ARSIVANA SAYFA
 
16 Aralık '00
SAYI: 47
İçindekiler
Kızıl Bayrak'tan
İlerici ve devrimci güçler tarihi bir sorumlulukla yüzyüzeler
Kanlı operasyona karşı devrimci direniş!
Faşizmi döktüğü kanda boğacağız!
Faşist terör örgütünün “isyan” provası
EP sözcüleri devrimci tutsakları mücadeleyi bırakmaya çağırdılar
İlerici sendikacılardan Ölüm Orucu’na destek eylemi
Antalya’da F tipi protestoları yaygınlaşıyor
Ölüm Orucu’nu destekleme etkinliklerinden notlar
Hücre karşıtı muhalefet güçleniyor
İzmir’de hücre karşıtı eylemler
Kirli dilini direnişimizden uzak tut!
Yaşamın her alandan hücreleştirilmesi!
Hükümetin af gündemi ve Ölüm Orucu direnişi
TELEKOM özelleştirmesi ve birleşik mücadelenin büyüyen olanakları
Zaferi biz kazanacağız!
Gençlik Ölüm Orucu’nu desteklemek için alanlarda!
Ölüm Orucu direnişi ateşini harlayalım!
Planlı, programlı ve hedefli bir mücadele hattı ve talepler
Devrimci disiplin ve kurallı yaşam üzerine
Ölüm Orucu ile dayanışma faaliyetimiz güçlendirilerek sürüyor
Devrimci direniş ruhuna bin selam!
Devrimci kimliği teslim almayı başaramayacaklar!
ABD emperyalizmi yeniden Vietnam’da
İngiliz İşçi Partisi: İhanetin 100 yılı
“Direnişin arındıran ve güçlendiren temiz havası sarmış tüm benliğimizi”
Yaşananlardan öğrenmek
İktidar hapishanelerde ne yapmak ister?
F tipi emperyalizmin bir saldırısıdır
Hücre karşıtı faaliyetlerimiz
Mücadele Postası
 



 
 
Umudunu söndürme,
bu çığlığa kulak ver!


Zindanlardaki devrimci tutsaklar 20 Ekim 2000'de başlattıkları süresiz açlık grevini, 19 Kasım'dan itibaren ölüm orucuna çevirdiler. Ölümsüzleşmeye doğru adım adım ilerliyorlar. Ölüm oruçlarının ellinci günlerini geride bırakıyoruz!

Hiçbir baskı, ikiyüzlülük, sahtekarlık devrimcilerin çelikten iradesinde sarsıntı yaratamayacaktır. Özgür, eşit, ve kardeşçe bir dünya için yola çıkanları hiçbir kahpelik engelleyemeyecektir. Sömürüsüz ve aydınlık bir dünya için savaşanları, hiçbir gerici güç ve baskı teslim alamaz.

Dün haklı ve onurlu bir savaşı yürütenler tutsak düştüler, zindanlara atıldılar! Devlet hapse atmayı yeterli görmüyor. Şimdi de hücrelere koyup devrim umutlarını bitirmeyi, tek tek öldürmeyi amaçlıyor. Devrimciler hiçbir zaman teslim olmadılar, ezilenlerin sosyalizm umudunu söndürmeye kimsenin gücü yetmez!

Bu bir vicdani duyarlılık meselesi değil, sınıf davası ve gelecek kavgası sorunudur. Bu düzen değişmediği sürece hiçbir gerici güç bizi yolumuzdan alıkoyamayacaktır. Devrim davasını kanımızla canımızla yükselteceğiz. Dost da düşman da bunu bir kez daha görecek.

Sen bu kavgada var mısın, yok musun? Sen insanlığını ve kişiliğini ayaklar altına alanlara karşı mücadelede var mısın, yok musun? Ya bataklıkta çürümeye devam edersin, ya da mücadele edenlere, senin bağrından çıkan onurlu insanlara, devrimcilere sahip çıkarsın, onların yoldaşı olursun! Kavgalarına güç katarsın!

Bu düzenin değişmesini istiyorsan, önce mücadele edenlere sahip çıkmak zorundasın. Devrim ve kurtuluş umudunu en zor şartlarda bile yaşatan devrim savaşçılarına destek vermek zorundasın. Devrim davasını boğmak isteyen düşmanlarına karşı sen de mücadele etmek zorundasın.

ZİNDANLARDAKİ DİRENİŞÇİLERİN SANA SON SÖZÜ ŞUDUR:

İçerde bir tek tutsağımızı dahi sağ olarak hücrelere sokamayacaklar. Öleceğiz ama mücadeleden, devrimden vazgeçmeyeceğiz. Öleceğiz ama hücrelere girmeyeceğiz.

Bu cesareti tanı, bu çığlığa güç ver!
Ölümü yenenleri kimse yenemez!
Devrimciler ölmez, devrim davası yenilmez!
Yaşasın SAG ve ÖO Direnişimiz!
Yaşasın devrim ve sosyalizm!
UMUDUNU SÖNDÜRTME, BU ÇIĞLIĞA KULAK VER!

TKİP İzmir İl Örgütü





Hücre karşıtı faaliyetlerimiz...

Hücreleri yıkacağız!


Doğanın kanunu gereği, çürüyen herşey yok olmaya mahkumdur. Bu çürümüş sistem de çoktan miadını doldurmuş durumda. Saldırı programlarıyla işçi ve emekçilere açlık, yoksulluk, işsizlik, geleceksizlik, kısaca dipsiz bir sefalet dayatılıyor. Amaçları; çürüyen ve kokuşmaya başlayan düzenlerinin ömrünü uzatmak; kanlı iktidarlarını terörle ayakta tutmaya çalışmak. Bunu sağlamak için toplumun tüm ezilen kesimlerine vahşice saldırıyorlar. Daha rahat saldırabilmek için de toplumun öncü kesimini baskıyla, şiddetle, katliamla yoketmek, sindirip teslim almak istiyor.

Türkiye gibi devrim toprağı bir ülkede, tek başına fiziki şiddet ve katliamlarla amaçlarına ulaşamadıklarını biliyoruz. Devrimci mücadele bu kanlı düzen hüküm sürdükçe tasfiye edilemiyor. Bunu faşist rejim özellikle son 30 yıllık pratiğinden biliyor. Ancak, devrimci öncüyü teslim aldığında, toplumun kolay kolay kendisini toparlayamadığını da biliyor. ‘80 sonrası süreç, bu bakımdan sistem açısından bir deneyimdir. Bu nedenle katliamlarla kitlelere gözdağı verirken, asıl hedef devrimci tutsakların yalnızlaştırılması, kişiliksizleştirilmesi ve teslim alınmasıdır. F tipi cezaevleriyle (hücreler) amaçlanmak istenen de budur.

Nasıl ki devletin deneyimleri varsa, Türkiye devrimci hareketinin de zindan politikalarını boşa çıkaran, zindanları parçalayan bir pratiği var. Bugüne kadarki saldırıları devrimci tutsaklar kendileri püskürttüler. Ama bugün saldırıların kapsamı çok daha geniş olduğu, saldırılarla işçi sınıfı ve emekçiler hedeflendiği, öncü şahsında onlar teslim alınmak istendiği için, hücre tipi cezaevlerine karşı tüm kesimlerin harekete geçmesi gerekiyor. Çünkü, devrimci tutsakların hücrelere kapatılması demek, yaşamımızın da hücreleştirilmesi demektir.

Devrimci tutsaklar hücrelere girmeme noktasında fazlasıyla netler. Bu saldırıyı püskürtmek için bugüne kadar bedeller ödedikleri gibi, bundan sonra da bedel ödemeye hazırlar. Ölecekler ama hücrelere girmeyecekler. Devrimci tutsakların bu kararlılığı dışarıda da gösterildiği takdirde, daha şimdiden kazanılmış olan zaferimizde ödenecek bedeller o kadar ağır olmayacaktır.

Bizler, partili komünist işçiler olarak, bu bakışaçısıyla, hücre saldırısına karşı bulunduğumuz bölgede gücümüz ve olanaklarımız dahilinde faaliyet yürütüyoruz. Partimizin, hücre saldırısına karşı genel planda yükselen sesine, biz de işçi-emekçi semtlerinden ses olmaya, devrimci tutsakların sesini ve taleplerini taşımaya çabalıyoruz. İşçilerin ve emekçilerin yoğun olduğu semtlerde, kullandıkları güzergahlarda sürekli pratik faaliyet yürütüyoruz. Yoğun polis kuşatmasına rağmen, en merkezi noktalarda faaliyetimizi gerçekleştiriyoruz.

Kimi mahallelerde yaptığımız afişlerimizle insanları etkilediğimizi ve harekete geçirdiğimizi söyleyebiliriz. Özellikle genç işçilere moral ve motivasyon sağlayan afişlerimiz, onları hücre karşıtı muhalefetin bir parçası haline getirerek, sürece özellikle pratik faaliyet alanında daha aktif ve daha bilinçli katılmalarında rol oynamıştır. Burada illegal olarak hiçbir partinin hücre karşıtı afiş, bildiri ve pul çalışması yapmaması, ayrıca belirtilmesi gereken bir noktadır.

Hücrelere karşı faaliyetimiz yazdan bu yana sürüyor. Bu faaliyetimizle, emekçilerin gündemine hücre saldırısını soktuğumuzu, F tipiyle ne amaçlandığını, ulaştığımız işçi ve emekçilere anlattığımıza inanıyoruz. Kuşkusuz bölgemizde daha güçlü bir muhalefet örgütleyebilirdik. Ancak güç ve olanaklarımız, bazı eksiklerimiz gözönüne alındığında, olan olması gerekenin en iyisiydi diyebiliriz. Parti materyallerini düzenli ve sürekli biçimde işçi ve emekçilere ulaştırarak, hücre saldırısını gündeme soktuk. İnsanlarla birebir ilişkileri güçlendirerek, bir adım daha ileri atmalarını sağladık.

Partimizin materyallerini düzenli olarak ulaştırabildiğimiz mahalleler; Pendik Kurtköy hattı ağırlıklı olmak üzere, Aydos, Sülüntepe, Kurtköy Yolu, Kurtköy Sanayi, Kartal-Yakacık, Kurfalı, Esentepe, Gülsuyu, E-5 Güzergahı, 1 Mayıs, Sarıgazi, Kadıköy, Söğütlüçeşme’dir. Ayrıca 1. Boğaz Köprüsü yolu üzerindeki bir köprü ayağına büyük boy, “Ölümü Yeneceğiz! – TKİP”; yine E-5 karayolu üzerinde büyükçe bir duvara, “Ölümü Yendik, Hücreleri Yıkacağız! – TKİP” yazılamaları yapıldı.

Tabii ki bu faaliyetlerimiz boyunca düşman da boş durmuyordu. Ellerinde binlerce devrimcinin kanı olan bu faşist cellatlar; yaptıklarımızı kazıyarak, kazıyamadıklarını da boyayarak tahammülsüzlüklerini ve öfkelerini kusuyorlardı. Ancak şunu çok iyi bilmeliler ki, hiçbir güç Partimizin sesini işçilere ve emekçilere ulaştırmamıza, politikalarımızı açıklamaya ve saldırıları teşhir etmeye engel olamayacaktır. Faaliyetimiz daha da yoğunlaşarak devam edecektir. Çalışmalarımızı daha büyük bir hırsla ve daha büyük bir kararlılıkla sürdüreceğiz.

Anadolu Yakası’ndan
Partili komünist işçiler/İstanbul