ARSIVANA SAYFA
 
17 Mart '01
SAYI:10
İçindekiler
Kızıl Bayrak'tan
Biricik gerçek alternatif işçi sınıfı partisinin devrimci programıdır
Krizin faturası kapitalistlere
Kriz ve burjuva siyasetinin iflası
Kriz: Nedenler ve sonuçlar, eğilimler ve yaklaşımlar
KOMSA'da işçi kıyımı
Çukobirlik işçilerinin grev kararlılığı
Ankara Sağlık Platformu'nun açıklaması
8 Mart etkinlikleri
Öncü İşçi İnisiyatifi’nin 8 Mart etkinlikleri
Kurtköy halkının gözünden 8 Mart ve gösterdikleri..
Saldırıya karşı işçi emekçi barikatı!
İTÜ'de yemek boykotu sürüyor
Gazi anması
Ölüm Orucu sürüyor!
Kayıpların akıbeti açıklanmalı
Bir tutsak annesinden açık mektup...
Dortmund'ta faşizme karşı 25 bin kişilik yürüyüş gerçekleşti!
Yurtdışı'nda 8 Mart etkinlikleri
Direnişçilerden mektuplar
"Okkan'ı JİTEM öldürdü"
Mücadele Postası


Bu sayının
PDF formatını download
etmek için tıklayın



 
 

Öncü İşçi İnisiyatifi’nin 8 Mart etkinlikleri

Onbini aşkın kadın ve erkek emekçi...

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle; 25 Şubat’tan 10 Mart’a kadar açık kalan fotoğraf sergisi ile 4 Mart günü yaklaşık 130 kişinin katıldığı bir salon etkinliği gerçekleştirdik. Ciddi bir ön hazırlık üzerinden şekillenen etkinliğimiz ilgiyle karşılandı.

Hazırlık çerçevesinde oluşturduğumuz komite üzerinden 8 Mart’ı sermayenin saldırılarına karşı bir mücadele gününe dönüştürmek, yapacağımız kitle çalışmasıyla işçi inisiyatifini geniş kesimlere tanıtmak öncelikli hedeflerimiz arasındaydı.

4 Mart’taki etkinlik öncesi 10 Mart’a kadar süren ve toplumsal mücadelede kadını resmeden bir fotoğraf sergisi açtık. Serginin duyurusunu yeterince yapmamamıza rağmen, ev kadınları dışında işçi kadınlar da sergimizi ziyaret ederek düşüncelerini belirttiler. Tümüyle işçilerden oluşturduğumuz kadın komisyonları üzerinden ev gezileri ile işletmelere dönük çalışmalar yürütüldü. Aynı dönem içerisinde 8 Mart’a dönük 3 bin bilidiriyi tekstil işletmeleri ile emekçi semtlerine dağıttık.

Bu çalışmaları 4 Mart’taki etkinlikle bütünleştirdik. Etkinliğimiz katılım yanında program zenginliğiyle de dikkat çekiciydi.

Devrim şehitleri için yapılan saygı duruşuyla başlayan etkinlikte İşçi inisiyatifi adına bir tekstil işçisinin yaptığı konuşmada; 8 Mart’ın tarihçesi ile işçi inisiyatifinin yürüttüğü çalışmalar, taban ögütlülüğünün yaratılmasına duyulan ihtiyaç vb. vurgulandı. Konuşma sermayeye karşı mücadele çağrısıyla tamamlandı.

8 Mart’ın tarihsel süreci ile bugünün kadınının içerisinde bulunduğu koşullar, daha çok işçi kadınların yaşadığı sömürü, baskı vb. ile ilişkilendirilen bir başka konuşma, bir kadın kamu emekçisi tarafından yapıldı.

Şiirlerin okunduğu etkinlikte toplumsal mücadelede kadını anlatan “Ekmek ve gül” adlı filmin gösterimi beğeniyle izlendi. Programın bundan sonraki bölümünde YÇKM bünyesindeki Babil Halk Sahnesi, “Şeytan, hoca ve kadınlar” adlı tiyatro oyununu oynadılar. Dia gösterimi ve şiirlerin okunmasının ardından bir tutsak anasının yaptığı konuşmada zindanlarda kararlılıkla süren Ölüm Orucu Direnişi’ne değinildi. Müzik dinletisini takiben 8 Mart günü alanlara çıkma çağrısıyla etkinlik sona erdi.

Çeşitli işletmelerden işçilerin katıldığı, canlı bir ortamda süren etkinliğe ayrıca, Ekim Gençliği, Zeytinburnu End.Meslek Lisesi öğrencileri, Bağcılar’dan öncü işçiler, Esenyurt’tan kadın işçiler, Esenyurt’tan petro-kimya işçileri, Cengiz Tekstil’den bir grup işçi ile Kızıl Bayrak çalışanları da mesajlarıyla destek verdiler.

Öncü İşçi İnisiyatifi’nin kısa dönem içerisinde düzenlediği ilk etkinlik olmasına rağmen, katılım ve programın zenginliği üzerinden işçilerin etkinliğe ilişkin olumlu tepkileri, etkinliğimizin başarılı geçtiğinin göstergesi oldu.

Öncü İşçi İnisiyatifi’nden işçiler/İstanbul



Örnek bir inisiyatif:

Aymasan işçilerinin coşkulu 8 Mart etkinliği

Kartal bölgesinde kurulu Aymasan Deri fabrikası işçileri 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutlamak için 3 Mart Cumartesi günü Kartal Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi’nde bir etkinlik düzenlediler. Etkinliğe çoğu bayan ve gençlerden oluşan yaklaşık 500 kişi katıldı. Gelenlerin çoğu işçilerin ailelerinden oluşuyordu.

Programı işyeri temsilcilerinden bir bayan işçi açtı. Açılış konuşmasında 8 Mart’ın doğuşunu ve verilen mücadeleleri anlattı. Konuşmasının sonunda ise Tuzla Deri İş Şube Başkanı Cemal Taşkın’a yapılan saldırıyı kınadı. Ardından Aymasan baştemsilcisi bir konuşma yaptı. Konuşmasında 8 Mart’ın anlamına ve sınıfın birlik olmasının önemine değindi.

Baştemsilcinin konuşmasından sonra sözü Deri İş Sendikası Mali Sekreteri aldı. Söze Cemal Taşkın’ın vuruluşunu kınayarak başladı ve asılsız iddiaları yalanlayarak, C. Taşkın’ın vuruluşundan Musa Servi’yi sorumlu tutmasını ve hedef göstermesini ise sert bir dille eleştirdi. 8 Mart’ın bir mücadele günü olduğunu vurgulayarak, krizin sorumlularının kendileri olmadığını ve yükünün de kendilerine ait olmadığını söyledi. İşçi sınıfının sorunlarının taban örgütlülükleri ile aşılabileceğini belirtti. Ardından bir Aymasan işçisi Nazım Hikmet’in “Kadınlarımız” adlı şiirini okudu ve yaygın alkış aldı. “Türkiye İşçi Sınıfına Selam” şiiri ise coşkuyla karşılandı.

Aradan sonra Aymasan işçilerinin oluşturduğu müzik grubu sahnedeki yerini aldı. İşçi sınıfının sorunlarını ve mücadelelerini anlatan türkü ve marşlar söylediler. Sonrasında etkinliğe katılan kurumların mesajları okundu. Zaman kısıtlılığından dolayı katılımcılar konuşamadılar. Fakat başlarındaki kızıl bantlarla salonda bulunan tutsak analarından Güzel Şahin konuşmacı olarak kürsüye davet edildi. Güzel ana zafer işaretiyle geldi ve yaygın bir alkış aldı. Konuşmasında, Ölüm Orucu’nun 140’lı günlere geldiğini ve hala taleplerin kabul edilmediğini söyledi. F tipi cezaevlerinde tecrit ve işkencenin devam ettiğini, duyarlı demokrat insanların devrimci tutsakların yanında olması ve Ölüm Orucu’nun sesinin duyurulması gerektiğini söyledi. Herkesi destek vermeye çağırdı. Konuşmasının ardından tekrar zafer işaretiyle kürsüden indi. Yoğn bir alkış aldı.

Ananın konuşmasının ardından Aymasan işçileri kendilerinin yazdığı ve oynadığı bir tiyatro oyunu sergilediler. Oyunda kadının evdeki yaşamda ezilmesi, fabrikadaki sömürü ve örgütlü mücadele anlatılıyordu. Oyunun bitiminden sonra sınıf mücadelesindeki kadın fotoğraflarıyla dia gösterisi yapıldı. Ardından Erzincan halk oyunları sahnelendi. Son olarak Grup Güneşe Türkü devrimci marşlar ve türküler söyledi. Programı ilerici sanatçıların birlikte hazırladıkları “Hücrem” adlı parçayı söyleyerek bitirdiler. Mücadele alanlarında buluşma çağrısı yapan kapanış konuşmasının ardından etkinlik bitirildi.

Aymasan işçilerinin böyle bir inisiyatif göstermeleri kuşkusuz ileri bir adımdır. Etkinlik başından sonuna kadar Aymasan işçilerinin kendi çabalarıyla gerçekleşti. Özellikle tiyatro gösterisi seyirciler tarafından büyük ilgi gördü.

Devletin kolluk güçleri de oradaydılar, Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi önüne yığınak yapmışlardı. Geç gelen insanlara “Burada etkinlik yok, Tuzla’da var” diyerek, onları Evrensel çevresinin Tuzla’da aynı gün düzenlediği etkinliğe yönlendirdikleri gözlendi.

Kızıl Bayrak/Kartal



Kadının ezilmesinin kaynağı kapitalizmdir!

Yine bir 8 Mart’ta alanlar doldurularak Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlandı. Kadınlar “erkek egemen toplum”a karşı seslerini yükselttiler. Acaba bu seslenişin suçladığı adres gerçekten doğru muydu?

Günümüzden 144 yıl önce New York’ta 40 bin dokuma işçisi kadın kime karşı isyan etmiş, baş kaldırmış ve fabrika işgali sırasında yakılarak katledilmişti? 8 Mart 1857’de de, 8 Mart 1886’da da, günümüzde de kadının ezilmesinin kaynağı kapitalizm olmuştur. Kapitalist sistem geçmişte yaptığı gibi hala adresi kendinden başka yerlere kaydırmaya, günün anlam ve önemini saptırmaya çalışmaktadır. Bunun aracı olarak en çok kullandığı silah da, aslında işçi sınıfı ve emekçilerin silahı olması gereken demokratik kitle örgütleri ve sendikalardır. Geçirdiğimiz son 8 Mart’ta da sistemin silahlarını nasıl kullandığı tüm açıklığıyla görmüş bulunuyoruz. Reformizmin hakim olduğu sendikaların ve kitle örgütlerinin son mitingde aldıkları tavır, 8 Mart’ı “Dünya Kadınlar Günü”ne çevirmeye önüktür. Erkeklere kimi zaman utanaçca, kimi zaman açıkça alanlara gelinmemesi söylenmiş, miting sırasında “kadınlar içeri erkekler dışarı” çağrısında bulunulmuştur.

Sistem, sadece reformizmi değil aynı zamanda teslimiyet batağına saplanmış olan PKK’yi de kullanmakta. Yıllardır hem ulusal hem de cinsel olarak ezilen ve sömürülen Kürt kadınları PKK’nin teslimiyet çizgisinde hareket etmiş, düne kadar ve hala kendisine işkence yapan, tacizde bulunan, tecavüz eden polislere çiçekler uzatmıştır. Hem teslimiyetin bu boyutu, hem de sendika reformistlerinin pratikleri, tam da sistemin istediği şekildedir.

8 Mart, bu politikaların anlattığı Dünya Kadınlar Günü değil, “Dünya Emekçi Kadınlar Günü”dür. 8 Mart 1857’de “Eşit işe eşit ücret!”, “12 saatlik iş günü!”, “Kadına oy hakkı!” şiarları erkeklere karşı değil, kapitalist düzene karşı atılmıştır. Kadınlar erkeklere karşı değil, kapitalist sisteme karşı ayaklanmışlardır. Kapitalist sisteme karşı mücadelede kadın-erkek, Alevi-Sünni, Kürt-Türk vb. ayrımı yapılmaz. Bu ayrımların yapılması demek, sınıf mücadelesini bölmek, işçi sınıfına ihanet demektir. Kapitalizme yönelen her türlü mücadele kadın-erkek işçi sınıfı önderliğinde ve tüm ezilenlerin katılımıyla gerçekleştirilebilir.

Ve unutulmamalıdır ki, kadının kurtuluşu sosyalizmdedir.

Kadın olmadan devrim olmaz,
Devrim olmadan kadın kurtulmaz!

Bir Kızıl Bayrak okuru/İstanbul