Uzun süredir tüm devrimci yapıların ve hücre karşıtı platformların gündeminde olan hücre karşıtı miting, Ölüm Orucu Direnişinin 36. gününde, birçok ilden katılımla gerçekleşti. İnsanlık onuruna sahip çıkan devrimci-demokrat-ilerici emekçi kitle, hücre sistemine karşı biz buradayız ve insanlık onurunu çiğnetmeyeceğiz kararlılığı ile eyleme katıldılar. Eylemin amacına ulaşması için günler öncesinden çalışmalar yapıldı.
25 Kasım günü saat 10:00da Hipodromda toplanan kitle, 11:00de kortejlerini oluşturarak Tandoğandan Abdi İpekçi Parkına doğru yürüyüşe geçti. En önde Hücreler ölümdür izin vermeyelim-36. gün öldürme sahip çık/Hücre Karşıtı Platform imzalı pankart yeralıyordu. Hemen arkasında İHD, TAYAD, TUYAB, devrimci yapılar, DKÖler ve yasal partiler ilerliyorlardı. Eyleme Ankaradan katılan DKÖler ve yasal partiler, Toros Sokakta toplanarak yürüyüşe katıldılar.
* Kortejlerin düzenlenmesinde tutsak yakınlarına öncelik tanındı ve daha sonraki sıralama Ölüm Orucu direnişinde olan devrimci yapılara verildi. Kortejin oluşturulması sırasında çok fazla olmasa da ara ara hafif gerginlikler yaşandı. Fakat Direnişte olan devrimci yapılara karşı, kitlede bir sempati vardı ve kendiliğinden bir öncelik tanınması gerektiği yönünde bir bakış olduğu gözlemlenebiliyordu.
* Ankara dışındaki illerden gelenlerle Ankaradan katılan devrimciler Hipodromda toplandı. Polisin Hipodromda toplanmaya izin vermeyeceği yönünde açıklama yapmasına rağmen çok az bir güvenlik önlemi alınmıştı. Devletin kolluk güçleri Abdi İpekçi Parkı girişinde arama noktası oluşturmuştu. Arama yerinde bu eli kanlı takıma karşı sloganlar atıldı, dökülen kanların bedelinin ödetileceği haykırıldı.
Arama noktasında da üstünkörü bir arama yapıldı. Sıhhiye köprüsü altına sıralanmış 10-15 panzer dışında parkın karşısına aynı sayıda çevik otobüsleri konumlandırılmıştı. Olası bir Kızılay yürüyüşü ya da eylem programı dışına çıkılması haricinde polisin müdahale etmeye pek niyeti yok gibi görünüyordu.
* Eyleme katılan kitle (buna bizim kortej de dahil) alana yaklaştıkça daha bir coşkulu ve militan duruş sergiledi. Yürüyüş sırasında ve alanda en çok atılan sloganlar arasında Yaşasın Ölüm Orucu Direnişimiz!, Katil devlet hesap verecek!, Faşizme karşı omuz omuza!, Hücre ölümdür girmeyeceğiz!, Devrimci tutsaklar teslim alınamaz/onurumuzdur!, Zindanlar yıkılsın tutsaklara özgürlük!, Anaların öfkesi katilleri boğacak! yer alıyordu.
* Eyleme büyük oranda örgütlü kesimler katıldı. EMEP, HADEP, ÖDP, SİP, Çağdaş Hukukçular Derneği, Aydın girişimi, Tutsak yakınları örgütlenmeleri, Pir Sultan Abdal Derneği, İHD, sendikalardan Belediye-İş, Tüm Yargı-Sen gibi birkaç sendika katıldı. Mitinge İEP de az sayıdaki kitlesiyle katılmıştı. Bu sendikalarda da katılım sayısı oldukça azdı. Koordinasyon ve Eskişehir Hücre Karşıtı Platform mitinge pankartlarıyla katılan gençlik gruplarıydı.
ÖDP, diğer yasal partilerden farklı olarak, eyleme anlamlı sayılabilecek bir ön hazırlık üzerinden, yine anlamlı bir kitle ile katılmıştı.
* Tutuklu aileleri birarada yürüdüler. En öne TUYAB yazan bir pankart ve arkasında Tutuklu ve Hükümlü Yakınları imzalı, açlık grevine girmeyenlerin taleplerinin olduğu pankart ve arkalarında 60 kişilik bir kitle yürürken, hemen arkasından 100 civarında bir kitleyle Yaşasın Ölüm Orucu Direnişimiz-Tutsak Yakınları pankartıyla Devrimci Demokrasi ve Kızıl Bayrakın aileleri yürüdü. Hemen onların arkasındansa TAYAD korteji başladı. İl il pankart açılmıştı.
* Kitlenin ruh hali başından sonuna kadar çok iyiydi. Sloganlar hiç susmadı. Mitingin sonlandığı ilan edilene kadar hiç kimse alanı terketmedi. Ailelerin coşkusu en üst düzeydeydi. Ancak, açlık grevine giren ve girmeyenlerin aileleri arasında coşku, kararlılık ve katılım açısından fark olduğunu söylemek gerekiyor.
* Mitinge her bakımdan ÖO Direnişi damgasını vurdu. Ölüm Orucu Direnişine giren 3 yapının pankart ve sloganlarından başka, tüm konuşmalar da ÖO ile birleştirilen tarzda yapıldı. Bunun böyle olması da oldukça doğaldı. Çünkü, bugün hücrelere karşı gelmek ÖO Direnişi ile özdeşleşmiştir. Diğer yandan, alandaki kitleselliğin en önemli etkeni de ÖO Direnişinin kendisidir.
* Kitle alana yerleştikten sonra hazırlanan programa geçildi. Devrim şehitleri için bir dakikalık saygı duruşunun ardından mitingi düzenleyen Hücre Karşıtı Platformun basın metni okundu. İHD Ankara Şube Başkanı Lütfü Demirkapının okuduğu basın açıklamasında, hücrelerin izolasyon amaçlı olduğu ve buralara sisteme muhalif kesimlerin konulmak istendiği vurgulandı. Bu uygulamaya dur demek için başlatılan Ölüm Orucunun sonucunda gerçekleşebilecek can kayıplarının sorumlusu olarak siyasi iktidar gösterildi.
Daha sonra tutsak anası Sabahat Balyemez, Meliha Özcan, Barhan Yıldırım ve tutsak babası Abdullah Soner, tutsak yakınları adına söz alarak konuşma yaptılar. Konuşmalarında hiçbir biçimde çocuklarını hücrelere koydurtmayacaklarını, bütün bedelleri ödemeye hazır olduklarını vurguladılar. Çocuklarının hücrelere girmemek için ölümü göze aldıklarını belirttiler ve onları hücrelere sokabilmeleri için devletin öncelikle bizleri öldürmesi gerekiyor diyerek, hücrelere karşı net bir tutum ortaya koydular.
Aydın ve Sanatçı Girişimi adına Mehmet Özer söz alarak, kitleyle birlikte şiir okudu ve Aydınların kalbi zindanlarda atıyor! sloganını haykırdı.
Siyasi partilerden EMEP, ÖDP, SİP, HADEPten birer temsilci konuşma yaparak, hücrelere karşı güç birliği oluşturulması gerektiğini vurguladılar. Kutup Yıldızının sunduğu müzik dinletisinin ardından, yeniden alanlarda buluşma çağrısı ve Anaların öfkesi katilleri boğacak! sloganıyla eylem bitirildi.
* Ankara mitingi, kitlesellik, coşku ve kararlılık ruhunun hakim olduğu bir eylemdi. Alanı dolduran 7 bin kişi, sermaye devletinin pervasızlığına anlamlı bir yanıt oldu. ÖO Direnişiyle, devletle dişe diş bir çatışmanın olduğu bir evrede, böylesi bir miting, aynı zamanda devlet karşısında bir güç gösterisi anlamına geldi.
Tam da bu nedenle, hemen miting arkasından Adalet Bakanı bildik klasik açıklamalarından birini yaptı. ÖOnun hiçbir haklı gerekçesi yoktur, aileler Ölüm Orucunun bitirilmesi için çocuklarını ikna etsinler biçiminde yapılan açıklamayı, mitingdeki kararlı kitle karşısında devletin içerisine düştüğü acz olarak anlamak gerekiyor. Sessizlik fesadıyla devrimci tutsakların direnişlerini zindan duvarları arkasına hapsetmek isteyen devletin bu oyunu boşa çıkarılmıştır.
Ankara mitingi; diğer yandan hücre karşıtı güçlere önemli bir moral kazandırmış, zafere olan inancı pekiştirmiştir. Dahası, binlerce kişinin devrimci tutsaklara sahip çıkma ekseninde bir araya gelmiş olması, toplum çapında geniş bir meşruluk zeminini ortaya çıkarmıştır. Bunlar da mitingin sürecin bundan sonraki seyri üzerindeki olumlu etkileridir.
Yaşasın Ölüm Orucu Direnişimiz!
Hücreleri yıkacağız!
Biz kazanacağız!