Yaşanan son ekonomik kriz, toplumca ulaşmış olduğumuz sağlık düzeyinin yetersizliği, sağlık çalışanlarının ücretlerindeki aşırı kayıplar, sağlık çalışanlarının çalışma koşullarının sürekli ağırlaşması, zorlaşması ve ülkenin içinde bulunduğu baskı rejimi nedeniyle, bu 14 Mart Tıp Bayramını, biz sağlık çalışanları olarak ne yazık ki bir bayram havasında kutlayamıyoruz. Bu sistemin yapısal ve kronik krizleri her seferinde bizleri yoksullaştırıyor, toplumu sağlıksızlaştırıyor. Son krizle, tüm emekçi kesimlerle birlikte gelir düzeyimiz %40 oranında kayba uğradı. Sağlık çalışanları yoksulluk sınırının çok altındaki ücretleri ile yaşamaya gayret ederlerken, azgelişmişliğin, yoksulluğun göstergesi olan hastalıklar toplumda hızla artıyor.
Sağlık çalışanlarının sağlık alanı ile ilgili tespitleri ve hak taleplerinin kamuoyunda geniş bir destek bulması, halkın bu taleplerin yanında olduğunun en önemli göstergesidir. Sağlık çalışanları ve halkımızın yararı bir ve aynıdır. Bugün sermayenin hükümetler üzerindeki baskıları ve sağlığı kâr alanına çevirme talepleri, toplum sağlığı karşısındaki en büyük tehlike ve tehdittir. Sağlık alanına yönelik politik tercihler ve düzenlemeler insan sağlığını, sağlıklı bir toplumu esas alarak değil, şirketlerin talepleri ve yönlendirmeleri doğrultusunda şekillenmektedir.
Tüm bu yaşanan olumsuzluklar, dünyadaki egemen politikaların ülkemizdeki yansımalarıdır. Bizlerin reçetelerinin yerine, İMF reçetelerinin hükümetlerce dikkate alınmasının sonuçlarıdır. Şimdi İMF reçetelerinden bir tanesi daha toplumun önüne konmak için hazırlanıyor. Daha önceki İMF reçeteleri bizler için nasıl bir sonuç verdiyse, hazırlanan son reçete de daha fazla yoksulluk, daha fazla fedakarlık, daha fazla hastalık, daha fazla bebek ve anne ölümü ve daha sağlıksız toplumla sonuçlanacaktır.
Bugün, beceriksiz ve dışa bağımlı hükümetlerin, popülist, siyasi kadrolaşma ve rant peşindeki bakanlık politikalarının sonucunda, toplum sağlığı ve sağlıklı yaşama hakkı yok edilmiş, koruyucu sağlık hizmetleri çökertilmiş, kamu sağlık hizmetlerine yıllardır hiç bir yatırım yapılmamış ve hizmetlerin önü tıkanmaya çalışılmış, sağlık çalışanlarının toplum nezdindeki saygınlıkları yıpratılmış, pahalı tedavi ve teknolojik israf yaygınlaşmış, bölgeler arası sağlıkta eşitsizlik ve dengesizlik artmış, sağlık çalışanlarının ücretleri sürekli gerilerken vardiyalı çalışma, sürtime gibi keyfi uygulamalarla çalışma süreleri uzamış, çalışma koşulları ağırlaşmış, politik kadrolaşma, adam kayırma gibi uygulamalar ayyuka çıkmış, bu politikalara muhalefet edenler sürgüne gönderilmiştir.
Bütün bu olumsuzluklara karşın üretenler için, bu ülke için sorunların aşılması ve çözümü mümkündür;
Öncelikle örgütlenmenin önündeki engeller ve örgütlü mücadele karşısındaki baskılar kaldırılmalıdır,
Mutlaka sağlık çalışanları örgütleri ile birlikte karar süreçlerine dahil edilmelidir,
Sağlık hizmetlerinin finansmanı bütçe dışı alanlara kaydırılmamalı, sağlık hizmetleri için yurttaşlardan ek katkı payı, katılım vs. gibi ek ücretlendirmelerden vazgeçilmeli, sağlığa bütçeden yeterli pay ayrılmalıdır,
Sağlık çalışanlarının ücretleri artırılmalı, grevli toplu sözleşmeli sendika hakkını içeren tam süre çalışma uygulamasına geçilmelidir,
Bu ülkede kaynak sorunu yoktur, sadece vergilerimizden oluşan kaynaklar sermaye ve rantiyer kesime transfer edilmektedir. Bu süreç durdurulmalı, sermaye ve rantiyer kesimin bütçeye katkısı arttırılmalı, fedakarlık bu kesimlerden beklenmelidir,
Toplum sağlığına dayalı sağlık politikaları yaşama geçirilmeli, birinci basamak sağlık hizmetlerinde çalışanlar desteklenmeli, koruyucu sağlık hizmetlerine gereken önem verilmeli, sevk zinciri işletilmelidir,
Toplumun özel sağlık alanına yönlendirilmesi amacıyla kasıtlı olarak geriletilen kamu sağlık kurumlarına, bir an önce gerekli fiziksel, teknolojik ve personel yatırımı gerçekleştirilmelidir,
Ülkedeki tıp ve sağlık eğitiminin niteliği artırılmalı, yedek işsiz ordusu yaratmaya hizmet eden yetersiz fakülteler kapatılmalıdır.
Bizler sağlık çalışanları ve onların örgütleri olarak, bu ülkedeki pek çok değerin üreticisi ve yaratıcısı olarak, toplumun sağlığını ve mutluluğunu hedefleyen, halka dönük bu politikalarımızın arkasında sonuna kadar durmaya devam edeceğiz. Örgütlü gücümüz ve örgütlü mücadelemiz geleceğimizin teminatıdır.
SES İstanbul Şubeleri 14 Mart Tıp Bayramı nedeniyle bir basın açıklaması düzenlediler. Saat 13:00de Sulltanahmette biraraya gelen 40 kadar sağlık emekçisi sessiz bir şekilde İstanbul Sağlık Müdürlüğüne yürüdü.
Burada okunan basın metninde; milyonlarca işçi ve emekçinin primleriyle ayakta duran SSKnın İMF politikaları gereğince özelleştirilmeye ve tasfiye edilmeye çalışıldığına, böylelikle sağlıklı yaşama hakkının ortadan kaldırılmak istendiğine dikkat çekildi. Osman Durmuşun sistematik politikası haline gelen sürgün ve cezaların sağlık hizmetlerinin verilmesini bozduğu belirtilerek, yaşanan bu sorunlardan dolayı 14 Mart Sağlık Haftası değil, mücadele günüdür denildi.
Eylemde, SSKlar halkındır, satılamaz!, Yaşam hakkı sağlıkla başlar!, İMFye değil sağlığa bütçe!, Örgütlü emek sağlıklı toplum!, Bayram değil mücadele!, İşletme değil parasız sağlık! sloganları atıldı.