ARSIVANA SAYFA
 
17 Mart '01
SAYI:10
İçindekiler
Kızıl Bayrak'tan
Biricik gerçek alternatif işçi sınıfı partisinin devrimci programıdır
Krizin faturası kapitalistlere
Kriz ve burjuva siyasetinin iflası
Kriz: Nedenler ve sonuçlar, eğilimler ve yaklaşımlar
KOMSA'da işçi kıyımı
Çukobirlik işçilerinin grev kararlılığı
Ankara Sağlık Platformu'nun açıklaması
8 Mart etkinlikleri
Öncü İşçi İnisiyatifi’nin 8 Mart etkinlikleri
Kurtköy halkının gözünden 8 Mart ve gösterdikleri..
Saldırıya karşı işçi emekçi barikatı!
İTÜ'de yemek boykotu sürüyor
Gazi anması
Ölüm Orucu sürüyor!
Kayıpların akıbeti açıklanmalı
Bir tutsak annesinden açık mektup...
Dortmund'ta faşizme karşı 25 bin kişilik yürüyüş gerçekleşti!
Yurtdışı'nda 8 Mart etkinlikleri
Direnişçilerden mektuplar
"Okkan'ı JİTEM öldürdü"
Mücadele Postası


Bu sayının
PDF formatını download
etmek için tıklayın



 
 

Ankara Sağlık Platformu:

“Örgütlü gücümüz ve örgütlü mücadelemiz
geleceğimizin teminatıdır”

Yaşanan son ekonomik kriz, toplumca ulaşmış olduğumuz sağlık düzeyinin yetersizliği, sağlık çalışanlarının ücretlerindeki aşırı kayıplar, sağlık çalışanlarının çalışma koşullarının sürekli ağırlaşması, zorlaşması ve ülkenin içinde bulunduğu baskı rejimi nedeniyle, bu 14 Mart Tıp Bayramını, biz sağlık çalışanları olarak ne yazık ki bir bayram havasında kutlayamıyoruz. Bu sistemin yapısal ve kronik krizleri her seferinde bizleri yoksullaştırıyor, toplumu sağlıksızlaştırıyor. Son krizle, tüm emekçi kesimlerle birlikte gelir düzeyimiz %40 oranında kayba uğradı. Sağlık çalışanları yoksulluk sınırının çok altındaki ücretleri ile yaşamaya gayret ederlerken, azgelişmişliğin, yoksulluğun göstergesi olan hastalıklar toplumda hızla artıyor.

Sağlık çalışanlarının sağlık alanı ile ilgili tespitleri ve hak taleplerinin kamuoyunda geniş bir destek bulması, halkın bu taleplerin yanında olduğunun en önemli göstergesidir. Sağlık çalışanları ve halkımızın yararı bir ve aynıdır. Bugün sermayenin hükümetler üzerindeki baskıları ve sağlığı kâr alanına çevirme talepleri, toplum sağlığı karşısındaki en büyük tehlike ve tehdittir. Sağlık alanına yönelik politik tercihler ve düzenlemeler insan sağlığını, sağlıklı bir toplumu esas alarak değil, şirketlerin talepleri ve yönlendirmeleri doğrultusunda şekillenmektedir.

Tüm bu yaşanan olumsuzluklar, dünyadaki egemen politikaların ülkemizdeki yansımalarıdır. Bizlerin reçetelerinin yerine, İMF reçetelerinin hükümetlerce dikkate alınmasının sonuçlarıdır. Şimdi İMF reçetelerinden bir tanesi daha toplumun önüne konmak için hazırlanıyor. Daha önceki İMF reçeteleri bizler için nasıl bir sonuç verdiyse, hazırlanan son reçete de daha fazla yoksulluk, daha fazla fedakarlık, daha fazla hastalık, daha fazla bebek ve anne ölümü ve daha sağlıksız toplumla sonuçlanacaktır.

Bugün, beceriksiz ve dışa bağımlı hükümetlerin, popülist, siyasi kadrolaşma ve rant peşindeki bakanlık politikalarının sonucunda, toplum sağlığı ve sağlıklı yaşama hakkı yok edilmiş, koruyucu sağlık hizmetleri çökertilmiş, kamu sağlık hizmetlerine yıllardır hiç bir yatırım yapılmamış ve hizmetlerin önü tıkanmaya çalışılmış, sağlık çalışanlarının toplum nezdindeki saygınlıkları yıpratılmış, pahalı tedavi ve teknolojik israf yaygınlaşmış, bölgeler arası sağlıkta eşitsizlik ve dengesizlik artmış, sağlık çalışanlarının ücretleri sürekli gerilerken vardiyalı çalışma, sürtime gibi keyfi uygulamalarla çalışma süreleri uzamış, çalışma koşulları ağırlaşmış, politik kadrolaşma, adam kayırma gibi uygulamalar ayyuka çıkmış, bu politikalara muhalefet edenler sürgüne gönderilmiştir.

Bütün bu olumsuzluklara karşın üretenler için, bu ülke için sorunların aşılması ve çözümü mümkündür;

Öncelikle örgütlenmenin önündeki engeller ve örgütlü mücadele karşısındaki baskılar kaldırılmalıdır,

Mutlaka sağlık çalışanları örgütleri ile birlikte karar süreçlerine dahil edilmelidir,

Sağlık hizmetlerinin finansmanı bütçe dışı alanlara kaydırılmamalı, sağlık hizmetleri için yurttaşlardan ek katkı payı, katılım vs. gibi ek ücretlendirmelerden vazgeçilmeli, sağlığa bütçeden yeterli pay ayrılmalıdır,

Sağlık çalışanlarının ücretleri artırılmalı, grevli toplu sözleşmeli sendika hakkını içeren tam süre çalışma uygulamasına geçilmelidir,

Bu ülkede kaynak sorunu yoktur, sadece vergilerimizden oluşan kaynaklar sermaye ve rantiyer kesime transfer edilmektedir. Bu süreç durdurulmalı, sermaye ve rantiyer kesimin bütçeye katkısı arttırılmalı, “fedakarlık” bu kesimlerden beklenmelidir,

Toplum sağlığına dayalı sağlık politikaları yaşama geçirilmeli, birinci basamak sağlık hizmetlerinde çalışanlar desteklenmeli, koruyucu sağlık hizmetlerine gereken önem verilmeli, sevk zinciri işletilmelidir,

Toplumun özel sağlık alanına yönlendirilmesi amacıyla kasıtlı olarak geriletilen kamu sağlık kurumlarına, bir an önce gerekli fiziksel, teknolojik ve personel yatırımı gerçekleştirilmelidir,

Ülkedeki tıp ve sağlık eğitiminin niteliği artırılmalı, yedek işsiz ordusu yaratmaya hizmet eden yetersiz fakülteler kapatılmalıdır.

Bizler sağlık çalışanları ve onların örgütleri olarak, bu ülkedeki pek çok değerin üreticisi ve yaratıcısı olarak, toplumun sağlığını ve mutluluğunu hedefleyen, halka dönük bu politikalarımızın arkasında sonuna kadar durmaya devam edeceğiz. Örgütlü gücümüz ve örgütlü mücadelemiz geleceğimizin teminatıdır.

Ankara Sağlık Platformu
Ankara Tabip Odası
SES Ankara Şubesi
Ankara Eczacılar Odası



SES İstanbul Şubeleri “Tıp Bayramı” dolayısıyla
kendilerine dönük saldırıları protesto ettiler...


“İMF’ye değil sağlığa bütçe!”

SES İstanbul Şubeleri “14 Mart Tıp Bayramı” nedeniyle bir basın açıklaması düzenlediler. Saat 13:00’de Sulltanahmet’te biraraya gelen 40 kadar sağlık emekçisi sessiz bir şekilde İstanbul Sağlık Müdürlüğü’ne yürüdü.

Burada okunan basın metninde; milyonlarca işçi ve emekçinin primleriyle ayakta duran SSK’nın İMF politikaları gereğince özelleştirilmeye ve tasfiye edilmeye çalışıldığına, böylelikle sağlıklı yaşama hakkının ortadan kaldırılmak istendiğine dikkat çekildi. Osman Durmuş’un sistematik politikası haline gelen sürgün ve cezaların sağlık hizmetlerinin verilmesini bozduğu belirtilerek, yaşanan bu sorunlardan dolayı “14 Mart Sağlık Haftası değil, mücadele günüdür” denildi.

Eylemde, “SSK’lar halkındır, satılamaz!”, “Yaşam hakkı sağlıkla başlar!”, “İMF’ye değil sağlığa bütçe!”, “Örgütlü emek sağlıklı toplum!”, “Bayram değil mücadele!”, “İşletme değil parasız sağlık!” sloganları atıldı.

Kızıl Bayrak/İstanbul



Genel-İş Eğitim Okulu’nun olaylı açılışı

1 Mart günü, DİSK’e bağlı Genel-İş sendikası tarafından Genel-İş Eğitim Okulu açıldı. DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, Genel-İş Genel Başkanı İsmail Hakkı Önal ve DİSK Genel Ege Bölge temsilcisi Musa Çam’ın da katıldığı açılışa İzelman işçileri de kitlesel olarak gelmişlerdi. Genel-İş’te yaşanan sorunlar açılış etkinliklerine yansıdı.

Bina önünde yapılan basın açıklamasında, Süleyman Çelebi ve İsmail Hakkı Önal birlik ve dayanışmaya özellikle vurgu yaptı. Ancak, basın açıklamasının ardından İzelman işçileri ve Genel-İş 3 No’lu şube yöneticileri binaya alınmayarak, polis zoruyla uzaklaştırılmaya çalışıldılar. Genel-İş 3 No’lu şube yöneticilerinin merkez tarafından görevden alınmalarına ve delege seçimlerinin iptal ettirilmeye çalışılmasına öfkeli olan İzelman işçileri, tepkilerini çeşitli sloganlarla dile getirdiler. Daha sonra İzelman işçileri toplu bir şekilde sendikalarına gittiler.

Kızıl Bayrak/İzmir




Gazi Taşımacılık’ta direnişin başarısı

Gazi Taşımacılık’ta sendikalı olduklarından dolayı işten atılan 27 işçiden 17'si, 17 gün süren direnişin ardından görüşmeler sonucunda tekrar işlerine geri döndü. Diğer 10 işçinin de sonraki günlerde işbaşı yapacağı üzerinden anlaşmaya varılarak direniş bitirildi. 10 işçinin maaşının işçiler işlerine geri dönene kadar sendika tarafından karşılanacağı söylendi.

İşçiler işverenin daha önce de örgütlü yapıyı dağıtmaya yönelik hareket ettiğini, ancak her seferinde püskürttüklerini ifade ettiler.

Kızıl Bayrak/Adana