saat 15:00’de çıkan vardiya ile işbaşı yapacak olan vardiya işçileri toplu olarak fabrika önünde, “Ücretsiz izin istemiyoruz!”, “İşçiyiz, haklıyız, kazanacağız!”, “İşçiler burada, işveren nerede!” sloganları attılar. Ardından alkışlarla Beyaz Saray denilen binaya yürüdüler. Burada da bir süre slogan atan işçiler daha sonra servis alanına geldiler.

Şube Başkanı Ahmet Kabaca burada yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Bu işyerinde özveriyle çalışan emekçi arkadaşları selamlıyorum. Burası entegre bir tesis, birçok bölümden oluşuyor. Dünya çapında bir tesistir, istendiğinde çalışıp istenilmediğinde ücretsiz izne gönderilecek bir işletme değildir. İş olmayınca izne ayrılırsınız denilebilecek bir işletme değildir. İşverenin ‘zarar ediyoruz’ açıklamasına karşı son 6 aya bakılması gerekir. Ne kadar kâr yapıldığını, işletmelerin sürekli tam kapasite çalıştığını biliyoruz. İşveren rüzgardan dahi etkilense bunun faturasını da işçilere çıkartmak istiyor.”

Ardından 150 işçinin ücretsiz izine gönderildiğini belirten Şube Başkanı, bu uygulamanın hayata geçirilmesine izin verilemeyeceğini belirtti. Bu son gelişmenin işverenin esnek çalışmayı hayata geçirmekteki sabırsızlığını ortaya koyduğunu vurguladı.

SASA’da sendikalı işçi sayısı 1286, ortalama ücret 500 milyon. 800 civarında da taşeron işçi çalışıyor.

SY Kızıl Bayrak/Adana