Öncü İşçi İnisiyatifinin 8 Mart etkinlikleri
Onbini aşkın kadın ve erkek emekçi...
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle; 25 Şubattan 10 Marta kadar açık kalan fotoğraf sergisi ile 4 Mart günü yaklaşık 130 kişinin katıldığı bir salon etkinliği gerçekleştirdik. Ciddi bir ön hazırlık üzerinden şekillenen etkinliğimiz ilgiyle karşılandı.
Hazırlık çerçevesinde oluşturduğumuz komite üzerinden 8 Martı sermayenin saldırılarına karşı bir mücadele gününe dönüştürmek, yapacağımız kitle çalışmasıyla işçi inisiyatifini geniş kesimlere tanıtmak öncelikli hedeflerimiz arasındaydı.
4 Marttaki etkinlik öncesi 10 Marta kadar süren ve toplumsal mücadelede kadını resmeden bir fotoğraf sergisi açtık. Serginin duyurusunu yeterince yapmamamıza rağmen, ev kadınları dışında işçi kadınlar da sergimizi ziyaret ederek düşüncelerini belirttiler. Tümüyle işçilerden oluşturduğumuz kadın komisyonları üzerinden ev gezileri ile işletmelere dönük çalışmalar yürütüldü. Aynı dönem içerisinde 8 Marta dönük 3 bin bilidiriyi tekstil işletmeleri ile emekçi semtlerine dağıttık.
Bu çalışmaları 4 Marttaki etkinlikle bütünleştirdik. Etkinliğimiz katılım yanında program zenginliğiyle de dikkat çekiciydi.
Devrim şehitleri için yapılan saygı duruşuyla başlayan etkinlikte İşçi inisiyatifi adına bir tekstil işçisinin yaptığı konuşmada; 8 Martın tarihçesi ile işçi inisiyatifinin yürüttüğü çalışmalar, taban ögütlülüğünün yaratılmasına duyulan ihtiyaç vb. vurgulandı. Konuşma sermayeye karşı mücadele çağrısıyla tamamlandı.
8 Martın tarihsel süreci ile bugünün kadınının içerisinde bulunduğu koşullar, daha çok işçi kadınların yaşadığı sömürü, baskı vb. ile ilişkilendirilen bir başka konuşma, bir kadın kamu emekçisi tarafından yapıldı.
Şiirlerin okunduğu etkinlikte toplumsal mücadelede kadını anlatan Ekmek ve gül adlı filmin gösterimi beğeniyle izlendi. Programın bundan sonraki bölümünde YÇKM bünyesindeki Babil Halk Sahnesi, Şeytan, hoca ve kadınlar adlı tiyatro oyununu oynadılar. Dia gösterimi ve şiirlerin okunmasının ardından bir tutsak anasının yaptığı konuşmada zindanlarda kararlılıkla süren Ölüm Orucu Direnişine değinildi. Müzik dinletisini takiben 8 Mart günü alanlara çıkma çağrısıyla etkinlik sona erdi.
Çeşitli işletmelerden işçilerin katıldığı, canlı bir ortamda süren etkinliğe ayrıca, Ekim Gençliği, Zeytinburnu End.Meslek Lisesi öğrencileri, Bağcılardan öncü işçiler, Esenyurttan kadın işçiler, Esenyurttan petro-kimya işçileri, Cengiz Tekstilden bir grup işçi ile Kızıl Bayrak çalışanları da mesajlarıyla destek verdiler.
Öncü İşçi İnisiyatifinin kısa dönem içerisinde düzenlediği ilk etkinlik olmasına rağmen, katılım ve programın zenginliği üzerinden işçilerin etkinliğe ilişkin olumlu tepkileri, etkinliğimizin başarılı geçtiğinin göstergesi oldu.
Öncü İşçi İnisiyatifinden işçiler/İstanbul
Aymasan işçilerinin coşkulu 8 Mart etkinliği
Kartal bölgesinde kurulu Aymasan Deri fabrikası işçileri 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutlamak için 3 Mart Cumartesi günü Kartal Hasan Ali Yücel Kültür Merkezinde bir etkinlik düzenlediler. Etkinliğe çoğu bayan ve gençlerden oluşan yaklaşık 500 kişi katıldı. Gelenlerin çoğu işçilerin ailelerinden oluşuyordu.
Programı işyeri temsilcilerinden bir bayan işçi açtı. Açılış konuşmasında 8 Martın doğuşunu ve verilen mücadeleleri anlattı. Konuşmasının sonunda ise Tuzla Deri İş Şube Başkanı Cemal Taşkına yapılan saldırıyı kınadı. Ardından Aymasan baştemsilcisi bir konuşma yaptı. Konuşmasında 8 Martın anlamına ve sınıfın birlik olmasının önemine değindi.
Baştemsilcinin konuşmasından sonra sözü Deri İş Sendikası Mali Sekreteri aldı. Söze Cemal Taşkının vuruluşunu kınayarak başladı ve asılsız iddiaları yalanlayarak, C. Taşkının vuruluşundan Musa Serviyi sorumlu tutmasını ve hedef göstermesini ise sert bir dille eleştirdi. 8 Martın bir mücadele günü olduğunu vurgulayarak, krizin sorumlularının kendileri olmadığını ve yükünün de kendilerine ait olmadığını söyledi. İşçi sınıfının sorunlarının taban örgütlülükleri ile aşılabileceğini belirtti. Ardından bir Aymasan işçisi Nazım Hikmetin Kadınlarımız adlı şiirini okudu ve yaygın alkış aldı. Türkiye İşçi Sınıfına Selam şiiri ise coşkuyla karşılandı.
Aradan sonra Aymasan işçilerinin oluşturduğu müzik grubu sahnedeki yerini aldı. İşçi sınıfının sorunlarını ve mücadelelerini anlatan türkü ve marşlar söylediler. Sonrasında etkinliğe katılan kurumların mesajları okundu. Zaman kısıtlılığından dolayı katılımcılar konuşamadılar. Fakat başlarındaki kızıl bantlarla salonda bulunan tutsak analarından Güzel Şahin konuşmacı olarak kürsüye davet edildi. Güzel ana zafer işaretiyle geldi ve yaygın bir alkış aldı. Konuşmasında, Ölüm Orucunun 140lı günlere geldiğini ve hala taleplerin kabul edilmediğini söyledi. F tipi cezaevlerinde tecrit ve işkencenin devam ettiğini, duyarlı demokrat insanların devrimci tutsakların yanında olması ve Ölüm Orucunun sesinin duyurulması gerektiğini söyledi. Herkesi destek vermeye çağırdı. Konuşmasının ardından tekrar zafer işaretiyle kürsüden indi. Yoğn bir alkış aldı.
Ananın konuşmasının ardından Aymasan işçileri kendilerinin yazdığı ve oynadığı bir tiyatro oyunu sergilediler. Oyunda kadının evdeki yaşamda ezilmesi, fabrikadaki sömürü ve örgütlü mücadele anlatılıyordu. Oyunun bitiminden sonra sınıf mücadelesindeki kadın fotoğraflarıyla dia gösterisi yapıldı. Ardından Erzincan halk oyunları sahnelendi. Son olarak Grup Güneşe Türkü devrimci marşlar ve türküler söyledi. Programı ilerici sanatçıların birlikte hazırladıkları Hücrem adlı parçayı söyleyerek bitirdiler. Mücadele alanlarında buluşma çağrısı yapan kapanış konuşmasının ardından etkinlik bitirildi.
Aymasan işçilerinin böyle bir inisiyatif göstermeleri kuşkusuz ileri bir adımdır. Etkinlik başından sonuna kadar Aymasan işçilerinin kendi çabalarıyla gerçekleşti. Özellikle tiyatro gösterisi seyirciler tarafından büyük ilgi gördü.
Devletin kolluk güçleri de oradaydılar, Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi önüne yığınak yapmışlardı. Geç gelen insanlara Burada etkinlik yok, Tuzlada var diyerek, onları Evrensel çevresinin Tuzlada aynı gün düzenlediği etkinliğe yönlendirdikleri gözlendi.
Kadının ezilmesinin kaynağı kapitalizmdir!
Yine bir 8 Martta alanlar doldurularak Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlandı. Kadınlar erkek egemen topluma karşı seslerini yükselttiler. Acaba bu seslenişin suçladığı adres gerçekten doğru muydu?
Günümüzden 144 yıl önce New Yorkta 40 bin dokuma işçisi kadın kime karşı isyan etmiş, baş kaldırmış ve fabrika işgali sırasında yakılarak katledilmişti? 8 Mart 1857de de, 8 Mart 1886da da, günümüzde de kadının ezilmesinin kaynağı kapitalizm olmuştur. Kapitalist sistem geçmişte yaptığı gibi hala adresi kendinden başka yerlere kaydırmaya, günün anlam ve önemini saptırmaya çalışmaktadır. Bunun aracı olarak en çok kullandığı silah da, aslında işçi sınıfı ve emekçilerin silahı olması gereken demokratik kitle örgütleri ve sendikalardır. Geçirdiğimiz son 8 Martta da sistemin silahlarını nasıl kullandığı tüm açıklığıyla görmüş bulunuyoruz. Reformizmin hakim olduğu sendikaların ve kitle örgütlerinin son mitingde aldıkları tavır, 8 Martı Dünya Kadınlar Gününe çevirmeye önüktür. Erkeklere kimi zaman utanaçca, kimi zaman açıkça alanlara gelinmemesi söylenmiş, miting sırasında kadınlar içeri erkekler dışarı çağrısında bulunulmuştur.
Sistem, sadece reformizmi değil aynı zamanda teslimiyet batağına saplanmış olan PKKyi de kullanmakta. Yıllardır hem ulusal hem de cinsel olarak ezilen ve sömürülen Kürt kadınları PKKnin teslimiyet çizgisinde hareket etmiş, düne kadar ve hala kendisine işkence yapan, tacizde bulunan, tecavüz eden polislere çiçekler uzatmıştır. Hem teslimiyetin bu boyutu, hem de sendika reformistlerinin pratikleri, tam da sistemin istediği şekildedir.
8 Mart, bu politikaların anlattığı Dünya Kadınlar Günü değil, Dünya Emekçi Kadınlar Günüdür. 8 Mart 1857de Eşit işe eşit ücret!, 12 saatlik iş günü!, Kadına oy hakkı! şiarları erkeklere karşı değil, kapitalist düzene karşı atılmıştır. Kadınlar erkeklere karşı değil, kapitalist sisteme karşı ayaklanmışlardır. Kapitalist sisteme karşı mücadelede kadın-erkek, Alevi-Sünni, Kürt-Türk vb. ayrımı yapılmaz. Bu ayrımların yapılması demek, sınıf mücadelesini bölmek, işçi sınıfına ihanet demektir. Kapitalizme yönelen her türlü mücadele kadın-erkek işçi sınıfı önderliğinde ve tüm ezilenlerin katılımıyla gerçekleştirilebilir.
Ve unutulmamalıdır ki, kadının kurtuluşu sosyalizmdedir.
Kadın olmadan devrim olmaz,
Devrim olmadan kadın kurtulmaz!
Bir Kızıl Bayrak okuru/İstanbul
|