Hücrelere geçit vermeyeceğiz!
Kısa bir süre önce tarihin sonu ve kapitalist sistemin ebedi zaferini ilan eden burjuvazinin hevesleri kursaklarında kaldı. Burjuvazi çareyi halkları boğazlamada, savaşta, işkencede, talanda, katliamlarda aradı. Bu saldırıları karşısında direnemeyenler teslimiyeti seçerek, düzenin çukurunda boylu boyunca uzandılar.
Ama kapitalist barbarlığa karşı dünyanın her yerinde direnenlerin ve savaşanların sayısı az değildir. Bizler bunu yoğun yaşayan bir coğrafyanın devrimcileriyiz. Bugün Türkiye ve Kürdistanda Türk burjuvazisi işçi ve emekçilere, Kürt halkına ölümü ve teslimiyeti dayatıyor.
Bu barbarlığa karşı DHKP-C, TKP(ML), TKİP tutsakları direnişe geçtiler. 20 Ekimde başlattıkları Süresiz Açlık Grevini 19 Kasımdan itibaren Ölüm Orucuna çevirdiler. Başta F tipi ölüm hücreleri olmak üzere karşı-devrimin saldırılarını püskürtme kararlılığı ile bedenlerini ölüme yatırmış bulunuyorlar.
Bu direnişe sahip çıkmak, her onurlu insanın sorumluluğudur. Bizler çeşitli nedenlerden dolayı Avrupa ülkelerinde yaşamak zorunda kalan işçi ve emekçiler, bu haklı direnişin başarıya ulaşması, haklı ve demokratik taleplerinin kabul edilmesi için her türlü eylem ve girişimlerimizi sürdüreceğiz. Ölümleri beklemeden, başta aydınlar, demokratik kurum ve kuruluşlar olmak üzere girişimlerde bulunulmasını ve devrimci tutsaklara sahip çıkılmasını bugünün en acil görev ve sorumluluğu olarak görüyoruz.
Hücrelere geçit vermeyeceğiz, direnişteki tutsaklara sahip çıkacağız.
Onurun temsilcilerini en içten duygularımızla kucaklıyor, selamlıyor ve sahipleniyoruz.
BİR-KAR Temsilciliği/Hollanda
Berlinde Ölüm Oruçlarıyla Dayanışma Çadırı
25 Kasımda Berlin Alexanderplatzda, Ölüm Orucuyla Dayanışma Komitesi bileşenleri olarak bir açlık grevi çadırı kurduk. Türkiyede cezaevleri gerçekliği ve Ulucanlar katliamını anlatan fotoğraflar ile birçok kurumun açıklamalarının bulunduğu 2 büyük panoyu çadırımızın dışına hazırladık. Türkçe ve Almanca hazırlanan bu panoların yanısıra, Almanca olarak hazırlanan Yaşasın Ölüm Orucu Direnişimiz! pankartını çadırın dışına astık. Böylece hergün yüzlerce, binlerce insana devrimci tutsakların sesini ve eylemini etkili bir biçimde duyurma olanağına kavuştuk. Berlinde başlattığımız açlık grevine bir kişi süresiz, diğer katılımcılar dönüşümlü olarak katılıyorlar.
Aynı gün (25 Kasım) anti-faşist Silviya Meiernın Alman faşistlerince katledilmesinin yıldönümü dolayısıyla düzenlenen anti-faşist yürüyüşe katıldık. Eylemde bildiriler dağıttık ve bu arada yürüyüş arabasından bildiriyi okuttuk. 2 bin civarında anti-faşistin katıldığı bu eylem sayesinde, devrimci tutsakların dört duvar arasında başlattığı Ölüm Orucu eylemini Berlin sokaklarına taşıdık.
Çadırımız halihazırda Alman anti-faşistlerinin temsilcileri, Alman Komünist Partisi (DKP) temsilcisi, Şili Komünist Partisi temsilcisi, Kongo Kadın Hareketi temsilcisi, Kürt kadınları Jesk ve gazeteciler tarafından ziyaret edildi. 27 Kasım Pazartesi günü basın açıklaması yaptık.Türkiye ve Milliyet gazetesi fotoğraf çekip röportaj yaptılar. 28 Kasım günü, Arjantinde politik tutsakların sürmekte olan ve 88. gününe girmiş bulunan açlık grevlerini desteklemek amacıyla, Arjantinli ilericilerle birlikte Arjantin Konsolosluğu önünde yapılan protesto mitingine katıldık.
1 Aralıkta Alman parlamentosu önünde miting yapacağız. Halen 12 kişinin açlık grevinde olduğu çadırımızda, 2 Aralık günü ise son gelişmeleri içeren ikinci bir basın açıklaması yapacağız.
Yaşasın direniş, yaşasın zafer!
TKİPli tutsakların Cenevre Halkevine mesajı:
Eyleminizi selamlıyoruz
Yoldaşlar, siper yoldaşları, dostlar!
DHKP-C, TKP(ML) ve TKİP tutsakları olarak başlattığımız Ölüm Orucu Direnişinin coşkusuyla eyleminizi selamlıyoruz.
Gebze Cezaevindeki TKİP ve TKP(ML) dava tutsakları olarak Süresiz Açlık Grevini büyük bir coşku ile sürdürüyoruz. Gelinen noktada eylemimizi Ölüm Orucuna çevireceğiz. Sizlerin Avrupada sesimiz ve kıvancımız olduğunuzu biliyoruz. Büyük Ölüm Orucu Direnişimiz ve sizlerin yürüttüğü kararlı mücadele ile faşizmin hücre saldırısını bir kez daha püskürteceğiz.
Sermaye devleti 20 yıldır sürekli hücreleri karşımıza çıkardı. Bugün gündeme getirilen F tipi cezaevlerinden önce yapılan saldırıları en ağır bedellerle püskürttük. Bu kez de püskürteceğiz. Bütün bu saldırıların önüne barikat olan, onu püskürten şey devrimci irade idi. Kimisinde bir avuç tutsaktık, kimisinde ise yüzlerce, binlerce. Kararlılığımızı geçmişimizden miras aldık.
Ölüm Orucu eylemimizle, aynı zamanda, partimizin bugüne kadar zindanlarda yürüttüğü mücadeleye yeni ve onurlu bir halka daha ekliyoruz. Bu, bizi bir kez daha coşkulandırıyor. Devrimci mücadelenin tüm pratiğinden süzerek aldığımız mirası gelecek kuşaklara armağan edeceğiz.
Öleceğiz ama hücrelere girmeyeceğiz!
Yaşasın Ölüm Orucu Direnişimiz!
Gebze Cezaevinden TKİP dava tutsakları
Ölüm Orucu direnişçisi politik tutsaklara...
Yaşama ölümüne bağlı olanları kimse yenemez!
Sevgili yoldaşlar,
O kalın duvarlar arasında nelere maruz kaldığınızı tahmin edebiliyorum. Kapitalizm öyle vahşi ki, en sıradan varolma hakkına bile tahammül edemiyor. Politik açıdan bu gerçek, her geçen gün yeni deneyimlerle kendini ortaya koyuyor. TKİPli yoldaşlarla düzenli ilişkide olduğum için, sizin direnişinizin sürekli takipçisi oluyoruz ve buralarda sizin sesiniz ve kulağınız olmaya çalışıyoruz. 96 SAG ve Ölüm Orucu Direnişi, Ulucanlar, Burdur vb. benim bilgim dahilindedir. Ve hatırladıkça öfke ve kinimizin bilenmesine neden olan bu insanlık dışı katliamlara karşı gösterilen direnişler hafızalardan kolay kolay silinemeyecektir. Sizin görkemli çabalarınız sonucu dünya proletaryası Habiplerin, Ümitlerin ve diğer yoldaşların uğruna ölümü tereddütsüzce kucakladıkları davanın bayrağını er ya da geç göndere çekecektir. Buna olan inanç karartılamaz.
Sevgili yoldaşlar,
Bütün çabalarımıza rağmen size daha fazla yardım edememenin ezikliğini yaşıyorum. Bu eziklik İsviçre kamuoyunu harekete geçiremeyen biz İsviçreli solcuların ezikliğidir. Yine de bir kamuoyu yaratılabiliyorsa, o da Türkiyeli devrimci örgütlerin üstün çabaları sonucu olabiliyor. Oysa ki tersi olmalıdır. Ezikliğimin nedeni buradan geliyor. Ama mutlaka bunun da yaşanacağı günler gelecektir.
Değerli Ölüm Orucu Direnişçileri,
Kapitalist emperyalizmin yenilmez olduğunu iddia ediyorlar. Bu bir yalandır. Bunun yalan olduğu, sizin görkemli direnişinizin karşısında küçülmelerinden de belli oluyor.
Sizin kavganız bizim kavgamız, bizim kavgamız da sizin kavganızdır. Bu bir gerçektir. İşte bunun bilincine varılmasından korkuyorlar. Ama engelleyemeyecekler!
Sevgili dava yoldaşları, son olarak şunu belirtmek istiyorum. Sizleri tek tek tanımıyorum. Ama sizleri, çocukluğumuzun tadını çıkarırcasına gamsız ve kedersiz özlemini çektiğimiz bir toplumda top koşturmuş birer arkadaş gibi kucaklıyorum.
Eritreden Filistine, Kübadan Koreye, Güneyden Kuzeye, Batıdan Doğuya efsanevi direnişiniz anlatılacak.
Yaşama ölümüne bağlı olanları kimse yenemez!
Ölümü yenenleri kimse yenemez!
Belçika Emek Partisinin (PTB) basın açıklaması:
Türkiyedeki siyasi tutsakların başlattığı SAG ve Ölüm Orucuyla dayanışmaya!..
Belçika Emek Partisi (PTB), Türkiyedeki devrimci örgütlerden DHKP-C, TKP(ML), ve TKİPli 800 siyasi tutuklunun 20 Ekim 2000 tarihinde başlatmış olduğu SAG ve 19 Kasım tarihinden itibaren 101 SAG direnişcisinin başlatmış olduğu Ölüm Oruçlarını desteklemektedir. Türkiyede 1980 cuntasından itibaren askeri yönetim ve demokrasi görünümlü faşizm yönetimi hakimdir. Aşırı sağ parti MHP şu anda hükümette yer almaktadır. Gerçek güç şu anda ordu ve bazı zengin iş çevrelerinin elindedir; şu andaki hükümet NATO, Amerika ve Almanyanın desteğini almaktadır. İşkenceler, kayıp olayları, politik cinayetler ve insan hakları maddelerini ihlaller günlük olan şeylerdir. Binlerce devrimci şu anda insancıl olmayan durumlarda cezaevlerinde yatmaktadırlar. Genel olarak şu anda politik suçlu, sendikacı ve gazeteci toplam 11.000 kişi Türkiye cezaevlerinde yatmaktadır.
Bu bir dünya rekorudur.
F-tipi cezaevi sistemine geçme çalışmaları, cezaevinde bulunan politik suçluları izole ederek faaliyetlerini ve iç dayanışmalarını engelleme amacını gütmektedir. Türkiye hükümeti, Amerikanın istemi üzerine bu şekilde cezaevinde bulunan kişilerin politik kimliklerini yoketmek istemektedir. İzolasyon diğer yandan daha fazla işkence ve kayıp olma riskini de artırmaktadır.
Bu açıdan yapılan bu açlık grevleri tamamen meşrudur.
Belçika Emek Partisi (PTB), SAG ve ÖO direnişine katılan devrimci tutsakların aşağıda sıralanan genel taleplerine katılmaktadır:
İzolasyon hücrelerinin kapatılması, tıbbı ve hukuksal yardım hakkının verilmesi, Anti- terör Yasasının ve Devlet Güvenlik Mahkemelerinin kaldırılması, cezaevleri kontrollerinin tarafsız bir komite tarafından yapılması, cezaevlerindeki yapılmış olan işkencelerin ve katliamların sorumlularının ortaya çıkarılıp halk önünde yargılanması.
Belçika Emek Partisi (PTB) Belçikada ilerici ve demokratik düşünceye sahip olan kurum ve kişileri, açlık grevinde bulunan kişileri, özellikle Avrupa medyasının dikkatini çekme amaçlı destek dayanışmasına çağırmaktadır.
Bu özellikle Avrupa Birliği üyesi olmak isteyen Türkiyeye yönelik yapılmak zorundadır.
Nadine Rosa-Rosso
Belçika Emek Partisi Genel Sekreteri
|