Antakya Demokrasi Platformundan
Ölüm Orucu eylemine destek
11 Aralık günü Antakya İHDde de, Demokrasi Platformu bileşenlerinin temsilcileri 2 günlük dönüşümlü açlık grevine başlayacaklarını bir basın açıklamasıyla ilan ettiler. Basın açıklaması yapılmadan önce sözlü ve kısa bir basın açıklaması yapıldı. Açıklamada; İnsan hakları evrensel beyannamesinin kabul edilişinin 52. yılında insan hakları ihlalleri sürüyor. Samandağda 5 öğrenci 6 gündür gözaltında, Antakyada 2 öğrenci tutuklandı. Ve İstanbulda afiş asmak isteyen 4 kişiden biri öldürüldü. Tüm bunları kınıyor ve protesto ediyoruz dendi.
Basın açıklamasına yaklaşık 100 kişi katıldı. Basın açıklamasında Yaşasın Ölüm Orucu Direnişimiz!, İçerde dışarda hücreleri parçala!, Ziya NİHADİOĞLU ve Abdullah LİFe özgürlük! yazılı dövizler taşındı. Devrim şehitleri ölümsüzdür!, İçerde dışarda hücreleri parçala! sloganları atıldı. Aşağıda yapılan basın açıklamasının bazı bölümlerini okurlarımıza sunuyoruz...
Şu anda insanları kişiliksizleştirme politikalarına denk düşen F tipi (hücre tipi) cezaevi uygulamasını protesto etmek amacı ile, onurlu bir yaşam için elindeki tek savunma aracı olan bedenini Ölüm Orucuna yatıran insanların haklı taleplerini desteklemek amacı ile, biz demokrasi platformu bileşenleri olarak açlık grevini başlatmak üzere toplanmış bulunuyoruz. (...)
Türkiyedeki cezaevlerinde 203 hükümlü hücre tipini, DGMleri, kazanılmış hakların gaspını ve Terörle Mücadele Yasasını protesto etmek amacı ile girdikleri ölüm orucununun 53. günündeler. Yaşamları pahasına böylesi onurlu bir mücadeleyi bugüne kadar taşıyanlar arasında demokrasi ayıbı maddeler nedeniyle, hükümlendirilmiş insanlar bulunmakta.
Hükümetin çözümleyici olmaktan uzak tavrından dolayı, her an için ölüm haberi almakla karşı karşıyayız. Bu bizleri çok tedirgin etmektedir. Olağanüstü bir çaba sarfederek kişilere özel bir af çıkartan bu hükümet, hesaplarına ters düşen insanları hücre tipi uygulaması ile tecrit etmekte ve kişiliksizleştirmeye çalışmaktadır.
TBMM İnsan Hakları Komisyonunun bir üyesi, bu onurlu mücadeleyi veren insanlar için Gebersinler ne yapalım, yani altlarına mı yatalım demektedir. İnsan haklarının ne derece işletilmeye çalışıldığı kuşku götürmez bir hal almıştır. Türkiyede yönetim yetkisine sahip bu gibi zatların, hücre tipi uygulaması ile tutukluları nelere maruz bırakacakları apaçık ortadadır.
Antakya Demokrasi Platformu bileşenlerinden İHD, KESK, ÖDP, CHP, HADEP, EMEP, MKÜ-ÖDER, ÇSA, kurumlarının yöneticileri olarak, Ölüm Orucundaki tutukluların taleplerine destek vermek amacı ile 2 günlük AÇLIK GREVİ başlatmış bulunmaktayız.
(...) Hükümet F tipi uygulamasını bir süreliğine ertelediğini kamuyona duyurmuştur. Bizler umuyoruz ki bu açıklamanın ardından, çağdaş ve hukuk normlarına uygun daha somut ve samimi bir adım, en kısa zamanda atılır.
Sezai ZİDANİ İHD Hatay Şube Sekreteri, Talat Oruç ÖDP Hatay İlçe Örgütü, Ç.S.A. çalışanları adına Belgin , MKÜ-ÖDER, Veysel ARSEN/ CHP, Gökhan Durgun/KESK dönem sözcüsü, HADEP Fatiye Benez
İşkenceciler yoğun çalışmamızdan duyulan
rahatsızlığı gizlemiyor...
Kızıl Bayrak dalgalanacak!
Sermaye devletinin devrimci basın çalışan ve okurlarına dönük tahammülsüz ve saldırgan tavrı bilinmektedir. Ancak bu saldırıların devrimci basın çalışan ve okurlarını yıldıramayacağı da bilinmelidir. Gazetemiz çalışanlarından Ziya Nihadioğlu, Abdullah Lif ve Gökhan İsmailoğlu, 3 Aralık 2000 günü gece Antakya Otogar Sanayi civarında, Devrimci tutsaklar ölüm orucunda başlıklı Kızıl Bayrak bildirilerini dağıtırken gözaltına alınmış, ertesi gün Antakya büromuz basılmış, büroda bulunan üç kişi dövülmüş, yayınlara el konmuş ve büromuz talan edilmiştir. Aynı gün çalışanımız Ziya Nihadioğlunun evi basılmış yayınlara el konulmuştur. Her iki baskında da polis kameraları kullanılmıştır. Çalışanlarımız 4 Aralık 2000 günü serbest bırakılmıştır.
5 Aralık 2000 günü çalışanımız Ziya Nihadioğlu tekrar gözaltına alınmış, aynı gün serbest bırakılmıştır. 7 Aralık 2000 tarihinde Antakya Gelişim Dersanesi önünde polis baskınına, eğitimin paralı hale getirilmesine ve özel de olsa dersahanelerde verilen eğitimin koşullarının elverişsizliğine dönük tepkilerini bir basın açıklamasıyla dile getirilen Antakya Dersane Öğrencileri Birliğinin açıklamasından sonra, çalışanlarımız tekrar gözaltına alınmış ve tutuklanarak Hatay tabutluğuna gönderilmişlerdir. Çalışanlarımız işkencelerden geçirildiklerinde, açlık grevi direnişini kuşanarak düşmanı kendi ininde yenmişlerdir. Her gözaltında ise işkenceciler, Kızıl Bayrakın yoğun faaliyetinden duydukları rahatsızlığı ifade etmişlerdir.
Ancak tüm bu saldırılara inat çalışmalarımız aynı yoğunlukta sürmektedir.
Kızıl Bayrak dalgalanacak!
Özgür basın susmayacak!
Ölüm Orucunu destekleme
etkinliklerinden notlar
27 Kasım Pazartesi günü, SESin çağrısı üzerine çeşitli sendikalardan Ölüm Orucu sürecine en duyarlı kesimler biraraya gelerek sürece nasıl müdahale edileceğini tartıştılar. SESin önerisi olan destek açlık grevi, tartışmalara neden oldu. BESli emekçiler açlık grevi önerisini kendi aralarında değerlendirdiklerini ve henüz bunu uygun bulmadıklarını söylediler. Zaman zaman konu (kanımca bilinçli olarak) dağıtıldı. Ailelerin bile birlikte hareket edemediği (ayrı mekanlarda bulundukları vb.) söylendi. Biz tutsak aileleri olarak kamu emekçilerinin en duyarlı kesiminin bile, ancak açlık grevinin 38. gününde böyle bir toplantı aldığını, yine de bunu olumlu bir gelişme olarak değerlendirdiğimizi söyledik.
Toplantıda aşağıdaki kararlar alındı;
1- Tutsak aileleri olarak günler önce başladığımız 12: 30 basın açıklamalarına kitlesel olarak destek sağlanması.
2- 1 Aralık işbırakma eylemine tutsak aileleri olarak pankart ve dövizlerimizle katılımın sağlanması, bir anaya konuşma hakkı verilmesine çalışılması, eylemin belirli bir anında diğer pankartların indirilip F tipine ilişkin bir pankartın kalması ve beş dakika boyunca yalnızca F tipine karşı slogan atılması için gereken çalışmanın yapılması.
3- Akşamları 17: 30da kamu emekçilerinin (Emekçi İnisiyatifi imzalı bir pankartla) sürece dönük basın açıklaması yapması.
4- SESte bir açlık grevinin örgütlenmesi.
Alınan ilk kararlar kısmen uygulanabildi. 1 Aralık iş bırakma eylemine tutsak aileleri olarak pankart ve dövizlerimizle katıldık. Emek Platformuna götürülen bir ananın kürsüye çıkarak konuşma yapma önerisi kabul edilmedi. Eylemin belirli bir anında SESli emekçiler kortejimizin yanında yer aldılar. Beş dakika boyunca F tipine ilişkin slogan atılması kararı uygulanamadı. (Yalnızca KESK sözcüsü iki dakika boyunca sessizlik çağrısı yaptığında kortejimizden yükselen Yaşasın Ölüm Orucu Direnişimiz! sloganının hemen ardından müziğin sesi açılarak çağrının reddi onaylandı.)
Alınan üçüncü karar 30 Kasım akşamından itibaren uygulandı. Dördüncü karar (SESin yöneticileri) 2 Aralık Cumartesi günü hayata geçirildi.
Emekçi İnisiyatifinin ikinci toplantısı 1 Aralık Cuma akşamı yapıldı. Katılım bir öncekine göre düşüktü ve diğer toplantıya kıyasla daha ciddiyetsizdi. Alınan kararlara uygun davranılmadığı dile getirildi.
Bir önceki kararlara ek olarak;
17: 30 basın açıklamalarının 18: 00e alınması ve 5 Aralık Ulucanlar katliamı davasına kitlesel katılım kararı alındı.
4 Aralık Pazartesiden itibaren basın açıklamaları 18: 00de yapılmaya başlandı. Bu eylem her gün artan bir kitlesellikle gerçekleşti, ayrıca açıklamanın ardından ÖDP binasına kadar cadde trafik kesilerek yürüş yapıldı.
5 Aralık Salı günü (bir önceki duruşmanın aksine) Ankara kitlesi şehir dışından gelen kitleden daha kalabalıktı ve Adliyenin önüne kadar yine caddeden, trafik akışı kesilerek yüründü. (BES ve SES eyleme pankartlarıyla katıldı.) Eylemin ardından aynı şekilde geri dönüldü ve eylemdeki kitle aynı coşku ve kitlesellikle akşamki basın açıklamasına katıldı.
5 Aralık Ulucanlar katliamı davası için Ankaraya gelen TAYAD eyleme pankartıyla katıldı. Ertesi gün 12: 30 eylemine de pankartıyla katılan TAYAD yeni (ama geçmişli ve bilinen) bir gerginliğe yol açtı.
KB okuru bir tutsak yakını
|