Komsada işçi kıyımı
7 Kasımda başlayan Komsa grevi 3 Şubatta, 86. gününde anlaşmayla bitirildi. Komsa grevi sürecinde Birleşik Metal-İşin aldığı tutum yeni değildi. Bu süreç farklı yerlerde daha önce de benzer biçimlerde yaşanmıştı. Bu konuda Kızıl Bayrakın 11 Kasım ve 25 Kasım tarihli sayılarında yazılar yayınlanmış,&ğuot;Ve ne yazık ki inisiyatifin sendikaya terk edildiği her durumda, sonuç direnişin satılması olmuştur&ğuot; denilerek, Metal-İş sendikasının tutumuna dikkat çekilmişti.
Komsa Elektronik daha önce kamuya ait bir işyeriyken 80lerin ortalarında özelleştirilmiştir. Geçen yıllara kadar işçilerin değişik sosyal hakları varken, bunların teker teker gasp edilmesi süreci yaşanmıştır.
Yaklaşık üç yıldır Komsada büyük bir emek ve özveriyle devam eden sendikalaşma çalışması, 7 Kasımda greve çıkılmasının ardından patronun sendikayı kabullenmek zorunda kalmasıyla, başarıya ulaşmıştır. Grevin ilk günlerinde işçiler toplu olarak fabrika önünde beklediler. Zamanla sayı azaldı ve bekleyenler üç-beş işçiye düştü. Ancak toplantılar yapıldığı zaman bir araya geliyorlardı. İşçilerdeki deneyimsizlik ve inisiyatifin tümden sendikaya bırakılması, grevin sınırlı bir kazanımla sonuçlanmasına neden oldu.
Tabiiki bu çalışmanın ve grevin işçilerde yarattığı bilinç ve deneyim en büyük kazanımdır. Örneğin kimin dost kimin düşman olduğunu net bir şekilde gördüler. Grev sürecinde yeterli maddi ve manevi destekten mahrum kaldılar. Sendikadan sınırlı bir yardım alabildiler. Sefaköyden bazı sendikacı ve işçilerden oluşan gruplar destek ziyaretlerinde bulundular. NETAŞtan ise sadece iki-üç işçi ziyarete geldi. Sendika örgütlü olduğu fabrikalarda desteği örgütleyebilir, birlik duygusunu ve motivasyonu artırabilirdi, bunu yapmadı.
Bu arada işçiler sayı bakımından az da olsa fire verdiler, ama bunlar daha çok sınıfına güvensiz ve arkadaşlarını satan işçilerdi. Deneyimsizlik ve biraz da dağınıklık maddi sorunlarla birleşince, böyle bir durum yaşanabildi. Sürece tam katılamayan bazı işçiler Grev nöbetine giderken otobüse verecek paramız yok diyorlardı.
Anlaşma imzalandıktan sonra sendika başkanı Doğan Kaya Evrensel gazetesine yaptığı açıklamada; Önemli olan Komsaya sendikayı sokmaktı. Greve bunun için çıktık ve başardık. diyordu. Yani sözleşmenin sınırlı kazanımlarla imzalanmasını mazur göstermeye çalışıyordu.
Grevin sona ermesinin hemen ardından Komsa patronu sendikayı fabrikadan atmak için saldırıları başlattı. Şu ana kadar elliye yakın işçinin işine son verildi. On ikisi grev sürecinde grev kırıcısı olarak işe alınanlar, diğerleri sendikalı işçiler. Sendika buna karşı kılını bile kıpırdatmış değil. İşten atmalarla sendikalı işçilerin sayısı 90a düşmüş bulunuyor. Yanısıra patron işçilerin bir kısmını bayram öncesi ücretsiz izne çıkardı. Şimdi, iş siparişi bekleniyor, gelirse elliye yakın işçi alınacak, gelmezse otuza yakın işçi atılacak söylentisi dolaşıyor işçiler arasında. İşçilerin atılıp atılmaması gelecek siparişe endekslenmiş durumda. Bu tümüyle patronun bir oyunu.
İşçilerde patronun sendikayı bitirmek istediği düşüncesi hakim, ama buna karşı birleşik mücadeleyi öremiyorlar. İşçiler bu saldırıyı ancak komiteler kurup tabanda örgütlenerek ve sendikayı görev başına çağırarak püskürtebilir ve örgütlülüklerini sağlamlaştırabilirler.
Bir Komsa işçisinden mektup...
Birliğimizi korumalı, işten atmaları engellemeliyiz
Biz Komsa işçileri olarak 7 Kasım 00 tarihinde greve çıktık. Grevin ilk günlerinde coşkulu ve heyecan içindeydik. Bu arada tüm arkadaşların maddi ve manevi sorunları oldu. Birleşik Metal-İş sendikasından sınırlı da olsa maddi destek gördük. Gelen bu paralar maddi ihtiyaçlarımızı karşılamada yetersiz kalsa da, bu, işçilerin birikimlerinin, grevimizde bizlerin maddi olarak zorluk çekmemiz açısından önemlidir. İşte bu örgütlülüğün yararıdır.
Biz greve çıkmadan önce fabrika müdürü Necmi Bey eğer sendika Komsaya girerse, ben ceketimi alıp gideceğim demişti, ama sözünde durmadı. Anlayacağınız bizim Necmi Bey şerefsizmiş.
Grevi kazandıktan sonra ilk gün heyecan ve sevinçle fabrikaya girdik. O anki mutluluğumu anlatacak söz bulamıyorum. Patronun tüm oyunlarına karşı kazanılmış bir grev bizlere güven ve umut vermişti. Ümraniyede Komsa işçilerinin kazandığı grev zaferi, İMES ve organize sanayi bölgesinde çalışanlara da güzel bir örnek oldu. Bu sanayi bölgelerinde çalışan işçi arkadaşlarımızın haklarını arayacağına inanıyorum. Sendikalı çalışmanın onların da hakkı olduğunu düşünüyorum.
Şimdi patronun saldırıları başladı. İlk etapta sendikalı olan işçi arkadaşlardan beşi işten atıldı. Ardından yirmi kişinin daha işine son verilince toplam yirmi beş işçi işten atılmış oldu. Oniki grev kırıcısı işçinin de işine son verildi. Kanunlar patronlardan yana olduğu için sendikacılar bu durum karşısında bir şey yapamadılar. Patronlardan yana olan kanunların kaldırılmasıyla işçiler daha fazla hakka sahip olacaktır. Bu hakları kazanmak içinse hepimizin birlikte mücadele etmesi gerekiyor.
Fabrikada bir de ekonomik krizden dolayı bazı arkadaşlar ücretsiz izne çıkarıldılar. 86 gün süren bir grev yaşadık. Bizler grevdeyken TANSAŞ işçileri, Sefaköydeki fabrikalarda çalışan işçiler ve diğer bazı fabrikalardaki arkadaşlar bize destek ziyaretinde bulundular. Bu sınıf dayanışması bizi mutlu etti.
Patron, maaş ve avanslarımızı gecikmeli olarak bankaya yatırıyor. Bayram parasını alabilmiş değilim. Toplusözleşme imzalamış olmamıza rağmen, bu sözleşmeden doğan haklarımızı doğru dürüst alamıyoruz. Patron kriz var diyerek maaşlarımızı ödemiyor.
Şu an fabrikada işçi atmalar devam ediyor. Sendikalı işçi sayısı doksan civarında. Patronun niyeti sendikayı fabrikadan atmak. Buna işçi arkadaşlarımızın izin vermemesi gerekiyor. Birliğimizi korumalı, işten atmaları engellemeliyiz. Burada önemli bir görev de sendikacılara düşüyor. Bizlere sahip çıkmalılar. Onca zorlukla ve aylarca süren bir grev sonucu kazandığımız sendikamızı kaybetmemeliyiz.
Belediye-İş temsilciler kurulu toplantısı
Belediye-İş sendikası tarafından Fuar Dilek Restorantta 1 Mart Perşembe günü temsilciler kurulu toplantısı yapıldı. Saat 13.00te başlayan toplantının gündemi ekonomik kriz ve işçi alacaklarıydı. Salona; Belediye işçisi köle değildir!, Selam olsun Türkiye işçi sınıfına!, Sendikasızlaştırmaya karşı birlikte mücadeleye!, Birlik, mücadele, zafer!, Özelleştirme adı altında yürütülen yağma ve talana son verilmelidir!, Eşit işe, eşit ücret!, İş gücünde kadın-erkek ayrımına son! pankartları asılıydı.
İşyeri temsilcilerinin ve sendika yetkililerinin konuşmalar yaptığı toplantı sonunda, alınan kararların rapor haline getirilmesi ve ilki Nisan ayının 19unda olmak üzere üç ayda bir temsilciler kurulu toplantısının yapılması kararlaştırıldı.
Toplantıda yapılan konuşmalardan...
Nurettin Taş ( 2 Nolu Şube sekreteri): Fıratın kenarında bir koyun kaybolsa benden sorun dedi, 9. Cumhurbaşkanı. Fıratın kenarında koyun kaybolmadı ama bu ülkede 40 bin insan kaybedildi. F Tipi cezaevlerine atıldı insanlar, sesimizi çıkarmadık. Niye? Polis var, copu var bize de dokunur. Dokunsun, 40 bin insandan sonra 40 bin bir de ben olayım ne olacak...
Selahattin Tercan (Karşıyaka Şube Sekreteri): 12 Eylül öncesi ve sonrasıyla kıyaslayarak sendikaların mevcut durumunun eleştirisini yaptı.
Mustafa Gökçe: Konbeldeki işçi kıyımından sonra Marbele geçen işçileri örgütleyemiyoruz. Çünkü sahip çıkmadık. Örgütlüyoruz ama örgütlediğimiz arkadaşlarımız işten çıkarılıyor, sahip çıkmadığımız için bir daha örgütleyemiyoruz.
Süleyman Karaya (İZSU- Halkapınar baştemsilcisi): Bugün sistem acımasızca çalışıyorsa, biz de bu sistemin alternatifini arkadaşlarımıza anlatmaya çalışmalıyız. Eğitim çalışması çok önemli.
Süleyman Suavi: Kriz üzerine konuştu. Bornova Belediyesindeki saldırıların yoğunluğundan bahsetti.
Yavuz Kardeş: Bornovada sendika başkanı dövülüyor, sandalye vuruluyor. Bayram Meral gelip ben çözeceğim diyor. Neyi çözüyorsun? Bayram Meral zaten bizi 24 Temmuz da sattı...
Ümit Gül (Karşıaka Belediyesi Baştemsilcisi): Kent AŞdeki arkadaşlarımızın yanında olamadık. Bugün biz Kent AŞ işçilerinin yanında olmalıydık ki, yarın öbür gün biz de eylem yaptığımızda Şebnem Tabakla çöpleri toplamasınlar, yanımızda olsunlar.
Abidin Yücesan (İZSU): Taban eylemlere katılmıyorsa bir nedeni var, neden taban suçlanıyor. Sendika uzmanları var.
Beykoz Paşabahçe Şişe Camda eylem
Beykoz Paşabahçe Şişe Camda çalışan 920 işçi ücretsiz izne çıkarılmak isteniyor. İşçiler buna karşı 1 Mart günü eylem yaptılar. Saat 11.00de fabrika bahçesinde toplanan işçiler, ücretsiz izinlerin iptalini ve üretimin bayramda da sürmesini istediler. Eyleme Beykoz Deri Kundura ve TEKEL işçileri de destek verdiler. Eylemde konuşan Kristal-İş Şube Başkanı, görüşmelerin devam ettiğini, fakat kapattırmamak konusunda kararlı olduklarını söyledi. Ayrıca Tek Gıda- İş Şube Başkanı Hasan Başkaya da konuşma yaparak, Beykozda bazı oyunlar dönüyor ve bu hepimizin sorunu. O yüzden omuz omuzayız. dedi.
Deri-İş Şube Başkanı Kemal Köse ise, Türkiyede bankalar batıyor, hortumcular çıkıyor, ama krizin faturası işçilere ödetiliyor. Fakat bu krizi Beykoza mal edemezler. Deri işçileri olarak Şişe Camı kapattırmayız. Bir işçinin kılına bile zarar gelirse Beykozu rantiyecilere dar ederiz. Ölmek var dönmek yok. dedi.
Bu arada anlaşma sağlandı. Fabrikadaki üç fırından bozuk olan bir tanesi kapatılacak ve bu fırında çalışan işçiler yıllık izne ayrılacak. İzin sonunda bir diğer grup izne ayrılacak ve dönüşümlü çalışma bu şekilde devam edecek. Ayrıca toplusözleşmelerde karşılıklı iyiniyet gösterilecek ve fabrika kapatılmayacak.
|