Ölüm Orucu direnişi ateşini harlayalım!
Faşist sermaye devletinin devrimci tutsaklara yönelik hücre saldırısına karşı başlatılan Ölüm Orucu Direnişi zindanları tutuştururken, bizler de kendi cephemizden bu direnişe destek vermek için çalışmalarımıza hız verdik.
Çalışmalarımızın başında ÖO sürecine katılanlarla ortak bir çalışma yapmayı düşünmemize rağmen, bu konuda yeterli duyarlılığın gösterilmemesi üzerine bu düşüncemizden vazgeçtik. İçinde yeraldığımız Ankara Üniversiteleri Hücrelere Hayır Platformunun sürece duyarsızlığı nedeniyle, ÖO sürecine duyarlı olan örgütsüz insanlarla çalışmalarımıza başladık. Yaptığımız işbölümü sonucu hazırladığımız bildirileri ve Adalet Bakanlığına çelenk bırakmak için düzenlenen eylem için çağrı metinlerimizi dağıttık. Birkaç gün önce ÖO sürecini anlatmak, Ulucanlar katliamının teşhiriyle birlikte yapılacak eylemlere çağrıda bulunmak amacıyla açtığımız masada çalışmalarımızı yoğunlaştırdık. Aynı zamanda SAG ve ÖOnda bulunan ailelere destek olabilmek için Ulucanlar dergisini satıyorduk. Hazırladığımız Yaşasın Ölüm Orucu Direnişimiz!/DTCF Ölüm Orucunu Destekleyen Öğrencileri imzalı pankartı okulun orta bahçesine astık. Pankartımız büyük ilgi çekti ve insanlar tarafından heyecanla karşılandı. Bunun yanında hazırlanan duvar gazetesini de bahçenin en görünen yerine astık. Bu çalışmalarda örgütsüz insanların yer alması bizim için oldukça sevindiriciydi.
Bu çalışmaların yanısıra ÖO süreciyle ilgili afişlerimizi ve kuşlarımızı yoğun olarak kullandık.
Çalışmalarımız sonucu Adalet Bakanlığı önünde yapılacak eyleme okulumuzdan nispeten iyi bir katılım sağladık. Düzenlenen eylemde devrimciler; polis ve sivil faşistlerin panzer, taş ve gaz bombalı saldırısına karşı Kızılayı ve Ziya Gökalpi savaş alanına çevirdiler. Yaklaşık 3 saat süren çatışmaların ardından, Ziya Gökalpe girmeyi başaran polis, adeta terör estirdi. Çatışmalarda ve daha sonra polisin ÖDP, TSİP ve Eğitim-Sen 1 Nolu şubeyi basmasıyla birlikte 66 kişi adeta linç edilircesine gözaltına alındı. Alınanlardan bir kısmı önce faşistlerce öldüresiye dövüldüler. ÖDP ve TSİPte bulunan tutsak yakınları dövülerek gözaltına alındılar. Dayak polis otobüslerinde de devam etti. Gözaltına alınmalar sırasında parti binaları talan edildi. İçerde bulunan eşyalar ve camlar parçalandı.
Ertesi gün gözaltıları protesto etmek ve mahkemeyi izlemek için, Sakaryadaki basın açıklamasının ardındankitlesel olarak Adliyeye gidildi. Akşam 18:00 eyleminin ardından buraya katılanlardan önemli bir kısmı Adliyeye geldi. Saat 20:30 civarı gözaltına alınanların serbest bırakılmasıyla birlikte, Sakarya Caddesiine gidilerek bir basın açıklaması yapıldı.
ÖO Direnişi karşısında köşeye sıkışan sermaye devleti acizliğini terörüyle ortaya koyuyor. Bizler Direniş ateşini harlayarak mücadelemizi büyütecek ve devlete diz çöktüreceğiz. Direnişimiz büyüktür, zaferimiz de büyük olacaktır!
Yaşasın Ölüm Orucu Direnişimiz!
Zindanlar yıkılsın tutsaklara özgürlük!
Çukurova Üniversitesinde
400 kişilik dayanışma etkinliği
7 Aralıkta Çukurova Üniversitesinde Hücre Karşıtı Platform tarafından, Ölüm Orucundaki devrimci tutsaklarla dayanışmak ve 10 Aralık tarihindeki mitinge çağrı yapmak amacıyla 400 kişilik katılımlı bir etkinlik gerçekleştirildi. Öncesinde yaygın bir afişleme yapılarak etkinlik duyuruldu. R1 derslikleri önünde saat 12:00de başlayan etkinlikte devrim şehitleri için bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. Daha sonra Nüans ve Maden Sanat Topluluğu, müzik dinletisi verdiler. Müzik dinletisi arasında şiirler ve hazırlanmış metinler okundu. Oğlu cezaevinde Ölüm Orucu direnişçisi olan bir ana, etkinlikte bir konuşma yaptı. Konuşmasının ardından Kürtçe türküler söyledi. Üniversite öğrencileriyle omuz omuza halay çekti. Ananın yanık yüreği ve dilinin döndüğünce anlattığı çocuğunun güzel bir insan olduğu için cezaevinde olduğu şeklindeki konuşması gençleri etkiledi. Etkinlik Mimar Sinan Açık Hava Tiyatrosu önünde başlayacak mitingin duyurusu yapılarak sonlandı. Etkinlik sırasında, Yaşasın Ölüm Orucu Direnişimiz!, Devrimci tutsaklar onurumuzdur!, Devrim şehitleri ölümsüzdür!, Bedel ödedik bedel ödeteceğiz!, Hücreleri parçala tutsaklara sahip çık! sloganları atıldı. Devrimci tutsaklarla dayanışma kutusu oluşturularak, Ceyhan Cezaevine iletilmek üzere para toplandı.
Etkinlikte okunan metinlerden...
Onlar sınıfsız, sömürüsüz bir dünya, özgür, onurlu bir yaşam için verdikleri mücadelede tutsak düştüler. İşkencelerden geçirildiler, zindanlara atıldılar. Gelecek güzel günlere olan inançlarını, devrim ve sosyalizm düşlerini teslim almak isteyenler, bunlarla da yetinmeyerek, onlara hücre tipi cezaevlerini dayattılar. Onlarsa Teslim olmaktansa ölmeyi yeğleriz dediler ve bedenlerini açlığa yatırarak Ölüm Orucuna girdiler.
Cellat uyandı yatağında bir gece
Tanrım dedi, bu ne zor bilmece
Öldükçe çoğalıyor adamlar
Bense tükenmekteyim öldürdükçe
Dağ dahi görünmüyordu
Toprağı bölen, malı bölen, ekmeği bölen,
Sevdayı da bölecekti elbet
İnsanları birbirine yasak edecekti.
İnsanların birbirine yasak olduğu yerde
Her vahşet muteberdi
İnsanın insana yasak olduğu bir yerdir hücre. 1943te Nazi kamplarında izolasyonda kalan Stefan Zweig yaşadığı tecrit koşullarını şöyle anlatıyor:
Esasen tarif edilemez bu durum 4 ay sürdü. Yalnızca 4 ay, yazmak oldukça kolay; bir rakamdan fazla değil. Kolayca söylenebiliyor; dört ay, sadece dört harf. 15 dakika içerisinde dudaklar sürekli aynı şeyi ifade ediyor. Dört ay! Hiç kimse tasvir edemez, ölçemez, gözlemleyemez; bırakın bir başkasını insanın kendisi dahi bir boyutsuzluk içerisinde. Uzun süren izolasyonu hiç kimse anlatamaz, onun insanı nasıl yiyip bitirdiğini, nasıl tamamen tahrip ettiğini açıklayamaz. Yalnızca yatak, masa, lavabo, duvar kağıtları ve sürekli suskunluk içerisindeki bir hiçlik. Sana bir kez bile bakmaksızın yemeği kapının altından içeriye iten hep aynı gardiyan... İnsanı çıldırtmaya kadar götüren, bir hiçliği kuşatan sürekli aynı düşünceler...
Bugün bu hücreler sadece devrimci tutsaklara değil. YÖKe karşı çıkan, harçların kaldırılmasını isteyen, eşit, parasız, bilimsel, anadilde eğitim isteyen, diplomasıyla işsiz olmaya karşı çıkan biz öğrenciler için de hücreler. Yani düşünen, sorgulayan, tepki veren, hakkını arayan herkese.
Akdeniz Üniversitesi'nde F tipi protestosu
maGünlerdir gündeme damgasını vuran büyük zindan direnişi, toplumun en hareketsiz kesimlerini bile etkileyerek, kitle hareketliliğinin gelişmesi için politik olanaklar yaratan bir işlev görüyor. Direnişin toplumun birçok kesimini aynı gündemde kesiştiren ve birleştiren etkisi yadsınamaz. Bu etki eylemin meşruluğundan kaynaklanmaktadır.
Yalnızca cep telefonları üzerinden yayılan mesajlar, internet üzerinden yayılan e-mail trafiği ve başlayan spontan kampanyalar, bu konuda herkesin, ama herkesin bir şeyler yapma, elinden geleni bu mücadeleye katma eğilimi ve isteğinde olduğunu anlatmaya yeter.
Coşkulu ve kalabalık geçen YÖK eyleminden bu yana belli bir suskunluk içinde bulunan Akdeniz Üniversitesi öğrencileri de, yaptıkları basın açıklamasıyla, "F tipine hayır!" dediler. 11 Aralık günü öğle arasında Merkezi Derslikler kantininde toplanan öğrenciler, saat 12:30'da alkış ve sloganlarla Merkezi Derslikler binasının önüne yürüdüler. Burada yapılan basın açıklamasıyla, F tipi cezaevlerini ve dayatılan hücre tipi yaşamı protesto ettiler. Dövizlerin açıldığı eylemde atılan sloganlar şöyleydi: "İçerde dışarda hücreleri parçala!", "Devrimci tutsaklar onurumuzdur!", "F tipine hayır!", "Hücreler ölümdür girmeyeceğiz!".
Antalyadan Kızıl Bayrak okurları
Gözaltılara rağmen Ölüm Orucu ile
dayanışma kararlılıkla sürüyor
Öğrenci Derneğine polis baskını
12 Aralıkta TÜÖD lokali, Ölüm Orucu direnişleri ile ilgili film gösterimi yapıldığı sırada polislerce basıldı. Derneğin kütüphanesine, devrimci yayınlara ve afişlere el koyan polis, 20 kişiyi de gözaltına aldı. Gece geç saatlerde 16 kişi bırakıldı ve ilerleyen saatlerde dernek başkanı da gözaltına alındı. Kalan kişiler de ertesi gün mahkemeye çıkarılarak salıverildiler.
Bu gözaltılarla polis hücre karşıtı öğrencilerin ertesi gün yapacağı eylemi sekteye uğratmak ve öğrencilere gözdağı vermek istemişti. Ancak herşeye rağmen öğrenciler tüm kararlılıklarıyla alana çıkarak polisin saldırılarına yanıtın her zaman mücadele olacağını haykırdılar.
Hücre Karşıtı Öğrencilerin basın açıklaması
13 Aralık günü Edirne şehir merkezinde toplanan 100 kadar hücre karşıtı öğrenci, Ölüm Orucu Direnişine destek vermek ve insanları hücreli ölüme dur demeye çağırmak için basın açıklaması yaptı. Önceki gün gerçekleşen gözaltılara da değinilen açıklamada öğrenciler polis baskısına mücadeleyle cevap vereceklerini belirttiler ve insanları kişiliksizleştirmeye yönelik olan hücre saldırısının teşhirini yaptılar. Ölüm orucu direnişçilerinin taleplerinin kabul edilmesi çağrısı yaptılar. Basın açıklamasından sonra polisin tüm tehditlerine karşın alanı terketmeyen öğrenciler, İçerde dışarda hücreleri parçala!, Hücre ölümdür izin vermeyelim! ve Yaşasın Ölüm Orucu Direnişimiz! sloganlarını attıktan sonra eyleme son verdiler.
Ölüm orucu direnişçilerinin talepleri talebimizdir!
Trakya Üniversitesinde Hücre Karşıtı Öğrenciler 14 Aralık Perşembe günü postanenin önünde toplanıp Adalet Bakanlığına faks çektiler. Faks metninde ÖO direnişindeki tutsakların taleplerinin kendi talepleri de olduğunu vurgulayan öğrenciler, hücrelere karşı mücadelelerinin devam edeceğini vurguladılar. Alkışlı protesto ile eylem sona erdirildi.
Trakya Üniversitesi Ekim Gençliği
|