Siyonist katliam geleneğinden sayfalar...
Cenin ilk değil Der Yasin katliamı İkinci Dünya Savaşı sırasında ve hemen sonrasında siyonist çeteler Filistinde yoğun bir faaliyet yürütüyorlardı. Bölge henüz İngiliz emperyalizminin denetimi altındaydı. Birleşmiş Milletler 29 Kasım 1947de Filistinde, biri Arap diğeri Yahudi olmak üzere iki ayrı devlet kurulmasını öngören taksim kararını onayladı. Bunun üzerine İngiltere, 15 Mayıs 1948de Filistinden çekileceğini ilan etti. Irgun ve Stern gibi siyonist çeteler İngilterenin çekileceğinin belli olmasından sonra bir Yahudi devletinin altyapısını oluşturmak, bölgedeki Arapları korkutup kaçırmak için faaliyetlerini daha da yoğunlaştırdılar. 9 Nisan 1948de bu iki çete Filistinlilerin yaşadığı Der Yasin köyünü basarak çoğunluğunu kadın ve çocukların oluşturduğu 254 kişiyi katletti. Der Yasin'de hâlâ neler yaşandığını tam olarak kimse bilmiyor. Ama çocukların bile ortadan ikiye kesildiği, insanların gözlerinin oyulduğu hikâyeleri hep anlatılır ve yazılıp çizilir. Der Yasin'deki katliamdan sonra hiç kimse uzunca bir süre girememişti o köye, tıpkı şimdi kimsenin Cenin mülteci kampına giremediği gibi... O köyde olan bitenlerin söylentileri Filistin halkında korku yaratmış, evlerini bırakıp kaçmalarına yol açmıştı. İsrail milis örgütlerinin istediği de buydu zaten. (Ayşe Karabat/Radikal/14 Nisan 2002) Çeteler hemen ardından Yafaya saldırdılar. Yafadaki 70 bin Filistinlinin 67 bini bu saldırı üzerine kenti terkedip kaçtı. İşte Cenin kampının geçmişi de 1948 yılında yaşanan bu katliamlara dayanıyor. Kamp 1948 yılında Cenin kentinin kuzeybatısında kuruldu. Kampa Hayfadan ve civarındaki köylerden kovulan Filistinli mülteciler yerleştirildi. Kampın yüzölçümü sadece bir kilometrekare. Nüfusu ise Birleşmiş Milletler verilerine göre 14 bine yakın. 15 Mayıs 1948de son İngiliz askerinin bölgeden çekildiği gün İsrail Devletinin kurulduğu ilan edildi. Tel El Zaatar katliam ve direnişi 15 Nisan 1975te Filistinli mültecileri Beyruttaki Tel El Zaatar kampına götüren bir otobüs Falanjist faşist milisleri tarafından pusuya düşürüldü. Silahsız yolcuların 30u öldürüldü, 25i ise ağır yaralandı. Bu katliamdan sonra Tel El Zaatar Kampı Falanjistler tarafından kuşatma altına alındı. Bu kuşatma sırasında Lübnan İç Savaşının en uzun ve kanlı çatışmaları yaşandı. Kamptaki 10 bin Filistinli yakın tarihin en görkemli direnme savaşını gerçekleştirdiler. Bunaltıcı abluka ve yoğun ateş altında, yiyeceksiz, içeceksiz ve ilaçsız tam 54 gün kuşatmaya direndiler, teslim olmayı reddettiler. Filistin devriminin simgelerinden biri haline geldiler. Ve diğerleri... İsrail Devletinin kurulmasından bu yana, yani 50 yılı aşkın bir süredir Filistin halkı sürekli olarak sistemli bir baskı, sindirme ve katliam politikasının hedefi oldu. Der Yasin ve Tel El Zaatar katliamlarından sonra, 1982deki Sabra ve Şatila katliamları bunların en vahşi olanıdır.
Açıklamalarla Cenindeki katliamın boyutları Filistin Uluslararası İşbirliği Bakanı Nebil Şaat, İsrail'in Cenin'de yüzlerce Filistinliyi öldürerek kıyım yaptığını ve ölenlerden 60-70 kadarının yargısız infaz kurbanı olduğunu bildirdi. Kampın küçük bir bölümüne girebilen Kızılhaç Sözcüsü Vincent Lusser, kampı deprem bölgesine benzetti. Kızılhaç, kampta kaç kişinin öldüğünü öğrenmenin mümkün olmadığını, cesetlerin çoğunun yıkıntıların altında kaldığını bildirdi. Bir çok Filistinli ise İsrail'in Kızılhaç cankurtaranlarını kampa sokmaması yüzünden kan kaybından öldü. BM'nin Filistinli mültecilere yönelik yardım kuruluşu UNRWIA'nın en üst düzey temsilcisi Peter Hansen, 7 Nisan günü yaptığı açıklamada şunları söyledi: İsrail Savunma Kuvvetleri, Balata ve Cenin mülteci kamplarını, siviller için cehenneme dönen bir savaş alanına çevirdi. Salt dehşet haberleri alıyoruz - helikopterler sivil yerleşim alanlarını vuruyor; sistematik tank ateşi yüzlerce yaralanmaya neden oldu; buldozerler mültecilerin evlerini yerle bir ediyor; yiyecek ve tıbbi malzeme yakında tükenecek. İsrail ordusu, insaniyet adına, ambulanslarımızın yaralıları çıkarması için güvenli olarak geçişine ve ilaç ve yiyecek gibi acil yardım malzemesini dağıtmamıza müsaade etmeli. Batı Şeria'daki UNRWIA faaliyetlerinin yöneticisi Richard Cook ise şunları söylüyor: Batı Şeria kamplarında insani bir felaket yaşanıyor. Korkutan sayıda bir insan kaybı var. UNRWIA, insani görevini yerine getirmesi için, gecikmeksizin bu kamplara güvenli bir biçimde ulaşmalıdır. |
|||||